KÜRESEL ekonominin 19 trilyon dolar kurumsal borçla karşı karşıya olduğu, bu borçlardan en çok etkilenecek ülkelerin başında da ABD, İngiltere ve Çin’in geldiği belirtildi.
Yeni yılın ilk ayında hiç de iyi haberler alamadık. îklim krizi, geçen yılki Davos Dünya Ekonomi Forumu’nda verilen sözlerin, her zaman olduğu gibi havada kalması, Uluslararası Para Fonu IMF’nin kurumsal borçları, saatli bir bombaya benzetmesi, bankacılık sektörüyle ilgili karamsar tahminler yapılması, moralleri iyice bozdu.
IMF, dünya finans piyasalarında, kurumsal (şirketlere ait) borçların yaklaşık yüzde 40’ının sekiz sanayileşmiş ülkeye ait olduğunu belirtti. Bu ülkeler; ABD, Çin, Japonya, Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya ve İspanya. Davos’ta konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Türkiye’nin dış borç sorunu olmadığını, 2020’de gelişmekte olan ülkeler arasında pozitif ayrışacağını söyledi.
IMF’DEN UYARILAR
Merkezi, ABD’nin başkenti Washington’da bulunan IMF’nin yetkilileri, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde şirketlerin daha çok borçlanmaya teşvik edilmesinin, olumsuz yan etkileri olacağını, borçların yığılmasıyla global finans sisteminin kolay zedelenebilir hale geleceğini, bu borçların geri ödemelerinin de zor ve sıkıntılı olacağını vurguladılar. IMF’ye göre 2000’lerin başındaki hatalar tekrarlanırsa, piyasalarda erime işaretlerinin görülmesi kuvvetle muhtemel (2000’lerin başında küresel ekonomi, bankaların büyük riskler aldığına tanık olmuştu).
IMF’nin “Küresel Finans İstikrarı Raporu”nun hazırlanmasından sorumlu iki önde gelen yetkilisi Tobias Adrian ve Fabio Natalucci, ani ve keskin tedbirlerin, finans piyasalarındaki zedelenebilirlik belirtilerini görünür hale getireceğini ve menkul değerler üzerindeki baskıları artıracağını söyledi. Adrian ve Natalucci, sekiz büyük ekonominin daha büyük borç yükü altında kalması halinde hareket kabiliyetlerinin zayıflayacağını da sözlerine ekledi.
IMF’nin kıdemli yetkilileri, merkez bankaları tarafından benimsenen ucuz para politikalarının kısa vadede, finans piyasalarını desteklemeye yardımcı olacağını, orta vadede ise istikrarı tehlikeye atacağını savundu.
Bankacılık sektöründe, dört yıldır küçülme planları yapılıyor. Bu planların, 2020’de de devam etmesi bekleniyor. Avrupa bankalarının bu yıl, 63 bin 500 kişilik personel indirimine gitmesi bekleniyor. Kuzey Amerika bankalarında çalışanlar, bu konuda epey şanslı. Sadece 7 bin 700 kişilik bir personel kısıntısına gidecekler. Geçtiğimiz altı yıl içinde 425 bin banka çalışanı işini kaybetmişti.
GRETA VS. TRUMP
Gelelim ocak ayının en büyük uluslararası etkinliğine. Yarım yüzyılı geride bırakan ve bu yıl 21-24 Ocak tarihleri arasında Davos’ta yapılan Dünya Ekonomik Forumu Yıllık Toplantıları, her yü olduğu gibi protesto gösterilerine sahne oldu. İsviçre’nin Lozan kentinde yapılan gösterilerin baş konuğu, tam bir Nemesis (intikam tanrıçası) gibi davranan İsveçli aktivist Greta Thunberg’di. Göstericiler 17 yaşındaki Greta ve 73 yaşmdaki ABD Başkanı Donald Trump’ın fotoğraflarının olduğu pankartları yan yana taşıdı. Greta’nm resminin altında “hero” (kahraman), Trump’ın resminde “zero” (sıfır) yazıları dikkat çekiciydi. Bir protesto klasiği olarak dünya milyarderlerinin (ki 2 bin 153 kişiler) servetinin, 4 milyar 600 milyon kişinin gelirinden fazla olduğu vurgulandı. Toplantılarda iklim krizine çareler üzerinde durulurken büyük şirket yöneticilerinin geldiği iki düzine kadar özel uçak, küçük Davos-Kloster Havaalanı’na zorlukla sığdı.
Geçen yıl bütçe görüşmelerinin çıkmaza girmesinden kaynaklanan “ABD hükümetinin kapanması” nedeniyle Davos’a gidemeyen Trump bu kez toplantılarda boy gösterdi ama ilgi görmedi. 200 kadar ülkenin imzaladığı 2015 Paris iklim Anlaşması’ndan geçen yıl çekilen ve iklim krizi sorununa şüpheyle baktığı bilmen ABD Başkanı Trump, bu yılki toplantıda sadece, “Kötümser değil iyimser olmaya ihtiyacımız var” demekle yetindi. Trump, bununla birlikte bütün dünyaya 1 trilyon fidan dikilmesi teklifini desteklediğini, kendisinin “kıyamet kahini” olarak gösterilmesinin haksızlık olduğunu da sözlerine ekledi. Ancak Greta’ya göre “trilyon fidan” fikri yeterli değil. Önlemlerin bir an önce alınması şart. Dünyamızın, fidanların büyümesini bekleyecek zamanı yok.
SÜRDÜRÜLEBİLİR DAVOS
Yine de Dünya Ekonomik Forumu’nda, bu yıl ilk kez olarak, insanlığın karşı karşıya olduğu risklerin tamamının iklimle ilgili olduğu görüşü kabul edildi. Forum Başkanı Borge Brende, bir jest olarak son dört yıldır Davos’un karbondan arındırılmış bir kasaba olduğunun altını çizdi. Toplantılarda “sürdürülebilir dünya” teması üzerinde duruldu.
Davos geçen yıl, sürdürülebilir etkinlik yönetimi adına ISO 20121 sertifikası almıştı. Bu yıl da sertifikayı hak edecek uygulamalara imza attılar:
■ Yemeklerde sürdürülebilir bir menü vardı. Yemeklerin yüzde 90’ı mevsimsel ürünlerden oluşuyordu. En az yüzde 59’u sebze ve meyve ağırlıklıydı. Dört gün süren toplantılar sırasında bir gün, tamamen vejetaıyen yiyeceklere ayrılmıştı.
■ Ulaşım daha çevre dostuydu. Konukların ulaşımında kullanılan otomobil ve otobüslerin yüzde 88’i hibritti. Bunlar, benzinli ya da mazotlu motorların elektrik motorlarıyla melezlendirilmiş araçlar. Daha çok elektrikle çalışıyor, şarj azaldığında ya da bittiğinde içten patlamalı motorlara geçiyorlar. Geçen yıl bu oran, yüzde 66 idi. İsteyenlere indirimli tren biletleri de verilmişti. Ayrıca toplantılara katılanlara, yürüyüş parkurlarım gösteren haritalar dağıtıldı. Daha da önemlisi, uçaklarından vazgeçmeyenlere, “sürdürülebilir havacılık yakıtı” (SAF – Sustainable Aviation Fuel) temin edildi. Avrupa Birliği onaylı bu yakıt, uçakların egzozlarından çıkan karbondioksit miktarmı yüzde 80 oranında azaltıyor.
■ Tek kullanımlık plastik poşetler kaldırıldı. Yerlerini kese kağıtları aldı. Kullanılan boyalar ise yosundan yapılmıştı ve yosun yenilenebilen bir kaynak.
■ Enerji tüketimi sınırlandırıldı. Toplantılar sırasmda kullanılan elektriğin yüzde 100’ü yenilenebilen kaynaklardan geldi. Isıtma sistemlerinin etkin olabilmesi için son teknoloji yalıtım maddelerinden yararlanıldı.
■ Toplantılarda amaç, dairesel ekonomiydi. Bu da, tüketilen kaynakların yeniden çevrime girebilmesi anlamına geliyor. Geri dönüşüme giren ve yeniden kullanılabilen materyaller sayesinde çöpler, yüzde 30 oranında azaltıldı.
Davos hakkında bilmedikleriniz
■ Herkes kısaca Davos diyor ama yapılan toplantılar resmi olarak “Dünya Ekonomik Forumu” (WEF) diye geçiyor. Davos, bir dağ köyü, bir kayak merkezi.
■ WEF, sadece dünya sorunlarının konuşulduğu bir toplantı değil. Davetliler her toplantıya katılmıyor. Zaten üç bin şirket müdürü, siyasetçi, davetli ve gazetecinin, küçük bir binada bütün toplantılara girmesi mümkün değil. Çoğu, kapalı kapılar ardında ikili görüşmeler yapıyor, otellerdeki ziyafetlere, gece partilerine katılıyor.
■ Sadece iş insanları, toplantılara katılmak için para ödüyor. Hem de kişi başı 27 bin İsviçre Frangı gibi oldukça yüksek bir meblağ ödeyerek [İsviçre Frangı, ABD Doları’yla neredeyse kafa kafaya. 1 ABD Doları=0.97 İsviçre Frangı). Siyasetçiler, gazeteciler ve diğer davetliler, herhangi bir katılım bedeli vermiyor.
■ Toplantılara egemen olanların çoğu erkek. Sadece yüzde 22 oranında kadın davetli ya da şirket yöneticisi var.
■ Davos, gençlere göre bir yer değil. Erkeklerin ortalama yaşı 54, kadınların 49. En yaşlı davetli 92 yaşındaki İngiliz televizyoncu ve doğa uzmanı Sir David Attenborough, en genç davetliler ise 16 yaşındaki Güney Afrikalı vahşi doğa fotoğrafçısı Skye Meaker ve yine aynı yaşta olan Greta Thunberg’di (Greta geçen yıl Davos’a ilk kez 16 yaşındayken davet edilmişti)
■ Davos’da neredeyse davetlilerin sayısı kadar güvenlik görevlisi bulunuyor. Her binanın çatısında keskin nişancılar konumlandırılıyor. Toplantıların yapıldığı binaya girerken metal detektöründen geçmek, paltonuzu çıkarmak ve varsa çantanızla lap top bilgisayarınızı kontrol ettirmek zorundasınız.
■ Katılımcıların hepsine mavi bir kukuleta veriliyor. Ne kadar zengin olursanız olun, yünden örülmüş şık bir kukuletaya “hayır” demezsiniz. Dışarıda kukuleta ile gezmek, Davos’un bir parçası olduğunuzun göstergesidir.
ALEV RİGEL