2013’te tam hedefteki kadar büyüdük
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2013’ün son çeyrek dönemine ve yılın tamamına ilişkin milli gelir verilerini geçen hafta yayınladı. Bu verilere göre reel Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’daki (GSYİH) büyüme oranı son çeyrekte yüzde 4,4, 2013’ün tamamında ise yüzde 4 oldu. 2013’e girilirken hedeflenen büyüme oranı da bu kadardı ama ilk çeyrekteki zayıf performanstan sonra bu hedeften umut kesilmişti. Nitekim hükümetin ekim ayında yayınlanan 2014-2016 dönemine ilişkin Orta Vadeli Program’da (OVP) yer alan 2013 yılı büyüme tahmini yüzde 3,6 düzeyindeydi. Fakat son üç çeyrekteki performans sayesinde 2013 yılı büyüme oranı tam hedeflendiği düzeyde gerçekleşti.
Esasında 2013 yılında gerçekleşen büyüme oranı Türkiye standartlarına göre çok da yüksek değil. Türkiye’nin uzun dönemdeki büyüme oranı yüzde 5 civarında hesaplanıyor ve potansiyelinin de bu olduğu kabul ediliyor. Fakat 2012’de ekonominin sadece yüzde 2,1 büyüdüğü dikkate alınınca 2013’te kayda değer bir toparlanma yaşandığı ortaya çıkıyor.
Yalnız bu toparlanmanın önemli bir bölümü kamu harcamalarından geliyor. Kamunun tüketim ve yatırım harcamalarının geçen yılki büyümeye katkısı 1,6 puanı buldu. 2014 ve 2015’teki üç seçime (yerel, cumhurbaşkanlığı, genel) mümkün olduğu ölçüde canlı bir ekonomiyle girmeyi hedefleyen hükümet 2012’nin sonlarından itibaren kamu harcamalarına epey bir yüklendi. Bunun ilk sonucunu da 30 Mart’ta yapılan yerel seçimlerde oylarının önemli bir bölümünü koruyarak aldı.
TÜKETİM YÜKSELDİ
2013’te toparlanmayı sağlayan bir faktör de 2012’de gerileyen özel tüketimin yeniden yükselişe geçmesi oldu. Fakat uzun soluklu büyüme için esas gerekli olan özel yatırımlar yerinde saydı ve büyümeye de neredeyse hiç katkı yapmadı. İhracat yerinde sayarken ithalatın yeniden yükselişi1 geçmesi yüzünden, 2012’de büyümeyi ayakta tutan net ihracat bu kez negatif etkide bulundu. 2012’de eriyen stokların yerine konulması sayesinde, stok değişiminden ise büyümeye bu kez pozitif katkı geldi.
2013’te ekonomi biraz toparlandı ama büyük bir siyasi belirsizlik, döviz kurunda sıçrama ve para politikası faizinde şok artış ile başladığımız 2014’e ilişkin beklentiler çok kötü. Şu an için 2014’te iç talep yeniden zayıflayacak ve ekonomideki büyüme de tekrar aşağıya inecek gibi görünüyor. Yerel seçim sonrasında finansal piyasalarda yaşanan bahar havasının ne kadar kalıcı olacağı ve bu beklentileri değiştirip değiştirmeyeceği ise henüz belli değil.