2023’e ait hedefler konuşuldu
TURKUVAZ Yayın Grubu’nun amiral gemisi Sabah Gazetesi tarafından düzenlenen Türkiye 2023 Zirvesi geçen hafta Turkuvaz Medya Center’de gerçekleştirildi. Zirvede, ekonomide başta enerji olmak üzere, prangalarından kurtulma yolunda önemli adımlar atan ve yeni bir döneme giren Türkiye’nin Cumhuriyetin 100’üncü yılının kutlanacağı 2023’e ait hedefleri masaya yatırıldı. Gayrimenkulden enerjiye, ulaştırmadan finansa tüm sektörlerde dışa bağımlılığı azaltma stratejisi zirveye damga vururken, özellikler teknolojide de atılacak adımlar heyecan yarattı. Türk şehirlerinin dünya ile yarışabilmesini sağlamak için akıllı şehirlere ilişkin projelerle dijital dönüşüm tamamlanacak. Dünyada dördüncü olan Akıllı Şehirler Eylem Planı da katılımcılardan geçer not aldı. 5G’ye ilişkin hazırlıklar tam gaz sürerken, demiryollarının büyütülmesine ilişkin planlar anlatıldı. Milli enerji politikası çerçevesinde sondaj çalışmalarının devam edeceği, enerjide dışa bağımlılığın azalacağı ve bunun etkisiyle de kronikleşen cari açık probleminin çözülmesi yönünde önemli adımlar atılacağı belirtildi.
ADIM ADIM AKILLI ŞEHİRLERE
Gün boyu devam eden Zirve’de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu önemli açıklamalarda bulundu. Zirvenin açılışına video konferans aracılığıyla katılan Bakan Kurum, 2023 hedefleri doğrultusunda yürütülen projeleri anlattı. Covid-19 ile birlikte akıllı şehirlerin daha da öne çıktığını belirten Kurum, “Bugünkü toplantımız, geleceğin şehirleri konusunda bize yol gösterecek olması bakımından önemli. Bugün, şehirlerimizde yeni normale ve dijital çağa uyumun yol haritalarını hazırlıyoruz. Yerel yönetimlerimizi akıllı sistemlerle donatıyoruz” dedi. Bu çalışmaları sistematik bir şekilde ortaya koyabilmek için 24 Aralık 2019’da Milli Akıllı Şehirler Eylem Planı’nı açıkladıklarını hatırlatan Kurum, bu planla artık her şehrin kendine özgü akıllı şehir stratejisi olacağını ifade etti. Akıllı şehir uygulamalarıyla tüm illerin birbirine entegre olacağını ve şehirlerin artık birbiriyle konuşacağını aktaran Kurum, “Örneğin, Artvin’de öncelikli sorun, iklim değişikliğinden kaynaklanan aşırı yağışlara bağlı sel felaketi ise çalışmalarımızı bu yöne kaydırıyoruz. Kentin trafik sorununu ise ikincil sorun olarak çözüyoruz. Yani şehirde hangi sorun öncelikliyse onu birinci sıraya alıyoruz” diye konuştu.
ELEKTRİKLİ ARACA İMAR PLANI
Şehirlerin olgunluk seviyelerini ölçtüklerini aktaran Bakan Kurum, “Mesela, İstanbul’da atık toplama ve taşıma maliyeti 1 milyar TL’nin üzerinde. Akıllı atık sistemleriyle çöp konteyner-lerinin doluluk oranlarını, ayrıştırma oranlarını ölçen akıllı yazılımlarla, sensörlerle bu masrafı büyük oranda azaltabiliriz” diye konuştu. Önümüzdeki dönemde otonom araçların birbirleriyle iletişim halinde şehir hayatındaki yerlerini alacaklarına değinen Kurum, “Trafik yönetimini, otopark sistemlerimizi anlık araç bilgileriyle merkezi bir yazılım üzerinden yöneteceğiz” dedi. Artık elektrikli araçların öne çıktığını belirten Kurum, “Biz de yerli otomobili elektrikli üretiyoruz. Bunun için elektrikli araç şarj istasyonlarına ihtiyacımız var. imar planlarını da bu araçlara göre tasarlayacağız. Genç arkadaşlarıma sesleniyorum. Bakanlık olarak, özellikle Z kuşağı gençlerimiz için kuracağımız Ar-Ge merkezlerinde, 300 Millet Bahçemizde kuracağımız fikir atölyelerinde, Çevre ve Şehir Teknoloji Kamplarımızda şehirlerimizin ihtiyacı olan teknolojileri gelin birlikte geliştirelim.”
Türkiye’nin geliştirdiği projelerle dünyada dikkat çektiğini ve dünyanın birçok ülkesinde Türk şirketlerin projeler yaptığını aktaran Bakan Kurum, yerli ve milli akıllı şehir ürün ve hizmetlerini de ihraç edeceklerini vurguladı. Kurum, “Akıllı Şehir Küresel Pazar Analizi’ne göre dünyada akıllı şehirler pazarı büyüklüğü 2024’te 826 milyar dolara çıkacak. Şu an ülke olarak bu pazardan çok düşük bir pay alıyoruz. Hedefimiz akıllı şehir uygulamalarıyla ekonomimize yıllık 25-30 milyar TL’lik katkı sağlamak” şeklinde konuştu.
“SELÇUKLU 1’DEN UMUTLUYUZ”
Zirveye video konferans ile katılan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez ise, enerjide bağımsızlığa giden her süreci çok önemli bulduklarını belirterek, “Son iki yıldır Doğu Akdeniz ve son bir yıldır Karadeniz’de sismik çalışmalar yürütüyoruz, ilk müjdeyi Karadeniz’de 320 milyar metreküplük gaz bularak verdik. Geçen hafta sonunda da bu keşifteki gazın 405 milyar metreküpe çıktığını açıkladık. Çalışmalarımız devam ediyor. Orada 40 sondaj planlıyoruz. 2-3 tespit kuyusu planladık” dedi. Türkiye’nin yılda ortalama 45-50 milyar metreküplük doğalgaz tükettiğini anlatan Dönmez, bunun 8-9 yıllık toplam tüketimi, sadece konutlar bazında ise 25 yıllık ihtiyacı karşılayacağını kaydetti. Gazın son tüketiciye ulaşması için üç yıllık bir çalışma olacağını anlatan Dönmez, “Bunların bir kısmını yerli imkanlarla yürüteceğiz. Ön mühendislik çalışmalarını kendi imkânlarımızla yapabiliyoruz. Bir bölümünde ise destek alabiliriz. Bu konuda gelişmiş ülkeler var, bunlarla ön görüşmeleri yapıyoruz. 2023’te doğalgazı milletimizle buluşturacağız” diye konuştu.
“özellikle uluslararası hukuka dayalı kendi milli hak ve menfaatlerimize bağlı olarak Akdeniz’deki çalışmalarımızı yürütmeye kararlıyız” diyen Bakan Dönmez, Doğu Akdeniz’deki sondaj çalışmalarını da iki yılı geride bıraktıklarını ifade etti. Bakan Dönmez, “Sekiz derin deniz araştırması yaptık. Henüz sonuç alamadık ama her keşif oradaki sürece dair veri veriyor. Selçuklu-1 kuyusundan ümitliyiz. Bu kuyu çevresinde yoğunlaşıyoruz” ifadelerini kullandı. Barbaros Hayrettin Paşa ve Oruç Reis’in çalışmalarına devam ettiğini anlatan Bakan Dönmez, “iki ay daha çalışacağız. Sismik programın yarısındayız. Orada çalışmalar bittikten sonra üç boyutlu sismik çalışmalar yapacağız, sonra da arama fazının üçüncü boyutuna geçeceğiz” dedi.
Yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik çalışmalara dair de bilgi veren Bakan Dönmez, “Özel sektörden bu alana ciddi bir ilgi var. 2002’de 12 bin megavat olan kurulu gücümüz 47 bine çıktı. Yani dört kat arttı. Geçen yıl sadece yenilenebilir eneıji kaynaklarından ürettiğimiz elektrik toplam tüketimin yüzde 49’unu karşılıyor. Kömür gibi kaynaklardan elde edilen elektrik üretimini de eklediğimizde bu oran yüzde 60’ı buluyor” dedi. Hali hazırda 7 bin megavatlık inşaatı devam eden projelerin olduğunu anlatan Bakan Dönmez, “Bunların hepsi hemen bitmez ama altı aya kadar yarısı devreye girer” ifadelerini kullandı.
DİJİTAL DÖNÜŞÜM ÜST SEVİYEDE
Türkiye 2023 Zirvesi’nin öğleden sonraki oturumuna ise Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu katıldı. Pan-demiyle dünyanın dijitalleşmede önemli bir sınav verdiğini aktaran Karaismailoğlu, Türkiye’nin bunu başarıyla yönettiğini söyledi. Dijital dönüşüm sürecinde bakanlığın yaptığı çalışmalar hakkında bilgi veren Karaismailoğlu, “Dijital dönüşüm özellikle pandemi süreciyle birlikte öngörülemeyen şekilde hızlandı. Türkiye’nin bu konuda geri kalması mümkün değil. Hatta üstüne çıkması gerekiyor. Biz Türkiye olarak dünyanın üst noktasındayız. Bakanlığımız karada, denizde, havada, uzaya gönderdiğimiz uydularla dijital dönüşümü en üst seviyeye taşıyoruz” dedi.
Mikro mobilitenin günlük hayatta çok önemli bir yer tuttuğunu aktaran Karaismailoğlu, bu araçların sağlık, zaman tasarrufu ve mesafe konularında büyük katkılar sunduğunu ifade etti. Mikro mobilite ve akıllı şehirlerin gündemlerinin en önemli maddesi olduğunu kaydeden Karaismailoğlu, “Türkiye en gelişmiş akıllı teknolojileri kullanan ülkelerinden biri, bunu daha da artıracağız. Verimliliği sağlamak için tüm ulaşım araçlarını, uçak, tren, hatta otomobil ve otobüsü bir arada entegre etmek gerekiyor. Bağımsız uygulamaları bağlamak için çalışmalarımız var. Önümüzdeki günlerde bunun meyvelerini de olacağız” diye konuştu. Hedeflerinin kişilerin hayatını kolaylaştırmak olduğunu ve bunun için çalıştıklarını anlatan Karaismailoğlu, yatırımlarına da bu yönde şekil verdiklerini ifade etti.
DEMİRYOLUNUN PAYI ARTACAK
Dijitalleşmenin girişimcilere yeni fırsatlar sunduğunu belirten Karaismailoğlu, “Gençlerimiz, dijitalleşme ile çok önemli adımlar atabiliyorlar. Biz de bu Ar-Ge çalışmalarına yeterli destek vermek için çalışıyoruz” şeklinde konuştu. Pandeminin yaşamın akışını ve ihtiyaçları değiştirdiğini anlatan Karaismailoğlu, dijitalleşme alanındaki çalışmalarını şöyle özetledi: “Salgın sürecinde e-ticaret ve lojistiğin önemini bir kez daha anladık. Bu kapsamda PTT’de çok büyük bir dönüşüm hazırlığına girdik. Demiryolunda lojistik yük hareketlerinde yüzde 5’lerdeyiz. Bunu kısa zamanda yüzde 20’lere çıkarmayı hedefliyoruz.”
5G konusunda dünyada çok önemli çalışmalar yapıldığına değinen Bakan Karaismailoğlu, Türkiye’nin buna yönelik altyapısını hazırladığını kaydetti. “Burada en önemlisi yerli ve milli teknolojiler kullanmak. 5G dünyada da oturmuş bir sistem yok. Burada geri kalmış değiliz ve çalışmalarımız da sürüyor. Zamanı geldiğinde dünya ile birlikte biz de 5G’ye geçeceğiz” şeklinde konuştu.
“Sektör dijitalleşmeyi hızlandırmalı”
Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Özdemir, inşaat sektörü olarak çok hızlı ve büyük projeler yaptıklarını belirterek, “Ancak pandemi döneminde gördük ki bunlar yeterli değil. Bu dönemde aslında önemli olan şey ihtiyaçlara çok hızlı cevap verebilmek. Teknolojik altyapı ve djjitalleşmeyi çok hızlı ve etkin kullanmamız gerekiyor” dedi. Kamu Özel İşbirliği (PPP-Public Private Partnership) ile özel sektörün kamu hizmeti yaptığını belirten Özdemir, “Enerji dağıtımı ile kamu hizmeti de yapıyoruz. Bu işlerde sırf Türkiye’de değil, dünya da örnek olmaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
“Toprak altın değerinde”
GYODER Başkanı Mehmet Kalyoncu da pandemiye rağmen kentleşmenin hızla devam ettiğini belirterek, “2050’ye kadar 2.5 milyar insan kent hayatına katılacak. Salgınla birlikte ülkelerin altyapılarının ne kadar önemli olduğu görüldü. Türkiye’nin altyapı projelerinde ne kadar başarılı olduğunu hepimiz görüyoruz. Türk müteahhitler bu alanda Çinliler ile yarışıyor. Ülkemizdeki mega projeler sayesinde edinilen bilgi ve tecrübeler başka ülkelere ihraç ediliyor” dedi. Şehirlerarasında rekabetin arttığını belirten Kalyoncu, “Özellikle eğitim ve sağlık gibi konular yurtdışında yaşama kararını etkiliyor. Bu anlamda Türkiye’nin sağlık alanında önemli bir potansiyeli var1′ diye konuştu. Türkiye’de veri toplanma konusunda daha aktif davranması gerektiğine dikkat çeken Kalyoncu, şöyle devam etti:
“Türkiye’de kaç adet konut var. Bunu bilmediğimiz sürece bazı şeyleri yapmakta zorlanabiliriz. Bilmediğimizi ölçemeyiz ölçemediğimizi yönetemeyiz yönetemediğimizi düzeltemeyiz. Toprak çok değerli, bunu Azerbaycan’da görüyoruz. Her bir metrekaresi altın değerinde. Yaşanan krizler sektöre ders verdi. Bundan sonra sektörümüz bu bilinçle devam edecek.”
“15 milyar euro’luk pasta”
DEİK Eneıji İş Konseyi Başkanı Haluk Kalyoncu, “Avrupa Birliği tarafından yenilenebilir enerji yatırımlarında kullanmak üzere hazırlanan 15 milyar euro’luk fondan Türk özel sektörünün de pay alması için çalışıyoruz. Bunun için proje üretilmesi gerekiyor. Biz de özel sektöre yardımcı oluyoruz” dedi. Ankara’da yenilenebilir enerji alanında yatırım yaptıkları fabrikayla ilgili de bilgi veren Kalyoncu, “Bu yatırım Cumhurbaşkanının bu alanda gerekli parçaların yerli olarak üretilmesi direktifi üzerine hayata geçti. Dünyada sadece Çin’in ürettiği ingotu üretmeyi başardık” diye konuştu.
“17 milyar dolar yatırım”
Türk Telekom CEO’su Ümit Önal, 180 yaşında olan firmanın Türkiye’nin dönüşüme tanıklık ettiğini ve dijital dönüşümünün mimarı olma misyonunu kendine yüklediğini söyledi. Önal, “Türk Telekom’un sadece son 15 yılda Türkiye’nin dijital dönüşümüne yaptığı yatırım 17 milyar dolar. Yatırımlarımızı esas itibarıyla iki alana yapıyoruz. Birincisi, 5G ve sonrası yeni nesil teknolojileri hayata geçirmek, İkincisi 5G ve ötesi teknolojileri destekleyecek altyapıyı artırmak” ifadelerini kullandı.
“Yerel yönetimlere çok iş düşüyor”
DAP Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ziya Yılmaz, salgının özellikle konut sektörünü çok etkilediğini söyledi. Bu dönemde özel bir araştırma yaptıklarını anlatan Yılmaz, “58 binden fazla kişiye ‘Nasıl bir ev istiyorsunuz?’ diye sorduk. İnsanlar proje içinde yeşil alan istiyor. Konutun bahçeli, balkonlu ya da terası olsun diyor. Soğutma ve ısıtmanın yanı sıra tüm odaların birbirinden bağımsız havalandırma sisteminin bulunması, depreme dayanıklı binaların geliştirilmesi ve asansöre ihtiyaç durulmadan çıkılabilecek noktada olması gerektiğini belirtiyor” dedi. Kentsel dönüşümün sektör için büyük bir fırsat olduğunu anlatan Yılmaz, şöyle devam etti: “Yaklaşık 7 milyon evin dönüşmesi gerekiyor. Bu evler depreme dayanıksız. Bu bir fırsat. Bunları çok rahatlıkla geliştirebiliriz. Alçak katlı binalar yapabiliriz. Kentsel dönüşüme girmiş birçok kişi var ama girdiğine pişman olan da çok. Burada yerel belediyelere çok görev düşüyor. Biz inşaat değil geliştirici projeler yapıyoruz. Yaptığımız işlerin 20-30 yıl sonrasında kullanılıyor olması gerekiyor.”