Market zincirleriyle tedarikçiler arasındaki tartışma
Market zincirleriyle tedarikçiler arasındaki tartışma bitmiyor. Yeni çıkan Perakende Yasası da dertlere çare olmadı. Market zincirleri yasak olmasına rağmen, değiştirerek raf, mağaza açılış ve yenileme gibi çeşitli bedelleri almakta ısrarlı…
SON yılların en hareketli sektörü hiç kuşkusuz perakende. Satın almalar, birleşmeler peş peşe yaşanıyor. Sektörün aktörleri her geçen gün yeni bir pozisyon belirliyor. Bu alandaki ilk büyük satın alma 2011’in yaz aylarında gerçekleşti. Ülker’in çatı şirketi Yıldız Holding, Migros’a ait Şok’u 600 milyon TL’ye satın aldı, ikinci büyük hamle yine Yıldız Hol-ding’den geldi. Bu kez İspanyol Dia’yı 350 milyon TL bedelle devraldı. Sonrasında yerel marketlerin güçlü aktörlerinden Onurex’leri bünyesine kattı. Yıldız Holding’in yeni dönemde de satın alma girişimleri olduğu, bazı yerel zincirlerle temasta bulunduğu konuşuluyor. Carrefo-urSA’da ise yönetim tekrar Sabancı Hol-ding’e geçti. Konya merkezli Adese İstanbul’daki 12 mağazasını Happy Center’e sattı. Real zinciri ise Türkiye operasyonlarını Beğendik’e devretti. İşmar, CarrefourSA’ya katıldı. Migros ise bu yılın başın da Anadolu Grubu’na geçti.
TEDARİKÇİLER DERTLİ
Görüldüğü üzere hem yerel, hem ulusal, hem de uluslar arası market zincirlerinde çok ciddi bir hareketlilik yaşanıyor. Yıllık büyüklüğü 120 milyar TL’yeulaşan Organize perakende sektöründe faaliyet gösteren zincirlerin bir de öbür yüzü var. Bu zincirler mağazalarında sattıkları 10 binlerce ürünü piyasadaki tedarikçilerden sağlıyor. Bu dinamik sektörün kendi içinde en çok konuştuğu konuların başında tedarikçilerle zincir marketler arasındaki gizli kavgalar geliyor. Zincir marketlere ürün veren sanayiciler ve tedarikçiler en çok raf, reklam, mağaza açılış bedeli gibi kendilerinden ekstra talep edilen bedellerden dert yanıyor. Marketlerin hakim durumlarını kötüye kullanarak, “canım sıkıldı faturaları” ile üreticileri zor durumda bıraktıkları konuşuluyor.
EKSTRA GELİRLERİ DÜŞTÜ
Bu sorunlar yıllardır hep konuşulur. Sektörün yıllardır tartıştığı 6585 sayılı Perakende Ticaretin Düzenlemesi Hakkında Kanun 29 Ocak 2015 tarihli Resmi Gaze-te’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Bu kanun ile market zincirlerinin tedarikçilerden talep ettiği bazı gelir kalemlerine sınırlama getirildi. B2B Primi (sistemlerine girip, stok satış bilgi hizmeti ), CRM (müşterilerinin özelliklerine göre kampanya öneren sistem), kampanyalar, ciro primi yeni kanunun da müsaade ettiği kalemler. Envanter/fire farkı, tediye bedeli, lojistik bedeli, mağaza açılışı/yenileme bedeli, stant (raf) bedeline ise yasak kondu. Bu kısıtlama ile market zincirlerinin satış karından ayrı talep ettiği ücretler yarı yarıya azalmış oldu. Yani bir üreticiye yıl toplamında cirolarının yüzde 5’i, bazı sektörlerde yüzde 15’e varan faturalar kesiliyordu. Zincirler, 2015 yılı ile beraber bunun yarısını alamaz hale geldi. Marketler, tedarikçi şirketlere kestikleri faturalarla satıştan aldıkları kar dışında, 100 TL’lik üründe ekstra 14.5 TL’lik gelir elde ediyorlardı. Şimdi bu rakam 7 TL’ye indi.
Sektörde, bu gelirlerden olmak istemeyen market zincirlerinin formül aradığı konuşuluyor. Yeni sözleşmelerde, kanunun kabul ettiği bedel oranlan artırılarak, bu kayıpları telafi etmeye çalıştıkları söyleniyor.
“OLMAYAN TANITIMA FATURA”
Bu konularda net konuşan bir tedarik zinciri yetkilisi bulmak zor. Konuştukları zaman zincir marketlerin raflarında sıkıntı yaşıyorlar. Özellikle KOBİ ölçeğindeki tedarikçilerin gücü yetersiz kalıyor. Ancak üretim kabiliyeti ve marka değeri yüksek şirketler bu konuda biraz daha rahat. Pazarlıklarını daha sıkı yapıyor; raf bedeli ya da diğer geri iade faturalarında istediklerini alabiliyorlar.
Market tarafı ise bu konuda hiç konuşmuyor. Konuşanlar da durumu yalanlıyor. Sektörden edindiğimiz bilgilere göre, öylesine haksız talepler yapılıyor ki, tedarikçiler ne yapacağını şaşırmış durumda, ismini vermek istemeyen bir tedarikçi şirketin pazarlama sorumlusu, “Yaptığımız sözleşmelere hiç riayet edilmiyor, tn-sert faturası kesiliyor; bakıyoruz firmamızın ürünleri insertte yok. Olmayan bir tanıtımın ne parasını istiyorsunuz diye soruyoruz. Cevap alamıyoruz. Vadelerde sözleşmelere riayet edilmiyor. 60 gün vade konuşuyorsunuz 90-120 güne çıkıyor. Bizim paralarımızla mağaza açıp, gökdelen dikiyorlar. Yeni kanun marketlerin haksız taleplerine henüz engel olamadı. Tedarikçi kazanmaz, sadece market kazanırsa olmaz. Bu sürdürülebilir bir ticari ilişki değil” diyor.
“DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK”
Organize perakende sektörünün duayen isimlerinden biri olan Uyum Market’in eski genel müdürü ve Yön Yönetim Danışmanlık firmasının sahibi Sait Koç, sektörü en iyi analiz eden isimlerin başında geliyor. Yeni yasa sonrasında piyasanın işleyişinde çok bir şey değişmediğini söyleyen Koç, “Yasa derde deva olmadı. Perakende Bilgi Sistemi çıkarılacak ama öncelikle sistemin uygulama yönetmeliklerine bakmak lazım. Bu işin özü pazarlık. Tedarikçiler imzaladıkları sözleşmeleri iyi okumalı. Pazarlığını iyi yapmalı. Bu iş hesap meselesi. Piyasada alternatif tedarikçi çok. Market tarafı da kendini düşünüyor. Alanla satan arasındaki bir durum. Yasayla çözüm de zor” diyor. Koç’a göre, sorunlar daha çok KOBİ seviyesindeki şirketlerde yaşanıyor. Büyük zincirler, KOBİ’lere istedikleri sözleşmeleri kabul ettiriyorlar. Koç, tam tersi durumların olduğunu da sözlerine ilave ediyor. Koç, “Büyük ^ üretici firmalar da küçük market zincirlerine istedikleri sözleşmeleri imzalatıyor. Sektörde işler güç-lülerin lehine işliyor. Satın alma operasyonu kim güçlüyse o kazanıyor. Masaya eşit güçlerin oturması halinde sağlıklı bir yapı oluşur” diyor. Market zincirlerinin tedarikçilere yönelik yaptığı uygulamalar konusunda en cesur açıklamaları Reis Bakliyat’ın sahibi Mehmet Reis yapıyor. Geçmişte yaptığımız bir röportajda da bu konuları gündeme getirmiş, market zincirlerinin uygulamalarına ilişkin olarak, “Canım sıkıldı faturası kesiliyor” diyerek isyan etmişti. Reis, yeni yasa ile birlikte bu tür haksız taleplerin azaldığını, ama bitmediğini vurguluyor.