Latin Amerika Pazarında İş Kurmak
Geçtiğimiz 10 yıl içinde Tük ihracatında yaşanan en önemli değişimlerden biri, pazar çeşitlendirmesi oldu. Daha önce Avrupa Birliği (AB) ağırlıklı bir ihracat politikası izlenirken 2000’li yıllarda bu durum aşıldı ve Türk ihracatçıları başta komşu pazarlar olmak üzere Afrika ve Asya’yı adeta keşfetti.
Zaten rakamlar da bu tabloyu net olarak ortaya koyuyor. Bundan 10 yıl önce Avrupa Birliği’ne üye ülkelere ihracatımızın payı toplamda yüzde 56 iken, bu oran geçtiğimiz yıl yüzde 43’e geriledi. Hatta 2012’de yüzde 39’a kadar da düştü. Buna karşılık Kuzey Afrika’nın payı yüzde 3,5’ten yüzde 6,2’ye, Ortadoğu’nun payı yüzde 14,1’den yüzde 22,4’e, Asya’nın payı da yüzde 4,1’den yüzde 7,4’e çıktı.
Şimdi ise sırada şu anda ihracatımızın sadece yüzde 1,8’ini gerçekleştirdiğimiz Latin Amerika pazarı var. Coğrafi olarak uzak olmasından ötürü Türk şirketlerinin uzun süre ilgi göstermediği Latin Amerika pazan, Cumhurbaşkanı Recep Tay-yip Erdoğan’ın geçtiğimiz şubat ayında bölge ülkelerine gerçekleştirdiği ziyaretle bir kez daha gündeme geldi. Zengin doğal kaynakları, 600 milyona yaklaşan nüfusu, 4 trilyon dolarlık ekonomik büyüklüğü ve 2 trilyon dolara yaklaşan dış ticaret hacmi ile Türk şirketleri için ciddi bir potansiyel taşıyan bu pazarı araştırdık.
HOMOJEN BİR PAZAR DEĞİL
Basitçe ABD’nin güneyindeki tüm ülkeler Latin Amerika olarak adlandırılıyor. Bu yüzden de Fransızca, İspanyolca, Portekizce ve İngilizce konuşan tüm Karayip, Orta ve Güney Amerika ülkeleri de bu sınıflandırmada değerlendiriliyor.
Coğrafi olarak bölge 34 ülkeden oluşsa da, Latin Amerika ekonomisi Brezilya, Arjantin, Meksika ve Şili olmak üzere temelde dört ana ülke tarafından biçimlendiriliyor.
Latin Amerika denildiğinde tabii öyle homojen bir yapıdan söz etmek mümkün değil. Burada karakteristik olarak birbirinden çok farklı pazarlardan söz ediyoruz. Örneğin Brezilya, Kosta Rika, Şili ve Meksika gibi ülkelerde perakende daha çok modem kanallar üzerinden yürürken, Arjantin, Bolivya, Kolombiya, Peru, Guatemala, Uruguay ve Venezuela’da geleneksel kanalların hala ön planda olduğugörülüyor. Yine Arjantin, Meksika ve Brezilya endüstriyel olarak gelişmiş ekonomilere sahipken, Ekvator ve Paraguay gibi ülkelerde ise tanmın çok ciddi bir ağırlığı söz konusu.
Dolayısıyla Latin Amerika pazarını hedefleyecek olan şirketlerin Brezilya, Arjantin, Meksika ve Şili pazar-lanna ağırlık vermesinde fayda var.
İLİŞKİLER GELİŞİYOR
Uzun yıllar daha çok coğrafi nedenlerle görmezden gelinen Latin Amerika pazan, son yıllarda artan ilişkiler nedeniyle Türk ihracatçılarının daha çok gündemine girmeyi başarmış durumda.
Örneğin G-20’ler gurubunun kurulması ve bu grupta Meksika ile Türkiye’nin yer alması, iki ülkeyi daha önce olmadığı kadar birbirine yaklaştırdı. Türkiye ile Meksika arasında yürütülmekte olan Serbest Ticaret Anlaşması (STA) müzakereleri halen devam ediyor. 2000 yılından bu yana devam eden müzakerelerde henüz nihai sonuç oluşmasa da, son dönemde bir hayli yol alınmış durumda. Anlaşmanın gerçekleşmesi durumunda Türkiye sadece Meksika’ya değil, NAFIA çerçevesinde, bütün Kuzey Amerika’ya ekonomik olarak girebilecek.
Latin Amerika ülkeleriyle ticari ilişkilerin geliştirilmesi amacıyla son olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan üç Latin Amerika ülkesine kalabalık bir işadamı heyetiyle ziyarette bulundu. Geçtiğimiz şubat ayında gerçekleşen ziyarette, Erdoğan, Meksika, Kolombiya ve Küba’da temaslarda bulundu. Erdoğan’ın bölgeye yönelik mesajlarının ardından birçok ihracatçının Latin Amerika’yı mercek altına aldığı biliniyor.
BREZİLYA’DA NELER YAPILIR?
Dünyanın en kalabalık beşinci ülkesi olan Brezilya, 2 trilyon dolara yaklaşan milli geliriyle Latin Amerika’nın en büyük ekonomisi. Latin Amerika ve Karayipler bölgesinde gerek hacim gerekse ürün çeşitlili-‘ ği açısından en büyük sanayi merkezi durumunda olan Brezilya’da Türk şirketleri için oldukça önemli fırsatlar var.
Uzmanlar dünyanın en büyük kozmetik, kişisel bakım ürünleri, hazır giyim ve ayakkabı pazarlarından biri olan Brezilya’da özellikle or-ta-üst ve üst gelir grubuna yönelen Türk şirketlerinin daha avantajlı olduğunu düşünüyor. Örneğin, kendisi de bir tekstil ülkesi olmasına karşın, Brezilya aynı zamanda bir tekstil ithalatçısı olarak da dikkat çekiyor ve özellikle Avrupa’dan yüksek fiyat ve kalitede tekstil ürünleri ithal ediyor. Bu yüzden nevresim, hazır perde, perdelik kumaş, banyo tekstil alanlannda Türk tekstil üreticileri için önemli fırsatlar söz konusu. Bu alana ilgi duyan Türk şirketlerine özellikle Textile House South America Fuarı’na katılmalarını öneririz.
Ekonomi Bakanlığı’nın hazırladığı bir rapora göre, kozmetik ürünlerinde özellikle gençler ve 35-60 yaş arasındaki kadınlar arasında yeni ve yüksek kaliteli ithal ve yerli ürünlere yönelik talep yüksek. Aynı şekilde renkli kozmetik, bitkisel ürünler, etnik ürünler, erkek kozmetiği ve ağız bakım ürünlerinde de ciddi bir potansiyel söz konusu. Bu alana girmek isteyen Türk şirketlerinin Sao Paulo’da gerçekleşen FCE Cosmétique, Hair Brasil, Beauty Fair ve Na-tural Tech fuarlarını kaçırmaması gerekiyor.
ZEYTİNDE FIRSAT VAR
Uzmanlara göre geçtiğimiz yıl 794 milyon dolar ihracat gerçekleştirdiğimiz Brezilya’da bir başka potansiyel iş sahası da zeytin ve zeytinyağı. İthalatı her geçen gün artan ve zincir marketlerin raflarında kendine daha geniş yer bulmaya başlayan zeytinyağında Türk şirketleri için ciddi potansiyel söz konusu. Brezilya şu an zeytinyağı ithalatını ağırlıklı olarak Portekiz, İspanya, İtalya ve Yunanistan üzerinden gerçekleştiriyor.
Yine tüm Güney Amerika ülkeleri için geçerli olacak bir sahayı Brezilya özelinde aktarmak isteriz. Tüm bölge, savunma sanayi için son derece potansiyel taşıyor. Ülke güvenliğinden kaçakçılıkla mücadeleye, kişisel korunmaya kadar geniş bir sahada Türk savunma sanayi oyuncuları boy gösterebilir. Bu alana ilişkin iddialı fuarlar Rio de Janerio’da var. Yerli partnerler ile bu alanda önemli işler yapılabilir.
EN GELİŞMİŞ ÜLKE
Şu an Güney Amerika’da Serbest Ticaret Anlaşması gerçekleştirdiğimiz tek ülke Şili. 2009’da imzalanan anlaşmayla birlikte iki ülke arasındaki ilişkilerde ciddi bir ivme yakalanmış durumda.
Perakende sektörünün Brezilya’nın ardından en organize olduğu ülke olan Şili, 17 milyonluk küçük bir pazar gibi görünmesine karşın, kişi başına düşen 10 bin dolarlık gelirle birçok bölge ekonomisinin de üzerinde bir gelir düzeyine sahip. Son yıllarda ortalama yüzde 5’in üzerinde büyüme performansı gösteren Şi-li’de işsizlik ise yüzde 6 civannda. 2015-2016 döneminde ekonominin ortalama yüzde 6 civarında büyümesi bekleniyor.
Iş yapma kolaylığında Latin Amerika’da ilk sırada yer alan Şili’ye ihracatımızda da gözle görülür bir artış söz konusu. 2011’de 131 milyon dolar olan ihracatımız 2013’te 219 milyon dolara çıktı. Ancak geçtiğimiz yıl ise 198 milyon dolar olarak gerçekleşti.
58 ülke ile serbest ticaret anlaşması olan Şili, birçok açıdan fırsatlar banndıran bir pazar.
Peki, Şili’de şirketlerimiz hangi alanlarda kendilerine fırsat yaratabilir? Öncelikle Şili sebze ve meyve üretiminde dünyanın en büyük üreticilerinde biri. Dolayısıyla tarım sektöründe ciddi bir potansiyelin söz konusu olduğunu söyleyebiliriz. DEÎK’e göre ise bisküvi, şekerli ve çikolatalı mamuller, zeytinyağı, zeytin, maya ve kuru kayısı, ısıtması elektrikle olmayan demir-çelik radyatör, jeneratörler, demir/alaşımsız çelikten profil, oto yedek parça, kauçuktan yeni dış lastikler, ev tekstili, ağır iş makine ve cihazlarının aksam ve parçalan alanlannda ciddi bir ihracat potansiyeli söz konusu.
ZİNCİR MARKETLER GUÇLU
Bölgenin potansiyeli en yüksek ülkelerinden biri olan Arjantin, 18 bin dolan bulan kişi başına düşen milli geliri, yetişmiş insan gücü, zengin yer altı ve yer üstü kaynaklanyla ihracatçılarımız için ciddi fırsatlar banndınyor.
Bu fırsatı işe dönüştürebilmek için atılan adımların sonuncusu ise Türkiye ihracatçılar Meclisi’nin 8-11 Haziran’da Arjantin’e gerçekleştireceği seyahat olacak.
Arjantin pazarında perakende zincirlerinin oldukça önemli bir payı var. Ülkede her sektöre yönelik zincir mağazalar faaliyet gösteriyor ve yabancı sermayeli girişimlerin tümü bu kanal aracılığıyla ürünlerinin satışını gerçekleştiriyor. Bu yüzden pazara girmek isteyen Türk şirketlerinin bu kanalları kullanması oldukça önem kazanıyor.
Peki hangi alanlarda Arjantin’e ihracat potansiyeli söz konusu? Bu soruya Ekonomi Bakanlığı, hazırladığı bir raporda, maya, konserve meyve-sebze, özellikle dilimlenmiş domates konserveleri ve kornişon, fındık, kuru kayısı, kuru incir, tütün, şekerli ve çikolatalı mamuller ve baharat olarak cevap veriyor. Bir başka raporda ise bunlara ek olarak kekik, bisküvi ve gofret, zeytinyağı, bira, baharatlar ve sabun eklenmiş bulunuyor. Yine bir başka fırsat alanı da kozmetik. Arjantin’in sağlıklı yaşama ve güzelliğe önem veren nüfusu, bu pazarın sürekli büyümesine neden oluyor.
ABD’YE GİRİŞ KAPISI
115 milyonluk büyük bir nüfusa sahip olan Meksika ise her geçen gün büyüyen orta gelirli nüfusuyla, girişimciler için ciddi fırsatlar barındıran bir pazar. 1,3 trilyon dolarlık ekonomik büyüklüğü ve 700 milyar doları aşan dış ticaret hacmi ile Latin Amerika’nın ikinci büyük ekonomisi olan Meksika, hem Kuzey Amerika pazanna giriş kapısı niteliğinde olması hem de gümrüksüz ithalat olanaklan nedeniyle öne çıkıyor. Birçok Latin Amerika ülkesine nazaran korumacılığın daha az olması da Türk şirketleri için önemli bir avantaj.
Meksika oldukça genç bir nüfusa sahip. 0-24 yaş arası kesimin toplam nüfusa oranının yüzde 46 olduğunu dikkate aldığımızda, özellikle gençlere yönelik işlerin ciddi bir potansiyele sahip olduğunu söyleyebiliriz.
ihracatının yüzde 80’ini, ithalatının yüzde 50’sini ABD ile gerçekleştiren Meksika ile ilişkilerimizde gözle görülür bir canlanma söz konusu. 2012’de 206 milyon dolar olan ihracatımız geçtiğimiz yıl 312 milyon dolar ile kapandı.
Meksika-Türkiye Iş Forumu, DEIK, COMCE ve Pro Mexico tarafından 2015 şubat ayında gerçekleştirilen toplantıda turizm, inşaat, enerji ve sanayi alanlarında ciddi bir potansiyel olduğu kaydedilirken, iki ülke arasındaki ticaret hacmi ise 5 milyar dolar olarak hedeflendi.
HEDEF 5 MİLYAR EURO
Yakın zamana kadar Brezilya ve Meksika’nın ardından Latin Amerika’nın üçüncü büyük ekonomisi olan Arjantin, bu unvanını 2014 yılında Kolombiya’ya kaptırsa da, Türk şirketleri için çok önemli bir pazar olmayı sürdürüyor.
46 milyonluk nüfusuyla Brezilya ve Meksika’nın ardından bölgenin üçüncü kalabalık ülkesi olan Kolombiya ile ilişkilerimizde son yıllarda gözle görülür bir canlılık var. Bunda kuşkusuz 2010 yılında Türkiye’nin Bogota Büyükelçiliği’ni, hemen ertesi yıl ise Kolombiya’nın Ankara Büyükelçiliği’ni açmasının payı büyük. Zaten rakamlarda ikili ilişkilerdeki canlılığı gösteriyor. 2000 yılında 8,6 milyon dolar civarında olan ticaret hacmimiz 2014 sonunda 115 katlık bir artışla 1 milyar dolara çıktı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın şubat ayında gerçekleştirdiği ziyarette ise 2023 hedefi 5 milyar Euro olarak açıklan-. dı. iki ülke arasındaki Serbest Ticaret Anlaşması (STA) müzakereleri ise devam ediyor.
Kolombiya yatınm açısından da oldukça cazip bir ülke. Zira üyesi olduğu Pasifik ittifakı sayesinde Kolombiya’ya yapılacak bir yatınmla Meksika, Şili ve Peru’nun imzaladığı serbest ticaret anlaşmalarından faydalanarak dünya nüfusunun yüzde 85’ini kapsayan bir pazara gümrüksüz ürün/hizmet satabilme şansınız da bulunuyor.
100 MAĞAZAYA ÇIKACAK
Gelelim bölgeye yatırım yapan veya ihracat gerçekleştiren Türk şirketlerine… Latin Amerika pazarına yönelik en iddialı hedeflerden biri Türk kozmetik pazarının önemli isimlerinden biri olan Flomıar’a ait. Panama, Kosta Rika, Kolombiya, Meksika, Su-rinam, Bolivya ve Porto Riko’da toplam 18 mağazaya sahip olan şirket, yıl sonunda bu sayıyı 29’a çıkaracak. 2019 sonu için ise 100 mağaza gibi oldukça iddialı bir hedef söz konusu.
Açacakları mağazalara ek olarak Meksika başta olmak üzere bazı Latin Amerika ülkelerinde doğrudan/katalog satışı ile de ilerlediklerini söyleyen Flormar Pazarlama Müdürü Can Dilek, birçok Latin Amerika ülkesinde çok ciddi payı olan bu kanalın da kendilerine önemli getirileri olduğunu ifade ediyor. Dilek, gerek 600 milyonu aşkın nüfusuyla, gerekse kişi başına düşen 144 Euro’luk kozmetik harcamasıyla Latin Amerika pazarının kozmetikte çok ciddi fırsatlar ba-nndırdığını söylüyor.
BAYİLİKLER VERİYOR
Bölgenin potansiyeline güvenip yatınm yapan şirketlerinden biri de Yılmaz Makine. 1977’de kurulan ve 1997 yılında ilk ihracatını yine Güney Amerika’ya gerçekleştiren şirket, PVC ve alüminyum işleme makineleri üretiyor. şirketin genel müdürü Abdullah Yılmaz, bölgeyle olan saat farkım ve ulaşım maliyetini azaltmak için 2008’de Arjantin’de bir depo açtıkla-nnı, sonrasında ise Buenos Aires ve Sao Paolo’da faaliyete geçirdikleri showroom ve ofisle birlikte bilinirliklerini çok daha yukarıya çektiklerini söylüyor.
Abdullah Yılmaz, satış hacminin artmasına paralel olarak bayilik taleplerinin de arttığını ve Latin Amerika’nın pek çok ülkesine bayilikler verildiğini dile getiriyor. Şirketin hedefi bölgenin ihtiyaçlarına göre ürünlerini geliştirmek ve CNC makineleri alanında pazannı büyütmek.
MAĞAZALAR AÇACAK
Mobilya pazarının önemli isimlerinden Çilek de bölgeyi gözüne kestiren şirketlerden. 200’ün üzerinde mağazasıyla Meksika’nın en büyük mağaza zinciri Liverpool ile çalışan Çilek Mobilya, 2007’den bu yana Meksika pazarında iş yapıyor. Çilek Yönetim Kurulu Üyesi Talha Çilek, “Ürünlerimiz şu anda 15 satış noktası üzerinden Meksika pazarına sunuluyor. Hedefimiz yeni serilerimizin de satışa başlamasıyla birlikte bu sayıyı yıl sonuna kadar 100’e çıkarmak” diyor.
Talha Çilek, Meksika dışında Brezilya, Şili, Arjantin, Kolombiya ve Panama’da da daha aktif bir strateji izleyip dağıtım kanallarını genişleteceklerini söylüyor. Çilek, “Gelişen orta sınıfı ve yükselen alım gücü nedeniyle Latin Amerika öncelikli hedef pazar-lanmızın arasında yer alıyor. Hızla gelişmekte olan inşaat sektörü bu pazarda ürünlerimiz için yeni fırsatlar oluşturuyor” diye konuşuyor.
GÖZÜNÜ ŞİLİ’YE DİKTİ
Soğutma sektörünün tanınmış isimlerinden biri olan Kaplanlar’ın da öncelikli pazarlarından biri Latin Amerika. Şirketin genel müdürü Duygu Kaplan, hızla gelişen yapısı sayesinde, Latin Amerika’nın bölgesel yatırım yapmak isteyen şirketler için son derece cazip fırsatlar sunduğunu söylüyor. Kaplan, özellikle hizmet verdikleri perakende devlerinin Güney Amerika pazarına yönelik iştahlı bakış açılarının kendilerini bu bölgede daha etkin olmaya ittiğini de sözlerine ekliyor.
Kaplanlar Soğutma özellikle Şili’de daha aktif bir çalışma içerisine girmiş durumda. Fakat bu konuda karşılaştığı en büyük zorluk pazara olan uzaklık. Bu zorluğun aşılması yönünde çeşitli çalışmalar yürüttüklerini söyleyen Duygu Kaplan, bölgesel temsilcilikleri değerlendirme aşamasında olduklarını ifade ediyor. Bölgesel temsilciliklerin verilmesiyle Kaplanlar’ın ülkede hareket alanı da genişleyecek.
HEDEFİ TÜM BÖLGE
Türkiye’nin en büyük havlu ihracatçılarında biri olan Bursalı Tekstil’in de gözü Latin pazarında. İlerleyen dönemlerde Güney Amerika’nın çok daha fazla cazip hale gelmesini beklediklerini söyleyen Bursalı Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Alper Bursalı, “Bölgeye kendi markamızın yanı sıra büyük perakende markalarının satış mağazalarında da ulaşıyoruz. Hedefimiz beş yıl içerisinde tüm Güney Amerika’da ürünlerimizin satılmasınısağlamak. Bu çerçevede yeni ürünlerimizi ve markalarımızı hayata geçirdik” açıklamasında bulunuyor.
Alper Bursalı, Brezilya başta olmak üzere, Şili, Arjantin, Uruguay, Paraguay ve Venezuela gibi ekonomik ve sosyal açıdan iyi durumda olan ülkelerde yapılacak yatınmlann, yüksek tüketici potansiyeli sayesinde, uzun vadede etkin sonuçlar ortaya çıkaracağını ifade ediyor.
CERRAHİ ÜRÜNLER SATIYOR
Tek kullanımlık steril cerrahi teknik tekstil ürünleri ile plastik ürünlerin üretimini gerçekleştiren Nurel Me-dikal’in de gelecek planlarında Latin Amerika önemli bir yer tutuyor. Ekvator, Şili, Paraguay ve Kolombiya ülkelerinde aktif bir şekilde faaliyet gösterdiklerini söyleyen Nurel Medi-kal CEO’su Nazmi Şentürk, toplam ihracatlannın yüzde 35’ini de bu bölgeye yaptıklarını ifade ediyor. Güney Amerika’ya yönelik uzun vadeli hedefleri arasında Arjantin, Uruguay, Brezilya, Peru ve Venezuela gibi ülkelerin bulunduğunu ifade eden Şentürk, “Coğrafi uzaklık tabii ki bir sorun. Ayrıca İngilizce konuşma oranları hala düşük. Fakat Güney Amerika ülkeleri, sahip oldukları büyük potansiyel sayesinde, yatırımcıların en çok ilgi duyduğu yerler arasında üst sıralarda yer alıyor. Mevcut sıkıntıların aşılması durumunda, bölgeye yönelik dış yatınmlar daha da artacaktır” diyor.
Otomotiv yan sanayinin önemli isimlerinden Bursalı Aktaş, potansiyeli görüp bölgeye ilk yatırım yapan Türk şirketlerinden biri. Şirket, 2008 yılında Sao Paulo’da “Aktaş Do Bra-sil” adıyla bir körük üretim tesisi açmıştı. 4 bin metrekare kapalı alana sahip olan bu tesis, Şili, Arjantin, Paraguay ve Bolivya gibi ülkelere yönelik ürün üretim yapıyor.
Aktaş Holding CEO’su Sami Erol, özellikle son 10 yılda Türkiye ile Latin Amerika ülkeleri arasında önemli işbirliklerine imza atıldığını söylüyor. Erol, “Birbirine benzer ekonomik yapıya sahip Brezilya ve Türkiye arasındaki ivme kazanan ilişkilerin, iş dünyası temsilcileri için de ilerleyen dönemlerde çok daha etkin ve ortak çalışmalara kapı açacağını dü-şünüyoaım” diye konuşuyor.
Niçin Latin Amerika?
Öncellikle bölgede çok ciddi bir ithalat hacminin söz konusu olduğunu söyleyelim. Meksika, Arjantin, Brezilya ve Şili’nin başı çektiği Latin Amerika pazarı, 1 trilyon doları aşkın ithalatıyla Türk şirketleri için önemli fırsatlar barındırıyor.
İkinci önemli nokta, başta Brezilya olmak üzere neredeyse tüm Latin Amerika ülkelerinde tüketim eğiliminin artıyor olması. Yurtiçi talep Latin Amerika ülkelerinin büyümesinde adeta motor görevi üstlenmiş durumda. Fakirlik ve işsizlik oranlan birçok ülkede tarihin en düşük seviyelerine indi. Örneğin Şili’de bu oran yüzde 6’ya kadar düştü.
Fakirlik ve işsizliğin düşmesine paralel olarak orta sınıf ise her geçen gün gelişiyor. Geçtiğimiz 10 yıl içinde Brezilya, Kolombiya, Peru, Ekvator, Meksika, Şili ve Arjantin’de milyonlarca insan yoksulluk sınırından yukarıya çıktı. Bu da doğal olarak iç tüketimi arttırıyor. Üstelik hemen herkese göre, Latin Amerika doğal kaynaklarıyla, genç dinamik nüfusuyla, dünyadaki savaş bölgelerinden uzaklığıyla gelecekte çok daha parlak bir tablonun içinde kendine yer bulmayı başaracak.
Ayrıca dünyanın üçüncü büyük ekonomik entegrasyonu da bu bölgede yer alıyor. 1991 tarihinde imzalanan anlaşmayla Brezilya, Arjantin, Uruguay ve Paraguay tarafından Güney Ortak Pazarı adı verilen MERCOSUR kuruldu. Böylece AB ve NAFTA’nın ardından dünyanın üçüncü büyük ekonomik entegrasyonuna hayat verildi. Bu entegrasyona zaman içinde bölgenin diğer önemli ülkeleri, Şili, Bolivya, Ekvator, Peru, Kolombiya ve Venezuela da dahil oldu. Bölgeye yatırım gerçekleştirmek isteyen şirketler açısından bu entegrasyon çok ama çok önemli.
Latin Amerika’daki diğer önemli pazarlar
KOSTA RİKA: 5 milyona yaklaşan nüfusuyla Kosta Rika aslında çok büyük bir pazar değil. Fakat Peru, Singapur, Kanada, CARICOM, EFTA ve AB ile de serbest ticaret anlaşması bulunan ülkenin Kolombiya ile imzaladığı anlaşma da yürürlüğe girmek üzere. Kosta Rika, Pasifik Ittifakı’na da üye olmayı hedefliyor. Zade Yağları, geçtiğimiz yıl Kosta Rika’ya zeytinyağı ihracatına başlayarak bir ilki de gerçekleştirdi.
KÜBA: Devletin neredeyse tek ithalatçı olduğu Sosyalist Küba’da Türk şirketlerinin iş bağlantılarını devletle yapması gerekiyor. Küba’nın ithalatında birinci sırada yer alan makine ve akşamları Türk şirketleri için cazip fırsatlar sunuyor. Şu an olmasa da önümüzdeki yıllarda Küba pazarında ciddi fırsatların yaşanacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.
PARAGUAY: 7 milyonluk nüfusu ve 32 milyar dolarlık milli geliri var. Ülkede, gıda, demir-çelik, otomotiv ana ve yan sanayi, elektrikli makineler, cam sofra ve mutfak eşyaları, tarım alet ve makineleri, inşaat malzemeleri, beyaz eşya ve hazır giyim, ihracat potansiyeli olan başlıca sektörler olarak dikkat çekiyor.
PERU: Türkiye, Güney Amerika’da ilk ticaret anlaşmasını 2009’da Peru ile imzalamıştı. Peru’ya yoğun olarak demir-çelik ürünleri ve makine ekipmanları ihraç ediyoruz, ithalatımızda ise batık, balık unu ve su ürünlerinin yanı sıra çeşitli kimyasallar, çinko, tekstil, tekstil kimyasalları, akrilik iplik, fasulye, kuşkonmaz ve metalürji malzemeleri öne çıkıyor.
VENEZUELA: 30 milyonluk nüfusu ve 564 milyon dolarlık milli geliriyle Venezuela oldukça ciddi bir ithalatçı. Hemen her sektörde ithalat gerçekleştiriyor. Gıda, otomotiv yan sanayi, makine teçhizat, inşaat malzemeleri, temizlik maddeleri, kimya ve ilaç sanayi ve tüketim mallarında potansiyel var.
Körfez Ülkelerinde İş Kurmak başlıklı yazımıza da bir göz atıp değerlendirin.