Candy Crush Neden Bu Kadar Bağımlılık Yapıyor?
Mobil oyun Candy Crush, 2012’de yayımlandığından bu yana milyarlarca dolar kazandı (ve en azından buna denk bir zamanı boşa harcadı). Peki, zaman öldürme deyince akla ilk gelen oyunun sırrı ne? Bu türden basit ve bağımlılık yaratıcı oyunların (Match-3 adıyla biliniyorlar) tarihçesini yazan Jesper Juul, “Öğrenmesi çok kolay,” diyor. Tıpkı diğer Match-3 oyunları gibi Candy Crush da farklı renk ve biçimlerde kutucuklar içeriyor. Oyuncular bu kutuların yerini değiştirerek birbiriyle eşleşen üç ya da daha fazla şekli bir araya getiriyor ve eşleşen şekiller kayboluyor. Ancak Juul, her bölümde kutucukları ortadan kaldırmanın şaşırtıcı derecede zorlaştığını söylüyor. Geçtiğimiz yıl Roma’da bir grup bilgisayar bilimcisi, bir Match-3 oyununun gidişatını önceden kestirmenin aşırı derecede zor olduğunu kanıtladı.
Eğer oyun aşırı zor olursa oyuncular hemen vazgeçiyor.
Bu yüzden de Match-3 oyunları bir sürü küçük zaferle oyuncuları cezbe-diyor. Bir eşleşme olmadan, kutuları ortadan kaldırmadan bir sonraki hareketi yapamıyorsunuz. Yani her elde bir olumlu geribildirim alıyorsunuz. Juul’e göre bir diğer unsur da zaman baskısının olmayışı. Yani kullanıcılar zamanlarını kendileri ayarlayıp istedikleri gibi oynuyor.
Candy Crush bu özellikleri bir araya getiren ilk oyun değil. Match-3 oyunları ilk defa 2001’de, şeker yerine mücevherlerin kullanıldığı Bejevve-led ile popülerlik kazandı. Oyunun yapımcıları muhtemelen bu fikri 1994’te yayımlanan Shariki adlı basit Rus oyunlarından almışlardı. Eğer bu oyunların izini 1980’lere kadar sürerseniz, Juul’ün “ilk” dediği kutu eşleştirme oyununa, yani Tetris’e ulaşıyorsunuz. Match-3 oyunlarının bağımlılık yaratması sadece tasarımlarıyla değil, trendlerle de ilgili. Juul, bu türün popülerliğinin VVorld of VVarcraft gibi karmaşık oyunlarınkiyle birlikte dalgalandığını söylüyor. “Sırf popüler olduğu için popüler,” diyor Juul. “Önceden kestirmesi oLanaksız bir kültürel ana dönüşüyor.”
Kısa cevap: Öğrenmesi kolay, ustalaşması zor da ondan.