Avrupa Mucitler Ödülü Düzenlendi
Bazısı uçuk, bazısı gerçekçi, ama hepsi de yaratıcı ve ufuk açıcı… Avrupa ve ABD’deki buluş ödülleri birbiri ardına düzenlenen törenlerle verildi. Bakalım içlerinden hangisi gelecekte piyasaya sürülecek ve başarılı olacak?…
GEÇTİĞİMİZ günlerde Fransa’nın başkenti Paris’te, Avrupa’nın en prestijli ödülleri, sahiplerini buldu. Ödüller, en iyi, en yararlı icatlara verildi. Bu yıl 10’uncu kez düzenlenen “Avrupa Mucitler Ödülü” töreni, Paris’in borsa binası olarak hizmet veren Brongniart Sarayı’nda yapıldı.
Bu alandaki ödüller, Avrupa Patent Ofisi (European Patent Office-EPO) tarafından 2006’da verilmeye başlandı. Jüri tamamen bağımsız iş adamları, bilim adamları, akademisyenler ve araştırmacıların temsil ettiği uluslararası otoritelerden seçiliyor. İcatların, Avrupa’da teknik ve sosyal gelişmeye, iş imkanı, refah ve zenginlik yaratmaya katkısı olmasına dikkat ediliyor.
Bu yıl ödüller için 300 bireysel ve ekip başvurusu yapıldı. Jüri, beş ayrı dalda 15 finalist belirledi. Finalistler Avusturya, Avustralya, Çin, Fransa, Japonya, Letonya, Hollanda, İsveç, İsviçre, İngiltere ve ABD’yi temsil ediyordu. Buluşları ise biyokimyadan inşaat mühendisliğine, enerjiden elektroniğe, medikal teknolojiden beslenmeye kadar geniş bir alanı kapsıyordu.
EPO Başkanı Benoit Battistelli, “Bu ödüller, Avrupa’nın teknoloji alanındaki merkezi konumunun bir göstergesi. Bu kıta, bütün dünyadan icat ve mucitleri bünyesinde barındırdığını, bundan sonra da barındırmaya devam edeceğini açıkça göstermiştir. Geçtiğimiz yüzyıllardan beri Avrupa hep icatların odak noktası olmuştur. Bu geleneği kararlılıkla sürdüreceğiz” dedi. Battistelli şöyle devam etti:
“Avrupa patent sistemi sadece bütün dünyadan mucitleri kucaklamakla kalmıyor, onların buluşlarını geliştirmelerine, araştırma laboratuvarlarmı kullanmalarına imkan tanıyor. Kurumumuz geçen yıl 150 mühendis ve bilim adamı yetişmesine yardımcı oldu. Bu seçkin kişilerin çalışmaları, kıtada yaşayan 600 milyon insanın ekonomik refahına büyük katkı sağlıyor. İstihdam yaratıyor, ekonomik değer oluşturuyor, her şeyden önemlisi hayatları kurtarıyor.”
Jüri, Louis Schweitzer’in başkanlığında 13 üyeden oluştu. İcatlarda yoktuk ama jüride vardık. Üyelerden biri Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim görevlisi Ayşe Odman Boztosun’du. Jüride bir başka tanıdık isim daha vardı: Ernö Rubik. Mimar ve tasarımcı olan Rubik, bütün dünyada adeta salgın haline gelen Rubik Küpleri’yle tanınmış bir isim.
Amerikalı mucitler ne yaptılar?
Amerika Birleşik Devletleri’nde de yeni icatlar ödüllendirildi. Ülkenin prestijli dergisi Popular Science’ın düzenlediği yarışmada, “gerçek sorun çözücü” 10 icat belirlendi. Bu yıl dokuzuncusu yapılan ödül töreninde mucitler ödüllerini geçen mayıs ayında aldılar. Ödüllü icatlara kısaca bir göz atalım:
1) Katlanıp otomobilin bagajına konan uçak
Mucitleri Slovakyalı Stefan Klein ve Juraj Vaculik. 1989’da Çekoslovakya’da rejim çöktüğünde Stefan Klein, uçan otomobil kavramı üzerinde teorik çalışmalarını tamamlamıştı. Kişisel özgürlüğün göklerde olduğuna inanıyordu. AeroMobil şirketinde çalışmaya başladı. Sonunda hafif, katlanabilir, etkin bir hava aracı yapmayı başardı. Bu araç otomobilin bagajına bile sığabiliyordu. Slovakya’daki denemelerinde uçağı 240 metre yükseklikte 18 km’lik bir çap içinde uçurmayı başardı.
2} İğnesiz aşılar
Mucidi Katarzyna Savvicka. Aşılar hayat kurtarıyor. Ama iğne ile vücuda aktarılması, istenmeyen bir durum. Biyomedikal mühendis Savvicka, acısız bir alternatif bulmuş. Aslında insan derisi, büyük molekülleri emmeye uygun değil. İğne bir zorunluluk. Ama Savvicka’nın bulduğu bir polimer, derideki suyu çekiyor ve derinin kabarmasını sağlıyor. Kabaran deri, büyük molekülleri emmeye hazır hale geliyor. Üstelik şırınga ve malzemelerin temiz olup olmadığı, atık malzemenin ne yapılacağı sorunları da ortadan kalkıyor.
3) En ucuz Braille alfabesi yazıcısı
Mucidi Shubham Banerjee. Kendisi, görmeyen insanlara yardım edilmesi hakkında bir e-posta aldığında 12 yaşındaydı ve anne babasına sordu: “Bu mesajı, görmeyenler nasıl okuyacak?”
Cevap alamadı ama kendisi bu sorunu çözecekti. Banerjee, internette yaptığı araştırmalarda Braile alfabesine göre çalışan yazıcılar olduğunu gördü fakat en az bin 800 dolarlık pahalı cihazlardı. O da Lego’lardan çok ucuz bir yazıcı yaptı. Buluşunu 2014’te bitirdi. Yazıcısı küçük boyutlu kağıt kullanmak zorundaydı. Ama 160 sayfalık bir dokümanı 35 saniyede Braile alfabesine çevirebiliyordu. Fiyatı da sadece 500 dolardı.
4) Kirlilik monitörü
Mucitleri Kevin Hart ve Maura Moe. Elektrikçi Hart ile hemşire Moe, bir çevre koruma ajansında gönüllü olarak çalışıyordu. Dünyamızın en büyük sorunu hava kirliliği için bir şeyler yapma gereği duydular. Yaptıkları cihaz çok basitti. Sadece bir sensör [algılayıcı] havadaki kirli partikülleri sayıyordu. Ona göre kirlilik raporu veriyordu. Arkadaşları buluşu, şık bir cihazda birleştirdiler ve bu yıl satılmak üzere 99 dolar etiket koydular.
5) İki tekerlekli otomobil
Mucidi Daniel Kim. San Francisco’daki evinde duvara dayalı bisikletini gören Kim’in kafasında bir şimşek çaktı. Otomobiller de iki tekerlek üzerinde gidebilirdi. İnsanların işe veya alışveriş için markete gidip gelirken daha pratik bir araç kullanabilirdi. Motosiklet tehlikeliydi. Dengede tutmak gerekiyordu, kötü hava koşullarına açıktı, bir kazada ölüm riski yüksekti. 35 yaşındaki mucit, çevresinde 18 kişilik bir ekip oluşturdu. Ve prototipini yaptı. Aracını, ikijiroskopla dengede tutuyordu.
6) Yapay resif
Mucidi Alex Goad. Resiflerin, denizlerdeki yaşam için önemi biliniyor. Pek çok ülke, tekneyi demirlerken resife zarar veren denizcileri ağır bir şekilde cezalandırıyor. Resiflerin doğal yollarla genişlemesi çok uzun bir süreç. Alex Goad, yapay resifler oluşturarak denizlerdeki yaşamı zenginleştirmeyi düşünmüş. Seramik ve kimyasallardan oluşturduğu resiflerin doğal olanlarından farkı yok. Polipler bu yapay resiflere yapışıyor ve hayat başlıyor.
7) Müzik kutusunda laboratuvar
Mucitleri Manu Prakash ve George Korir. 2011 yılında Manu Prakash, bir müzik setindeki mekanizmanın, dişli çarklar yardımıyla hassas hareketleri oluşturabildiğini fark etti. Pek çok kimya laboratuvarında işin zorluğu, tahlil edilecek sıvının cihaza istenen mikrodamlalar halinde aktarılmasıydı. Bunu yapan makine bile bin 500 dolardı. Oysa Prakash, arkadaşı Korir ile birlikte kolları sıvadı ve müzik kutusundaki donanımı, laboratuvar analiz cihazlarına uyarladı. İcatları, aynı işi yapıyordu. Üstelik Prakash’ın cihazının maliyeti sadece beş dolardı.
8) Elektronik devre yapan yazıcı Mucitleri
Katarina İliç, Alroy Almeida, Jesus Zozaya, James Pickard. Ontario’da VVaterloo Üniversitesi’nde öğrenciydiler. Yüzlerce devre elemanının bir araya getirilmesindeki yetersizliği ve eksikliği fark etmişlerdi. Kendi tasarımlarıyla birkaç yüz dolar harcayıp prototip yaptırdılar. Gelen cihaz, hayal kırıklığı idi. Pekiyi bu, bir yazıcı ile halledilemez miydi? Mürekkep püskürtmeli yazıcılar, kağıt üzerinde yazılar ve grafikler oluşturuyorsa, bir plaka üzerine elektronik devreler de işlenebilirdi. İki yıllık bir çalışmanın ardından yazıcıları tamamdı. Bir fiberglas plakaya, devre elemanları yazıcıyla yerleştirilebiliyordu artık.
9] El kumandalı sanal gerçeklik başlıkları
Mucitleri Robert Wang, Chris Tvvigg, Kenrick Kin, Shangchen Han. Sanal gerçeklik başlıklarını takarak hayal alemine girmek, henüz herkesin yaşadığı bir deneyim değil. Bu başlıkları takanlar dijital çevrede ellerini kullanamıyor, hatta ellerini göremiyor bile. Sanal alemi daha gerçekçi kılmak için işin içine eller de katılmış. Bu dört mucit arkadaş, hareket izleyen kamera sistemleri üzerinde yıllarca çalışmış. Biraz fantezi gibi görünebilir. Ama sanal gerçeklikle yapılan araştırmalar için önemli bir adım.
10) Pişirmeyi öğreten tava
Mucitleri Humberto Evans, Mike Robbins, Kyle Moss, Yuan Wei. Elbette ki bu genç mucitler de kolej yıllarında kendi yemeklerini kendileri pişiriyordu. Pişiriyordu derken sadece tavada yumurta yapıyorlardı. Teknoloji bu kadar ileri iken neden akıllı bir tava icat etmesinlerdi? İcat ettiler… Tavanın sapında bluetooth teknolojisiyle çalışan bir mikrobilgisayar bulunuyor. Bilgisayar, akıllı telefonlarla irtibata geçip, daha önce seçilmiş tarifte yapılması gerekenleri, acemi aşçıya bildiriyor. Tavanın ısısını kontrol edip sonraki aşamalara ne zaman geçileceğini de söylüyor. Pişen yemeğin tadı beğenilmişse tarif tavanın belleğine kaydediliyor.