Pazarlama Reklam

Dijital İtibarınız Zedelenmesin

Kaş yapayım derken, göz çıkarmayın!

İçinde bulunduğumuz dönemde şirketlerin sosyal medyada attığı her adım eleştiri oklarına hedef olabiliyor. Yaptıklarınız kadar yapmadıklarınız da dijital itibarınızı zedeleyebilir.

TÜRKİYE olarak zor ve kırılgan bir dönemden geçiyoruz; yaşadığımız toplumsal acıya, iletişim dilinde de gerginlik oluşturacak mesajlar hakim olmaya başladı. Bu sorunu çözmek konusunda pek tabii ki ilk iş siyasetçilerimize düşüyor. Ancak özellikle iletişim söz konusu olduğunda, şirketlerin kurumsal ve dijital itibarlarını korumak için bu günlerde daha fazla özenli ve dikkatli olmaları gerektiği ortada…

dijital itibar

Nedeni basit. Ülkemizde yaklaşık 35 milyon Facebook ve 11 milyonun üzerinde Twitter kullanıcısı bulunuyor. Bu nedenle sanal dünyada özellikle bugünlerde, kurumsal bir şirketin attığı her adımın online itibara artı ya da eksi olarak kaydedilmesi an meselesi. Adımınızın illa ki olumsuz olması da gerekmiyor; gündemden kaynaklanan hassasiyet gayet iyi niyetli bir mesajınızın bile yanlış anlaşılmasına ve şirketinize gelen olumsuz tepkilerle birlikte kurumsal itibarınızın yerle bir olmasına sebep olabilir. Kısacası bugünlerde sosyal medyada kaş yapayım derken göz çıkarmak hiç de zor değil.

YAPMADIKLARINIZDAN DA SORUMLUSUNUZ

Üstelik “O zaman hiçbir şey yapmayalım; sosyal medyada iletişimi durduralım” demek bu noktada pek de çözüm olmuyor. Çünkü böyle hassas dönemlerde, yaptıklarınız kadar yapmadıklarınızla da toplum nezdinde eleştiri yağmuruna tutulabilirsiniz.

Son günlerdeki örnekler durumun hassasiyetini açıkça ortaya koydu. Yaşadığımız acı karşısmda taziye mesajları, birlik ve beraberlik temennilerini sosyal medyada sayfalarına taşımayan şirketler, birçok kesimin tepkisine de neden oldu. Aynı şekilde bu mesajlarını, kurumsal duruşa uymayan şekilde sayfalarına taşıyanlar da eleştirilmekten kaçamadı. Kısacası toplumdaki her bir kesimin hassasiyetine duyarlı, şeffaf, açık ve net bir şekilde iletişime devam etmeyen şirketlerin, sosyal medya sınavından sınıfta kaldığını gözlemlemek mümkün. Aynı şekilde “yanlış ve taraflı” Facebook mesajlan ya da Twit’lerin ağır bedellerle sonuçlandığını da görüyoruz.

PÜF NOKTALARINI UNUTMAYIN

“Peki, nedir bu işin püf noktası” diye merak edenler için sosyal medyada itibarı korumanın olmazsa olmazlarım araştırdık, işte, dijital itibarını korumak ve bu zor dönemden yarasız, beresiz çıkmak isteyen kurumsal şirketlerin mutlaka takip etmeleri gereken sekiz adım…

Takibi bırakmayın: Keyifli bir sabaha uyandınız, çayınızı yudumlarken bir baktınız, şirketiniz tüm gece tvvitter’da “trend topic” olmayı başarmış. Tüketicileriniz sizi takip ederken, sizin sosyal ağları takip etmemek gibi bir lüksünüz tabii ki akıl işi değil. Her ne kadar tüm sosyal ağları aynı anda takip etmek zor iş olsa da, sosyal medya krizlerinde anlık takip olmadan şirketinizle ilgili aksiyon almanızın imkanı bulunmuyor. Bunun için ajans desteği al m ve 7/24 takibi bırakmayın.

Yazmadan önce defalarca düşünUn: Sosyal medyada yorum yaparken dikkatli olun. Kişisel ve kurumsal itibarınızı zedeleyecek yorumlar yapmaktan kaçının. En ufak bir kıvılcım, çok büyük ateşlere yol açabilir. Unutmayın!

Planladığınız içerikleri gözden geçirin: Ajansınızın da desteğiyle aylar öncesinden farklı yarışma, içerik ve görseller yerleştirmeyi planlamıştınız. Tüm ülkeyi ilgilendiren üzücü olaylar söz konusu olduğunda bu planlan gözden geçirin ve gerekli olmadığını düşündüklerinizi iptal edin.

Yeni planlara başlamayın: Toplumun algısı tamamen başka bir noktaya odaklanmışken, aylarca üzerinde çalıştığınız aksiyon için doğru bir zaman da değil zaten. Hedeflediğiniz sonuçlara varmayacağınız gibi, “şimdi sırası mı” eleştirileri de işin cabası olacaktır.

Onlar istemeden karşılarına çıkmayın: Bu gibi durumlarda en çok sinirlendiğimiz karşımıza çıkan kutlama fotoğrafları, eğlence dolu görseller veya mutluluk mesajları.

Sosyal medya sayfalarınızda bunları yapmayı durdurmuşken, dijital reklamlarınızı durdurmayı da ihmal etmeyin. Pazarlama mesajı içeren lay lay lom reklamlarınız bu dönemde birçok tüketiciyi kızdıracak ve markadan soğutacaktır.

Öncü olmaktan çekinmeyin: Son günlerde yaşadığımız benzeri siyasi konularda şirketler sessiz kalmayı tercih ediyor olabilir. Siz yine de cesur davranın ve bu tür felaket durumlarında üzüntünüzü doğru mesajlar ve iletişim tonu kullanarak mutlaka tüketicilerinizle paylaşın. Proaktif davranın. Geç kalınmış bir mesaj, samimi bulunmayacaktır.

Sakin olun: Özellikle her kesime hitap eden ve kurumsal bir vizyona sahip şirketseniz, asla agresif bir ton kullanmayın. Mesajlarınız ayrıştırıcı değil, her kesimi kapsayıcı olsun.

Gerekirse özür dileyin: Olası bir yanlış anlama karşısında paniğe kapılmayın, sakince dinleyin ve ardından gerekirse özür dileyin. Örnekler içtenlikle özür dileyen bir şirketin aksine, tepkisiz kalan şirketlerin krizlerinin çok daha uzun sürdüğünü yeteri kadar gösterdi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu