Zor dönemleri başarıyla atlatabilen girişimcilerin profili
Birçok girişimci için 2015 yılı çok stresli geçiyor. Yakın çevremizde yer alan iş insanlarıyla yaptığımız sohbetlerde neredeyse hepsi piyasadaki daralmadan ve özellikle tahsilatlarda yaşadıkları sıkıntılardan bahsediyor. Nakit rezervi güçlü olmayan şirketler telaşe içerisinde bankaları geziyor ve yükselen faiz oranlarını dikkate almadan çok yüksek maliyetli bile olsa krediler kullanarak günlerini geçirmeye çalışıyor.
Son ayları zor geçiren sektörlerden biri leasing sektörü. Bazı hukuk bürolarına filo kiralama şirketlerinden yüzlerce tahsilat dosyası yağdığına şahit oluyoruz. Filo kiralama firmalarının geçtiğimiz yıllarda ve aylarda dövizle borçlanarak satın aldıkları araçlar, iç piyasadaki müşterilere dövizle kiralanıyor fakat birçok müşteri artan döviz kurları sebebiyle filo kiralama firmalarına olan ödemelerini yapmakta zorlanıyor. Filo kiralamanın dışında, yeni inşaat projelerinin satışlarında da rasyonel olmaktan çok uzak satış teknikleri kullanılıyor olması, inşaat sektöründe de ciddi sıkıntılar olduğuna bir işaret.
Bu ayki yazımda, içinde bulunduğumuz bu zor dönemi ve hatta daha büyük krizleri başarıyla atlatabilecek olan girişimcilerin nasıl bir kişilik ve karaktere sahip olduğuna dair fikirlerimi paylaşmak istiyorum:
Telaşeli olmayan, sakin kişiler: Çabuk paniğe kapılan, aceleci, endişelerine yenik düşen girişimcilerin zor dönemlerde yaptıkları hataların başında yakın çevrelerinden borç para istemek geliyor. Bu kişiler, aldıkları borç parayı zamanında geri ödemediklerinde zedelenecek ve hatta bitecek olan dostluklarını, kısa vadeli iş sıkıntılarını geçiştirmek için tehlikeye atıyorlar. Bir sanayici akrabamın benimle paylaştığı düşüncesini size aynen aktarıyorum: “En çok neye üzülüyorum biliyor musun? Arkadaşıma borç para versem de vermesem de o kişiyle dostluğumuz bitiyor. Borç para versem, borcunu geri ödeyemediğinde duyduğu utanç sebebiyle bir daha beni aramıyor. Baştan hiç vermesem zaten bana darılıp dostluğumuza noktayı koyuyor. Keşke benden hiç para istemeseydi…”
Gördüğünüz gibi, bir girişimcinin dostlarından borç para istemesi belki de kullanabileceği en son çare olmalı. Girişimcinin öncelikle sakin olup, birkaç alternatif kurtuluş ve çıkış stratejisi geliştirmesi, bu stratejileri uygularken ise mümkün olduğunca yakın çevresini bu sıkıntılardan uzakta tutması gerekiyor.
İlişki yönetiminde başarılı, Eb2 sözlerine sadık kişiler: Zor dönemler geçiren bir girişimciye, örneğin size olan ödemesini vadesinde yapamayan bir müşterinize, kolaylık sağlamak için öncelikle geçmiş dönemde sizinle nasıl bir iş ilişkisi yürüttüğüne bakarsınız, değil mi? Sizinle olan ticaret geçmişinde size karşı dürüst müydü? Daha önceden verdiği sözlerden hiç şaştı mı? Sizin nezdinizde güven oluşturabildi mi? Biliyorsunuz, mahkemelerde görülen ceza davalarında bile suç geçmişi olmayan kişilere birçok indirimler uygulanıyor, “iyilik yap, iyilik bul” deyiminden hareketle şu fikrimi paylaşmak istiyorum; Bugün iyi yönettiğiniz iş ilişkiniz ve yerine getirdiğiniz sözleriniz, gelecekte sıkıntı yaşadığınız dönemlerde size sunulan kolaylıklar olarak fazlasıyla geri dönecektir.
Kararlı ve istikrarlı kişiler: Elverdiği kararlara bağlı kalan, zigzag’lar yapmadan istikrarlı bir şekilde planları doğrultusunda yoluna devam eden girişimcilerin başarıyı yakalama oranları çok yüksek. Sık karar değiştirmenin sebep olduğu fırsat maliyetleri kesinlikle unutulmamalı. Örneğin, bir iş fikri üzerinde üç ay çalıştınız, devamlı bu işe para yatırdınız, zamanınızı yatırdınız, üç ay sonra kararınızı değiştirdiniz, sil baştan başka bir işe yatırım yapmaya başladınız, bu defa altı ay sonra bu fikirden vazgeçtiniz yeni bir işe başladınız. Bu sonsuza kadar bu şekilde devam edebilir… Olan sizin yatırımlarınıza ve harcadığınız zamana olur. Halbuki maymun iştahlı olmayıp en çok inandığınız iş fikrini hayata geçirmek için kararlılıkla çalışıyor olsaydınız, belki de 6’ncı ayın sonunda yüksek gelir üreten bir şirket yönetiyor olabilirdiniz. Sürekli karar değiştirerek, yolunuzdan saparak, sıfırdan başlangıçlar yaratarak kendi kendinize yarattığınız fırsat maliyetini daha da şişirmenin hiçbir mantıklı açıklaması olmadığını düşünüyorum.
Yenilikçi ve iyi gözlem yapma yeteneğine sahip olan kişiler: Çevresinde olup bitenden haberi olmayan veya devamlı yeni fikirler geliştirmeyen kişilerin girişimci olması, içinde bulunduğumuz şiddetli rekabet ortamını göz önüne aldığımızda neredeyse imkansız, ihtiyaç tespitini doğru şekilde yapabilen, bunu fikir aşamasından proje safhasına taşıyan ve sonrasında hayata geçiren kişilerin aynı zamanda çok iyi birer gözlemci olduklarını görüyoruz. Bu yeteneği aynı zamanda cesur olmak, risk iştahına sahip olmak gibi kişilik özellikleriyle de bağdaştırabiliriz. Zor dönemlerde “En az hasarla veya en az kayıpla bu durumdan nasıl çıkabilirim?” sorusunun cevabını verebilmek işte bu kişilik özelliklerine sahip olmakla mümkün oluyor.
Yanda sîzlerle paylaştığım maddeler, yüzlerce özellikten aklıma gelen sadece birkaçı… Ülkemizde, kurulduğu günden itibaren ilk iki yılı içerisinde kapanan girişim sayısı oldukça yüksek. Bu sayının yüksek olmasını, aslında hiç girişimci olmaması gereken kişilerin girişimci olmaya soyunmalarına bağlıyorum. Her kişi, her karakter girişimci olmaya müsait değil. Risk alamayan, çabuk telaşa kapılan kişiler için alternatif kariyer yolları da mevcut. “Girişimci olmalı mıyım? Ya da maaşlı işimde devam mı etmeliyim?” ikilemini yaşayan kişilerin mutlaka tecrübeli büyüklerinden tavsiye almalarını tavsiye ediyorum. Sizi uzun yıllardır tanıyan büyükleriniz, sizin kendinizde göremediğiniz eksikleri mutlaka tespit etmişlerdir ve sizin iyiliğiniz için bu tespitleri açık yüreklilikle sizinle paylaşacaklardır…
Cem Ener
Direktör-BÜMED Business Angels / BUBA