Ekonomi - Borsa - Hisse Senedi

Seçim Sonrası Piyasa Yorumları

BORSADA YENİ DENGE

Seçimle birlikte siyasi belirsizliğin ortadan kakması sonucunda hisse senedi piyasasında yeni dengenin nerede olduğunu sorduk. Bu soruya yanıt veren 19 katılımcıdan sekizi 80.000-85.000, altısı 85.000-90.000 bandını işaret etti. 80.000 altı seviyede yeni dengenin oluşacağını söyleyen iki katılımcı ise ağırlıklı olarak forex işlemi yapan Venbey Yatırım ve ALB Forex oldu.

Önce FOMC toplantısı ve ardından Yellen, Dudley ve Fischer’ın açıklamalarından sonra ABD faiz artırım beklentilerinin aralık ayı için güçlenmesi, olumsuz beklentinin ana nedeni. Venbey Yatırım Genel Müdürü Ozan Şıklaroğlu, “Bu durum yurtiçinde borsa ve dolar/TL için baskı unsuru. Ayrıca yeni hükümetin ülke içinde Doğu ve Güneydoğu’da güvenliği sağlayıp sağlayamayacağı ve ülkenin yapısal sorunlarına karşı uygulayacağı reformların yapılıp yapılamayacağı da yurtiçindeki riskleri oluşturuyor” diye konuşuyor.

Piyasa

ZİRVE OLUR MU?

Bunun yanında borsada 90.000 üstünü öngören üç kurum var. Bunlar; GCM Menkul, HSBC Yatırım ve Ata Portföy. Bu üç kurumdan Ata Portföy 100.000 seviyesine işaret ediyor.

Ünlü yatırımcı Warren Buffet’in “Belirsizlik, uzun vadeli değer arayan yatırımcının dostudur” sözünü hatırlatan Ata Portföy Genel Müdürü Mehmet Gerz, yaptığı değerlendirmede şunları söylüyor:

“2015’e iyi başlayan piyasalar yılın büyük kısmını kayıplarla geçirdi, ikinci bir seçime gidilmesi, reel ekonomide çarkların dönmesini iyice yavaşlat-mıştı. Seçimlerin geride kalması ile dikkaderin ekonomiye döneceğini ve yılın son iki ayında hem reel ekonomide hem de fınans piyasalannda ak-tivitenin artacağını düşünüyoruz. Aralık ayında FED’in faiz artışına gitme ihtimali bizi eskisi kadar rahatsız etmiyor. Bunun yaratacağı dalgalanma, 2016’ya ilişkin olumlu beklentileri satın alma fırsatı yaratacaktır.”

DOLAR/TL’DE YENİ DENGE

7 Haziran seçimi sonrasında ortaya çıkan belirsizlik dönemi dolar/TL’nin 3,06’yla yeni zirveyi görmesi sonucunu beraberinde getirmişti. Hatta 1 Kasım seçiminde belirsizliğin artması durumunda 3,20 seviyelerini telaffuz eden uzmanlar da vardı. Peki 1 Kasım seçimi sonrası, tek parti hükümetinin ortaya çıkmasıyla şimdi durum ne? Sular biraz durulmakla birlikte FED’in aralık ayında faizleri artıracağı beklentisi fıyatlanmaya başladı bile. Başkanlık tartışmalan, yeni anayasa, ekonomi yönetimi gibi konulara da ayrıca dikkat çekiliyor.

Seçim öncesindeki haftayı 2,90 TL’den kapatan dolar kuru, seçim sonrasında bu hafta başında 2,82’de açıldıktan sonra 2,75’leri de gördü. Biz bu yazıyı yazarken ise ABD’den gelen istihdam verisinin aralık ayında faiz artışı olasılığını güçlendirmesi nedeniyle yeniden 2,90’ın üzerine çıkmıştı.

Yaptığımız ankette 2,80’in altını sadece yedi katılımcı öngörüyor. Bunun yanında 2,70 seviyesinin altı da rasyonel olarak çok mümkün görünmüyor.

Azimut Bosphorus Capital Genel Müdürü Murat Salar, TL’nin uzun süredir tercih edilmediğini hatırlatıyor ve “Siyasi netleşme ve enerji fiyatlarındaki gerilemeler, TL’yi önümüzdeki dönemde destekleyecek faktörler. Reel efektif döviz kum ise TL’nin daha fazla değer kaybını gerektirmiyor” diyor.

“YÜKSEK” DİYENLER

Kur için yıl sonuna kadar yeni dengenin 2,95-3,00 bandında oluşmasını bekleyen üç kurum var. Bunlar ağırlıklı olarak forex işlemleriyle öne çıkan, ALB Menkul, Alan Yatırım ve IKON Menkul. ALB Menkul Genel Müdürü Tuncay Karahan, “TL varlıklarda hareketin uzun vadeye yayılması tamamen yeni hükümet çalışmalarının teferruatı ve küresel gelişmelere odaklı olacaktır” diyor. Karahan, FED’in faiz artırımına ilişkin beklentiler de küresel piyasalarda etkili olursa, gelişen ülkelerde oluşacak baskı ekseninde TL’de yeniden değer kaybı eğilimi olacağını söylüyor.

Tuncay Karahan, iç kaynaklı olarak ise piyasanın hükümete ilişkin daha fazla olumluluk görmek isteyeceğini kaydediyor. Karahan, 2,88 üzerinde kalıcı hareket edecek bir kurun kendini büyük olasılıkla 2,90’ın üzerine sabitleyeceğini ifade ediyor.

GÖSTERGEDE DENGE NEREDE?

AKP’nin 1 Kasım genel seçiminden parlamento çoğunluğunu elde ederek çıkmış olması, Türk ekonomisi ve fı-nansal varlıklarını rahatlatan bir gelişme oldu. Gösterge faiz geçen hafta içinde uzun aradan sonra tek haneye indi. Ancak sonrasında ABD’den gelen veriler ile anayasa ve başkanlık konusundaki söylemler nedeniyle cuma gününü, yüzde 10’un üzerinde kapattı.

Anketimize gösterge faiz konusunda yanıt veren 19 katılımcıya baktığımızda yüzde 10,5’in üzeri öngörülmüyor. Yedi katılımcı yüzde 10-10,50 aralığına işaret ediyor. Murat Salar ise yüzde 9 seviyesinin altına kadar faiz düşüşü bekliyor. Salar’ın bu öngörüsünde Merkez Bankası’nın para politikası araçlarını önümüzdeki dönemde daha aktif kullanacağı beklentisi dikkat çekiyor.

Yüzde 10’un üzerinde beklentisi olan katılımcılara baktığımızda ise Zeki Şen’in “Bankacılık sisteminin fonlama ihtiyacının yüksek seyretmesi nedeniyle, TCMB’nin ağırlıklı ortalama fonlama maliyetini önemli ölçüde düşürmesi söz konusu değil. Bu da faizlerde mevcut seviyelerin çok altının görülmesini zorlaştıracak” değerlendirmesi dikkati çekiyor. Şen, ayrıca, FED’in faiz artırımı gündemde oldukça faizlerin de düşmesinin değil yükselmesinin gündemde olacağını kaydediyor. Zeki Şen, uzun vadeli tahvil faizlerinin kısa vadelilere göre FED’in olası bir faiz artırımına daha sert tepki verebileceğini kaydediyor.

DAHA İSTİKRARLI

Piyasa yöneticileriyle yaptığımız ankete göre, piyasa kısmen de olsa istikrara kavuştu. Uzmanların az da olsa bir kısmı, oluşan istikrar ve güven ortamıyla beraber Türkiye’nin pozitif ayrışma yaşayabileceğini ve yabancı sermayenin yatırım yapmaya devam edeceğini düşünüyor. Ancak bir kısmına göre de ekonomi kadrosunun tecrübeli isimlerden oluşması gerekiyor. Bunun yanı sıra FED kararı, enflasyon rakamları, terör olayları ve yeni anayasa ile başkanlık tartışmaları olumlu havanın kalıcı olmasını ve istikrarın yakalanmasını engelleyebilir. İşsizlik, enflasyon, büyüme ve bunun yanında dış ilişkilerde atılacak adımlar da istikrara kavuşma konusunda ana etkenler olacak.

Garanti Yatırım’dan Zeki Şen, “Kısa vadede siyasi risk priminin azalmış olması, son aylarda benzer ülkelerden ciddi şekilde olumsuz ayrışan yurtiçi piyasalar için olumlu. Bu durumun devam edeceğini öngörüyoruz” diyor. Ancak orta vadede global piyasaların seyrinin yurtiçi piyasalar açısından çok daha önemli olduğunu da vurguluyor. Bu yüzden de, Zeki Şen, sadece seçim sonuçlarının piyasalarda kalıcı bir etki yaratmasını olası görmüyor.

Zeki Şen’e göre, ülkenin son 2,5 yıldır içinde bulunduğu seçim döngüsünün sona ermiş bulunması, güçlü bir hükümetle dört yıl geçirilecek olması, siyasi istikrar anlamında olumlu. Ancak başkanlık sistemi tartışmalarının ekonomik reformların önüne geçmesi olasılığı ve Güneydoğu’ya dair kaygıların sürmesi, gerek siyasi zemindeki gerekse de piyasalardaki istikrarı zaman zaman tehdit edebilir.

FAİZ KARARI BEKLENECEK

Berra Doğaner’e göre, FED’in aralık ayında faiz artırım ihtimali yüzde 50 seviyelerine çıktı. Yine aralık ayı başında ECB’nin tahvil alım programının artırılması ve mevduat faizinde indirim bekleniyor. Tüm bunlar gelişmekte olan ülkelere yönelik risk iştahındaki oynaklığın yüksek kalmasına neden oluyor.

Doğaner, “Daha önceki FED toplantılarına seçim hükümetiyle giren Türkiye, aralık ayı toplantısına tek parti hükümetiyle girecek. Neredeyse her türlü olumsuzluğu aşırı fıyatla-mış olan piyasalar seçim sonrasındaki nefes alışını FED’in aralık toplantısına kadar mümkün olduğunca uzatmaya çalışacak” diye konuşuyor. Berra Doğaner’e göre de seçimden sonra artık ekonomideki gelişmeler ve yapısal reformların konuşulması istikrarı sağlayabilir.

Murat Salar ise olumlu havanın kalıcı olabileceğini düşünüyor. Salar, “Türkiye son 1,5 yılda dört seçim yaşadı. Siyaset fınansal piyasaları gölgeledi. Seçimlerin tamamlanması ve net bir tablonun ortaya çıkmasıyla Türk varlıklannın değer kazanabileceğini ve bu sürecin devam edeceğini düşünüyorum” diyor. Murat Salar’a göre, şayet AKP yapısal reformlara öncelik verir ve ekonomiyi gündemin baş sırasına alırsa, siyasetin değil ekonominin konuşulduğu bir ortamda dört yıllık seçimsiz süreç, Türkiye’ye önemli bir konfor alanı yaratıyor.

HÜKÜMETTEN BEKLENTİLER

Piyasa yeni dönemde hükümetten gelecek ekonomik vaatlere ilişkin çalışmaları, yeni ekonomi yönetimini, yapısal reform çalışmalarını, dış politika ve terör ile ilgili gelişmeleri, Merkez Bankası ile ilişkileri, enflasyon rakamlarını, AB ile görüşmeleri, sosyal ve politik tansiyonu indirecek ılımlı mesajları takip edecek. Uzmanlara göre, tüm bu konu başlıkları piyasayı yakından etkileyecek.

Deniz Portföy Genel Müdürü Fatih Arabacıoğlu, “Ekonomi yönetimindeki isimler, başkanlık sistemine geçiş konusundaki ısrar ve yöntem, yapısal reform programının, önceliklerin açıklanması, dış politikada ABD ve AB ile daha uyumlu bir pozisyona geçilmesi piyasaların takip edeceği konular olacak” diyor.

Saxo Capital Markets Ülke Başkanı Savaş Divanlıoğlu ise Merkez Bankası üzerinde faiz baskısı olacak mı yoksa gereken faiz artışlarına izin verilecek mi sorusunun önemine dikkat çekiyor. Divanlıoğlu, “Finans ve ekonomi yönetiminin ve yöneticilerinin belirlenmesi, Suriye politikası, açılım süreci politikası ile terör olaylarının sakinleşmesi, başkanlık isteğinin ne hızda ve kuvvette empoze edileceği piyasalar tarafından izlenecek” diyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu