Irak gümrüğünde neden sorun yaşanıyor?
Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi’nin bir süredir gümrük kapılarında sıkıntı yaratan uygulamaları var. Yeni durumun hukuki, idari, fiziki, siyasi ve keyfi sonuçlarına dikkat edilmeli…
Irak gümrüğünde neden sorun yaşanıyor?
IRAK gümrüğünde son günlerde ciddi zorluklar yaşanıyor. Özellikle hububat ihracatında Türk ihracatçısı büyük sıkıntılar çekiyor. Şöyle ki, Irak tarafı, daha doğrusu bağımsız hareket eden Kuzey Irak tarafı tek taraflı olarak bazı kurallar getirmiş ve uygulamaya koymuş. Bu kural, şimdilik hububat ile ilgili olarak uygulanıyormuş. Türkiye’den Kuzey Irak’a giren her kamyonun teker teker muayene edilmesi esası getirilmiş. Yani, Kuzey Irak’a giren kamyonlardaki veya TIR’lardaki her türlü mal sayılacakmış.
Özellikle dökme hububatın bir yere dökülüp tartılması ve muayene edilmesinin yaratacağı kayıpları düşünün. Öyle anlaşılıyor ki, bu karar hem Bağdat merkezi hükümetinin dışında hem de Türkiye ile görüşülmeden alınmış. Hemen de uygulamaya konulmuş… Doğal olarak bu durum ihracatçılarımızın ciddi yakınmasına neden oluyor.
NEDEN BÖYLE BİR UYGULAMA YAPILDI?
30 yıllık bürokrasi hayatımızın son dört yılında Gümrük Müsteşarlığı görevi de var – Türkiye’de ve dünyada gümrüklerin nasıl çalıştığı veya gümrük uygulamalarında nelerin etkin olduğu konusunda oluşmuş bir tecrübemiz söz konusu.
Doğru olan şey, o anda yapılan uygulamaya bakmak yerine bunun şifrelerini çözmek, böyle bir düzenlemenin uygulanabilir olup olmadığını görmek, aynı şekilde bu tür düzenlemelerin ne kadar süreyle uygulanabileceğini algılamaktır.
Şu soruya cevap vermek gerekir: Acaba Kuzey Irak tarafı niçin böyle bir düzenleme ihtiyacı duydu? Neden böyle bir uygulamaya gitti? Daha da önemlisi içinde bulunduğumuz uluslararası siyasi konjonktürde böyle bir kararın gerekçesi ne olabilir? Hele de Barzani’nin heyecan ve coşku ile karşılandığı bir dönemde nasıl böyle kararlar alınabildi?
Bu soruların cevaplarını bulmadıkça bulunan kısa erimli çözümler, yeni sorunlara davetiye çıkarmak anlamına gelir. Yani, bu uygulamanın konjonktürel veya geçici olup olmadığını anlamak şart.
Irak tarafı, ihtiyacı olduğu için bu malları ithal ediyor. Yani işin keyfi veya sadece ticari tarafı yok. Türkiye’den başka ülkelerden de ithal ederse bu uygulamasını, ayrımcılık yapmadan, sürdürmesi gerekiyor. İşte bu noktada, konunun temel veya kalıcı bir sorun olmadığı anlaşılıyor. Peki buna rağmen niye böyle bir karar alındı ve uygulamaya konuldu? Hemen belirtelim ki, bu sorunun cevapları o kadar açık ve net değildir. Ülkesine, zamana ve anlayışa göre değişir.
KAPSAMLI BİR BAKIŞ AÇISI ŞART
Aslında gümrükçülük çok zor bir iştir. Gümrük elemanı bir “hakem” gibidir; eşya gümrüğe geldi mi düdüğü çalmak zorundadır. Beklemeye ve bekletmeye tahammülü olmayan bir iştir gümrük konuları. Ayrıca da etkileri çok fazla olan ve devlet olma erkini veya gücünü en fazla hissettiren alandır. Yukarıdaki sorunun genel cevapları vardır. Gümrük karar ve uygulamalarının, hukuki, idari, fiziki, siyasi ve keyfi etkileri ve tarafları vardır. Kaldı ki, dünyanın hemen tüm ülkelerinde uygulama konusu olan tarife dışı engeller vardır ve bunların uygulama yeri gümrüklerdir.
Bir ülkede herhangi bir kamu kurumunun yaptığı yasal ve idari düzenlemeler, genelde gümrük idareleri için bağlayıcıdır. Örneğin, sağlık, gıda, tarım, çevre, milli savunma, sanayi, standardizasyon gibi konulara ilişkin ilgili idarelerin yaptıkları düzenlemeler gümrüklerde uygulanmak zorundadır. Dolayısıyla başka bir kurumun hukuki kararının olumsuz bir yansıması olabilir.
İdari karar ve uygulamalar deyince akla gümrük bürokrasisine ilişkin düzenlemeler gelir. Yani gümrük iş ve işlemlerinin yürütülmesinde uygulanan süreçler anlamındadır. Ülkeye, zamana, yönetim anlayışına, risk algılamasına ve diğer nedenlere bağlı olarak oluşturulan idari süreçler de yeni uygulama şeklinde ortaya çıkar.
Fiziki nedenlerin başında, karşılıklı iki ülke gümrüğünün lojistik ve fizik imkan farklılıkları gelir. Örneğin, Habur Gümrüğü 200 dönüm ise ve 20 tane çıkış kapısı varsa, bunun karşıtının da bu kadar veya buna yakın fiziki ölçeklere sahip olması beklenir. Oysa komşularımızın pek çoğu ile kapılarımızın ölçekleri örtüşmez ve böylece sorunlar da zaman zaman nükseder.
Gümrüklerin karar ve uygulamalarına neden olan siyasi irade hiçbir şekilde açık olarak ortaya konulmaz. Çok sınırlı çevrelerin bilgisi dahilindedir ve sürekli inkar yolu biçimindedir.
Bu arada işin keyfi tarafının da olduğu gerçeğini unutmamak gerekir. Merkezi veya yerel bir yöneticinin karar ve uygulamaları da gümrüklere yansır.
Sözün özü; konuya Habur Gümrüğü ve karşısındaki Kuzey Irak gümrüğü olarak dar bakış yetmez. Daha sistemik bakmak ve dünya ile bütünleşme çerçevesinde tavır almak gerekir. Yoksa bu sorunlar geçici de olsa çözülür.
PROF. DR. NEVZAT SAYGILIOĞLU