Mağazalarda yapılan müzik yayını satışları etkiliyor
Mağazalarda yapılan müzik yayınını ciddiye almak lazım. Zira yapılan müzik yayını satışları etkilediği kadar müşterilerin mekanda geçirdiği süreyi de belirliyor. Perakendeciler işinin ehli müzik firmalarıyla çalışınca kazanıyor…
BİR dönercide klasik müzik duymak ne kadar garip ise bir giyim mağazasmda yavaş ve acıklı şarkılar dinlemek de bir o kadar şaşırtıcı olabilir. Kıyafetlere bakarken gözleri dolan müşterilerin etrafta dolaşması komik ve tuhaf bir görüntü oluştururdu muhtemelen. Bu nedenle halka açık alanlarda çalınacak müziklerin seçimi oldukça kritik. İngiltere’de yapılan bir araştırma da bu duruma dikkat çekmiş. Araştırma müşterilerin yüzde 90’ınm müzik çalan mağazaları tercih ettiğini ortaya koyarken, memnun kalan kişilerin bu mağazaları çevrelerine önerdiklerini de belirtmiş. Buna göre müşterilerin yüzde 76’sı müzik sayesinde mağazalarda kendilerini daha rahat hissederek alışveriş yaptıklarını belirtirken yüzde 63’ü müzik çalınan mağazalarda daha fazla vakit ve para harcadıklarını söylemiş.
Bu nedenle son yıllarda markaların müzik seçimine profesyonelce yaklaştıklarını görüyoruz. Hatta kimisi bu işi direkt profesyonellerin ellerine bırakmayı tercih ediyor.
MÜZİK TÜRÜ SATIŞLARI ETKİLİYOR
Mağazalarda yayınlanacak müziklerin seçiminin oldukça önemli olduğunu söyleyen SMG Yönetim Kurulu Başkanı Gül Gürer Alimgil, müziğin markanın imajından mağaza içi trafik akışına dolayısıyla da satışları etkilediğini belirtiyor.
Symbie Kurucu Ortağı ve Müzik Koordinatörü Dj. Murat Uncuoğlu da, “Marka ve müzik birbirine uyum sağladığı zaman müşterilerin mağaza içerisinde daha fazla zaman geçirdiği ve o markadan daha memnun olduğu biliniyor” derken hedef kitlesi 18-25 yaş grubu olan bir markanın daha upbeat müziklere ihtiyacı olduğunu vurguluyor.
Notfm Satış ve Müşteri ilişkileri Direktörü Yücel Cüre ise, müşteriler kadar çalışanların da müzikten etkilendiğini hatırlatıyor. “Özellikle AVM gibi kapalı mekanlarda saatlerce çalışan personeli ve onun motivasyonunu düşünerek içerik kurgularken, aynı anda tüketicinin alım isteğini canlı tu-tabilmeli ve onu alıma teşvik edebilmelisiniz” diyen Cüre, işin artık sadece ‘müzik yayını’ değil aynı zamanda ciddi bir yayıncılık tecrübesi gerektirdiğini ifade ediyor.
MÜŞTERİ TRAFİĞİ AYARLANIYOR
Alimgil müziğin ritminin müşterilerin mağazada kalma süresini etkilediğini belirtiyor ve “Yavaş tempolu müzikler, yüksek tempolulara oranla müşterilerin mağaza içinde daha uzun süre kalmasını sağlar. Mağazada daha fazla vakit geçiren müşterilerin de genellikle daha çok alışveriş yapması beklenir” diye konuşuyor. Öte yandan Alimgil, mağazada huzurlu ve rahat bir biçimde alışveriş yapmayı engelleyecek kadar çok müşterinin olması durumunda yüksek tempolu müzik yayınının trafik akışını hızlandırıcı etkisinden yararlanılabileceğine işaret ediyor.
28 ülkeye yayılan bir yayın ağına sahip olan LC Waikiki, De-facto, US Polo, ATU Duty Free mağazalarına yayın sağlayan Yücel Cüre de müzik müşteri ilişkisinin sağlamlığının doğru müzik ve marka ilişkisinden geçtiğini ifade ediyor. Uncuoğlu da marka kimliğini oluştururken ilk olarak markanın hedef kitlesine, sattığı ürünlere, günlük ziyaretçi analizine baktıklarını belirtiyor. Bunların müzik seçimini, hangi saatlerde hangi enerji seviyesinde müzik çalınacağını etkilediğini söyleyen Uncuoğlu her marka için ayrı ve yalnızca onlara özel playlistler oluşturduklarını ve playlistlerin son halini markadan gelen geri dönüşlerle tamamladıklarını anlatıyor.
KÜLTÜRE GÖRE FARKLI YAYIN
AVM’lerden perakende firmalarına, otellerden shovvroom’lara kadar geniş bir yelpazede hizmet veren SMG’nin yöneticisi Alimgil de mağazaların bulunduğu bölgelere göre müzik seçimlerinin değişebileceği bilgisini veriyor. “Her bölgenin kültürel olarak dinamiği farklıdır, aynı şekilde iş dinamikleri ve müşteri kitlesi de” diyerek şu örnekleri sıralıyor:
“Fast food zincirlerinde müşterinin oturma süresini kısaltmak için tempolu müzikler seçiliyor. Gençlere hitap eden markalarda ise daha hareketli neşeli eserler yayınlıyoruz. Müşterinin mağazada daha uzun vakit geçirmesi isteniyorsa yavaş eserler tercih edilebilir.”
BÜYÜME POTANSİYELİ YÜKSEK
Yücel Cüre, Türkiye perakende sektörünün çıtasının hem çalışanlarıyla hem de tüketicileriyle yükseldiğini belirterek “Hedefimiz artık iyi müzik akışını geçti. Kişiselleştirilmiş, hedefe nokta bazlı odaklanan zengin bir yayın içeriği sunmak için her geçen gün yeni uygulamalar yapıyoruz” diye konuşuyor.
Alimgil de perakende sektöründe şirketlerin şube sayılarının fazlalaşması ve yeni şirketlerin devreye girmesiyle sektörün çok ciddi bir büyüme potansiyeli olduğuna işaret ediyor.
Murat Uncuoğlu da tüm dünyada mağaza metrekare kira fiyatlarındaki artışın ve teknoloji güvenliğinin önem kazanmasının bilgisayar kullanılarak yapılan müzik yayınlarını olumsuz etkilendiğine değiniyor. T um dünyada perakende sektöründe müzik dışında dijital ekranların da yoğun olarak kullanılmaya başlandığım söyleyen Uncuoğlu, Symbie müzik ve video oynatıcılarıyla bu teknolojiyi yakından takip ettiklerini anlatıyor.
Meslek birlikleri ile işbirliği
Eğer telif haklarına uygun bir yayın yapma derdiniz varsa MÜYAP, MESAM, MSG VE MÜYORBİR müzik meslek birliklerine yıllık olarak telif bedeli ödemeniz gerekiyor. Bu müzik meslek birliklerinin sektöre, bulunduğu ile ve mağaza metrekarelerine göre değişkenlik gösteren tarifeleri var. Telif bedelleri ödendiği zaman popüler şarkılar yayınlayabilirle izni alınmış oluyor. “Eğer müzik meslek birlikleri koruması altında olan popüler şarkıları telif ödemeden yayınlarsanız sanatçıların haklarını ödememiş yani yasal olmamış olursunuz” diyen Gül Gürer Alimgil, meslek birliklerine telif ödemek gerektiğini ya da bunu profesyonel şirketlere bırakmak gerektiğini ifade ediyor.
Yücel Cüre de hem üreten sanatçıların emeğine haksızlık etmemek, hem de kurumsal duruşa bir zarar gelmemesi için her zaman bütçeye uygun bir seçenek ile yasal olarak ilerlemek gerektiğinin altını çiziyor.
Müzik yayını deyip geçmemek için birçok sebep var. Bu nedenle markalar da bu işi ciddiye alıyor, kurum imajına ters düşecek stratejilerden kaçınıyor.
Hal böyle olunca da telifli müzik yayını hizmeti veren şirket sayısı da artıyor. Henüz sektör küçük ama potansiyel çok yüksek.
Bu nedenle rekabet de yoğun. Bu rekabette sektörün eğilimlerine ve ihtiyaçlarına hızlı, doğru çözümler üreten firmaların öne çıkacağını söylemek yanlış olmaz.
Telifli yayın yapmak şart
Elbette müşterilerin rahat bir ortamda alışveriş yapması ve bu alışveriş deneyiminin doğru müzikle tamamlanması oldukça önemli. Ancak şirketleri müzik seçimini profesyonel ellere teslim etmesinin tek sebebi de bu değil. Zira ticari faaliyette bulunanların telif hakları ödenmemiş müzik yayını yapması yasak. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile korunan bu yasağa uymayanlar için hapis cezalarına kadar varan yaptırımlar söz konusu. Telif sorununu aşmak için bandrollü CD’lerden satın alabilir, bunlardan listeler oluşturabilirsiniz ya da telif haklarının peşine düşersiniz. Her ikisi de meşakkatli bir sürece işaret ediyor baştan söyleyelim.