Makro göstergelerde sinyaller
Piyasalar 2015 yılında zor bir dönem geçirdi. İki genel seçimin yaşandığı, global risklerin yüksek olduğu bu dönemde enflasyon, büyüme, işsizlik, gibi temel göstergelerde sorunların arttığını gözlemledik. 2016 yılı ise siyasetin etkisinin azalması ve global piyasalardaki olumlu hava ile makro göstergelerde sinyaller genel olarak olumlu. Dokuz göstergeyi analiz ettik…
POLİTİKA FAİZ ORANI
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) kısa vadedeki faiz oranlarını belirler. MB’nin başlıca hedefi enflasyon politikasını kontrol edebilmektir.
Bunun için kullandığı en güçlü silah ise politika faiz oranıdır. Enflasyon hedefinin tutturulmasının zor olduğu zamanlarda MB faiz silahını kullanarak fiyatları aşağı çekebilmek adına müdahalede bulunabilir. Yüksek faiz sıkı para politikasının temelini oluştururken, aynı zamanda yurtdışından gelecek yabancı yatırımlar için de çekicilik sağlamasına yol açar. MB son gerçekleştirdiği toplantıda politika faizini sabit tutarken, koridordaki üst band oranını 0.25 puan düşürdü. Böylece sıkılaştırmacı politikadan, genişleyici politikaya doğru adım atıldığı görülüyor. Küresel piyasalardaki risklerin azalması, FED’in para politikasın ihtiyatlı davranacağını açıklaması ve enflasyonist baskıların düşmesiyle birlikte önümüzdeki toplantılarda da faizlerin düşmeye devam edeceğini görebiliriz.
ORTALAMA FONLAMA MALİYETİ
Bir süredir piyasanın dilinde olan ortalama fonlama maliyeti, aslında MB’nin bir nevi gölge faizi olarak adlandırılabilir. Bu faiz bir çeşit bankaların maliyetlerini ortaya çıkarıyor. MB bankalara günlük ve haftalık olarak fonlama yaparak likidite oluşturur. Bu likiditeyi oluştururken de ihale miktarlarını ayarlayarak piyasayı sıklaştırabilir ya da gevşetebilir. MB son toplantısında üst bandı indirerek, bankaların ortalama maliyetlerine de olumlu bir katkı sağlamış oldu. Bu sayede önümüzdeki günlerde yapılacak günlük ihalelerde, bankalar üst banttan daha uygun faizle borçlanacağı için ortalama fonlama maliyetinde de düşüş görülecektir. Önümüzdeki dönemde de üst banttaki indirimlerin devam etmesi halinde ortalama fonlama maliyetlerinde düşüşlerin sürdüğünü görebiliriz.
TÜFE ORANI
Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) hanehalkı tarafından satın alınan hizmet ve eşyaların fiyatındaki değişim oranını ölçer. Başka bir deyişle tüketicilerin satın aldıkları ürünlere ödedikleri fiyatlara neler olduğunun göstergesidir. Tüketici fiyat endeksi, enflasyondaki değişimleri gözlemlemek ve ortalama bir tüketicinin sabit olarak aldığı mal veya hizmetin maliyetini gözlemlemek için en sık kullanılan göstergedir. Önümüzdeki MB faiz toplantısı öncesinde enflasyonist baskıların azalması, TL varlıkları ve para politikası geleceği açısından olumlu görünüyor. Yıllık bazda TÜFE rakamlarının orta vadeli hedef oranın da altında geldiğini hatırlatmakta fayda var. Orta vadeli plan kapmasında yüzde 7.50’lik yıllık bazda enflasyonda artış beklenirken, açıklanan rakamın yüzde 7.46 olması, olumlu karşılandı.
ÜFE ORANI
Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) belirli bir zaman aralığında eşya ve hizmet fiyatlarındaki değişimi ölçer. Aynı zamanda üretimin durdurulduğunu veya üretime başlandığını takip eder. ÜFE, yerel üreticilerin çıkışlarını veya yerel üreticiler tarafından ara girdiler için ödenen fiyatlardaki değişimi de ölçen bir göstergedir. 2016 yılının ilk çeyreğinde hammadde fiyatlarında görülen düşüş ÜFE oranlarına da yansımış durumda. Özellikle Çin tarafındaki stok artışları fiyatları aşağı yönde baskıladı. Son gelen yıllık ÜFE oranı ise yüzde 3.8 artış olarak gerçekleşti. Ancak son bir ay içerisinde emtia fiyatlarında başlayan yeni yükseliş hareketi ilerleyen dönemlerdeki verileri yukarı yönlü etkileyebilir.
TÜKETİCİ GÜVENİ
Güven göstergesi, iş yerlerinin veya tüketicilerin ruh hallerini ölçen bir göstergedir. Genellikle katılımcıların mevcut veya gelecekteki durumlar ile ilgili kaygılarını temel alan farklı konulardaki görüşleri baz alınır. Son gelen verilerden tüketici güveni 70 seviyesinin de altında kalarak olumsuz bir seyir gösteriyor. Bunun için birkaç durum söz konusu.
Öncelikle Rusya ile yaşanan gerginlik ve diplomatik problemlerin turizm ve tarım gibi sektörlere yansıması güveni olumsuz yönde etkiliyor. Diğer bir gelişme ise yurtiçinde yaşanan terör olaylarının da negatif yönde baskılamasından bahsedebiliriz. Ancak belirtmek gerekir ki son günlerde küresel piyasalarda görülen pozitif hareketler, ilerleyen veri akışlarının yukarı yönde toparlanmasını sağlayabilir.
KAPASİTE KULLANIM ORANI
Kapasite Kullanım Oranı, bir üretim biriminin belirli bir dönemde fiilen gerçekleştirdiği üretim miktarının fiziki olarak üretebileceği en yüksek miktara olan oranını gösterir. Ölçümler 100 seviyesi üzerinden değerlendirilir. Kapasite kullanım oranı genellikle yüzde 100 olarak gerçekleşmez, imalat sırasında çeşitli aksamalar olabilir:
Elektrik kesilmeleri, makine arızalan, makine ve tesisatın bakım araları, tatiller, grevler, çalışma saatlerinde aksamalar, mevsimlik nedenler gibi sorunlarla kapasite kullanımında düşüşler ortaya çıkar. Kapasite Kullanım oranı verileri 2010 yılından itibaren düzenli bir grafikte ilerlemeye devam ediyor. Verinin 70 seviyesinin altına çekilmediği müddetçe ülke içinde üretimin düzgün bir şekilde ilerlemeye devam ettiği algısına varabiliriz.
GSYİH BÜYÜME ORANI
GSYİH’deki değişim bir ülkedeki büyüme oranlarında yaşanan değişimi gösterir. Son gelen sürpriz büyüme rakamları ise piyasalar tarafından oldukça pozitif karşılandı. Son çeyrek büyüme rakamları beklentilerin üzerinde gelerek yıllık bazda yüzde 5.7 olarak açıklandı. Ayrıca orta vadeli program çerçevesindeki hedef olan yüzde 4 oranını da aştığının altını çizelim. Oldukça zor geçen 2015 yılındaki büyüme rakamının beklentilerin üzerinde olumlu gelmesi piyasalar için olumlu bir gelişmedir. Burada büyümeye katkı sağlayan en önemli etken ise üretim tarafının aksamamış olması. Ayrıca üçüncü çeyrekte oluşan yüksek üretimle birlikte stok fazlalığının da ortaya çıkması büyüme rakamlarını pozitif yönde desteklemiş görünüyor.
İŞSİZLİK ORANI
şsizlik, referans süreci boyunca son üç ay içinde en az bir defa iş arama kanallarını kullanan, 15 yaşını geçen, iş sahibi olmayan ve 15 gün içinde işe başlamaya hazır olan kişileri kapsar, iş bulmuş veya kendi işini kurmuş, ancak gerekli evrakların tamamlanmasını bekleyenler de işsiz olarak sayılır. Yurtiçindeki en kötü veriler arasında işsizliği sayabiliriz. Son çeyrekte açıklanan veri yüzde 11 olan beklentilerin altında kalarak yüzde 10.8 gelse bileyübelen bir trendin devam ettiğini belirtmemiz gerekiyor. Verini çift haneli rakamlarda kalmaya devam etmesi olumsuzluğu arttırabilir.
SANAYİ ÜRETİMİ
Sanayi üretimi, ülkenin fabrikalarının, madenlerinin ve kamu kuruluşlarının fiziksel çıkışının sabit ağırlıklı ölçümüdür. Sanayi üretimindeki değişimler, imalat sektöründeki gücün büyük bir göstergesidir. Toplam endeb ölçümleri, imalat, madencilik, inşaat, elektrik, gaz ve su sanayilerini kapsar. Sanayi üretiminde Türkiye, 2015 üçüncü çeyreğinden itibaren artan bir üretim potansiyeline sahip. Son gelen verilere baktığımızda yüzde 5.8 açıklanarak yüzde 4.4 olan beklenti üzerinde kaldığını görüyoruz. Geçen yıl büyümeye olumlu katkı yapan kalemlerin başında gelen sanayi üretimi verileri, bu yıl da beklentilerin üzerinde gelmeye devam etmesi halinde aynı şekilde 2016’yı iyi bir büyüme oranında kapatmamızı sağlayabilir.