MB yönetimi “Sadeleştirme ve indirime devam” dedi
Merkez Bankası, faiz koridorunun üst bandını 50 puan indirerek yüzde 9 a çekti. Son dört ayda toplam 175 baz puanlık indirimle faiz koridoru tarihi en dar seviyeye geldi. İndirimin kredi faizlerine olumlu yansıması bekleniyor…
MERKEZ Bankası, faiz koridorunun üst bandını oluşturan gecelik marjinal fonlama oranını 50 puan indirerek yüzde 9’a çekti. Dört ayda üst bant faizinde toplam 175 baz puan indirime giden Merkez Bankası, tarihin en dar faiz koridorunu oluşturdu. Bu indirimin finansal piyasalar üzerindeki sonuçlarını finans sayfalarımızda okuyabilirsiniz. Tarihi seviye sonrası Merkez Bankası’nm faiz indirimlerine devam edip etmeyeceği, bu indirimlerin kredilere yansıyıp yansımayacağı merak konusu oldu. Uygun konjonktürde Merkez Bankası’nm faiz indirimlerine devam edeceği sinyali verdiğine dikkat çeken uzmanlar, faiz indirimlerinin kredilere yansımasını bekliyor.
PPK İKİ EKSİK ÜYE İLE TOPLANDI
Para Politikası Kurulu (PPK) Haziran ayında boşalan başkan yardımcılıklarına atama yapılmadığı için iki eksik üye ile toplandı. PPK toplantısı, Merkez Bankası Başkam Murat Çetinkaya’nın üçüncü, Başkan Yardımcıları Erkan Kilimci’nin ikinci, Murat Uysal’m ise ilk toplantısı oldu. Mart ayında başlamış olduğu indirimlere, nisan ve mayısın ardından haziranda da devam eden PPK, politika faizine dokunmadı. Politika faizi olan bir haftalık repo faizi beklentiler doğrultusunda yüzde 7.5’te sabit tutuldu. Faiz koridorunun üst bandında 50 baz puanlık indirime giden PPK, üst bandı yüzde 9.5’ten yüzde 9’a çe kerken, alt bandı ise yüzde 7.25’te sabit bıraktı.
Toplamda üst bantta 175 baz puan indirime imza atan PPK, faiz koridorunun üst ve alt bant farkını 175 baz puana indirerek, faiz koridorunu tarihi en dar seviyeye getirdi.
Geç likidite penceresi çerçevesinde borçlanma faiz oranını yüzde sıfır düzeyinde sabit bırakan PPK, borç verme faiz oranını da yüzde ll’den yüzde 10.5’e düşürdü.
PPK sonrasında Merkez Bankası’ndan yapılan açıklamada, yakın dönemde küresel oynaklıklarda bir miktar artış yaşandığına dikkat çekilerek, Kurul’un sadeleşme yönünde ölçülü bir adım atılmasına karar verdiği vurgulandı. Son aylarda işlenmemiş gıda fiyatlarının olumlu seyri ve çekirdek enflasyon eğilimindeki iyileşmeye bağlı olarak enflasyonda belirgin bir düşüş gözlendiğine işaret edilirken, önümüzdeki dönemde para politikası kararlarının enflasyon görünümüne bağlı olacağının altı çizildi.
SADELEŞME PLANLANDIĞI GİBİ
Gedik Yatırım Portföy Yönetim Müdürü Eral İlhan Karayazıcı, TCMB’nin Ağustos 2015’te eski başkan Erdem Başçı’nm açıkladığı sadeleştirme programını planlandığı şekilde uyguladığı düşüncesinde. Her ne kadar sene başından bugüne üst bantta 175 baz puan faiz indirimi gerçekleştirilmişse de fiili durumun bu olmadığına dikkat çeken Kara-yazıcı, “Gecelik üst bant arabanın tamponu gibi. Olağan dışı hallerde paranın maliyetini yükseltmeye veya örtülü faiz artırımı yapmaya yönelik bir koruma kalkanı. Türkiye’de gerçek faiz oranı yüzde 8.2 olan ağırlıklı ortalama fonlama faizi. Bu oran sene başında yüzde 9 civarındaydı. Bu nedenle fiili indirim aslında 175 değil 80 baz puan” değerlendirmesinde bulundu.
“100 BAZ PUAN DAHA İNDİRİLEBİLİR’
Fiili faiz 80 baz puan indirilirken dünyaya aykırı bir politika uygulanmadığını söyleyen Karayazıcı, sene başından bugüne Hindistan’ın 40, Rusya’nın 50, Endonezya’nın 100 baz puan politika faizinde indirime gittiğini vurguladı. Bu adımlar benzer ülkelerin politikaları ile ahenkli olduğu ve yurtiçinde düşen enflasyon ile desteklendiği için kurlarda bir artışa neden olmadığını söyleyen Karayazıcı, “Ben yılın devamında 100 baz puan kadar daha üst bantta 50 baz puan kadar da ortalama fonlamada indirim olabileceğini ve bunun da öncekilere benzer şekilde kur üzerinde bir etki göstermeyeceğini düşünüyorum” diyor.
2016 özelinde yüzde 7.5-8 bandını bir alt limit olarak gördüğünü ifade eden Karayazıcı, şöyle devam ediyor: “TCMB faizi bu bandın altına indirmeye kalkarsa (ki yapacağını sanmıyorum) kur üzerinden bir yan etki ile karşılaşabilir ve şu ana kadar reel ekonomiye destek olan para politikası kurda yükselişe neden olup zarar verebilir. 2017 yılı başka tabi. Onu 2016 sonu şartları ile ayrıca değerlendirmek gerekir.”
Merkez Bankası’nın faiz kararının etkişiyle sene başından bugüne ticari kredi faizlerinde 100 baz puana yakın bir geri geliş olduğunu söyleyen Kara-yazıcı, “Önümüzdeki aylarda TCMB ‘nin hamlelerine paralel olarak kredi faizleri bir miktar daha gerileyecektir. Tüketici kredilerinde vade ticari kredilerden daha uzun olduğu için yansıma daha sınırlı kalıyor. Çünkü henüz yurtiçinde zedelenen güven tamir edilebilmiş değil” diyor.
PAÇAL MALİYET SÖZ KONUSU”
Merkez Bankası’nın faiz kararını ve sadeleştirme yönünde attığı adımları Para Dergi-si’ne değerlendiren Merkez Bankası eski Başkanı Durmuş Yılmaz, Merkez Banka-sı’nın sadeleştirme konusunda henüz çok fazla bir şey yapmadığını vurguladı. Mevcut durumun koridorun genişletilip, daraltılarak devam ettiğini belirten Yılmaz, “Sadeleştirmeden ne anlıyorlar bilmiyorum” diyor. Merkez piyasa yapıcısı bankalara uygulanan faizin kaldırıldığını, diğer faizlerin yürürlükte olduğunu ifade eden Yılmaz, “Koridor daraldı, buna karşın geleneksel para politikası olarak bir haftalık tek bir faizden fonlamaya henüz gelinmedi. Dolayısıyla şu anda piyasanın muhatap olduğu fonlama maliyeti, daha önceden üç faizden ortaya çıkan paçal maliyet. Sadeleştirme konusunda çok fazla şey yapılmamış. Şu anda politika faizi, paçal maliyet olarak ortaya çıkıyor” şeklinde konuşuyor.
KREDİ FAİZLERİ NASIL DÜŞER?
Merkez Bankası’nın faiz indirimlerinin piyasa faizlerine olumlu etkisinin hissedildiğini söyleyen Yılmaz şu açıklamalarda bulunuyor:
“Eğer piyasadaki bankalar ve oyuncular, Merkez Bankası’nın faiz indirimlerini ‘evet enflasyon düşecektir’ diye satın alırsa piyasada faizler düşer. Bunun kısa vadede piyasa faaliyetlerine olumlu etkisini görüyoruz. Uzun vadede olup olmadığı konusunda, içerideki jeopolitik riskler, reformlar, güven unsurunun ne olacağına bakacaklar. Eğer enflasyonun orta ve uzun vadede düşeceği satın alınırsa, Merkez Bankası faizlerinin bundan dolayı düştüğüne inanırlarsa, faizler düşer” diyor.
“BANKALAR FEDAKARLIKTA BULUNMALI”
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdal Tanas Karagöl ise, kredi faizlerinde ucuzlama beklenebileceğini, ancak bu beklentide temkinli olmakta fayda olduğunu söyledi. Kredi faizlerinin ucuzlamasında yalnızca Merkez Bankası’nın değil, ticari bankaların da adım atması gerektiğini vurgulayan Karagöl, “En dar faiz koridoruna ulaşılan bu dönemde, kredi maliyetlerindeki azalış, enflasyon beklentilerine olumlu yansıyacağı için bu durum Merkez Ban-kası’nın faiz indirimine devam etmesi için teşvik edici olacak. Faiz indiriminin ticari krediler ile tüketici kredilerine yansımasını sağlamak birçok faktöre bağlı. Başta da kamu bankaları ve özel bankalar kredi maliyetlerini azaltmak için talep ettikleri bir çok ücretten, komisyondan ve diğer ücretlerden fedakarlıkta bulunmalılar” diyor.
“YATIRIM ORTAMINI İYİLEŞTİRİR”
Türkiye’nin yüksek büyüme oranlarına ulaşma hedefine uygun olarak faiz oranlarının düşürülmesi beklentisinin önemli olduğunu vurgulayan Karagöl, bu bağlamda, Merkez Bankası’nın üst üste dördüncü defa indirime giderek istikrarlı büyüme eğilimini destekler bir konumda olmasının tespit edilmesi gerektiğinin altını çizdi. Yapısal reformların da uygulamaya geçmesiyle birlikte Türkiye’nin büyüme potansiyelinin daha da artacağına dikkat çeken Karagöl şunları kaydediyor: “Özellikle ihracat ve yatırım çevreleri açısından olumlu karşılanan bu kararın yatırım ortamım daha da iyileştirici bir etki göstereceği bekleniyor. Ayrıca indirimlerin bu şekilde birbirini takip ederek gerçekleşmesinin finans sektörüne olumlu yansımasıyla borçlanma maliyeti düşecek ve yeni yatırımların önü açılabilecek. Yeni teşvik paketi de bu süreci destekleyici bir rol oynayacak.”
Siyasi gelişmeler çok önemli
Atılım Üniversitesi İşletme Fakültesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Sönmez Merkez Bankası’nın faiz indirimlerine devam etmesinde, FED’in faiz kararları başta olmak üzere iktisadi faktörler kadar, iktisat dışı faktörlerin de etkili olacağını vurguladı. Sönmez, önümüzdeki dönemde Merkez Bankası’nın sürekli ayarlamalara giderek indirimlere devam etmesinin çok yerinde olmayacağı değerlendirmesinde bulundu. Merkez Bankası’nın indirim kararlarının banka kredilerine yansıyabileceğini ifade eden Sönmez, “Aslında bu olması da gereken bir gelişme. Burada sorulması gereken nokta kalıcı olur mu?
Bu konuda kuşkularım var. Bu durum sadece ekonomideki gelişmelere bağlı değil. Siyasi gelişmeler de önemli” dedi.
Önce enflasyon sonra faizler düşecek
Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aziz Konukman, faiz koridorunun giderek daraldığını belirterek, gecelik faizin politika faizine yaklaştığına dikkat çekti. Ortalama faizin enflasyonun biraz üzerinde olduğuna işaret eden Konukman, enflasyon izin verdiği sürece faiz indirimlerinin yapılabileceğinin altını çizdi. Konukman, “Dar alanda kısa paslaşmalar daha ne kadar sürebilir. Artık enflasyonu düşürmeden faize yüklenmek kolay olmayacak. Faiz indirimi ısrarından vazgeçilmeli. Önce enflasyon, sonra faizler düşecek” dedi.
İngiltere’nin AB’den ayrılma kararı
Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden ayrılmasını (Brexit), Türkiye’ye yeni fırsatlar doğuracak bir sürecin başlangıcı olarak değerlendiren Prof. Dr. Erdal Tanas Karagöl, “İslam ülkeleri ve Avrupa’nın en önemli finans merkezi olan Londra’nın, cazibesini yitirecek olmasını, İstanbul’un finans merkezi olarak bu boşluğu doldurması için tarihi bir fırsat olarak görüyorum” dedi.
Brexit’in sterline duyulan güvenin azalmasıyla birlikte küresel piyasalarda kısa süreli bir dalgalanmaya neden olabileceğini belirten Karagöl, bu dalgalanmanın piyasaları sarsan ve Merkez Bankası’nın bundan sonraki faiz kararlarını etkileyebilecek şekilde devam etmeyeceğini vurguladı.
Gedik Yatırım Portföy Yönetim Müdürü Eral İlhan Karayazıcı ise, Brexit kararının siyasal ve sosyal artçıları da olabilecek önemli bir karar olduğunu söyledi.
Bu kararın AB’yi veya dünya ekonomisini bir resesyona itmesini beklemediğini vurgulayan Karayazıcı, “Bu tür durumlarda batılı siyasetçiler sağlıklı tedavi reçeteleri uygulamak konusunda deneyim kazandılar. Piyasalar artçı sarsıntılar ile önümüzdeki günlerde Cuma günü test edilen en düşüklerin bir miktar daha altına kayabilir.
Ancak freni patlamış kamyon refleksi ile bu fiyatlamanın devam edeceğini ve kalıcı hasarlar vereceğini düşünmüyorum. Aksine kötü haber ile ulaşılan ucuz fiyatların varlık piyasalarında pozitif geçecek bir temmuz-ağustos perdesine zemin oluşturduğu görüşündeyim” dedi. Sterlin cephesi dışında bir süre sonra piyasaların Brexit’i sindireceğini ve toparlanacağını belirten Karayazıcı, bu nedenle de TCMB politikası üzerinde bir revizyon gerektirmesini beklemediğini vurguladı.