Turizm tüketimi ve ekonomi
Ülkemizde tatiller ağırlıklı olarak yaz aylarına yönelik planlanıyor. Bunun yanında bayram tatillerimiz de uzun süreli. Bu iki özellik nedeniyle ülkemizde turizm (tatil) tüketimi ve bu faaliyetin ekonomiye etkisi her yıl gündemi belirliyor…
TURİZM, devamlı olarak yaşanılan yer dışına, tüketici olarak tatil, dinlenme, eğlence, kültür ve benzeri ihtiyaçların giderilmesi amacıyla yapılan seyahat ve geçici konaklama hareketi olarak ifade ediliyor. Aile bütçesi, yıllık izin süreleri gibi faktörlerle ilişkili olduğu kadar, turistik tüketim ve kişisel harcanabilir gelirlerin kullanılması ile de yakından ilgili bir faaliyet. Turizm, bir sektör olarak kalkınmada kaynak sağlayan alan olduğu kadar, çağdaş uluslararası ilişkilerde toplumları duygu ve faaliyet birliği içine kavuşturan bir toplumsal değişim aracıdır. Toplumlarm yaşam deneyimlerini zenginleştiren sosyal, ekonomik, kültürel birikimlerini bir sistem içinde geliştiren öğeler arasında olan turizm, giderek artan boyutlarda önem kazanıyor.
EKONOMİ HAREKETLENDİ
Ramazan ayı sonrası yaşanan uzun bayram tatilinde, televizyonlarda ve gazetelerde alışageldiğimiz görüntüler yer aldı.
Havaalanlarında, otobüs terminallerinde, karayollarında alabildiğince kuyruklar oluştu.
Bayram tatilinin uzun olması ve normal bir tatile dönüşmesi ekonomiye ciddi kazanımlar sağlamış gibi görünüyor. Konu ile ilgili dikkat çeken birkaç veriyi şöyle sıralayabiliriz.
• Yaklaşık 15 milyon kişinin tatil süresince seyahat ettiği tahmin ediliyor.
• Bu seyahatler sonucunda karayolu yolcu taşımacılığı sektörünün 250-300 milyon TL ciro elde ettiği tahmin ediliyor.
• Havayolu taşımacılığı yoğunluğunu aşmak için 500 civarında ek sefer koymak zonanda kaldı.
• Sahil kesimlerindeki birçok tesisin doluluk oranının yüzde 100′ lere yaklaştığı görülüyor.
• Yaklaşık 250 bin vatandaşımızın yurtdışma çıktığı tahmin ediliyor. Bu yurtdışı seyahatlerin çeşitli ülkelere yapılmış olması düşünülürse yakın veya uzaklıklarına göre ciddi tatil harcamalarının yapıldığı tahmin ediliyor.
• Tatil süresince tüketilen gıda vb. ürünlerin parasal değerinin çok yüksek olduğu da bir gerçek.
TASARRUFLAR ERİYOR
Uzun tatilin ekonomiye katkısı gerçekten kayda değer. Ulaşım, konaklama ve haberleşme gibi sektörler canlanıyor ve ciddi sayıda eleman istihdam ediliyor. Oysa tüketime dayalı iç talep ağırlıklı büyümenin uzun vadede ekonomiye yansıması hiç de iç açıcı olmuyor. Neyle tüketiyoruz? Kredi ve kredi kartlarıyla… Gelecek gelirlerimiz ipotek altına almıyor mu? Bankaların takipteki alacakları artıyor mu? Evet… Aynı zamanda tasarruflar da tabii ki eriyor. Sonrası malum cari açık…
İşte, kapitalizm böyle bir sistem… Tamamen tüketim üzerine kurgulanmış…
SOSYAL BOYUTU
Türkiye’de turizm olumlu yönde gelişmekle beraber, ekonomik ve sosyal yapımızdaki gelişmelerden kaynaklanan güzellikler ve çarpıklıklar da turizmimize yansımakta. Türkiye’de turizmin ağırlıklı olarak dış turizme açık oluşu, turizm işletmelerimizin faaliyetlerini bu doğrultuda yönlendirmelerine ve iç turizmi adeta pansiyon, kamu kuruluş kampları ve ucuz lokanta hizmetleri ile sınırlı gören bir anlayışla, yerli turiste sunulan turistik ürünlerin niteliğinin giderek düşmesine neden oluyor.
Turistik yörelerin en güzel sahillerine kurulmuş yüksek fiyatlı otellerden çoğu kez faydalanması mümkün olmayan yerli turist, tatilini kalabalık, sorunlu pansiyonlarda kendin pişir kendin ye tarzında geçirmek durumunda kalıyor.
Turizm sosyal bir olaydır, kültürel bir olaydır, tüketime dair bir olayıdır. Bu itibarla, işletmelerin her şeyden önce tüketicilerin ekonomik, sosyal ve kültürel durumlarına uygun ürünleri pazara sunması gerekir.