2017’de net asgari ücret 1.404 TL
Aralıkta imalat sanayi kapasite kullanım oranı kıpırdadı. Güven endeksleri ise düştü. Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış rakamlara göre Türkiye ekonomisi 2016 üçüncü çeyrekte yüzde 2.7 daraldı…
6.5 MİLYON çalışanın merakla beklediği asgari ücret belli oldu: 2017’de net asgari ücret 1.404 TL olacak, imalat sanayi kapasite kullanım oranının kıpırdanmaya işaret ettiği 2016 yılı aralık ayında güven endeksleri 2017 yılına devredilecek ekonomik eğilimler ve beklentiler konusunda “kötümser” bir senaryo ortaya koydu. Geçen hafta Türkiye istatistik Kurumu (TÜİK), yeni ulusal hesaplar sistemine göre “takvim etkisi” ile “mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış” GSYH verilerini de açıkladı. Arındırılmamış seriye göre 2016 yılının üçüncü çeyreğinde yüzde 1.8 daralan Türkiye ekonomisinin, mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış seriye göre yılın birinci çeyreğinde yüzde 0.4, yılın üçüncü çeyreğinde ise yüzde 2.7 daraldığı ortaya çıktı.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu, geçen hafta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzi-noğlu başkanlığında dördüncü kez toplandı. Toplantı sonrasında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, asgari ücretin yeni yılda da yılın tamamı için belirlendiğini açıklayarak, 2017’de asgari ücrete yaklaşık yüzde 8 artış yapıldığını söyledi. Buna göre asgari ücret 2017’de brüt 1.777.50 TL, net 1.404 TL olacak. Asgari ücretin belirlenmesine hükümet ve işveren tarafı imza atarken, işçi kesimini temsil eden Türk-Iş imza atmadı. Türk-lş 2016 başında 1.300 TL’ye yükseltilen asgari ücretin 2017’de 1.600 TL’ye yükseltilmesini istemişti. Asgari ücretin tümüyle vergi dışı bırakılmasını isteyen DİSK ise 2017 için asgari ücretin net en az 2 bin TL olmasını talep etmişti.
Bakan Müezzinoğlu, 2016 yılında asgari ücrette yaşanan yüzde 30 artış nedeniyle bir defaya mahsus işverene verilen 100 TL desteğin ise 2017’de aynı oranda olmasa da devam edip etmeyeceğinin değerlendirileceğini açıkladı.
YENİ ULUSAL HESAP
“Ulusal Hesaplar” konusunda Avrupa Birliği Yönetmeliklerine (ESA 2010) uygun yeni hesaplama sistemine geçen TÜİK, Aralık ayında üçüncü çeyrek verilerini yeni seriye göre açıklamıştı. 12 Aralık’ta açıklanan arındırılmamış verilere göre GSYH tahmini zincirlenmiş hacim endeksi 2015 yılının aynı dönemine göre 2016 yılının birinci çeyreğinde yüzde 4.5, ikinci çeyreğinde yüzde 4.5 artarken, üçüncü çeyreğinde ise yüzde 1.8 daralmıştı. Yılın ilk dokuz ayında Türkiye ekonomisi yüzde 2.2 büyümüştü.
Dönemsel GSYH verilerine göre, takvim etkisinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi (2009=100), 2015’in aynı dönemine göre 2016 yılı birinci çeyreğinde yüzde 4.1, ikinci çeyreğinde 3.8 artarken, 2016 yılının üçüncü çeyreğinde yüzde 0.2 azaldı.
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi ise bir önceki çeyreğe göre 2016 yılının ilk çeyreğinde yüzde 0.4 azalırken, ikinci çeyreğinde 1.1 arttı. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, üçüncü çeyrekte ise bir önceki çeyreğe göre yüzde 2.7 daraldı.
Aralık’ta büyüme revizyonunu kamuoyuna duyuran TÜİK, kamuoyundan gelen eleştirileri azaltmak için bilgilendirme toplantılarına başladı. TÜİK Başkan Vekili Mehmet Aktaş, bu bilgilendirmelerden ilkini geçen hafta Ankara’da bir grup akademisyen ve ekonomi muhabirlerine yaptı. Toplantının m ^ktaş İkincisi İstanbul’da gerçekleştirilecek.
ESKİ SERİ AÇIKLANMADI ELEŞTİRİSİ
Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burak Arzova, TÜlK’in tam üçüncü çeyrek büyüme verilerinin açıklanacağı zaman seri değişikliğine gittiğini anımsatarak, yeni serinin açıklandığı dönemde eski seriye yer verilmemiş olmasının kafaları karıştırdığını vurguladı. Ciddi bir iletişim hatası olduğunu belirten Arzova, “Özellikle yeni serinin dayanakları da tam olarak açıklanamadı ve yapılmaya çalışılan iletişim toplantıları ile yeni seri daha anlaşılır kılınmaya çalışıyor. Halbuki eski seriye göre de verilerin açıklanması lazım. Ben yüzde 1.8’den yüzde 2.7’e doğru geri gidişi hesaplama revizyonu olarak düşünüyorum” dedi.
“İSTER İSTEMEZ FRENE BASILDI”
3. Göz Danışmanlık CEO’su ekonomist Hikmet Baydar da arındırılmış seriye göre Türkiye ekonomisinin yüzde 2.7 daralmasını değerlendirdi. Üçüncü çeyrekte darbe girişimi ile herkesin bir anda önünü göremediği bir durumla karşılaşmasının ister istemez frene basılmasına neden olduğunu söyleyen Baydar, bunun yanında FETÖ bağlantılı şirketlere el konulması, varlıklarının dondurulması gibi konuların da büyümede aşağı yönde olumsuz etki yarattığına dikkat çekti. Bunun yanında global durgunluğun da eklenmesiyle büyümenin tökezlemiş gibi göründüğüne dikkat çeken Baydar, “Özel kesimdeki daralmanın devlet harcamalarıyla yeterince kapatılamadığım gördüğümüz büyüme verileri, Suriye ve Musul operasyonlarından tutun da AB’nin PKK ile ilgili tavrına kadar birçok gelişmeden etkilenmiş durumda. Önümüzdeki dönemde Suriye, Musul gibi çevresel sorunlarda meydana gelebilecek olumlu yönde gelişmeler büyümeye de doğrudan yansıyacaktır” dedi.
İMALAT SANAYİNDE KIPIRDANMA VAR
Geçen hafta açıklanan önemli verilerden biri de imalat sanayi kapasite kullanım oranları oldu. Merkez Bankası’nın verilerine göre, 2016 Aralık’ta imalat sanayi kapasite kullanım oranı bir önceki aya göre 0.1 puan, geçen yılın aynı ayma göre 0.7 puan artışla yüzde 76.5 oldu. Mevsimsel etkilerden arındırılmış kapasite kullanım oranı bir önceki aya göre 0.4 puan artarak yüzde 75.3 düzeyine ulaştı. 2016 yılı genelinde ağırlıklı ortalama yüzde 75.5 düzeyinde olan kapasite kullanımı, yılın son çeyreğinde ortalama yüzde 76.4 ile sanayide çarkların hareketlenmeye başladığını ortaya koydu.
2016 yılı aralık ayında mal gruplarına göre kapasite kullanım oranları değerlendirildiğinde, bir önceki aya göre kapasite kullanım oranı yatırım mallarında 1 puan artışla 77.6, dayanıksız tüketim mallarında 0.9 puan artışla yüzde 72.6, gıda ve içeceklerde 0.5 puan artışla yüzde 71.2 oldu. Aralıkta bir önceki aya göre ara mallarında kapasite kullanım oranları 0.2 puan azalışta yüzde 76.7, dayanıklı tüketim mallarında kapasite kullanımı 2.5 puan azalışla yüzde 72.5 düzeyinde belirlendi.
“YETERLİ CANLILIK YAKALANAMADI”
Ekonomist Hikmet Baydar ise, Merkez Bankası’nın açıkladığı kapasite kullanım oranlarının hala yeterli canlılığın yakalanamadığını ve 2007 öncesine göre daha düşük kapasitelerde çalışıldığım gösterdiğine dikkat çekti. Fiyat rekabeti açısından bakıldığında hala firmaların yüksek sabit maliyetler nedeniyle 2007’ye göre yeterince rekabetçi olamadıklarını vurgulayan Baydar, şunları kaydetti: “İmalat sanayi üretim endeksi yıllık bazda sadece yüzde 1.7, aylık bazda ise yüzde 4.1 artış gösterebildi. Bu artışın içerisinde birim değerler de olduğundan maliyet veya fiyatlardaki artış da endeksi yukarı yönde etkiledi. Bu durumda reel anlamda bir üretim artışı olup olmadığı iyi sorgulanmalıdır. Kaldı ki büyüme verisinin negatif olması bizlerin Türkiye için pek de alışık olmadığımız bir durum. Genel yapıyı da çok açık ifade ediyor. Büyüme verilerinde hane halkının tüketiminin daralırken kamu harcamalarındaki önemli artışa rağmen büyümenin -2.7 çıkması, ihracatın düşüşünün çok açık etkisidir. GSYH düşüşü önümüzdeki dönem hakkında umutlu olmamızı engellemektedir.”
REEL KESİMİN GÜVENİ GERİLEDİ
Önceki hafta Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan tüketici eğilim anketi sonuçlarından hesaplanan Tüketici Güven Endeksi, aralıkta bir önceki aya göre yüzde 8 oranında azaldı, Kasımda 68.93 olan endeks aralıkta 63.38 oldu. Geçen hafta Merkez Bankası’nm açıkladığı iktisadi Yönelim Anketi ve Reel Kesim Güven Endeksi’nden de iyi haber gelmedi. Reel kesim güveni aralıkta bir önceki aya göre 5.3 puan azalarak 98.4 seviyesinde gerçekleşti.
2016 yılının 11 ayında 100 un üzerinde seyreden endeks, 2016’nm son ayında 100’ün altına indi. Endeksin 100 olması, anketin kapsadığı reel kesim temsilcileri tarafından yapılan değerlendirmelere göre ekonomik faaliyetlere ilişkin istikrarlı görünümü, 100’ün altı ekonomik faaliyetlere ilişkin güvenin azaldığını, 100’ün üzeri ise ekonomik güvenin arttığı bir görünüme işaret ediyor.
Endeksi oluşturan anket sorularına ait yayılma endeksleri incelendiğinde, gelecek üç aydaki toplam istihdam miktarı endeksi artış yönünde etkilerken, genel gidişat, son üç aydaki toplam sipariş miktarı, gelecek üç aydaki üretim miktarı, gelecek üç aydaki ihracat sipariş miktarı, mevcut mamul mal stoku miktarı, sabit sermaye yatırım harcaması ve mevcut toplam sipariş miktarına ilişkin değerlendirmeler endekse azalış yönünde yansıdı. Mevsimsellik-ten arındırılmış reel kesim güven endeksi bir önceki aya göre 4 puan azalarak 103.6 puan seviyesinde gerçekleşti.
EKONOMİK GÜVEN ENDEKSİ
TÜ1K tarafından açıklanan, tüketici ve üreticilerin genel ekonomik duruma ilişkin değerlendirme, beklenti ve eğilimlerini özetleyen bir bileşik endeks olan Ekonomik Güven Endeksi, aralık ayında bir önceki aya göre yüzde 18.5 oranında azalarak 86.55’ten 70.52 değerine düştü. Endeks, bu değeri ile 2016’nın en düşük düzeyini gördü. Ekonomik güven endeksindeki düşüş, tüketici, reel kesim (imalat sanayi) ve hizmet sektörü güven endekslerindeki düşüşlerden kaynaklandı. Ekonomik güven endeksi alt kalemlerine bakıldığında aralıkta bir önceki aya göre tüketici güven endeksi yüzde 8 azalışla 63.38 değerine, reel kesim güven endeksi yüzde 3.7 azalışla 103.6 değerine ve hizmet sektörü güven endeksi yüzde 3.5 azalışla 93.35 değerine geriledi.
Aralıkta perakende ticaret sektörü güven endeksi bir önceki aya göre yüzde 0.1 oranında artarak 96.13 değerine, inşaat sektörü güven endeksi ise yüzde 0.5 oranında artışla 76.15 değerine yükseldi.
SEKTÖREL GÜVEN ENDEKSLERİ
TÜIK’in açıkladığı Aralık ayı mevsim etkilerinden arındırılmış güven endeksi hizmet sektöründe azalırken, perakende ticaret ve inşaat sektörlerinde arttı. Mevsim etkilerinden arındırılmış hizmet sektörü güven endeksi Kasım’da 96.78 iken, aralıkta yüzde 3.5 azalarak 93.35 değerine düştü. Mevsim etkilerinden arındırılmış perakende ticaret sektörü güven endeksi aralıkta yüzde 0.1 artarak 96.13 değerine yükseldi. İnşaat sektöründe güven endeksi ise aralıkta tekrar yükselişe geçti. Mevsim etkilerinden arındırılmış seriye göre kasım ayında 75.75 düzeyinde olan inşaat sektörü güven endeksi aralıkta yüzde 0.5 artarak 76.15 değerine ulaştı.
“DÜŞÜŞ GÖZDEN KAÇIRILMAMALI”
Ekonomist Hikmet Baydar, 100’ün altında olan sektörel güven endekslerinin genel bir karamsarlığı ortaya koyduğuna dikkat çekerek şu değerlendirmelerde bulundu:
“Kaldı ki TÜİK tarafından açıklanan sektörel güven endeksinde inşaat sektöründe bir önceki ay ciddi bir düşüş yaşanmıştı. Son veri bu düşüşü kapatmaktan çok uzak olup endeks hala 76.1 seviyesinde. Hizmet sektöründe 93.3 ve perakende ticaret sektöründe 96.1 oranları hala geleceğe umutla bakılamadığını gösteriyor. Reel sektör güven endeksinde aralık verisi 103.7 den 98.4 e sert bir şekilde düştü. Bu düşüş karamsar bir bakışı ifade ediyor. Bu arada ankette genel gidişat bölümünde ciddi düşüş olması da gözden kaçırılmaması gereken önemli bir detay. Kısacası gidişattan kimse pek de memnun değil.”
Prof. Dr. Burak ARZOVA / Marmara Üniversitesi ktisadi ve idari Bilimler Fakültesi Öğretim Uyesı
“İnşaatla büyümeye devam”
Eğer reel kesimde faaliyet gösterenlerin güveni yükselirse, yatırım yapma istekleri de bu oranda artıyor. Tam tersi durumda ise yatırım yapma isteğini gelecek dönemlere erteliyor.
Türkiye’de istihdam yükünü üstlenen sektör ise hizmetler sektörü. Bu nedenle hizmetler sektöründeki reel kesim güven endeksi oldukça önemli bir gösterge. Ticaret ve inşaatta artış göstermesi ise sevindirici. Özellikle son dönemde alınan tedbirlerin yine ağırlıklı inşaat sektörüne yarayacak olması bu anlamda güven endeksinde artışa sebebiyet vermiş olabilir. Önümüzdeki yılda da inşaat yoluyla büyümeye devam edeceğiz gibi gözüküyor. Tüketici güven endeksi ise öncü göstergeler içerisinde anlık olarak değişime en açık olan bir endeks. Tüketicinin harcamaya başlaması için bu endeksin yüksek olması gerekiyor. Tuketıcı harcamadıkça büyümeye olan katkı hep duşuk kalacak.