Alternatif enerji teknolojileri alanında müthiş yenilikler
Enerji ihtiyacı içindeki bütün ülkeler bu konuda kendilerini dışa bağımlılıktan kurtaracak teknolojileri geliştirmek için çalışıyor. Alternatif enerji teknolojileri alanında müthiş yenilikler yaşanıyor…
DÜNYA enerji konusundaki ilk global şokunu 1973 Petrol Krizi ile yaşamıştı. Yerli enerji kaynağı kullanmanın önemi bu krizden sonra adım adım tüm dünya ülkeleri tarafından anlaşılmaya başlandı. Türkiye de son yıllarda enerjide dışa bağımlılığını azaltmak için çok önemli adımlar atıyor. Bir linyit kömürü ülkesi olarak yerli kaynaklarını kullanma ve hidroelektrik potansiyelinden sonuna kadar yararlanma konusunda stratejiler geliştirip ilerlemeler kaydediyor. Fakat bu stratejik adımların cazibesinin dünyada geliştirilmekte olan alternatif kaynaklar ve teknolojilere yönelik ilgimizi azaltmaması gerekiyor. Çünkü bu alanda dünya tam anlamıyla bir teknolojik dönüşüm yaşıyor. Türkiye’nin de bu gelişmeleri yakından takip etmesi şart.
Son birkaç on yıl içinde, enerji kullanımına bağlı karbon emisyon artışları, fosil yakıtların sınırlı arzı ve hidroenerji için gerekli su kaynaklarının yetersizliği gibi nedenler, tüm ülkeleri alternatif ve yenilenebilir enerji kaynaklan kullanımı konusunda hummalı çalışmalara sevk etti. Yeni enerji kaynaklarının araştırılması ve kullanılması için sürdürülen teknolojik Ar-Ge çalışmaları da birincil öncelikler arasına girdi. “Taş devri taş bittiği için son bulmadı” demişti Suudi Arabistan’ın eski Petrol Bakanı Şeyh Zeki Yamani. Biz de dünyanın ‘eski taşlar’yerine hangi alternatif kaynaklara yönelmeye başladığını ve potansiyellerini araştırdık. Güneş, rüzgar, dalga ve gelgit gibi yenilenebilir kaynakların sürekli olmayışından doğan yetersizliklere sunulan çözümleri, akıllı şebeke ve sanal santral gibi son birkaç yılın en popüler teknolojileri haline gelen sistemleri inceledik. Uzmanlardan bilgi aldık. Öncelikle, alternatif kaynak kullanımı bakımından hangi ülke ne aşamada ve kim neyi araştırıyor, neyi hedefliyor ona bakalım…
İSVEÇ
Yüzde 100 e koşuyor
İsveç dünyada kömür, petrol gibi fosil enerji kaynaklarına tamamen veda edip, enerjisini sadece rüzgar, güneş enerjisi ve hidroelektrik gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlayan ilk ülke olmak istiyor. İsveç yönetimi 2016 bütçesinde yenilenebilir enerji kaynakları için 546 milyon dolarlık ödenek ayırmıştı. Sadece güneş enerjisi için yaptığı yatırımlar bir önceki yılın 800 katıydı. Ülkenin fosil kaynaklı enerjiden tamamen kurtulmak için takvimi belli değil ancak İsveç hükümeti, başkent Stockholm’ün 2050 yılına kadar hiçbir fosil eneıji kaynağının kullanılmayacağı bir şehir olacağını açıkladı. Ülke nükleer enerji santrallerini de kapatacak. Geçtiğimiz yıl Alman hükümeti de 2022’ye kadar nükleer santrallerini tamamen kapatma kararı almıştı. Bu kararın ardından ABD, Fransa, Rusya ve Ingiltere de nükleer enerjiyi masaya yatırma kararı aldı. 1991 yılından beri fosil yakıtlara ağır vergiler uygulayan İsveç, hali hazırda elektrik enerjisinin üçte ikisini başta hidroelektrik olmak üzere yenilenebilir enerji kaynaklarından elde ediliyor.
İsveç geçtiğimiz senelerde olduğu gibi bu sene de çöp ithal edecek. Ülke son teknoloji geri dönüşüm tesislerinde enerji üretmek amaçlı kullanmak üzere çöp arayışında. Ülkedeki evsel atıkların yüzde 99’u biyogaz enerjisine dönüştürülerek evlerin ısıtılmasında kullanılıyor. Kapsamlı bir milli geri dönüşüm politikası olan ülkede, özel şirketler de atık ithal edilmesi ve yakılması konusunda çalışıyor. Çöpten ısı enerjisi üretmek diğer Avrupa ülkelerinde uygulanmıyor. Bu nedenle Avrupa çöplerinden kurtulmak istiyor, İsveç de bu çöpleri ithal ediyor, isveçli belediyeler geleceğin atık toplama teknolojileri üzerinde de yoğunlaşmış durumda. Toplu konutlarda çöp toplamak için otomatik vakumlama sistemleri ve yeraltı çöp biriktirme merkezleri türünden projeler üzerinde çalışıyorlar.
İsveç’te üniversiteler de boş durmuyor, yeni kaynaklar üzerine araştırma yapıyor. Linköping Üniversitesi araştırma ekibi geliştirdikleri yeni bir metotla gülden yeterli verimde enerji elde etmeyi başardı. Organik Elektronikler Laboratuvar Ekibi, gülden yarı iletken polimer geliştirdi ve bitki hücreleri için elekt-rokimyasal mekanizma oluşturarak iyonların ve elektronların taşmımı gerçekleştirdi. Henüz ticarileşmemiş bir proje olsa da, bu keşif sayesinde gelecekte bitkilerin bizim için enerji üreten doğal işçiler olabileceği öngörülüyor.
KOSTA RIKA
2021 hedefi sıfır karbon
Kosta Rika jeotermal, hidroelektrik, güneş ve rüzgar kullanarak enerji ihtiyacının yüzde 90’mı karşılıyor. 2014’den bu yana ülkede elektrik üretmek için hiç fosil yakıt kullanılmadı.
2021 hedefi sıfır karbon olan ülke 2016 yılında 365 günün 250 gününde sadece yenilenebilir kaynaklardan elde edilen elektrik enerjisi kullanarak bu alanda yeni bir rekora da imza attı. Böyle-ce elektrik ihtiyacının yüzde 98.2’sini yenilenebilir kaynaklardan karşılamış oldu. Bu kaynaklar içinde ağırlık yüzde 74.35 ile hidroelektrik santrallerine ait, yüzde 12.74 ile bunu jeotermal enerji takip ediyor. Yüzde 10.3 ile üçüncü sıradaki rüzgar enerjisinin ağırlığının 2017’de eklenecek dört büyük yeni santral ile artırılması planlanıyor. Ülkenin son hidroelektrik projesi Reventazön ise 525 bin evin enerji ihtiyacını karşılayabilecek kapasitede. Ülke 2015’in başlarında da tam 75 gün üst üste ülkenin bütün enerji ihtiyacını yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlayarak gövde gösterisi yapmıştı. Kosta Rika’dan ilham alan Hawaii, kendisini 2045 yılına kadar sadece yenilenebilir enerji kullanılan bir eyalete dönüştürecek yasayı kabul etti.
ISKOÇYA
Gelgit istasyonu kurdu
Ülke 2016 verilerine göre, sadece rüzgar gücü kullanarak ülkedeki ev kullanımına yönelik enerji ihtiyacının yüzde 97’sini karşılamayı başardı. İskoçya hükümeti dünyanın en büyük gelgit enerjisi santralini geliştirmek için de kolları sıvadı ve bunun için geçtiğimiz yıl 23 milyon sterlinlik bir yatırıma başladı, tik aşamada dört adet türbin ile enerji üretimine başlayacak olan bu santral tamamlandığında, 269 türbin ile 175 bin hanenin enerji ihtiyacı karşılanabilecek. Dünyanın ilk gelgit istasyonu 1966 yılında Fransa’da Rance nehrinde inşa edilmişti. Kurulduğunda dünyanın en büyük gelgit istasyonu olan Rance, liderliği 2011’de Güney Kore’de kurulan Sihwa Gölü Gelgit Enerjisi Santrali’ne kaptırdı.
HOLLANDA
Çiftliklerden biyogaz üretecek
Rotterdam bağlantısız bir yeşil ulaşım şehri olmaya hazırlanıyor. Belediye, elektrikli araçların herhangi bir kablo bağlantısı olmadan, fişsiz olarak şarj olabileceği noktaları test ediyor. îki senedir bu proje için hazırlık çalışmalarının yapıldığı şehirde, deneme için özel olarak dönüştürülmüş arabalar kullanılacak. Projede yer alan Engi Services şirketinden Hans Boot, HollandalI Algemeen Dagblad dergisine “Bu bataryaları şarj etmek için ideal bir yöntem olabilir, özellikle taksiler ve otobüs durakları için” diye açıklama yapmış. Sistem, araçların bir endüksiyon platform üzerinde durarak, şarjın bir akıllı telefon ya da tablet aplikasyonu aracılığı ile aktive edilmesi prensibine dayanıyor. Boot bu teknolojinin başarılı olması durumunda, gelecekte elektrikli araçların yollarda giderken bile şarj edilebileceğini belirtiyor.
Yel değirmenleriyle ünlü Hollanda 2015 sonunda bir ilke imza atmış ve günde 1.2 milyon yolcu taşıyan demiryolu ağı için rüzgar enerjisi kullanılacağını ve projenin üç yıl içinde hayata geçirileceğini açıklamıştı. Ocak 2017 itibariyle projede ilk adım atıldı ve elektrikli trenlerle hizmet veren HollandalI demiryolu şirketi NS, enerji ihtiyacının tümünü rüzgar ile karşılayan ilk firma oldu.
Hollanda 2016’da toplamda bin çiftliği kapsayacak dev bir biyogaz projesine de başladı. Hollanda’nın sera gazı emisyonlarının yüzde 10’undan sorumlu olan tarım endüstrisi için bu proje ciddi bir öneme sahip. Ekonomi Bakanlığı tarafından açıklanan bilgilere göre, HollandalI çiftçiler çürütücüleri bir leasing programı halinde satın alarak, bakterilerin yardımıyla hayvan dışkısını biyogaza çevirebilecekler. Sistemde çiftlikteki bir makine dışarıdaki dışkıyı kubbeli çürütücüye taşırken, bir diğeriyse dışkıdan fosfat ve nitratı alarak çiftçilerin gübre olarak kullanmalarına olanak sağlayacak. Böylece hem gübre hem de biyogaz elde eden çiftçiler, üretilen biyogazı hükümetin 12 sene boyunca ödeme garantisi verdiği bir sabit fiyat üzerinden satabilecekler. FrieslandCampina adındaki çok büyük bir süt kooperatifi de projeyi destekliyor. 13 bin 500 ila 17 bin arası çiftçiden süt temin eden kooperatifin hedefi, dört yıl içinde en az bin büyük ölçekli çiftliğin “dışkıdan elektrik” programına dahil edilmesi.
Bisiklet kenti Amsterdam, solar enerji konusunda ciddi yatırımlar yapıyor. Bunların en ilginci ise SolaRoad projesi. Adından da tahmin edebileceğiniz gibi solar bir bisiklet yolu projesi olan çalışma kapsamında, yol üzerine yerleştirilecek özel bir katman sayesinde güneş enerjisinin elektrik enerjisine dönüştürülmesi planlanıyor. Amsterdam’da sadece bisikletler için ayrılmış 400 km’den fazla yol bulunuyor. Bu bisiklet yollarının özel “kristal silikon solar hücreler” ile kaplanması amaçlanıyor.
İNGİLTERE
Güneş panelleri yaygınlaşıyor
Yetersiz konut stoğunun geçtiğimiz yıllarda krize yol açtığı İngiltere’de, bir iş ortaklığı bu soruna çözüm bulmak için önemli bir adım attı. Çinli China National Building Ma-terial Company (CNBM), İngiliz Your Housing Group (YHG) ve WElink Group altı yıl boyunca her sene 25 bin enerji verimli prefabrik ev inşa etmek için 3.6 milyar dolarlık bir anlaşmaya imza attı. Bu yeni prefabrik evler düşük karbon değere sahip modern kompozit malzeme ve çelik konstrüksiyonlarla imal edilecek. Enerji verimliliği yüksek tasarımları ve güneş panelleri sayesinde şebekeden yüzde 75 bağımsız çalışabilecek bu evlerin güneş panellerini Barcelona Housing Systems firması karşılayacak. Bu yılın ilk yarısına kadar beş pilot proje için 2 bin ev üretilmesi planlanıyor.
2022 itibarı ile senede 25 bin ev imal edilecek.
Ingiltere’de halk da boş durmuyor. Geçtiğimiz yıl vatandaşlar bir araya gelerek hiç bir devlet desteği olmadan, tamamen gönüllü bir kampanya sayesinde 48 okula güneş paneli kurdu. “Solar Schools (Güneş Okulları)” adı verilen ve ülke çapında başlatılan bu kitlesel fonlama projesi sayesinde toplam 2 bin 370 güneş paneli kuruldu.
Ayrıca Cardiff Üniversitesi Katalizör Enstitüsü’nden bilim insanları, güneş ışığı ve uygun maliyetli katalizör kullanarak çimden hidrojen elde etmeyi başardı. Prof. Michael Bovvker yaptığı açıklamada, “Hidrojen geleceği yenilenebilir enerjiye taşımada çok önemli. Ve araştırma gösteriyor ki bahçe çimi hidrojen elde etmemiz için iyi bir araç. Bu yolla bir çeşit ham biokütle hidrojen üretiminde kullanılmış olacak” dedi.
ABD
Karbonu yüzde 80 düşürdü
ABD, son 15 yılda rüzgar ve güneş enerjisi kullanarak karbon emisyon oranlarını yüzde 80 düşürmeyi başardı. Üstelik bu başarının bedeli kullanıcılara faturalarda asla yansıtılmadı. Ancak ülke toplam enerji ihtiyacının sadece yüzde 13’ünü yenilenebilir kaynaklardan sağlayabiliyor.
Teknoloji devi Apple’ın daha önce Çin’de güneş enerjisine yaptığı yatırımları biliyoruz. Şirket CEO’su Tim Cook “Çin’deki fabrikalarında kullanılan tüm enerjinin yüzde 100’ünü yenilenebilir kaynaklardan karşılama” sözü vermişti. Apple şimdi de Çin’in en büyük rüzgar şirketi olan Goldvvind ile ortak bir rüzgar enerjisi projesine başlayacaklarını açıkladı. Apple’ın Çevre ve Sosyal Politikalardan Sorumlu Başkan Yardımcısı Lisa Jackson’ın Aralık 2016’da yaptığı açıklamaya göre, Çin’in Henan, Shandong, Shanxi ve Yunnan bölgelerinde yeni rüzgar enerji santralleri kurulacak. Üretilen enerjiyi Apple’ın arz zincirinde yer alan şirketler kullanacak.
Maryland Üniversitesi’ndeki bilim insanları ise, pillerin ve bataryaların çevreye zarar veren önemli bileşenlerinin yerine yaprak kullanmayı başardı. Bu teknoloji ile malzemesi yaprak olan çevreye zararsız piller üretmek mümkün olacak.