Merkez Bankası faiz adımlarını dikkatli atıyor
Merkez Bankası yüzde 8 olan politika faizine dokunmadı. Marjinal fonlama oranını yüzde 8.5’ten yüzde 9.25’e yükselten banka, geç likidite penceresi borç verme faizini ise yüzde 10’dan yüzde 11’e çıkarıldı…
MERKEZ Bankası 2017 yılının ilk toplantısında politika faizine dokunmayarak, yüzde 8 düzeyinde sabit tuttu. Marjinal fonlama oranını yüzde 8.5’ten yüzde 9.25’e yükselten Merkez Bankası, borçlanma faiz oranını yüzde 7.25 düzeyinde sabit bıraktı. Merkez Bankası, geç likidite penceresi borç verme faiz oranını 100 baz puanlık artışla yüzde ll’e çıkardı. 10 Ocak’tan bu yana aldığı kararlarla döviz kurundaki spekülatif yükselişi durduran Merkez Bankası, döviz piyasasında iktisadi temellerle uyumlu olmayan sağlıksız fiyat oluşumları gözlenmesi halinde likidite araçları ile gerekli tedbirlerin alınacağını açıkladı.
POLİTİKA FAİZİ DEĞİŞMEDİ
Geçen haftanın önemli gündem başlıklarından biri Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun (PPK) vereceği faiz kararıydı.
2017 yılında en az sekiz PPK toplantısı gerçekleştirecek olan Merkez Bankası, bu yılın ilk toplantısını 24 Ocak’ta yaptı. Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya başkanlığında toplanan PPK 1 haftalık repo faizini yüzde 8 düzeyinde sabit bıraktı. Kasım ayı toplantısında bir hafta vadeli repo ihale faiz oramnı yüzde 7.5’ten yüzde 8’e yükselten Merkez Bankası, politika faizini Aralıkta da sabit bırakmıştı.
24 Ocak’ta Merkez Bankası, bir süredir bankaları yönlendirdiği geç likidite penceresi uygulaması çerçevesinde, bankalararası para piyasasında saat 16.00-17.00 arası gecelik vadede uygulanan Merkez Bankası borçlanma faiz oranını yüzde sıfır düzeyinde sabit tutarken borç verme faiz oranını yüzde 10’dan yüzde ll’e yükseltti. 12 Ocak’tan bu yana 1 hafta vadeli repo ihalesi açmayan Merkez Bankası, TL ve döviz likiditesi yönetimindeki esnekliğin ve araç çeşitliliğinin artırılması amacıyla 17 Ocak itibarıyla TL depoları karşılığı döviz depo piyasasını açmıştı. İlk olarak 18 Ocak’ta TL depo karşılığı döviz depo ihalesi açan Merkez Bankası, bu ihalelere düzenli olarak devam ediyor. Merkez Bankası’nın 26 Ocak’ta açtığı 500 milyon dolarlık döviz depo ihalesinde TL için faiz oranı yüzde ll’e yükseltilerek geç likidite penceresi seviyesine getirildi, ihaleye 1.28 milyar dolar teklif geldi. Merkez Bankası, 27 Ocak’ta ise TL depo karşılığı döviz depo ihalesinde TL için faiz oranını yüzde l’de tutarken, teklif tutarını 1 milyar dolara çıkardı. İhaleye 1.93 milyar dolar teklif geldi.
KURA ÖRTÜLÜ BASKILAMA
TOBB ETÜ Öğretim Üyesi Dr, Cahit Sönmez, Merkez Bankası’nın tam anlamıyla faiz artırımı yapmadığını, bu iki kanalı kullanarak ağırlıkla ortalama fonlama oranını yükselttiğini belirtiyor. Böylece Merkez Bankası’nm örtülü olarak kurları baskılamaya, TL’yi ön plana çıkarmaya gayret ettiğini söyleyen Sönmez. “Sol eliyle sağ kulağını göstermeye çalışıyor. Piyasa aktörleri bunun farkında olduğu için Merkez Bankası’nın son kararının fazla etkili olacağım düşünmüyorum” diyor.
PPK’nın açıklamasında son dönemde açıklanan verilerin iktisadi faaliyetin kısmi bir toparlanma sergilediğine işaret edilerek, iç talebin göreli olarak daha zayıf seyrederken Avrupa Birliği ülkelerinin talebindeki artışın ihracat üzerindeki olumlu etkisini sürdüğü vurgulandı. Toplam talep gelişmelerinin enflasyona düşüş yönünde katkı verdiğine dikkat çekilen açıklamada, son PPK toplantısından bu yana döviz kurlarında gözlenen aşırı hareketliliğin enflasyon görünümüne dair yukarı yönlü riskleri artırdığı vurgulandı.
Enflasyon görünümündeki bozulmayı sınırlamak amacıyla parasal sıkılaştırmanm güçlendirilmesine karar verildiğini belirten PPK, “Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlardaki gelişmeler yakından izlenerek ihtiyaç duyulması halinde ilave parasal sı-kılaştırma yapılabilecek. Ayrıca, döviz piyasasında iktisadi temellerle uyumlu olmayan sağlıksız fiyat oluşumları gözlenmesi halinde likidite araçları ile gerekli tedbirler alınacak” ifadelerini kullandı.
ÜÇ ENDEKS GÜNCELLENDİ
97 konuda 351 bülten yayımlayan Türkiye İstatistik Kurumu (TOIK), Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), Yurt İçi Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) ve Ekonomik Güven Endek-si’nde revizyona gitti. TÜFE’de yapılan güncellemelerden ilki mevsimsel ürünler için sabit ağırlık sistemine geçilmesi oldu. TÜFE hesaplamalarında, 2017 Ocak ayı itibarıyla mevsimsel ürünlerin her ay farklı bir ağırlığa sahip olduğu değişken ağırlık yöntemi yerine, Avrupa Birliği tarafından önerilen, her ürünün yıl boyunca ve bütün aylarda aynı ağırlığa sahip olduğu sabit ağırlık yöntemi kullanılacak. Sabit ağırlık sistemine geçilmesinin temel amacını “dalgalanmayı azaltmak” olarak ifade eden TÜ1K Başkanvekili Mehmet Aktaş, sabit ağırlık kullanılmasının genel endeksin dalgalanmasını yüzde 10 düşürdüğünü, mevsimlik meyve sebzelerin 12 ay boyunca sabit ağırlıkla sepet içinde yer alacağını belirtti.
GIDANIN AĞIRLIĞI AZALDI
TÜFE sepetinin ağırlık yapısı güncellen-di. Ana harcama gruplarından gıda ve alkolsüz içecekler grubunun ağırlığı 23.68’den 21.77’ye, konut, su, elektrik, gaz ve diğer yakıtlar grubunun ağırlığı 15.93’ten 14.85’e, giyim ve ayakkabı grubunun ağırlığı 7.43’ten 7.33’e düşürüldü. Alkollü içecekler ve tütün kaleminin ağırlığı yüzde 4.98’den yüzde 5.87’ye, ulaştırmanın payı yüzde 14.31’den yüzde 16.31’e, lokanta ve otellerin payı yüzde 7.47’den yüzde 8.05’e yükseltildi. TÜFE’de tüketim sepeti ve ağırlıklarda kullanılan veri kaynaklarının hanehalkı bütçe anketi, çıkış yapan ziyaretçiler anketi, kurumsal nüfus bireysel tüketim harcaması anketi olduğunu söyleyen Aktaş, ana harcama gruplarındaki gıda ile temel değişimin kaynağının, yurtdışı ziyaretçilerle ilgili olduğunu belirterek, sepetin hesaplamasında herhangi bir metodolojik değişimin bulunmadığı-ıın altını çizdi. Aktaş, ’yurtdışından gelenlerin gıda harcamalarının bir bölümünün otel ve lokanta bölümünde görüldüğüne dikkat çeken Aktaş, lokanta ve otellerin payının yüzde 8.05’e çıktığının altını çizdi.
ENFLASYON SEPETİNDE DEĞİŞİKLİK
TÜFE sepetinin kapsamı da güncellendi. Sepete üç ürün girdi, altı ürün çıktı. Buna göre TÜFE sepetine, stor perde, derin dondurucu ve test kitabı eklenirken, düz cam, pamuklu bebek çorabı, paket pamuk, madlen çikolata, uydu alıcısı ve taze bamya sepetten çıkarıldı. Özel kapsamlı TÜFE göstergeleri revize edildi ve kapsamı genişletildi. Özel kapsamlı TÜFE göstergelerinden işlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içecekler, tütün ürünleri ile altın hariç (H) ve enerji, gıda ve alkolsüz içecekler, alkollü içecekler ve tütün ile altın hariç (I) endeksinin yanı sıra; işlenmemiş gıda, alkollü içecekler tütün hariç TÜFE’den oluşan (J) endeksi de yayınlanacak.
Yİ-ÜFE’DE GÜNCELLEME
Yurt tçi Üretici Fiyat Endeksi’nde (Yl-ÜFE) zincirleme endeks yapısı gereği ürünler, firmalar, ağırlıklarda güncellemeler yapıldı. Ağırlıklar yeni ulusal hesaplar serisine uyumlu revize edildi. Yl-ÜFE’de kısım düzeyinde ağırlıklar 2017 yılında madencilik ve taşocakçılığı sektöründü yüzde 3.36’ya, elektrik, gaz üretim ve dağıtımı yüzde 6.81’e, suyun toplanması, arıtılması ve dağıtılmasında yüzde 1.03’e gerilerken, imalatın ağırlığı yüzde 88.79’a yükseltildi. YÎ-ÜFE kapsamına, biri madencilik ve taş ocakçılığı sektöründen, diğerleri imalat sanayi sektöründen olmak üzere toplam 44 ürün eklendi. Firma ve fiyat sayısı artırıldı, üretimi sona eren madde ve firmalar kapsamdan çıkarıldı. Ekonomik güven endeksinde ise seri tutarlılığını iyileştirmek üzere zaman serisi derinliği artırıldı. 3 Şubat’ta açıklanacak ocak ayı TÜFE ve YÎ-ÜFE ile 30 Ocak’ta açıklanacak ekonomik güven endeksi verileri, güncellemeler doğrultusunda açıklanacak.
“METODOLOJİDE BİR SORUN YOK”
TOBB ETÜ Öğretim Üyesi Cahit Sönmez, TÜlK’in “Zincirleme Laspeyres” modeli ile enflasyonu hesapladığını belirterek, istatistiki yöntem ve metodolojide bir sorun olmadığını, bu hesaplamaların Eurostat ile de uyumlu olduğunu vurguladı. Sönmez, şunları kaydetti:
“Birincisi, hanehalkı tüketimlerinin belirlenmesinde kullanılan sorular ve seçilen ömeklem grubu; İkincisi ise, farklı gelir gruplarının benzer ürünlere aynı oranda pay ayırdıkları varsayımı… TÜÎK’in yaptığı çalışmaya göre milli gelirden en fazla pay alan birinci yüzde 20’lik grup gıdaya yüzde 15.1 pay ayırırken, en düşük pay alan beşinci 20’lik grup toplam gelirinin yüzde 28.8’i ile gıda harcaması yapıyor. Dolayısıyla, yüzde 10 gıda enflasyonu düşük gelirli bir kişinin gelirinin yüzde 3.5’ini kaybetmesine neden olurken yüksek gelirli bir kişinin gelirinin sadece yüzde 1.5’ine etki yapacak. Bu belirgin ayrışmayı konut ve ulaştırma gruplarında da görebiliyoruz. Bu nedenlerle kaçınılmaz olarak sokağa daha doğrusu hane-halkına enflasyon yansıması farklılık gösterebiliyor. Enflasyonun sağlıklı ölçümlenmesi hem gelir dağılımındaki bozulma hem de reel faizin yeterli olabilmesi açısından hayati önem taşıyor.”
KONUT SATIŞLARINDA REKOR
Türkiye genelinde konut satışları 2016’da bir önceki yıla göre yüzde 4 artışla 1 milyon 341 bin 453’e ulaştı. Konut satışları bu düzeyi ile tarihi rekor kırdı. TÜ1K verilerine göre, Türkiye genelinde satılan konutların 449 bin 508’i ipotekli, 891 bin 945’i ise diğer satış türünde gerçekleşti.
Konut satışlarında 2016 yılında, İstanbul 232 bin 428 konut satışı ile ilk sırayı aldı. Satış sayılarına göre İstanbul’u, 144 bin 570 konut satışı ile Ankara, 81 bin 316 konut satışı ile İzmir izledi. En az satış ise 130 konut ile Hakkari’de gerçekleşti.
Türkiye genelinde 2016’da yabancılara 18 bin 189 konut satıldı. Yabancıya konut satışı 2016 yılında bir önceki yıla göre yüzde 20.3 geriledi. Ülke uyruklarına göre en çok konut satışı Irak vatandaşlarına yapıldı. Irak vatandaşları 2016’da Türkiye’den 3 bin 36 konut satın aldı. Konut satışları 2016 Aralık ayında bir önceki yılın aynı ayma göre ise yüzde 0.1 oranında artarak 142 bin 713 oldu.
Konut sektörünün ekonominin lokomotifi olduğunu ve çok sayıda alt sektörle bağlantısı olduğunu belirten Dr. Cahit Sönmez, konut satışlarında çok az bir artış olsa da bunu olumlu gelişme olarak değerlendirdi.
Sönmez, şunları kaydetti: “Asıl önemli olan konu bu bence. Konut yapan firmalar özellikle döviz ile finansman sağlamış olanlar kur artışından zaten olumsuz etkilenecek.
Eğer yeterli oranda satış yapamazlarsa borç çevirme sorunu yaşayabilirler. Diğer altını çizmemiz gereken nokta, mortgage kredileri kullanımı yüzde 3’ler civarında kalmış. Diğer yöntemler satışlarda daha etkili olmuş.”
TÜKETİCİ GÜVENİ ARTTI
Tüketici güveni 2017 yılı ocakta bir önceki aya göre yüzde 5.6 arttı. TÜIK ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası işbirliği ile yürütülen Tüketici Eğilim Anketi sonuçlarından hesaplanan Tüketici Güven Endeksi 2016 Aralıkta 63.4 düzeyindeyken, 2017 Ocakta 66.9 oldu. Hanenin Maddi Durum Beklentisi Endeksi bir önceki aya göre yüzde 2.9 artarak 2017 Ocak ayında 87.9 oldu. Genel Ekonomik Durum Beklentisi Endeksi yüzde 3 oranında artarak 88.6 düzeyine yükseldi, işsiz Sayısı Beklentisi Endeksi gelecek 12 aylık dönemde işsiz sayısında düşüş bekleyenlerin artmasından kaynaklı olarak Ocak 2017’de bir önceki aya göre yüzde 5.4 oranında artarak 68.9 oldu.
SEKTÖREL GÜVEN ENDEKSLERİ
TÜIK’in geçen hafta açıkladığı güven endekslerinden biri de Sektörel Güven Endeksi oldu. TÜİK verilerine göre ocak ayında sektörel güven endeksleri geriledi. Mevsim Etkilerinden Arındırılmış Hizmet Sektörü Güven Endeksi ocakta bir önceki aya göre yüzde 6.2 azalarak 87.5 değerine düştü. Perakende Ticaret Sektörü Güven Endeksi ocakta bir önceki aya göre yüzde 0.2 azalarak 95.9, İnşaat Sektörü Güven Endeksi yüzde 1.7 azalarak 74.8 düzeyinde gerçekleşti.
Merkez Bankası’nın 2 bin 94 işyerinin yanıtlarından elde ettiği İktisadi Yönelim Anketi sonuçlarına göre, bu yıl ocak ayında re-el kesimin güven bir önceki aya göre 1.4 puan azalarak 97 seviyesinde gerçekleşti. Mev-simsellikten Arındırılmış Reel Kesim Güven Endeksi bir önceki aya göre 3.1 puan azalarak 100.5 puan seviyesinde gerçekleşti.
Merkez Bankası’nın 2 bin 94 katılımcıdan yanıt aldığı iktisadi yönelim anketi yanıtlarının ağırlıklı olarak toplulaştırılmasından elde edilen verilere göre imalat sanayi kapasite kullanımı 2017 yılı ocak ayında geçen yılın aynı ayma göre 0.6 puan artışla yüzde 75.5 seviyesinde gerçekleşti. Kapasite kullanımı bir önceki aya göre 1 puan azaldı. İmalat sanayi genelinde mevsimsel etkilerden arındırılmış kapasite kullanım oranı bir önceki aya göre 1 puan, geçen yılın aynı ayına göre 0.9 puan azalarak yüzde 74.3 oldu.