Teknoloji mi, insan mı?
MİLYAR dolarlık küresel şirketler, başarılı bir gelecek için çalışanlarından çok yapay zeka ve maddi varlıklarına güveniyor. İnsan kaynağı bakımından oldukça “acı” olan gerçek, global insan kaynakları ve organizasyonel danışmanlık şirketi Korn Ferry’nin 800 şirketin CEO’su ile yaptığı anketten çıktı. Ankete katılan dev şirketlerin yöneticileri, gelecekte şirket için insanın değerinin giderek düşeceğini söylüyor.
Ankete katılan yöneticilerin yüzde 63’ü beş yıl içinde rekabetçilik bakımından ana kaynağın teknoloji olacağını düşünürken, yüzde 67’si teknolojinin şirkete daha çok değer katacağını öngörüyor. Katılımcıların yüzde 44’üyse otomasyon, robotik ve yapay zekanın iş yaşamına daha çok dahil olmasıyla gelecek iş tanımında insanın büyük ölçüde “konu dışı” kalacağı tahminini yapıyor.
Haberler bununla da bitmiyor. Yöneticilere “şirketin gelecekte sahip olması gereken en önemli varlıklar” sorulduğunda şu sıralama ortaya çıkıyor: teknoloji, Ar-Ge ve inovasyon, ürün/hizmet, marka yaratmak ve emlak (şirketin sahip olduğu ofis, fabrika ve araziler).
HİSSEDARLAR BASKI KURUYOR
Dev şirketleri yöneten CEO’lar için teknoloji o kadar önemli ki düşüncelerinin merkezinde tamamen bu konu var. CEO’la-rın harcadıkları zaman, strateji belirleme ve finansal yatırımda teknolojinin payı yüzde 40-60 oranında. CEO’ların yüzde 40’ı hisse sahiplerinin de teknoloji başta olmak üzere maddi varlıklara yatırım yapılmasını doğrudan ifade ettiğini aktarıyor. Korn Ferry Küresel Yönetim Müdürü Jean-Marc Laouchez bu araştırmayla ilgili olarak, “Yöneticilerin maddi veriler üzerinden hareket ettiğini görüyoruz. Belirsizlik karşısında önceliklerini görebilecekleri, dokunabilecekleri ve ölçebilecekleri teknoloji gibi yatırımlara vermek ve düşünce, planlama ve yönetimlerini buna göre koordine etmek istiyor. Teknoloji, inovas-yon ve ürünlerin değerini doğrudan etkileyen insan olsa da, insana tam olarak bir değer biçmek çok daha zor” yorumunu yapıyor. Korn Ferry nin Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Alan Guarino ise, “Yarının iş gücünde teknolojinin önemli bir rolü olacağı ve giderek yaygınlaşacağı kesin. Ancak değerini insanlar üzerinden artırmak isteyen şirketler için liderlik ve sorumluluk alma gibi insani beceriler, şirket kültürünü belirlemek ve yönetmek bakımından, şirketin başarısını etkileyecek kritik faktörler olacak” sözleriyle C-suit olarak tanımlanan tepe yöneticilerin gelecekteki iş yaşamında daha da değer kazanacağının ipuçlarını veriyor.
Sanal gerçeklikle Trump ile Oval Ofis turu
ABD’li Mavlrınes Scottt isimli sanal gerçeklik prodüksiyon uzmanı tarafından yaratılan Wide Avvake (Büyük Uyanış] isimli sanal gerçeklik uygulaması, bizi ABD Başkanı Donald Trump’ın yeni yerleştiği Oval Ofis’e götürüyor.
Uygulamada, son derece gerçekçi görünen Trump, gece saat 2’de Oval Ofis’teki masanın önünde bir eli cebinde, diğer eli üzerinde bir tabanca bulunan masanın üzerinde duruyor. Ofis ve Trump’ın yüzü sizin yönetiminizle aydınlanırken, yaratılan ortamın gizem dolu olması Trump’ın aklından neler geçtiğiyle ilgili yorumlarda bulunmamızı sağlıyor. Scott, ABD’nin 45’inci başkanı olan Donald Trump’ın acil bir durum karşısında gece 2’de uyandırıldıktan sonra ofise geldiği ve bir karar almaya çalıştığı hissini çok gerçekçi bir şekilde bizlere aktarmayı başarmış.
Kalbe kan pompalayan robotik protez
İrlandalı bilim kadını Dr. Ellen Roche, kalbin atmaya devam etmesini sağlayan silikondan bir “yumuşak robot” protez geliştirdi. Her yıl milyonlarca kişinin hayatını kurtarabilecek bu protez, kalbin çevresine adeta yapıştırılarak, hayati organın fonksiyonunu kaybetmesi durumunda devreye giriyor.
İrlanda’daki NUI Galway Üniversitesi araştırmacı doktorlarından Roche’nin Science Translational Medicine isimli tıp dergisinde de yayınlanan protezi, kanın pompalanmasını sağlayarak kalbin “teklemesinin” önüne geçiyor.
Silikon robot protez, kalbi tam olarak sarmalayarak organın bir parçası haline geliyor ve kalbin ritmiyle birlikte hareket ediyor. Böylece kalbin fonksiyonunu tam olarak yerine getirmemesi halinde kan dolaşımına yardımcı oluyor, ancak kan dolaşım sistemiyle doğrudan temasa geçmiyor. Aynı görevi görmek üzere geliştirilen mevcut mekanik aparatlarsa kalbin içine yerleştiriliyor. Bu aparatlar kalp dokusuyla birebir temas ediyor ve devreye girmesi halinde vücut otomatik olarak cevap veriyor. Söz gelimi kan pıhtılaşmasının önüne geçilebiliyor.
Tıp uzmanları, Roche’nin geliştirdiği yöntemin dışarıdan kalbi sararak müdahale ettiğini hatırlatarak insan kalbi üzerinde de denenmesi gerektiği yorumunu yapıyor. Roche, son beş yıldır silikon, plastik, fiber, lastik gibi yumuşak ve esneyebilen malzemelerden yapılan “yumuşak robotların” sağlık sektöründe sıkça kullanılmaya başladığını belirterek bu teknolojinin vücuttaki organ ve uzuvların fonksiyonunu sağlamak üzere tasarlandığını söylüyor.