Japonya geleceğini rüzgâr enerjisine bağladı
Japonya dünyanın en büyük rüzgâr enerjisi tesislerini denizde kuruyor. Denizel alanlar için yapılan simülasyon testleri ise yeni bir mesleğin ortaya çıktığını gösteriyor…
“FUKUSHİMA nükleer felaketinden sonra enerji politikamızda önemli değişiklikler yaptık. Ülkemizin batısında yer alan Kashiwazaki Kariwa nükleer santrali üzerinde incelemelerimiz devam ediyor. Aktif fay hattı üzerinde olduğu kesinleşirse buradaki reaktörleri kapatacağız. Esasen Fukushima felaketinden sonra bazı santraller yeni düzenleyici kurallar ışığında devre dışı bırakıldılar. 14 reaktör için ciddi incelemelerimiz gündemde. Bu gelişmeler karşısında rüzgâr enerjisinden maksimum yarar sağlamak ulusal hedefimiz. Enerji gereksiniminde offshore rüzgâr istasyonları daima geleceğimizin sembolü olacak.”
Fukushima nükleer santraline alternatif olarak devreye giren ilk rüzgâr türbininin açılışı sırasında Japonya’nın ekonomi ve sanayiden sorumlu Devlet Bakanı Kazuyoshi Akaba, geçen ay bu ifadeleri kullandı.
SİMÜLASYONLA DUYARLI ALANLAR
Bu girişi yapmamın nedeni yıllar önce offshore rüzgâr türbinlerinden kısaca bahsetmiş olmam. O tarihlerde bırakın offshore’u karasal türbinler bile yeni yeni biliniyordu. Daha sonra Ege Denizi üzerinde bu yöntemi uygulamanın yararlarına sıkça değinmiştim. Bugün rüzgâr enerjisi tüm ülkelerin gündeminde yerini aldı, giderek popüler hale geliyor.
Neden rüzgâr eneıjisi? Açıklamaya bile gerek yok. Sürdürülebilir enerji kaynakları içinde en temizi. Ne çevre kirliliği var ne de kaynak sıkıntısı. Kurulum maliyeti yüksek. Ama kendini rahatça amorti ediyor.
Biraz görüntü kirliliği yaratması ileride baş ağrılarına neden olabilir. Deniz yüzeyinde kurulacak yerlerin saptanması önemli. Neyse ki ‘özel simülasyon’ çalışmalarıyla elektronik ortamda en ideal noktaları bulmak mümkün.
Şimdi açık denizlere kurulan offshore rüzgâr türbinleri devletlerin enerji politikalarında daha çok yer alıyor. Son zamanlardaki ilginç gelişme Fukushima nükleer felaketinden sonra Japon hükümetinin denizlerde en duyarlı noktalara rüzgâr türbinleri inşa etmesi.
Geçen ayın ortalarında Fukushima açıklarına taşınarak denize sabitlenen ilk rüzgâr türbini dünyada epey ses getirdi. Japonlar hızla nükleerden rüzgâr enerjisine geçiyor. Yakın bir gelecekte Fukushima açıklarında 143 türbinle yılda 1 gigavat üzerinde enerji elde edilecek. Hedef kısa zamanda 1.5 gigavatm üzerine çıkmak. Bilinen sistemlerle İngiltere denizel yüzeyde 140 türbinle ancak 505 megavat güç elde edebiliyor.
DENİZEL ORTAMDA VERİM YÜKSEK
Gelişmeler rüzgâr enerjisi tarihinde bir milat. Aynı büyüklükteki tesislere göre yüzde 35 daha fazla enerji sağlanacağı saptanmış. Türbin verimliliği en yüksek düzeyde…
Kıyıdan 20 kilometre açığa inşa edilmeye başlanan sistemin benzerleri zaman içinde başka yerlere de kurulacak. Balıkçılığı etkilememesi ve tek merkezden otomasyonla yönetilmesi AB’deki benzerlerine göre üstünlükleri. Üstelik nükleer felaket sonrası bölgede yeniden nüfus dengesi sağlanıyor.
Japonlar bu gelişmiş teknolojiyi dünyaya pazarlamayı düşünüyor. Bu konuda konsorsiyum lideri Marubeni Corp. agresif yatırımlar yapıyor. Japonya’daki nükleer santraller zamanla ya dondurulacak ya da küçültülecek. Sistemin büyük yararı ithal doğalgaz ve petrol maliyetlerini hissedilir ölçüde aşağıya çekmesi.
Genellikle Kuzey Avrupa ülkelerinde kıta sahanlığı içinde deniz tabanına sabitlenen türbinler çapa sistemiyle daha derinlere de bağlanabiliyor.
Japonya’daki örnek şimdilik yarı yüzer nitelikte.
Denizden 100 kilometre açıkta gürültü ve görüntü kirliliği yaratmadan geniş üretim sahaları yaratmak mümkün. İşin sırrı denizde kararlı rüzgâr koridorlarını tespit için geliştirilen simülasyon sisteminin başarısında. İyi noktalar bulunduğunda ortalama verim en az 1,6 kâtına çıkıyor. Gereğinde yüzen trafolara bağlanan türbinlerin taşınması oldukça kolay.
YENİ İŞ: SİMÜLASYON MODELLEMESİ
Medya günlerdir rekabetçi geleceğin rüzgâr enerjisinde olduğunu vurguluyor. Japonya’da 2020 hedefi aynı teknikle 40 gigavat düzeylerini aşmaya kilitlenmiş. Asya Pasifik ve Kuzey Amerika bu gelişmeleri yakından izliyor, işbirliği yönünde ciddi adımlar var. Çin ve Güney Kore şimdiden bu teknolojiye odaklanmış durumda. Muazzam rüzgâr potansiyelinin olduğu kıyı ve açıklar tek tek etüt ediliyor.
Japonya’nın geliştirdiği prototip türbin şimdilik 80 metre uzunluğundaki kanatlara sahip. Kanatlar daha da uzayabilir. Yükseklik yaklaşık 110 metre. Türbinler olası deprem tehlikelerinden etkilenmeyecek şekilde projelendirilmiş. Deniz tabanında 120 metreye kadar inilmiş durumda. Daha derin sular için bağlantı hatları dizayn edilebiliyor. Yakın gelecekte 2 megavatlık dev türbinlerin ufku kaplaması an meselesi.
Sonuç olarak nükleer tesisleri askıya alan Japonya bu konuda yeni projeler geliştirerek denizden daha çok yararlanmak istiyor. Bu süreç üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor.
Özel sektör ve devlet konsorsiyumlar kurarak yeni bir politikayı devreye sokabilir. Küresel sisteme katkıda bulunacak proje çalışmaları için Türkiye hayli gelişmiş insan gücüne sahip.
Önerimiz, bu işe gönül verenlerin desteklenmesi. En azından başlangıçta simülasyon çalışmalarıyla projeleri boyutlandıracak uzmanlar özendirilebilir. ‘Simülasyon çalışmaları’ denizlerin kıyı ve açıklarındaki değişken rüzgâr rejimini tespitte çok işe yarıyor.
Japonya’nın girişiminden sonra rüzgâr enerjisinde noktasal verimlilik araştırmaları son yılların ilginç işi haline gelmiş durumda. Konuya odaklanan girişimciler hem iyi para kazanacaklar hem de yatırımcıları bu işe daha hızlı yönlendirebilecekler.
• Coğrafi konumu itibariyle Ege Denizi dünyadaki düzenli rüzgâr rejimine sahip sulardan biri. Kıta sahanlığının makul derinliklerde olması burada offshore enerji tesislerinin kurulmasını mümkün kılıyor. Ekim – Mart ile Nisan – Eylül arasında oluşan rüzgârların kıyı Ege’de düzenlilik gösterdiği biliniyor.
• Meteorolojik haritalar özellikle büyük Yunan adaları ile Türk karasuları arasında kalan boğazlarda düzenli rüzgârların oluştuğunu gösteriyor. Balkanlar ve Karadeniz’den gelen kuzeyli rüzgârlara karşı, mevsimsel olarak güneyli sert rüzgârların bulunması enerji verimini arttırabilir.
• Saroz açıkları, Çeşme Boğazı gibi yerler ilk anda dikkat çeken noktalar. Rodos eşiği nedeniyle daha derin suların olduğu Güney Ege bu konuda şanslı. Ancak burada yüzer tipte türbinlerin kurulması gerekiyor. Çeşme’nin yukarısında kuzeyli, aşağısında ise güneyli rüzgârlar hâkim.
9 Balkanlar ile Basra Körfezi arasında oluşan basınç farkı Karayel denilen rüzgâr tipini oluşturuyor. Karayel Ege Bölgesi’nde oldukça etkin. Bu rüzgar offshore türbinleri besleyecek en önemli türlerden.
• Devamlı güneş alan kara parçaları ile deniz arasında sıcaklık farkı nedeniyle yerel rüzgâr koridorları oluşuyor. Bu noktalar belli uzaklıkta rüzgâr türbinleri için ideal yerler. ‘Etesians’ adı verilen verimli rüzgâr akımı ise yazın Ege sahillerini uzun süre etkiliyor. Devamlılık gösterdiği lokal yerler de var. Balkanlarda oluşan yüksek basınç ile İç Ege’de oluşan alçak basınç etkisiyle çok sık ortaya çıkması Ege için bir kazanç.
Nur Demirok
• Belli dönemlerde Afrika’nın kuzeyinde yüksek; Karadeniz ile Hazar Denizi’nde alçak basınç nedeniyle oluşan lodos tipleri özellikle Ege’nin bazı yerlerinde düzenlilik gösteriyor. Tüm bu bölgelerde duyarlı simülasyon çalışmaları yapılarak yatırımcılar bu işe daha kolay özendirilebilir.