Sosyal medyada “linç” dönemi
Dikkat!.. Uçaktan attığınız bir yolcu ya da düşüncesizce atılan bir tweetin şirketinize bedeli 1 milyar dolar olabilir. İtibar ve prestij kaybı cabası…
SOSYAL medyanın tahminlerin çok daha ötesinde bir güce ulaştığını fark etmeyen yoktur sanırım. Dünyanın herhangi bir bölgesinde sosyal medyanın devlet yıktığını duysak hiçbirimiz şaşırmayacağız neredeyse… Ne de olsa tek bir hashtag ile göklere yükselen veya yerin dibine giren şirketlere çok sık tanık oluyoruz.
Sosyal medya krizi şirketlerin ajandasında ekonomik krizden bile daha büyük tehdit olmaya başladı. Sadece son birkaç yılda hem ülkemizde hem dünyada kaç CEO’nun ya da icra kurulu üyesinin kariyerine son verdi bilinmez. Bu büyük tehdidi görmezden gelmek ya da iş işten geçtikten sonra “özür dilemenin” pek işe yaramadığını Nisan ayında canlı canlı izleme fırsatımız oldu hatırlarsanız. Kullanmazsanız, tüketicilerle yakınlaşma ve bağ kurma gibi önemli bir fırsatı kaçırıyorsunuz. Yakın olmak ise çok dikkatli davranmayı gerektiriyor. İletişim tonunu ayarlayamama, toplumsal hassasiyetleri öngörememe sonucu yapılan en ufak bir gaf bile büyük bir kriz yaşama riskini beraberinde getiriyor.
Yapılan araştırmalar da sosyal medya krizinden kaynaklanan imaj ve itibar kaybının, ekonomik ve politik risklerden çok daha tehlikeli olmaya başladığını ortaya seriyor. Nasıl mı? İşte sadece Nisan ajanda tanık olduğumuz en yakın iki örnek…
KRİZİN BEDELİ 1 MİLYAR DOLAR
Geçen ay sosyal medyanın gündemine Amerikan havayolu şirketi United Airlines’m krizi damgasını vurdu. Fazla satılan bilet sonucunda yerde sürüklenerek kabinden indirilen yolcunun yaşadıkları tüm internet aleminde büyük yankı buldu. Havayolu şirketi bunun, o uçuşta uçması gereken ancak yer bulamayan şirket çalışanlarına yer açmak için yapıldığım açıklamıştı. Görüntülerin sosyal medyaya taşınması büyük bir linç kampanyasını da beraberinde getirdi.
Sonuç mu? Sosyal medyadaki linç kampanyasıyla şirketin hisselerinin sadece 1 günde yaklaşık yüzde 5 değer kaybettiği açıklandı. Yine yapılan haberlere göre bu rakam tahminen 1 milyar dolara denk geliyor.
Akabinde iletişim akademilerinin ders kitaplarına veya PR ajanslarının sunumlarına girecek türden bir “sosyal medya krizi yönetememe” vakasını daha izleme fırsatımız oldu. Havayolu şirketinin sözcüsü, hisse değerlerinin düşmesi ve yaşanan mali kayıp sonrası sessizliği bozarak koltuk sayısından fazla bilet satılmış olduğunu doğruladı ve skandaldan ötürü özür diledi. Geç kalınmış bu özürden dolayı linçin devam ettiğini ve sosyal medya boykotunun etkilerinin sürdüğünden bahsetmeye gerek var mı? Bu yaşananlardan sonra United Airlines’m zedelenen imajını nasıl düzelteceğini çok merak ediyoruz.
SOSYAL MEDYA SANSÜRÜ MÜ?
Benzer bir geç kalınmış özür de Türkiye’den. Ülkemizin en çok sevilen markalarından Pmar’m sahibi Yaşar Holding’in patronu Selim Yaşar da son dönemde sosyal medyada yaşadığı kriz ve boykot sonrası yine sosyal medya hesabından bir açıklama yaparak özür diledi.
Bu arada hemen ekleyelim; United Airlines’m krizinin bir kurbanı daha oluşmuş durumda. Krizin çıkmasına ön ayak olan sosyal medya mecralarmdan Twitter, sonrasında United Airlines hakkındaki yorumları sildiği ve eleştirilere sansür uyguladığı iddiasıyla, kendi krizini yarattı. Konuya ilişkin tweet’lerin silindiği iddiası “Twitter reklamverenine kıyamadı” tezleriyle güçlendirildi. Üstüne Twitter’ın sessizliğini koruması, iddiaların da haksız olmadığı görüşünde olanların sayısmı artırdı. İster istemez akıllara, sosyal medyanın o kadar da kontrolsüz ve özgür olmadığını getirmiş durumda.
Mobilde reklam bereketi
NİELSEN Türkiye, MMA Türkiye “2016 Mobil Reklam Harcama Araştırma” raporunu açıkladı. Araştırmaya göre, 2016’da mobil mecralara yapılan reklam yatırımları 122 milyon TL düzeyinde gerçekleşti. Bu yatırımlar karşılığında ise toplam 22.3 milyar reklam gösterimi gerçekleşti. Facebook, Tvvitter, Goog-le ve Youtube gibi sosyal medya ve arama mecralarının, rapor hesaplamalarının dışında tutulduğunu ekleyelim.
Araştırmaya göre, yüzde 24 pay ile mobil reklamların en sık kullanıldığı sektör elbette telekom. Onu yüzde 6’lık payla otomotiv, ulaşım ve yan sanayi izlerken, kozmetik ve kişisel bakım, finans, yayıncılık, inşaat ve dekorasyon yüzde 5’er paya sahip bulunuyor. Gıdanın payı yüzde 4, tekstil sektörünün payı ise yüzde 3 seviyesinde.
Araştırma raporundaki bir diğer ilginç veri de mobil uygulamalara yönelik reklam harcamalarının yüzde 69’unun iOS cihazlardan yapılması. Buna karşın Android tabanlı mobil cihazlara yapılan harcamalar yüzde 31 seviyesinde kalmış. Yani App-le’m fendi belli ki mobil reklamlarda da tüm rakiplerini bir kez daha yenmiş durumda.