Haberler

Türkiye Jokey Kulubün’den Atla Terapi Merkezi Projesi

Çok faydalı iki sosyal proje hayata geçti. Biri “Atla Terapi Merkezleri ”, diğeri ise “Kırsalda Kadın Seyisler Yetişiyor”. İlkinde otizm ağırlıklı ve tüm engelli çocuklar terapi ile iyileştirilmeye çalışılıyor. İkincisinde ise kadınlar yeni bir sektöre adım atıyor…

Atla Terapi Merkezleri

TÜRKİYE Jokey Kulübü’nün (TJK) en önemli sosyal sorumluluk projelerinden biri olan ve engelli çocukların tedavisinde destekleyici rol oynayan atla terapi yöntemi, Türkiye’deki hipodromlarda ve merkezlerde yapılmaya başlandı. Kulübün yaptığı projeler sadece bununla sınırlı değil. “Kırsalda Kadın Seyisler Yetişiyor” projesi ile kadınların sektörde aktif rol alması amaçlanıyor.

Atla terapi, Osmanlı İmparatorluğumdan gelen bir kavram. Osmanlı Devleti’nin 300 bin askerle savaştığı dönemlerde ruhsal çöküntüye uğrayan askerlere at tımarı gibi görevler verildiği ve böylece sağlıklarına kavuşmalarına yardım edildiği biliniyor. Halk arasında, ruh ve sinir hastalıkları hastanelerinin tımarhane olarak adlandırılması da buradan geliyor.

Günümüzde atla terapinin temelleri, 1952 yılında Olimpik Grand Prix Atçılık gösterisinde zafer kazanan ve ata binmenin çocuk felcinin iyileşmesine yardım ettiğine inanan, DanimarkalI Liz Hartel tarafından atılmış. 19601ı yıllarda Avrupa, Kanada ve ABD’de kuvvetlendirme denge, postür ve motor fonksiyonlarını artırmak için terapatik binicilik merkezleri kurulmaya başlanmış. Gelişmiş ülkelerde o yıllardan bu yana yaygın olarak kullanılan terapi yöntemi, ülkemizde yeni gelişmeye başlıyor. Türkiye’de şu an Atla Terapi Merkezleri’yle ilgili bir mevzuat bulunmasa da kulübün konuyla ilgili çalışmaları sürüyor.

Daha önce hiçbir canlıyla yakınlık kuramayan çocukların at binmeye başladıktan sonra hayvanlarla bağ kurabilecek duruma geldiği görülüyor. Atla terapi yöntemi ile çocuklar sosyal hayata alışıyor, fiziksel olarak değişiyor.

ATLA TERAPİ MERKEZLERİ

Türkiye Jokey Kulübü’nün (TJK) yakın zamanda Türkiye’de başlattığı iki büyük proje var. Bunlardan biri “Atla Terapi Merkezleri”, diğeri ise “Kırsalda Kadın Seyisler Yetişiyor”. Atla Terapi Merkezleri, engelli çocuklara eğitim veriyor. Kırsalda Kadın Seyisler Yetişiyor projesi ise, kadınların bu alanda istihdam edilmesini ve sektörde daha aktif rol almalarını hedefliyor.

Türkiye’de toplam altı tane Atla Terapi Merkezi var. Bunlar İstanbul, Diyarbakır, İzmir, Bursa, Şanlıurfa ve Adana’da. Yedinci merkez ise yakın zamanda Elazığ’da hizmete girecek. Hedef, Türkiye’deki dokuz hipodroma bu hizmeti taşımak. Eğitimlere katılan çocukların yaş aralığı 2-14 arasında.

Serebral palsi, muskuler distrofi, down sendromu, otizm, amputasyon cerrahisi geçirmiş hastalar, çocuk felci, inme, multipl skleroz (MS), ruhsal ve fiziksel bozukluğu olan çocuklar terapatik seanslara katılabiliyor. Engelli çocuklara şifa olması amacıyla hayata geçirilen merkezlerde verilen hizmetler ücretsiz. Doktor veya fizyoterapistler tarafından ata binebilir raporu verilen, maksimum 65 kg ağırlığındaki çocuklar, merkezlerden yararlanabiliyor.

Atla terapinin engelli çocuklar üzerinde sağladığı etki oldukça fazla. Terapiler, özellikle engelli bireylerde, atm vücut ısısı, yürüyüşündeki dinamik ve ritmik hareketler, birçok sistem ve duyunun uyarılmasını sağlıyor. Ayrıca denge, koordinasyon, duruş kontrolü, ince motorik gelişimlerinin sağlanması, konuşmanın uyarılması ve iletişim becerilerinin artması gibi olumlu etkileri de var.

Atla Terapi Merkezleri’nde 2017 sonuna kadar 2 bin 348 çocuğa, 27 bin 812 kez terapatik biniş yaptırılmış. Merkeze, tekerlekli sandalyeyle gelip yürümeye başlayan, travmaya bağlı olarak terapiden sonra konuşmaya başlayan çocuklar var. Eğitimler her çocuğa göre özel olarak programlanıyor. Bir terapi seansı maksimum 20 dakika sürüyor. Doktor raporuna göre ata binmesi uygun görülen çocuklar 10 seans terapi alabiliyor. Doktorları tarafından gelişim gösterdiği tespit edilen çocuklar tekrar terapi görebiliyor. Bir merkez günde maksimum 120 çocuk kabul edebiliyor. Terapi için özel eğitimli 19 at bulunuyor. İstanbul Veliefendi Hipodromu’nda ise haftada 370 çocuğa terapatik biniş gerçekleştiriliyor.

“GÜVEN DUYGUSUNU GELİŞTİRİYOR”

Atla Terapi Merkezleri’nde psikolog koordinatörlüğünde, fizyoterapistler, binicilik eğitmenleri ve yan yürüyücüler olmak üzere toplam 47 kişi çalışıyor. “Atla terapi yöntemi uyum becerisi ve grup aktivitesi olması nedeniyle kendini iyi hissetme duygusu verir” diyen Apranti Eğitim Merkezi Müdür Yardımcısı ve Psikolog Bercis Merdanoğlu, çocuklarda güven duygusu geliştirdiğini ve öz disiplinin geliştirilmesine yardımcı olduğunu söylüyor. Merdanoğlu, atla terapinin çocuklar ve aileler üzerindeki etkisi hakkında şunları anlatıyor:

“Çocukların dış dünyaya ve kendi hayatlarına olan ilgisi artar, risk alma kabiliyetleri gelişir, sabır gelişimine fayda sağlar. Engelli çocukların rehabilite olmalarına, yaşamdan daha çok keyif almalarına, sosyalleşmelerine, kaliteli zaman geçirmelerine fırsat veren bu yöntem, hem çocuklarda hem de ailelerde mental ve duygusal olarak rahatlama sağlar.”

LİSANSLI KADIN SEYİSLER

TJK’nin diğer projelerinden biri olan “Kırsalda Kadın Seyisler Yetişiyor”, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Türkiye İş Kurumu’nun (İŞ-KUR) bir araya gelerek oluşturduğu bir proje. Amaç, kadınları atçılık sektörüne kazandırmak, ayakları yere sağlam basan, kendine güvenen, çalışan, üreten kadınların rol aldığı bir çalışma ortamı oluşturulması. Projenin ilk adımı Elazığ’da atılmış. Gösterilen yoğun ilgi sonrasında kursların Türkiye genelinde bulunan hipodromlarda devam edilmesine karar verilmiş. 2017’nin ikinci yarısından itibaren İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Adana, Kocaeli, Şanlıurfa, Diyarbakır’da bulunan hipodromlarda hayata geçirilmeye başlanmış. Özet bir bilgi de verelim: Dünyanın gelişmiş atçılık ülkeleriyle kıyaslandığında Türkiye’deki kadın seyis sayısı oldukça düşük. İngiltere, Fransa, Hollanda, ABD gibi ülkelerde kadın seyislerin oranı yüzde 80-95 seviyelerinde seyrederken, Türkiye’de ise bu oran yüzde 0.01 seviyelerinde.

Şu ana kadar lisans alan 148 kadın seyisten 60’ı hipodromlar, haralar, at sahipleri yanında ve binicilik merkezlerinde istihdam ediliyor. Kadın seyislerin yüzde 41’in iş sahibi olması, proje başarısın somut bir göstergesi. TJK’nin hedefi ise bu sayıyı daha da artırmak. Kadınların projeye olan ilgisi büyük. Ankara’da 15, Adana’da 8, Bursa’da 9, Diyarbakır’da 20, İstanbul’da 12, İzmir’de 17, Kocaeli’nde 15, Şanlıurfa’da 14 kadın seyis lisans almış. îlk kez Elazığ’da gerçekleştirilen kurslara 36 kadın katılarak Türkiye’nin ilk lisanslı kadın seyisleri olmuş. Sekiz ilde devam eden kurslardan ise toplam 110 kadın seyis mezunu olmuş.

Eğitime katılan 148 kadından her birinin mesleği ve eğitim seviyesi ise birbirinden farklı. Kimisi arkeolog, kimisi iktisatçı, kimisi tarih, kimisi ise beden eğitimi öğretmeni. Proje kapsamında dersler teorik ve uygulamalı olmak üzere 45 günlük “Modüler Seyislik Eğitimi” görülüyor. Kadın seyis olmak için bazı şartlar var. Hayvanları seven, atların dünyasını merak eden, onların yetiştirilmesine katkı sağlamak isteyen, sekiz yıllık eğitimini tamamlamış, 32 yaş altındaki kadınlar bu eğitimlere katılabiliyor.

Üç merkez, üç kadın seyis

Dilek KAPLAN:
“Seyis olmak isteyen çok kadın var”

“Kırsalda Kadın Seyisler Yetişiyor” projesine katılım sağlayan kadınlardan birisi olan Dilek Kaplan, Diyarbakır Ergani doğumlu. Program Diyarbakır’da açılınca, başvurmuş. Açıköğretim Fakültesi’nde Engelli Bakımı ve Rehabilitasyon Bölümü’nde okuyan Kaplan, atları çok sevdiği için programı bir fırsat olarak görmüş ve meslek olarak seçmiş. Kaplan, eğitimin öncesi ve sonrası hakkında yaşadıklarını şu sözlerle anlatıyor: “Ekonomik kalkınmanın sağlanabilmesi için kadınlara daha çok istihdam yaratılması gerektiğine inanıyorum. Benim çevremde seyis olmak isteyen birçok kadın var. İstihdam alanı sağlandığı takdirde bu projenin devam etmesini çok isterim Erkeklerin çok baskın olduğu bu sektörde daha çok kadının aktif rol alması gerektiğine inanıyorum. Çünkü dünya kadının emeğiyle değişir.”

Işıl ÖSKEN:
“Kadınlar sahaya inmeli”

Projeye katılan kadın seyislerden diğeri, İzmir doğumlu, Ege Üniversitesi Klasik Arkeoloji Bölümü mezunu Işıl Ösken. Atla tanışmasının ardından, iki yıl boyunca İzmir Atlı Spor İhtisas Kulübü’nde eğitim almış ve devam etmek istemiş. Projenin İzmir ayağı açıldıktan sonra başvuruda bulunmuş ve programı başarıyla tamamlamış. “Hobi ile mesleği birbirinden ayrı tutuyorum” diyen Ösken, seyisliği bir meslek olarak gördüğünü ve bu alanda profesyonel olarak çalışmak istediğini söylüyor. Ösken, aldıkları eğitim hakkında ise şunları anlatıyor:

“Program boyunca çok iyi eğitimlerden geçtik. Benim için bu eğitimin en kilit noktası ‘Atlar 500 kiloluk canlılar. Böyle bir canlıyı tehditle, korkutarak değil, şefkat, güven ve sevgiyle eğitebilirsiniz.’ Bana göre aldığımız dersler arasındaki en önemli bilgilerden biriydi. Kadınların sahaya inmesinin sektöre çok faydalı olacağına inanıyorum.”

Sema ÖZCAN:
“Sektörü değiştireceğimize inanıyorum”

Projeye Ankara’dan katılan Sema Özcan, Gazi Üniversitesi İktisat Bölümü mezunu. Hayvanlara olan ilgisi ve sevgisi nedeniyle programa katılmış. Atçılığın erkek egemen bir sektör olduğunu söyleyen Özcan, bu proje sayesinde durumun değişeceğine inanıyor. “Gelişmiş ülkelerde atçılık sektöründe çalışan kadın seyislerin oranı yüzde 95. Türkiye’de bu durum tam tersi” diyen Özcan, kadın seyis programı hakkında şunları söylüyor:

“Bu sektör, ülkemizdeki kadınlar için çok yeni olsa da bunu değiştireceğimize ve ilerleteceğimize inanıyorum. Projeye, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, Türkiye Jokey Kulübü ve Tarım İl Bakanlıklarındaki yetkililer çok büyük destek verdi. İstihdam konusunda da yine aynı desteği göreceğimizi düşünüyorum.”

“Dengesi gelişti”

Serebral palsi hastası olan Nisan Önder’in annesi Sibel Önder terapi sürecini  şöyle anlatıyor:

“Nisan hayvanlardan çok korkan bir çocuktu. Hiçbir hayvana dokunamazdı. Atla terapinin ilk seansında ata çok zor yaklaştırdık ve üzerinde bir dakika zor tutabildik. Ama seanslara devam ettik. İki yılın ardından artık her ata bindiğinde, üzerinde daha da fazla kalmak istiyor. Her bindiği atı seviyor ve okşuyor. Atla Terapi Merkezi, özel çocuklarımızı götürebileceğimiz sosyal bir aktivite. Terapilerden sonra Nisan’ın fiziksel olarak dengesine daha çok hakim olduğunu söyleyebilirim. Ayrıca kalça kemiği ve eklem yapılarının daha iyiye gittiğini gözlemliyorum. Daha dik oturabiliyor.”

“Çok yol kat ettik”

13 yaşında serebral palsi hastası Selin Öztürk’ün annesi Eda Öztürk, kızının terapi sürecindeki gelişimini şu sözlerle özetliyor: “Seanslardan sonra hayvanlara olan sevgisi arttı. Terapiye gelmeden Önce, yabancı olan her şeye karşı bir korkusu vardı. Bu korkularını yendi. Yaklaşık iki yıldır atla terapi hizmeti alıyoruz. Çok yol kat ettik. İlk günlerde at üzerinde Selin’i iki kişi tutuyordu. Şu anda sözlü komutlarla gövdesini düzeltip dik durabiliyor. Atın yanında bir kişi varken ya da desteksiz şekilde binebiliyor. Gövdesinin güçlenmesi bizim sosyal yaşantımızda da hareket kabiliyetimizi arttırdı. Evde veya dışarıda, tek başına desteksiz dik oturabiliyor.”

Ayşegül Küçükkurt

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu