Teknoloji ve İhracat Anlayışı
Bendeki algı mı yanlıştı yoksa gerçekten öyle miydi bilmiyorum ama “ihracatçı” dendiği zaman gözümün önüne her zaman devasa, kurumsallaşmış işletmeler gelirdi. Halbuki gelişen teknoloji ile artan olanaklar bunun artık geçerli olmadığını açıkça ortaya koyuyor.
DÜNYA ticaretinin nereye gittiğini görmek için yapılan bir araştırmaya göre önümüzdeki 10-15 yıllık dönem içerisinde ticaret hacmirîin 3 kata kadar artması bekleniyor. Bu ve buna benzer araştırmaların sayısı oldukça fazla.
Bizim 2023 hedeflerimiz açısından da umut verici küresel sonuçlar sunan bu tip araştırmaların sağladığı sayısal veriler bir yana, ticaret hacmindeki bu gelişmenin dinamikleri daha ilgi çekici geliyor bana. Bendeki algı mı yanlıştı yoksa gerçekten öyle miydi bilmiyorum ama, “ihracatçı” dendiği zaman gözümün önüne her zaman devasa, kurumsallaşmış işletmeler gelirdi. Deyim yerindeyse “ihracatçı gibi büyük” olmak gerekirdi küresel piyasalardan pay elde edebilmek için. Halbuki gelişen teknoloji ile artan olanaklar ve değişen iş anlayışları, doğruluğundan benim bile emin olmadığım bu algımın, artık geçerli olmadığım açıkça ortaya koyuyor. Tam tersine yukarıda varlığından kısaca bahsettiğim araştırmaların temelinde yatan gerekçelerden biri artık küresel ölçekte ürünlerini satabilen yerel işletmelere dayandırılıyor. Özellikle devasa elektronik ticaret sitelerinin içinde yer alabilen ve bugüne kadar ürettikleri ürünleri belirli bir coğrafi alanın içinde değerlendirmek zorunda kalan küçük işletmelerin “ihracatçı” olabilmeleri ticaret hacminin bu denli artabilmesinin temel yapı taşlarından biri.
Bu yeni düzenin farkında olanlar gerekli adımları atmaya çoktan başladılar bile. Her şeyden önce Ekonomi Bakanlığı ve birlikler bu konuda ihracatçılarımıza destek vermeye başladı. Bahsettiğim yapıya sahip büyük elektronik ticaret sitelerinde yer almak isteyen ihracatçılarının maliyetlerinin önemli bir kısmı bakanlık ve bazı birlikler tarafından karşılanıyor. Diğer taraftan bu elektronik ticaret sitelerinin ülkemize ilgisi de olayın diğer yanı. Mart ayının başlarında Çin’in en büyük sitelerinden birinin Türkiye ofisini açmış olması bu ilginin hayata geçirilmesi konusunda önemli bir adım oldu. Henüz başlarında olduğumuz bu gelişmelerin devam etmesi ile ihracatçı anlayışımızda meydana gelen değişim ister istemez başka birçok alışageldiğimiz doğrunun da değişmesini gerekli kılacak gibi görünüyor. Örneğin, işletmelerin ne kadar büyük tutarda ihracat yaptıklarından ziyade toplam üretim-işlem hacminin içinde ihracatın payının ne kadar çok olduğu belki önümüzdeki on yıl içinde daha önemli hale gelecek.
Biraz hayal kurarsak sokaktaki insanın bile ihracat yapabilme olanağına sahip olduğu bu sistem, klasik aracılık fonksiyonun da değişmesi anlamına geliyor kuşkusuz. Sadece aracılık değil, hali hazırda bu sistemi düzenleyen birçok yasal mevzuatın değişmesi de belki gereklilik haline gelecek. Bu gelişmeleri takip etmek ve onlara uyum sağlamak ihracat açısından önemli veya gerekli olmakla birlikte tek başına yeterli değil. Daha önceki bir yazımda da belirttiğim gibi hizmet ihracatının önemi giderek artıyor. Buna ilişkin geçenlerde okuduğum bir makalede akıllı telefonlar örnek olarak verilmişti. Telefon alırken ödenen para artık ticaretin tamama erdiğini göstermiyor. Telefonun kullanılma süresi boyunca farklı sitelerden yaptığınız uygulama alımları sayesinde aldığınız telefonun yarattığı ticari hacim artmaya devam ediyor. Benzer bir yaklaşımı özellikle internet ile ilişkilendirebileceğimiz her türlü teknolojik araç için geçerli olduğunu söyleyebiliriz. Atölyesinden doğrudan ihracatçı olanların yanı sıra evinden de ihracat yapma olanağı bulacak kesimler ortaya çıkacak dolayısıyla. Bütün bunlar sadece ihracat değil, dış ticaret konusunda ezberlediğimiz doğruların, kavramların belki de yeniden düşünülmesi gerekliliğini ortaya koyuyor. Diğer yandan bu yeni anlayışa yönelik olarak tepeden tırnağa kendimizi yenilemenin ve değiştirmenin de önemi her geçen gün daha da artıyor.
PROF. DR. ALİ ARGUN KARACABEY