ABD’de yükselen faizler ve TL varlıklar
ABD Hazine faizinin 10 yıllıklarda yüzde 3.0’iin üzerine çıkması küresel ölçekte doların değer kazanmasına yol açtı. Türkiye özelinde haber akışları dolar kurunda her iki yönde sert hareketlere neden olabilir…
HAFTAYA başlarken enflasyon raporu ve TCMB’nin vereceği mesajlar önemli olacaktır. Devamında ise bu hafta açıklanacak olan enflasyon rakamları ön plana çıkacaktır. Geçtiğimiz hafta TCMB’nin aldığı 75 baz puanlık faiz kararının ardından burada vereceği mesajlar ve enflasyon rakamlarının seyri TL varlıklar üzerinde belirleyici olacaktır. Bununla birlikte her ne kadar içeride siyaset gündemi yoğun olsa da yurtdışı piyasaların özellikle de ABD faizlerindeki seyrin bizim piyasalarımız üzerinde etkili olacağını düşünüyoruz. Geçtiğimiz hafta yüzde 3.0’ın üzerini test eden 10 yıllıklarda yüzde 3.10’nun üzerine çıkılması trend değişimi senaryolarını kuvvetlendireceği için diğer piyasalar üzerindeki etkisi şiddetlenebilir.
KURU NELER ETKİLEDİ?
Yüksek seyreden çekirdek enflasyon, yeniden genişleme eğilimi gösteren cari işlemler açığı ve para politikasının etkinliğine yönelik dile getirilen endişeler nedeniyle 9 Mart’tan bu yana değer kaybeden Türk Lirası’nm bu süreçte diğer para birimlerine kıyasla negatif bir ayrışma kaydettiği görüldü. Bununla birlikte önceki hafta Başbakan Binali Yıldırım’m TCMB’nin gerektiğinde tedbir alacağını kaydetmesi kurlardaki tansiyonun düşmesini sağlayan ilk açıklama oldu. Ardından Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Çetinkaya’nın ihtiyaç halinde ilave sıkılaştırma yapabileceklerim belirtmesinin katkısıyla TL kayıplarını büyük ölçüde geri alarak 4.10 TL seviyesi altındaki kotasyonlardan işlem gördü.
TCMB’den faiz artırım hamlesi gelebileceğine yönelik beklentilerin güç kazanması ile birlikte TL’nin kayıplarını belirli ölçüde geri aldığını izledik. Yeni haftada ise artan emtia fiyatları ile petroldeki yükselişin ABD’deki enflasyonu destekleyeceğine yönelik kuvvetlenen beklentilerin ABD tahvil faizlerini yukarı çekmesi ve 10 yıllık tahvil faizlerinin yükseliş kaydederek yüzde 3 psikolojik direnç seviyelerine ulaşması doları küresel piyasalarda diğer para birimleri karşısında destekleyen bir gelişme olarak ön plana çıktı. Ancak Türk Lirası’nın TCMB’ye yönelik beklentilerin etkisiyle diğer para birimlerine kıyasla daha güçlü durduğu izlendi.
TCMB PSİKOLOJİK ÜSTÜNLÜĞÜ ELE ALDI
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) yılın üçüncü Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında, günlük fonlamayı gerçekleştirdiği Geç Likidite Penceresi (GLP) borç verme faizini 75 baz puan artışla yüzde 12.75’ten yüzde 13.50’ye yükseltirken; diğer faiz oranlarında herhangi bir değişikliğe gitmedi. Böylece toplantı öncesinde yüzde 12.75 seviyesinde olan TCMB ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti (AOFM) yüzde 13.50 seviyesine çıkmış oldu. GLP borç verme faizinde yapılan 75 bp’lik artışın 50 bp artış seviyesindeki konsensüs beklentinin üzerinde olması nedeniyle TCMB’nin beklenenden daha “şahin” bir tutum sergilediği söylenebilir. Bu kararın etkisi ile geçtiğimiz haftadan itibaren TL’nin emsallerine kıyasla sergilediği pozitif performans haftanın ikinci yarısında da devam etmiş oldu. ABD faizlerindeki sert artışlara ve bunun gelişmekte olan ülke para birimlerinde yarattığı tahribata rağmen TL’nin göreceli olarak güçlü kaldığını söylemek mümkün. Kararla birlikte yayınlanan metnin bir öncekine kıyasla büyük ölçüde aynı kaldığı görüldü.
En dikkat çekici değişiklik ise yapılan ölçülü parasal sıkılaştırmanm gerekçesi olarak işaret edilen “İthalat fiyatlarındaki yükseliş söz konusu riskleri artırmıştır” ifadesi oldu. Ayrıca, bir önceki metinde yer alan “Ana eğilime ilişkin göstergeler katılık sergilerken çekirdek enflasyonun yüksek seyrettiği gözlenmektedir” ifadesi de metinden çıkarıldı. Metinde yapılan bu değişiklik ile TCMB, kurlardaki artışın enflasyon üzerindeki olumsuz etkisinden rahatsız olduğunu deklare etmiş oldu. TCMB’nin yaptığı bu hamle ile para politikasının etkin kullanılmadığı yönündeki eleştirilere cevap verdiğini ve piyasa beklentisinin üzerinde yaptığı bir artışla da piyasaya karşı psikolojik üstünlük elde ettiğini düşünüyoruz. Elbette faiz artışı yapılmış olmasının kurlarda olası siyasi ya da jeopolitik riskin etkilerini tamamen ortadan kaldıracağını düşünmüyoruz ama mevcut şartlarda bu kararın TL’nin emsallerinden daha fazla satılmasının önüne geçeceğini hatta zaman zaman TL’yi pozitif yönde destekleyebileceğini düşünüyoruz. Mayıs ayında toplantısı olmayan Para Politikası Kurulu’nun haziran ayında seçimlerden önce gerçekleşecek toplantıda alacağı kararın da kurların seyrine bağlı olacağını bu nedenle bugünden hazirana yönelik bir tahmin yapmanın yanlış olacağını düşünüyoruz.
BIST-100’de ilk tepki düşük hacimle geldi
BIST-100 Endeks’inde voiatil seyir devam ediyor. Endeks haftaya negatif bir açılışla başlayarak hafta içinde 106.278 ve 110.851 seviyeleri arasında dalgalanma gösterdi. Haftanın ilk gününde negatif açılan endekste aşağı yönlü seyrin Salı ve Çarşamba günü devam ettiğini gördük. Perşembe günü düşüşün tepkisi niteliğinde yükselişler olsa da hafta içerisinde en düşük 106.278 seviyesi görüldü. Cuma günü destek bölgesinden toparlanmaya başlayan endeksin düşük hacimle tepki niteliğinde yükseliş kaydettiğini gördük. Hafta içerisinde voiatil aşağı yönlü hareket eden endeksin 200 periyotluk hareketli ortalaması altında ve konsolide bölgesinin desteği üzerinde tutunma çabasında olduğunu görüyoruz. Yukarı yönlü hareketler görülse de alımların düşük işlem hacmi ile gerçekleşiyor olması yükselişleri tepkiden öteye geçirememektedir.
Teknik olarak yaklaşık son 3 haftalık süreçte oluşan konsolide bölgesinin dengesi konumunda olan 109.300 seviyesi üzerine çıkılarak bu seviye üzerinde kalıcılığın korunması durumunda yukarı yönlü bir toparlanmadan bahsedebiliriz. 110.500 seviyesi üzerine çıkılması ise endekste teknik olarak pozitif bir beklenti oluşturabilir. 110.500 seviyesi üzerine çıkılmış olması durumunda aynı zamanda 200 periyotluk ortalamanın da üzerine çıkılacağı için bu seviye psikolojik öneme sahiptir. Cuma günü görülen toparlanmada özellikle saatlik grafikte teknik indikatörlerde görülen toparlanma ve yukarı kırılan simetrik üçgen formasyonu 109.300 direncinin önemini artırmaktadır. Hafta içerisinde direnç olarak 108.200-109.300 ve 110.500 seviyeleri önemli görülmektedir. Satış baskısının devam etmesi durumunda ise aşağı yönlü hareketlerde destek olarak 106.600-105.000 ve 104.300 seviyeleri önem kazanacaktır.
TL üzerindeki baskı hafifletildi
Haftanın ikinci yarısında ABD 10 yıllık tahvil faizlerinin yönünü aşağı çevirmesinin etkisiyle dolar kazançlarını belirli bir ölçüde geri verdi. Haftaya 4.0764 seviyesinden başlayan Dolar/TL kuru en yüksek 4.1147 ve en düşük 4.0338 seviyeleri test etti ve haftayı 4.05 civarından tamamladı. Dolar/TL kısa vadede 4.03 TL ilk önemli destek olarak izlenecektir. 4.03 altında düşüşler hız kazansa bile 4.00’daki psikolojik desteğin ilk denemede tepki alımlarını getirebileceğini düşünüyoruz. Bu nedenle bu bölgeye doğru olacak geri çekilmeler sınırlı kalabilir. Olası yükselişlerde ise 4.08 TL ile 4.10 TL seviyeleri güçlü direnç noktalarıdır. 4.10 TL üzerinde kalıcılık sağlanması durumunda önceki haftalarda görülen zirvelerin yeniden hedef konuma geçebileceği göz önünde bulundurulmalıdır.
Küresel piyasalardaki gelişmelere bağlı olarak risk algısını bozacak yeni bir gelişme yaşanmaz ise TL tarafında diğer para birimlerinden negatif bir ayrışma yaşanmasını beklemiyoruz. ABD 10 yıllık tahvil faizlerindeki hareketler doların küresel piyasalardaki seyri üzerinde belirleyici olacağından yakından izlemek faydalı olacaktır. ABD’de 10 yıllık faizlerin yüzde 3.10’daki trend direncini aşması doların, diğer gelişmekte olan ülke para birimleri ile TL karşısında da değer kazanmasının önünü açacaktır. Türkiye özelinde ABD ile ilişkiler, erken seçim süreci ve jeopolitik riskler ön planda olmaya devam ederken, bu konulardaki haber akışlarının her iki yönde de sert hareketlere neden olabileceği göz önünde bulundurulmalı. Bu nedenle TL varlıkların konu olduğu işlemlerde riskin ve kaldıracın taşınabilecek ölçüler dışına çıkmamasının faydalı olacağını düşünüyoruz.
Üzeyir Doğan