“Dünya Günü”nde plastiğe hayır!
Çevresel tahribat ve tehlikeler konusunda kitleleri bilinçlendirmeyi amaçlayan Dünya Günü kutlandı. Çevreye yönelik duyarlılık giderek artıyor ama daha yapılması gereken çok fazla iş, alınması gereken çok fazla önlem var…
GEÇTİĞİMİZ hafta Dünya Günü (Earth Day) kutlandı. Dünyamızın daha yaşanır bir gezegen haline getirilmesini amaçlayan bu hareket, bu yıl tamamen “plastikle mücadele”ye yoğunlaştı. Plastik, günlük yaşamımızın vazgeçilmez bir parçası gibi görünüyor. Oysa plastik ambalajlardan kurtulmak mümkün.
Çöplüklerin büyük bölümünü plastik atıklar oluşturuyor. Okyanuslar, plastik yüzünden boğuluyor, besin zincirimiz kirleniyor. Fosil yakıtlardan yapılan plastik, kirlenmenin başlıca sebebi. Çünkü plastik, biyo-çözünür bir madde değil. Gezegenimizde neredeyse birkaç yüzyıl kalabilecek bir atık. İstatistikler şoke edici. Her yıl 300 milyon tona yakın plastik, çevreye atılıyor. Tahminen sekiz milyon tonu denizlere karışıyor. Bu atıklar bir arada bir “ada” bile oluşturabiliyor. Büyük Pasifik Çöplüğü olarak bilinen ve plastik atıklardan oluşmuş ada, Fransa’nın üç katı genişliğinde.
DAHA ETKİLİ ÖNLEMLER
Dünya Günü, bu tehlikenin varlığı konusunda kitleleri bilinçlendirmeye çalışıyor. Dünyanın pek çok yerinde plastik alışveriş poşetlerinin kullanımı yasak. Avrupa Birliği, 2030 yılında bütün plastik ambalaj malzemelerinin “geri dönüştürülebilir” olmasını zorunlu hale getirmeyi planlıyor. İngiltere, geri dönüştürülemeyen plastikleri şimdiden yasakladı. Ama bunlar yetersiz ve etkisi fazla olmayan önlemler.
Dünya Günü, ilk kez 1970’te ABD’li Senatör Gaylord Nelson tarafından ortaya atıldı. Wisconsin eyaletini temsil eden Demokrat Parti Senatörü Nelson, 1969’da bir petrol tankerinin Kaliforniya açıklarında petrol sızdırmaya ve çevreyi kirletmeye başlamasından etkilenmişti. Kendisi hiçbir şey yapmamış sadece düşüncesini açıklamıştı.
Nelson, milyonları harekete geçirmiş, yediden yetmişe herkes süpürgesini alıp sokağa inmişti. Yaklaşık 20 milyon kişinin çevre temizliği seferberliğine giriştiği tahmin edildi. Dünya Günü olarak belirlenen etkinliğin sembolik günü de titizlikle seçilmişti. 22 Nisan, ABD’deki okulların, final sınavlarından önceki bahar tatiline denk geliyordu. Böylece yüz binlerce öğrenciyi seferber etmek kolaylaşıyordu. O yıllarda gazeteler, sokaklarda, parklarda temizlik yapan şık giyimli ev kadınlarının, takım elbiseli iş adamlarının fotoğraflarıyla doluydu (Bugün bile şirket müdürlerinin, ceketlerini atıp, belediyeye ait alanlarda çimleri kendi imkanlarıyla biçtiğine tanık olabilirsiniz).
HAREKETE YÖNELİK İLGİ YOĞUN
Ne var ki bu girişim önceleri şiddetle eleştirildi. O yıl Sovyetler Birliği’nin kurucusu Vladimir Lenin’in 100’üncü doğum yıldönümüydü. Bu girişimin, Lenin’le ilgili kutlamaları gölgelemek için ortaya çıkarıldığı ileri sürüldü. 1995’te ABD’nin o zamanki başkanı Bili Clinton, Gaylord Nelson’ı, “Başkanlık Madalyası” ile onurlandırdı (Nelson, 2005 yılında hayatını kaybetti).
ABD’den esinlenen pek çok ülke, kendi çevre günlerini şekillendirdi. 2000’lerin başında, 184 ülkede beş bin çevre grubu oluşturulmuştu. Hareket o kadar ilgi topladı ki, 2009’da Birleşmiş Milletler, 22 Nisan gününü, bütün dünyanın ortak hareketi olarak belirledi. Aynı yıl Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi NASA, ulusal anıtların çevresine “Ay Ağaçları” dikti. 1971 yılı, Apollo 14’ün, Ay görevine tanıklık etmişti. Astronot Stuart Roosa, kişisel bir merak olarak yanında ağaç tohumları götürmüştü. Tohumlar uzay boşluğundan ve Ay’ın zayıf yer çekiminden olumsuz etkilenecek mi, merak etmişti. Dünyaya geri getirilen tohumlar yeşerdi. Büyüyen Ay Ağaçları, 38 yıl sonra halkın görebileceği yerlere nakledildi. 2010’da bir milyar fidan dikme kampanyası yürütüldü. 2011’de Afganistan’a 28 milyon fidan dikildi. 2012’de yüz binden fazla Çinli, karbondioksit salimim azaltmak amacıyla bisiklet kullandı. Bugün bir milyardan fazla kişi, Dünya Günü etkinliklerine katılıyor.
Bu uluslararası kurumlara dikkat!
■ GREEN GAS: Fosil yakıt yakan motorlu araçların dünyamıza olan etkisini azaltmaya çalışan bir örgüt. Sürücüleri, çevreyi kirleten yakıtlardan vazgeçirmeye çalışıyor. Resmi kurumlara da “çevreyi kirletiyorlarsa bedelini de vergi olarak ödemeliler” düşüncesini aşılıyor. Amaç, karbon atıkları azaltmak.
■ KISS THE GROUND: Sağlıklı ekilebilir topraklar oluşturmayı teşvik ediyor. Bu amaçla, çiftçileri bilgilendiren seminerler veriyor, kampanyalar ve medya etkinlikleri düzenliyor, halkı bilinçlendirme çalışmaları yürütüyor.
■ WEFOREST: Merkezi Belçika’da olan bir organizasyon. Fransa ve ABD’de şubeleri var. Fakat uluslararası alanda çalışıyor. Sürdürülebilir ağaçlandırma, ormanların korunması, yeniden ormanlaştırma gibi etkinlikleri var. Özellikle yoksul bölgelerde görülen, tarım alanı açmak için ağaç kesme operasyonlarını durdurmak, başlıca görevi.
■ 350.0RG: İklim sorununa dikkat çekiyor ve çözüm için öneriler toplayıp önlem almaya çalışıyor. Kampanyalarını online yürüten organizasyonun 188 ülkede on binlerce gönüllü çalışanı var. Sitesindeki interaktif haritadan kampanyaları, projeleri, yerel gruplan öğrenmek ve çalışmalara gönüllü olarak katılmak mümkün.
■ 1% FOR THE PLANET: Sloganları hayli etkileyici: “Gezegenimiz beklemez”. Şimdiden bir şeyler yapılmazsa, yarın çok geç olacağı fikrinden hareket ediyor. Toprakların, suların, canlı türlerinin ve besin zincirinin, daha önce olmadığı kadar tehdit altında olduğunu vurgulayan organizasyon, bağışların sadece yüzde 3’ünün çevre sorunlarına gittiğini oysa çevre için her yıl 500 milyar dolarlık yatırıma gereksinim duyulduğunu kaydediyor.
Alev Rîgel