Merkez Bankası önlem almalı
“Standard & Poor’s niye Türkiye’nin notunu düşürdü?” diye tartışmak boşuna. Önümüze bakalım ve önlem alalım. Merkez Bankası proaktif davranmalı. Kurdaki yükselişin devam edeceğini öngörüyorum…
S&P’nin not indirimini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s Türkiye’nin notunu 1 kademe daha indirdi. Maalesef ki “yatırım yapılabilir” bölgeye artık 3 kademe uzağız. Not görünümünü de “durağan” olarak belirlediler. Son hamle sonrası derecelendirme kuruluşları nezdindeki Türkiye karnesi bitişikte bulunuyor. Kur ve piyasa faizleri üzerinde yukarı yönlü oluşturması beklenirdi ki öyle de oldu. “S&P, Türkiye’nin kredi notunu niye düşürdü?” tartışması beyhude. “Zarfı bırak mazrufa bak” diyor ve karar metninin bir bölümündeki dikkat çeken ayrıntıyı paylaşmakta yarar görüyorum. İngilizce orijinal metin hemen bitişikte bulunuyor. S&P ekonomiyi değerlendirmek yerine açık açık tehdit etmeyi yeğlemiş.
Tırnak içinde aktardıklarımı tam tercüme olarak değil meal şeklinde değerlendirebilirsiniz. “Anlıyoruz ki, ABD Hükümeti bir ya da birkaç Türk finansal kuruluşuna, kamuya ait olanlar dahil olacak şekilde, para cezası veya başka türlü cezalar vermeyi düşünebilir…” Hatta S&P’ye göre olası yaptırımların “diğer sektörlerdeki” şirketlere de uygulanması söz konusu olabilirmiş. “ABD ile ilişkilerde artan gerilimin Türkiye açısından ciddi ekonomik ve finansal sonuçları” da olabilirmiş. Raporda ABD’nin İran ambargosu ve S-400’ler de var.
Kısacası ekonomi yok ama ekonomi dışı ne ararsanız var. Bu kurumlarm ortaklık yapılarını, kimlerin güdümünde ve nasıl hareket ettiklerini çok işledim. Bugünün konusu bunlar değil. S&P’nin bu açık tehdidini ciddiye almak gerekiyor. Ve pek tabii ki “önlem” almamız da şart. Merkez Bankası’nm pratikteki (TCMB ortalama fonlama maliyeti) faizi İLK ETAPTA DEĞİŞTİRMEDEN Geç Likidite Penceresi’nde dramatik bir faiz artırımına gitmesi ve kendine alan yaratması gerekir. Bitişikte görülüyor, pratikteki faiz tavana dayanmış durumda.
Dolar kurunda hangi seviyeleri öngörüyorsunuz?
Kurdaki yükselişi seyretme lüksümüz yok. Kur yükseldikçe piyasa faizleri yükseliyor, dolar kurunu “güven barometresi” olarak görenlerin psikoloji bozuluyor ve ekonomik aktivite olumsuz etkileniyor, enflasyon yükseliyor, bilançolarında 213 milyar dolar büyüklüğünde açık pozisyon taşıyan reel sektör finansalları altüst oluyor, tahsili gecikmiş alacaklarda artış yaşanıyor… Merkez Bankası’nın kur konusunda biraz daha proaktif davranmasını bekliyoruz. Bu yazının yazıldığı sırada dolar kuru kritik teknik direncine dayanmıştı (4.24-4.25). Bitişikteki grafikte görülen kanalın üst sınırında işlem görüyor. Orta vadede (global kriz beklediğim için) kurdaki yükselişin devam edeceğini öngörüyorum ancak mevcut düzeylerin kısa vadede TL’nin dönem için uygun olduğunu söyleyebilirim.
Piyasalarda spekülasyon mu var?
Her düzeyde hatalı kullanılıyor şu kavramlar. Spekülasyon, kar amacıyla SUÇ İŞLEMEDEN risk (pozisyon) almaktır. İyidir. Bir piyasada ne kadar çok spekülatör varsa o piyasada oluşan fiyat o kadar sağlıklı olur. Manipülasyon, kar amacıyla SUÇ İŞLEYEREK risk (pozisyon) almaktır. Hedge ise çeşitli yöntemlere başvurarak mevcut riskleri azaltmak ya da tamamen ortadan kaldırmaktır.
Euro/dolar paritesinde beklediğiniz düşüş gerçekleşti. Daha devam eder mi?
Parite bağıra bağıra düştü. Dolar piyasa faizi ile euro piyasa faizi arasındaki makas dolar lehine açılırken euro dolara karşı değer kazanmıştı. Bu tuhaflığa çok vurgu yapmış, 1.2570 seviyesinin yıl geneli için zirve olabileceğini belirtmiştim. Piyasa bu tuhaflığın düzeltmesini yaptı son günlerde ve pariteyi yeniden 1.20 altında görmeye başladık. Dolar yönlü eğilimin giderek ivme kaybederek devam etme ihtimali yüksek.
ERKİN SAHİNÖZ