Yeni Nesil Girişimcilere Cazip Bir İş Fikri
Probiyotik Ürünler Galerisini İlk Siz Açın
Yeni nesil girişimcilere cazip bir iş. Bu projeyi ciddiyetle ele alanlar çok kazanacak. Probiyotik ürünlere odaklanıp dünya çapında markalaşan ülkelerden biri olabiliriz…
YUKARIDAKİ başlığı özellikle kullandım. İsterseniz Türkçeye uyması için ‘Sağlık Ürünleri Galerisi’ de diyebilirsiniz. Malum, bize Fransızcadan geçen ‘galeri’ sözcüğü daha çok sanat aktivi tel erini içine alan mekanlar için kullanılır. Tıpkı ‘resim ve sanat galerisi’ gibi.
Aslında probiyotik ürünlerin kolektif algıdaki yeri giderek yaratıcılığa, yeniliğe, sağlığa ve çokça da entelektüel meraka kapı aralıyor.
Ama henüz yeterince bilmeyenler için önce ‘probiyotik’ ifadesini biraz açalım: Probiyotik nedir?
Konu 1912 yılında Nobel Tıp Ödülü’nü kazanan Elie Metchnikoff a kadar uzanıyor. Metchinikoff ünlü bir bilim insanı. 1845’te Rusya’da doğdu. Rusya’dan sonra Avrupa’nın en ünlü üniversitelerinde okudu. Özellikle botanik ve jeoloji dallarıyla ilgilendi. Daha sonra tümüyle mikrobiyolojiye odaklandı. İnsanların 120 yaşma kadar yaşayabileceğini iddia etmesiyle büyük ilgi uyandırdı.
Probiyotikler konusunu derinlemesine araştırdı. Balkan halklarının sağlıklı yaşamı dikkatini çekti. Bulgaristan’da deneysel çalışmalarda bulundu. Gıda ve sağlık sektöründe ayrıcalıklı yer edinen ‘probiyotik’ ifadesi genellikle ona atfedilir. Keza, yoğurt yapımında kullanılan ‘Lactobacillus Bulgaricus’ adlı iyi bakteri türünü izole edip dünyaya tanıtan da odur. Bugün onun bulduğu probiyotik sağlık ajanları ilaç yapımında da kullanılıyor.
FERMENTE GIDALARDAKİ SİHİR
Aslında insan mikrobiyomunun normal bileşenlerini aktive eden yoğurt, peynir ve turşu gibi gıdaların üretiminde yüzyıllardır kullanılan ‘Lactobacillus’ ve benzeri türler az çok biliniyordu. Daha sonra buna ‘Bifidobacterium’ ve ‘Saccharomyces Boulardii’ gibi çok sayıda türler eklendi, tüm probiyotikler insan sağlığının sigortası oldu.
Bu keşiflerden sonra probiyotik tabanlı ürünler dünyada sağlıklı beslenmenin adresi haline geldi. Son araştırmalar başta doğal kefir olmak üzere probiyotik kaynağı ürünleri beslenme kültüründe yükseklere taşımaya devam ediyor.
‘Probiyotik takviyesi’ son yıllarda sağlıklı yaşayanların mottosu halinde. İşin sırrı ‘ikinci beyin’ olarak adlandırılıp, en önemli organ haline gelen bağırsakların içindeki ‘mikrobiyota’ dediğimiz sayıları trilyonlarla ifade edilen mikroorganizmalarda. Hepsi tıbbi anlamda bağırsak florasını oluşturuyor.
Bunların faydalı olanları probiyotik unsurların yegâne kaynağı. İnsanlarda bağışıklık sisteminin optimum çalışması için yaşamsal öneme sahip. Unutmayalım ki, sağlıklı bir insanın bağırsağındaki ‘yararlı bakteri’ sayısının trilyonlarca olduğunu söyleyen ciddi yayınlar var. Bu rakam insandaki yapısal hücre sayısının neredeyse 9-10 katını ifade ediyor!
Probiyotik unsurları vücuda eklemenin en etkin yolu fermantasyon işleminden geçmiş gıdalar. Yani mayalanmış besin maddeleri. Bu işlem en çok süt ürünleriyle hayata geçiriliyor. Kefir, doğal yoğurt ve fermente peynirler bildiğimiz ana kaynaklar. Bu arada sebze ve meyvelerden fermente edilen doğal turşuları da unutmamak lazım.
ALANI GİDEREK GENİŞLİYOR
Probiyotik deyince yalnızca süt ürünleri akla gelmemeli. Örnek vermek gerekirse bazı turşular ve soya bazlı ürünler de önemli probiyotik kaynağı. Ülkemizdeki doğal turşu ve boza türü ürünler probiyotik açısından hayli zengin.
Dünyada da ilginç başka örnekler de var. Kore menşeli ünlü turşu ‘Kimchi’ sağlıklı türlerden biri.
Koji fungusuyla fermente edilen Japonların soya ürünü ‘Miso’ ve Endonezya orijinli ‘Tempeh’ şu sıralar çok popüler.
Japonların bir başka soya ürünü ‘Natto’ ise ‘Bacillus Subtilis’ bakteri köküne sahip ve kemik erimesinin önlenmesinde neredeyse bir numarada. Bunlara fermente ‘Kombucha Çayı’ ve ‘Su Kefiri’ni de eklemek gerekiyor. ‘Su Kefiri’ süt ürünü tüketemeyenler ile veganlar için yeni bir tercih. Bu ürün hindistan cevizi ve meyve sularının mayalanmasıyla elde ediliyor.
Başka gelişmeler de var: Fermantasyonla sürülebilir hale getirilmiş bildiğimiz sarımsak örneğin. Bunu bir alg türü olan ‘Chlorella’ izliyor. Bu gruptan fermente takviye ürünleri dünyada neredeyse özel bir kategori haline gelmek üzere.
Romatizmal hastalıklar, kimi alerjiler, ülseröz kolit ve toksik depresyon gibi onlarca hastalık bağırsaklarda hayat bulan probiyotikler sayesinde azalıyor. Probiyotikler bağışlık sistemini “güçlendirirken, çeşitli gıdaların hazmedilmesi yanında, patojen (hastalık yapıcı) mikroorganizmaların bağırsak çeperine tutunmasını da önlüyor.
HIZLA ÖNE GEÇECEKLER
Bu hatırlatmalardan sonra geldik işin can alıcı noktasına: Avrupa, Amerika ve Uzakdoğu’da yapılan kapsamlı araştırmalar şunu söylüyor: İnsan beslenmesinde en önemli pay izole probiyotikler ve probiyotik besinlerin olacak. Bu süreç dünyada giderek büyüyen dev bir sektör haline geliyor.
Nitekim bugün dünyanın ünlü sağlık mağazalarında çok sayıda probiyotik ürün görüyoruz. Büyük marketler şimdiden sadece bu ürünleri satan reyonları kurmaya hazırlanıyor.
İleriyi gören bazı yenilikçi girişimciler bu akımın sıradan bir kategori olmaktan çıkıp, bağımsız bir sektör haline gelebileceğini söylüyor.
Bu işlerin kaynağı konumundaki Türkiye’nin de dünyada hızla öne çıkacağını umuyoruz. Doğal Türk yoğurdu ve diğer süt ürünlerimiz başta olmak üzere; yepyeni bir ürün gamıyla böylesi bir girişimin Türkiye’den dünyaya yayılması hiç de yadırganacak bir gelişme olmayacak.
İlk adım ‘Probiyotik Ürünler Galerisi’ni birkaç markayla özdeşleştirip çok sayıda reyon, büfe ve mağaza açmak. İster bir alışveriş merkezinde, ister bir köşe başında… Bunlar özgün bir dekorasyonla insan sağlığını ‘beslenme sanatı’ haline getiren ve de ‘galeri’ tanımını hak eden özerk mekanlar olacak.
Bu yapılarda sıradan ürünler değil, sanat inceliğiyle işlenmiş yararlı ‘mucize iksirler’ satılacak. İçeriği ve yöresel özellikleri sertifikalandırılmış doğal yoğurtlar, kefirle mayalanmış gurme nitelikli ekşi kremalar, onlarca çeşit fermente peynir, yöresel süt ürünlerinin belgelenmiş çeşitleri, probiyotik takviyeli ayranlar… Ve probiyotik dondurmalar, probiyotik süt ürünü katkılı özgün hamur işleri, özel turşular ve daha onlarca yeni çeşit…
Bu mekanları belli bir marka etrafında çeşitlendirip, alışveriş merkezlerine, market zincirlerinin uygun köşelerine konuşlandırmak artık mümkün. Bizim mekânsal önerimiz bu ilginç işi görsel sanat inceliğiyle tasarlayıp, en çarpıcı biçimiyle tek tip halinde farklı bir estetikle kurgulamak.
Söz konusu işin ehil ellerde yapılması için sektörün büyük markalarıyla iş birliğine gidilmesi de mümkün. Konu her ne kadar bağımsız görünse de bu işi önce sektörün vizyon sahibi büyük oyuncularının bir araya gelip kotarması, sektör adına desteklemesi, hatta yurt dışında tipik gösteri alanları açılmasına katkı sunmaları da şart.
NUR DEMÎROK