Üniversite öğretim üyeleri, kitap telif edenler hatta her gün yazmak zorunda olan köşe yazarları…
Çoğu zaman bunaltıcı ve bıktırıcı bir iş. Ne var ki bunlar devamlı yazmak zorundalar. Sürekli üretirken dilbilgisi kurallarına da uyum sağlamak başlıca sorumlulukları arasında.
Batıda kurumsallaşmış örnekleri var: Aşağıda detayını açıklayacağımız işe çoğu zaman ‘gölge yazarlık’ tanımını yapılıyor. Kökten yanlış! Biz bu tanımı prensipte hem etik, hem de yazım üslubun şahsiliği açısından kabul etmiyoruz. Zira vakti çok kısıtlı da olsa bir yazar için sipariş usulü yazı üretmenin ciddi sakıncaları var.
Tek bir koşulla ki, yazarın sözel olarak aktardığı fikirleri yine yazarın üslubuna uygun olarak bir sekreterin kayda geçirmesi mümkün. İşte bu eylemi yapabilecek kişilerin hem tecrübe hem de yetenek açısından yazarla bütünleşmesi, hatta yazarın üslup niteliğini bozmadan yanlışlarına işaret etmesi beklenebilir.
Hemen belirtelim; bu iş eskilerin diliyle ‘tashih’ (düzeltme) anlamının ötesinde bir iş. Burada yapılan düzeltme, yazının bütünlüğünü, vurgularını, rengini ve üslubunu bozmamalı; aksine yazara özgü niteliklerin korunmasını sağlamalı. Dolaysıyla, sipariş üzerine yazı yazılamaz ama bu tür yazıların yazarla bütünleşmiş bir akılla kontrolü sağlanabilir.
İşte bu iş konuyla ilgili eğitim almış, yazarın üslubunu benimsemiş, edebiyat geçmişi olan tecrübe sahibi bir yardımcıyı gündeme getirebilir. Bu konulara emek vermiş, dilimizin inceliklerini iyi bilen bir kişiyseniz, emekli olmuş olsanız da yazarlara ‘asistanlık’ yapabilirsiniz: Tarama hizmeti, tercüme, üslup birliğini kontrol ve fikir akışını bozacak yanlışların tespiti ve daha birçok nokta; elbette yazının özgünlük ve özgürlüğünü bozmadan…
Para Kazanma Yolları 3 (Uzmanlığınızı Bilimsel Üretime Yönlendirin)