Ticaret savaşları ve merkez bankalarının alacağı aksiyonlar
ABD ile Çin
ABD ile Çin arasında devam eden karşılıklı gümrük tarifeleri artışı ve açıklamalar piyasalarda etkili olmaya devam ediyor. Özellikle ABD Başkanı Trump tarafından gelen açıklamalar bazen kötümserliği körüklerken, bazen de anlaşma olabileceğine dair umutları yeniden yeşertiyor. Önceki hafta Cuma gününden pazartesi gününe geçiş bunun en güzel örneği oldu. Önceki hafta Cuma günü Çin ABD tarifelerine misilleme olarak 75 milyar dolarlık ABD ürününe tarife uygulanacağı açıklandı. Çin’in misillemesinin arından ABD Başkanı Trump, 250 milyar dolarlık ürüne yüzde 3ü oranında vergi uygulamaya başlanacağını ve yüzde 10 vergi uygulanan 300 milyar dolar değerindeki Çin ürünü de 1 Eylül itibarıyla yüzde 15 oranında vergilendirilmeye başlanacağını söyledi. Ayrıca Çin’in ABD üzerinden yıllarca büyük miktarda para kazandığını savunarak, Çin’deki büyük Amerikan firmalarına ABD’ye dönmelerini, biran önce Çin’e bir alternatif aramaya başlamalarına ilişkin çağrıda bulundu. Önceki hafta sonunu bu gerilimle geçiren piyasalar, yeni haftaya başlarken ABD Başkanı Donald Trump’tan gelen açıklamalarla bir kez daha terste kaldı. Trump’m yaptığı açıklamada yer alan “Sanırım Çin ile ticaret anlaşmasına varacağız, son 48 saat içinde Çin ile pek çok telefon görüşmesi yaptım. Çin’le müzakerelerde şu anda herhangi bir zamanda olduğundan daha iyi durumdayız” ifadeleri, ticaret tansiyonunun düşmesine yönelik sinyaller verdi. Bu açıklamaya rağmen devam eden tarife artışları ve her an yeni bir açıklama gelebileceği endişesi piyasaların rahata ermesini engellemeye devam ediyor.
Merkez bankalarına bel bağlanıyor 2018 yılının ikinci yarısından bu yana piyasaların gündemini rrçeşgul eden ticaret savaşlarının etkileri piyasalarda ve ekonomiler üzerinde etkisini hissettiriyor. Küresel ticaret hacmi mevcut süreçte baskılanırken 2018 yılının son çeyreğinden itibaren küresel piyasaların gündeminde büyüme tarafındaki yavaşlama endişeleri ön plana çıkıyor. Bu tarafta mayıs ayından sonra tekrar alevlenen ticaret savaşları ekonomilerdeki beklentiler ve aktiviteler üzerinde etkili olurken, 2019 yılında açıklanan ekonomik veriler küresel çapta büyümenin yavaşladığı ve enflasyon tarafında hedeften uzaklaşmaya işaret ediyor. Almanya ve Çin’de açıklanan ekonomik veriler büyük oranda beklentinin altında kalarak, bu taraftaki yavaşlamanın beklenenden daha şiddetli olduğunu göstermesi büyüme endişelerini tırmandırırken risk iştahı üzerinde de baskı oluşturuyor.
Yılsonuna kadar Fed’den faiz indirimi geleceğine dair fiyatlamalar ön plana çıkarken ECB’nin de faiz indiriminin yanında güçlü bir ekonomi destek programı açıklaması gerektiğine dair beklentiler güç kazanıyor. Tüm bu beklentiler küresel çapta daha düşük faiz ortamına işaret ederken küresel tahvil piyasasında da bu beklentiler karşılık buluyor. 23 Ağustos Cuma günü Türkiye saati ile 17:00’de Jackson Hole toplantısında “Gelişmelerin ABD ekonomisi üzerindeki etkisini yakından izliyoruz” diyen Fed Başkanı, enflasyonun yüzde 2’lik hedefe yakınlaştığını söyledi ve Temmuz ayındaki Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) toplantısından bu yana Çin ithalatına uygulanan yeni vergiler başta olmak üzere birçok gelişme yaşandığını ekledi. Bunlara ek olarak “Büyüme için uygun adımları atacağız” diyen Powell, Çin’in ithalata yönelik yeni vergilerini, özellikle Almanya ve Çin’de olmak üzere küresel yavaşlamaya dair daha fazla kanıtı ve artan sert Brcxit ihtimali, Hong Kong’da yükselen tansiyon gibi jeopolitik gelişmeleri not ettiklerini belirtti. Powell’ın büyüme için uygun adımlar atacakları yönündeki söylemi faiz indirim beklentilerini desteklemeye devam etti. Böylece 18 Eylül’deki Fed toplantısında yeni bir 25 baz puanlık indirim beklentisi de oldukça yükseldi.
Biz de Fed’in 18 Eylül’de 25 baz puanlık bir indirim daha yaparak ticaret savaşlarının seyrini izlemeye geçeceğini tahmin ediyoruz.
Bu nedenle 25 baz puanlık bir faiz indirimi piyasalara destek olsa dahi sonrası için net bir şekilde faiz indirimlerinin devam edeceği mesajının verilmemesi piyasaları rahatsız edebilir. Buna karşın Fed’in son 9 aydaki söylem değişikliklerini göz önünde bulundurduğumuzda da toplantının her türlü sürprize açık olduğunu da gözden kaçırmamak gerekiyor. Diğer tarafta ise 12 Hylül’dc TCMB ve Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) toplantıları gerçekleşecek. Avrupa Merkez Bankası tarafından yapılan açıklamalar bu ayki toplantıya yönelik beklentileri artırmıştı. İçeriye döndüğümüzde ise TCMB’den faiz indirimi beklentisi 200-300 puana kadar çıkarken, artan CDS primleri, yükselen kurlar ve gelen zamların enflasyon üzerindeki etkileri bu beklentileri bir miktar törpüleyebilir. Buna karşın piyasa dinamiklerindeki değişimleri göz önünde bulundurduğumuzda TCMB’nin kararında toplantı öncesindeki kur seviyesi ve oynaklık asıl belirleyici olacaktır.
Haftaya büyüme ve enflasyon ile başlıyoruz
Eylül ayına yurt içinde ikinci çeyrek büyümesi ile başlıyoruz. Yıl genelinde sınırlı da olsa büyüme performansı göstermesi beklenen Türkiye ekonomisinin ikinci çeyrekte daralma yaşaması olası gözüküyor. Piyasadaki beklentiler 2019/2Ç’te yıllık bazda %1,50 -%2,00 aralığında daralma olacağı yönünde şekilleniyor. Pazartesi günü aynı zamanda ağustos ayına ilişkin imalat PMI rakamları da açıklanacak. 3 Eylül Salı günü ise ağustos ayı enflasyon rakamları piyasaların gündeminde olacak. 12 Eylül’de yapılması planlanan TCMB toplantısı öncesinde faiz indirim beklentilerini de şekillendirecek olan bu veri oldukça önemli. Temmuz ayında enerji ve gıda grubunda yapılan zamların etkisini ağustos ayında görmeye başlayacağız. Aynı zamanda tütün ve doğalgaz zammının da etkileri ile beraber enflasyon rakamlarının TCMB’ye ne kadar bir manevra alanı yaratacağı piyasalarda yakından izlenecek.
BIST 100’de dalgalı bir seyir etkili oldu
Geçen hafta başında ABD Başkanı Trump’ın ılımlı söylemleri ticaret savaşlarına dair endişeleri belirli ölçüde yatıştırsa da halen daha ticaret savaşları konusunda belirsizliğin devam etmesi küresel hisse piyasalarında dalgalı bir seyre neden oldu. Yine hafta içerisinde kur cephesinde yaşanan yukarı yönlü hareketler BIST-100 Endeksi’nde satışların yaşanmasına neden olurken endeksin tekrardan 200 günlük üssel ortalamasının (96.100) altındaki seviyeleri test etmesine neden oldu. Bununla birlikte perşembe günü Çin’den ticaret savaşları ile ilgili yeni vergi getirmeyi düşünmedikleri ve müzakerelerle mevcut gümrük vergilerinin düşürülmesinin tarafların yararına olacağı şeklinde yapılan ılımlı açıklamalar küresel hisse piyasalarını destekledi. Yurt dışında etkili olan olumlu görünümün katkısıyla perşembe günü BİST-100 Endeksi tekrardan 97 binli seviyeleri test etti. 30 Ağustos Zafer Bayramı nedeniyle yurt içinde kısalan haftada BİST-100 Endeksi hafta boyunca 95.291-97.448 seviyeleri arasında hareket ederek haftayı %0,44’lük bir kayıpla 96.719 puandan tamamladı.
Eylül ayının ilk haftası hem yurt içinde hem de yurt dışında yoğun bir ekonomik veri akışına sahip. Yurt içinde büyüme ve enflasyon gibi önemii ekonomik verilerin takip edileceği haftada açıklanacak veriler endeksin seyri üzerinde belirleyici olacaktır. Aynı zamanda Suriye tarafındaki gelişmeler ve ticaret savaşlarının seyri ile küresel risk iştahı da BİST-100 Endeksi’ndeki fıyatlamalar üzerinde etkili olacak diğer önemli konu başlıkları arasında yer alıyor. Endekste yukarı yönlü fıyatlamalarda 97.500 direnci üzerinde 98.500 ilk güçlü direnç noktası olarak karşımıza çıkıyor. Yukarı yönlü hareketlerin güç kazanabilmesi için 98,500 üzerinde kapanışlara ihtiyaç olduğunu değerlendiriyoruz. Bu seviye üzerinde ise 99.300-100.650 seviyeleri yeni direnç noktalarıdır. Aşağı yönlü hareketlerde ise önceki hafta sıkışma alanın oluştuğu 200 ve 100 günlük ortalamaların bulunduğu 96.100-95.000 aralığı ilk güçlü destek konumunda iken 95.000 altında 94.350 seviyesi destek olarak önem kazanacaktır. 94.350 altındaki kapanışlarda endeksteki teknik görünüm daha da zayıfladığı ve satış baskısının hız kazandığı görülebilir.
Dolar/TL’de yükseliş sürüyor
Önceki hafta küresel ticaret savaşlarına ilişkin kaygıların tarafların ek tarife adımları atmasıyla derinleşmesi ve Mayıs-Temmuz döneminde benzerlerinin oldukça üzerinde bir performans gösteren TL’deki düzeltme hareketleri kurda yukarı yönlü hareketler görmemize 5,79 iie temmuz ayı zirvelerini test etmemize neden olmuştu. Yeni haftanın ilk saatlerinde sığ piyasada saniyelik işlemlerle 6,40 seviyelerine dayanan Dolar/TL kuru devamında zayıf veri akışının olduğu haftanın ilk iki gününde 5,85 direncini aşamadı ve haftayı 5,78-5,85 aralığında dalgalanarak tamamladı.
Önceki hafta artan ticaret gerginliğinden sonra tarafların hafta başında yapıcı mesajlar vermesi kürese! piyasaların bir miktar rahatlamasına ve voiatilitenin kısmen azalmasına neden oldu. Geçen hafta İdlib’de Türk gözlem noktalarına yapılan saldırıların ardından hafta içinde gerçekleşen Cumhurbaşkanı Erdoğan-Putin görüşmesinin ardındanjeopoiitik risklerin tekrar ön plana çıktığın gördük. Önümüzdeki hafta ABD-Çin ticaret görüşmelerinin yanı sıra, Suriye’ye yönelik haber akışları piyasa hareketlerinde etkili olacaktır. Yurtiçinde hafta başında açıklanacak 2.çeyrek büyüme, enflasyon ve PMI verileri vurtdışmda ise ABD’de açıklanacak PMI, Fed bej kitap raporu ve işsizlik verileri piyasaların odağında olacak. Dolar/TL kurunda hafta başında sığ piyasalarda görülen hareket haricinde geçilemeyen 5,85 direnci bu haftada yukarıda izlenecek ilk direnç seviyesi olacaktır.
Bu seviyenin aşılması durumunda yukarıda 5,92 ve 6,00 fiyat seviyeleri kurda önem kazanacaktır. Olası geri çekilmelerde ise geçen haftanın en düşüğü 5,78’in altında sırasıyla 5,74 ve 22-50 günlük üssel ortalamaların bulunduğu 5,70 seviyeleri destek bölgeleri olarak takip edilebilir.
ÜZEYÎR DOĞAN