Korku arttıkça piyasalar likiditeye boğuluyor
Piyasalar ve Koronavirüs
PİYASALARIN öncelikli konusu koronavirüs olmaya devam ediyor. Gerek virüsün yayılma hızı ve etkileri gerekse virüsün ekonomik tahribatını azaltmaya yönelik alınan önlemler piyasaları şekillendirmeye devam ediyor. Bu süreçte virüsün ekonomik tahribatı ile mücadele konusunda her ülkenin merkez banaklarından ve hükümetlerinden ayrı ayrı önlem paketleri açıklanmaya devam ediliyor.. Bu konuda en büyük adım ABD Merkez Bankası Fed ve ABD hükümetinden geldi. Fed, piyasaların sorunsuz bir şekilde işlemesi ve para politikasının etkinliğini sağlamak amacıyla hazine tahvili ve konut kredisine dayalı menkul kıymet alımı yapacağını duyurdu. Bu alımlar için ihtiyaç duyulan miktarda ibaresi kullanılarak bir üst limit tanınmaması Fed’in sınırsız genişlemeye gittiği şeklinde yorumlandı. Hatırlanacak olursa bu karar öncesinde Fed faizleri sıfıra indirmiş ve 500 milyar dolar tutarında Hazine tahvili ve 200 milyar dolar tutarında devlet kuruluşlarının mortgage destekli menkul kıymetlerini alacağını duyurmuştu. Fed’in bu hamlelerinin ardından ABD senatosunda da koronavirüs salgınının ekonomiye ve sosyal alandaki olumsuz etkilerine karşı ülke tarihinin en büyük kurtarma paketini onayladı. Yaklaşık iki trilyon dolar büyüklüğündeki paketin senatoda oybirliği ile alınmış olması da önemli. Paket, her ABD’de kişi başı bin 200 dolarlık çek, küçük ölçekli işletmelere hızlı şekilde yardım ve holdinglere milyar dolarlık krediler öngörüyor. Bununla birlikte sağlık sistemi ve eyalet yönetimleri için de teşvikler bulunuyor.
TOPLAM 7 TRİLYON DOLAR
ABD’nin yanında diğer büyük paketler açıklanan bir coğrafya da Euro Bölgesi. Avrupa Merkez Bankası 120 milyar euro’luk pakete ek olarak 2020’den önce 750 milyar euro’luk devlet ve özel şirket tahvili alımı öngören bir programı onayladı. Almanya’nın kurtarma paketi 750 milyar euro’yu buldu. İspanya 200 milyar dolar, Fransa işsiz kalanlara 45 milyar euro ve şirketlere 300 milyar dolarlık kredi garantisi ile bu silsileye katıldı. İngiltere de şu ana kadar hükümetin ve merkez bankasının açıkladığı paketler 600-700 milyar euro buldu. Çin, Japonya ve dünyanın geri kalanı da eklendiğinde toplam parasal ve mali teşvik ile desteklerin büyüklüğü 7 trilyon doları buluyor. Türkiye’de de 18 Mart’ta Başkan Recep Tayyip Erdoğan tarafından 100 milyar TL’yi bulan bir ekonomik destek paketi açıklandı. Tüm dünyada alman bu önlemler piyasalardaki serbest düşüşü sınırlarken, zaman zaman güçlü tepkiler yaşanmasını da sağladı.
ÖNLEMLER DİBİN OLUŞMASINI SAĞLADI MI?
Virüsün etki alanının genişlemesi ile birlikte merkez bankaları ve hükümetlerden gelen adımlar piyasalardaki panik havasını yatıştırsa da volatilite hala oldukça yüksek seyrediyor. Bununla birlikte 2008 krizinden de edinilen tecrübeler, likidite önlemlerinin ilk anda piyasalarda olumlu etkileri görülse de piyasalarda sürekli olarak yeni teşvik beklentisini doğurması, piyasalarda bir süre sert hareketlere neden olabiliyor. Her yeni önlem ana sorun ortadan kalkmaya başlamadığı sürece hastaya morfin verilmesi gibi sınırlı rahatlamalar sağlıyor. Bir süre geçtikten sonra da yeni teşvik ve destek beklentisi kuvvetleniyor. Şu an ana sorun olan virüsün yayılma hızı ve çevresel etkileri özellikle Avrupa ve ABD tarafında henüz düşüş eğilime geçmiş değil. Bu halkaya Türkiye’yi de eklemek mümkün. Böyle olunca gerek virüsün yayılma hızı gerekse yavaş yavaş verilere yansıyacak olan virüsün ekonomik tahribatı piyasalardaki bu volatil süreci artırabilir
Geçtiğimiz hafta ABD’de açıklanan haftalık işsizlik maaşı başvuruları verilerdeki bozulmayı en net şekilde gösterdi. ABD’de ilk kez işsizlik maaşı başvurusunda bulunanların sayısı, yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgının iş gücü piyasasını etkilemesiyle, 21 Mart ile biten haftada 3 milyon 283 bine yükseldi ve tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı. Piyasada beklentiler çok geniş bir alana yayılırken ortalama beklenti 1 milyon 650 bin civarında olması yönündeydi. 2008 yılındaki yüzyılın finansal krizi olarak adlandırılan süreçte görülen rakamların bile mumla aranıyor olması sürecin ekonomik aktivitelerde oluşturduğu tahribatı göstermektedir. İlerleyen günlerde başka veriler de bu tahribatı gösterdikçe, toparlanmanın gecikebileceğine yönelik endişeler piyasalarda baskı unsuru oluşturabilir. Şu ana kadar merkez bankaları ve hükümetler likidite musluklarını açmış olsalar da bu imkanlara ulaşamayan ve zorda kalan firma haberleri de piyasalarda baskı oluşturabilecek ikinci etken. Bu haftadan itibaren bu iki konunun daha fazla gündeme geldiğini görebiliriz.
BIST-100’de 92 bin geçılemedi
Hafta başında en düşük 82 binli rakamları test eden BIST-100’de hafta içinde ABD’nin öncülüğünde küresel piyasalardaki tepkiden destek bulundu ve yükseliş 92 binli rakamlara kadar devam etti. BIST-100’de tarihi zirvelerden başlayan düşüşün düzeltmesinde yüzde 23.6 seviyesine tekabül eden 92 bin civarı hafta içinde güçlü direnç oluşturdu ve endeks haftanın son üç günü burayı test etmesine rağmen geçemedi ve haftayı 88.125’ten tamamladı. Cuma günü gelen satışlar ve endeksin günün dip seviyelerinden kapatması olumsuz bir tablo oluşturdu. Tepkide olduğu gibi düşüşte de yurtdışı piyasaların izlendiğini söylemek mümkün. Bu nedenle bu hafta da ana belirleyici yurtdışı piyasalar olmaya aday. Endekste düşüşün devam etmesi ve 86 bin altındaki rakamların görülmesi görünümü daha da bozacaktır. Bu durumda daha önce görülen dip seviyelerin bulunduğu 82 bin civarı yeniden test edilmek istenebilir. 82 bin bu dönemde en kritik destek seviyesi olacak. Buranın kırılması yeni bir panik dalgası başlatabilir. Böyle bir durumda 80 bin ve 76 bin gündeme gelebilir. Yukarıda ise geçtiğimiz hafta test edilen 92 bin civan en güçlü direnç konumunda olmaya devam edecek. Burası geçilecek olur ise dipler teyit edilmiş olacak ve yükselişte 98-100 bin aralığı gündeme gelecektir. Bu nedenle kısa vade için belirsizliklerin hala çok yüksek olduğunu düşünmekle birlikte 92 bin geçilecek olursa sadece teknik nedenlerle dahi olsa yukarı yönlü hareketlere katılmak gerektiğini düşünüyoruz.
Dolar endeksinin seyri ve teknik seviyeler izleniyor
ABD Merkez Bankası Fed’in sınırsız varlık alım açıklaması ve senatonun 2 trilyon doları bulan teşvik paketi dolar endeksinin de sert bir şekilde gerilemesine neden oldu. Geçtiğimiz hafta 103’e kadar yükselen dolar endeksi Cuma günü 99’un altını test etti. Dolar endeksindeki bu düşüş gelişmekte olan ülke para birimleri üzerindeki baskıyı da hafifletti. Dolar/TL’de de hafta başında 6.60 üzeri test edildikten sonra hafta içinde en düşük 6.38’e kadar gerilendi ve hafta 6.45 civarından tamamlandı. Teknik göstergelerin yukarı yöniü eğilimi devam ettirdiği kurda 6.55-6.60 aralığı oldukça güçlü bir direnç konumunda. Bu bölgeye kadar olacak yükselişler sorun oluşturmasa da buranın aşılması, alım iştahını artırabilir.
Bu durumda 6.73 ve devamında 6.84 civarı gündeme gelebilir. Dolar endeksindeki düşüşün geçtiğimiz hafta panik havasını bir miktar yatıştırmasına karşın henüz, risk iştahının dengelendiğini söylemek mümkün değil. Kurda şuana kadar olan aşağı yönlü hareketler sınırlı kalırken, olası bir geri çekilmede 6.42 ve 6.35 güçlü destek noktalan olarak izlenebilir. 6.35 altında kapanışlar teyit edilemediği sürece geri olası geri çekilmelerin piyasada alım fırsatı olarak değerlendirileceği kanaatindeyiz.
ÜZEYİR DOĞAN