Dolar mı, TL mi?
SON haftalarda dövizin ateşi yine yükselmeye başladı. ABD seçimlerine ilişkin artan soru işaretleri, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın faiz hamlesinin yeterli bulunmaması, gerginleşen uluslararası ilişkiler ve yüksek seyreden enflasyon verileri kurları da tarihi zirvelerine kadar taşıdı. Tüm hafta alıcılı piyasada Cuma günü kapanışa yakın bir ara dolar kuru 8.38 TL’ye, euro ise 9.79 TL’ye yükselerek yeni zirvelere ulaştı. Döviz cephesinde yaşanan bu atak ister istemez yatırımcısından dövizle borcu olana, iş insanından finansçısına kadar tüm kesimleri şimdiden etkisi altına almaya başladı. Artık herkes “Acaba kurlardaki yükseliş sürecek mi?”, “Yakın vadede hızlı çıkışın bir düzeltmesi yaşanacak mı?”, “TL’de mi kalalım, dövize mi yatırım yapalım”, “ABD seçim sonuçları kurları etkiler mi” gibi onlarca sorunun yanıtım arıyor.
Tüm dünyada kartların yeniden karılmaya başlandığı ve yeni dengelerin kurulacağı bu günlerde biz de para yöneticilerine olası gelişmelerin Türkiye’ye yansımasını, yakın vadede euro, dolar ve sepet kur beklentilerini sorduk, işte yanıtları…
GCM YATIRIM
“TL’DEKİ KAYIPLAR SÜREBİLİR”
Döviz kurlarındaki yükselişte gerek yurtiçi gerekse yurtdışı faktörlerin etkili olduğunu söyleyen GCM Yatırım Araştırma Müdürü Dr. Tuğberk Çitilci, bu faktörler dikkate alındığında Türk Lirası’ndaki değer kayıplarının sürebileceği görüşünde. Döviz kurunda gerileme için öncelikle dış finansman sağlanması ve TCMB’nin para politikasında faizi dikkate alarak kur istikrarını sağlaması gibi faktörlerin etkili olabileceğine dikkat çeken Çitilci, yılbaşına kadar geçecek süreçte euro/dolar sepet beklentisi ile ilgili şu değerlendirmede bulunuyor:
“Yurtdışı dinamiklerde zayıf dolar-güçlü euro teması fiyatlamalarda etkin olduğundan euro/TL yükseliş hızı daha etkin oluyor. Sepet kuru oluşturan yarım dolar-yarım euro nedeni ile sepet kurda yükselişin sürmesi kuvvetle muhtemel. Sepet kurda 9 seviyesi üzerinde kalıcılık ile yukarı yönlü momentum devam edebilir. Dolar/TL paritesinden 8 psikolojik seviyesi üzerinde kalıcılık ile değer kaybının sürmesini takip edebiliriz.”
Çitilci’ye göre zayıf dolar-güçlü euro temasında Avrupa değil Fed’in genişleyici para politikası etkili. Güçlü euro’nun kalıcı olabilmesi için Almanya’nın desteğini alacak ECB’nin maliye politikalarını devreye alması gerektiğini söyleyen Çitilci, euro/dolar paritesine ilişkin beklentisini ise şöyle özetliyor:
“ECB’nin bunu yapıp yapamayacağına bağlı olarak fiyatlamada euro/dolar için 1.20 seviyesi kritik ve maliye politikaları ile 1.20 üzeri fiyatlamalar gündeme gelebilir. ECB’ni sadece para politikası ile yetinmesi durumunda ise 1.16-1.17 bölgesinde dengelenme ve sonrasında euro’nun değer kaybının öne çıkması beklenebilir. Bu noktada denklemin sadece euro bacağı dikkate alınırken dolar tarafında Trump mı yoksa Biden’in mi kazanacağı, zayıf veya güçlü dolar istekleri/politikaları ile şekillenecektir.”
NOORCM
“DOLAR 7.80-8.20 ARASINDA KALIR”
Yılbaşından bu yana TL’nin gelişmekte olan ülke para birimleri içerisinde yüzde 37.20 ile dolar karşısında en çok değer kaybeden ikinci para birimi olduğunu hatırlatan NoorCM Araştırma Birim Müdürü Tuğba Özay, bunun sadece yurtiçi değil yurtdışı kaynaklı olduğu görüşünde. Yurtiçinde enflasyon görünümündeki bozulmaya ek olarak, TCMB’nin son toplantısında bekle gör politikasını tercih ettiğini hatırlatan özay, mevduatın reel getiri sunamamasının yanında gerek kuramların gerekse bireylerin döviz talebinin de devam ettiğini söylüyor, özay, önümüzdeki döneme ilişkinse şu tahminde bulunuyor:
“ Yurtdışında ise Covid-19 endişeleri, ABD seçim belirsizliği, doların globalde değer kazanması diğer olumsuzluklar. Tüm bu parametreleri değerlendirdiğimizde kısa vadede kurdaki yükselişin devam edeceğini ve trendin hala yukarı yönlü olduğunu düşünüyoruz. Gelinen şu noktada sadece TCMB’nin faiz artırımı çözüm için yeterli değil. Para politikasındaki sıkılaşmanm yanı sıra maliye politikalarında da sıkılaşmaya gitmek şart görünüyor. Jeopolitik risklerin azalması ve pandeminin de kontrol altına alınması TL varlıklar üzerindeki kırılganlığı azaltacaktır.”
Tüm bu gelişme ve beklentiler ışığında yılsonuna kadar olan süreçte kur tarafında 7.80 ile 8.20 bandında fiyatlamaları görmeye devam edeceğimiz tahmininde de bulunan Özay, “Sepet kur tarafında ise yine yükseliş
trendinin devam edeceğini düşünüyoruz. TL varlıklardaki baskı hem euro/TL hem de dolar/TL de yükselişi destekliyor. Şu an itibari ile 8.90 seviyelerinde olan sepette önümüzdeki günlerde 9.20 seviyelerine doğru fiyatlamalar görebiliriz” diyor. Global tarafta ise son haftalarda yatırımcıların dolar karşısında euro’yu tercih ettiğini hatırlatan özay, euro/dolar paritesine ilişkinse, “önümüzdeki dönemde DXY’de düşüşün devam etmesi halinde paritede 1.20 seviyelerinin test edilebileceğini düşünüyoruz
INVESTAZ
“FAİZLER YÜKSELEBİLİR”
InvestAZ Araştırma Müdürü Yusuf Topçu’ya göre, piyasalardaki genel beklenti dövizdeki yükselişin hız kesmeden süreceği yönünde. Dolar kurunda 8.00’dan 8.20’nin üzerine çıkmamızın çok uzun sürmediğini hatırlatan Topçu, TCMB’nin yılın kalan kısmında faizleri bir nebze yukarı çekmek durumunda kalacağı görüşünde. Geçen hafta açıklanan Enflasyon Raporu’nda Merkez Bankası Başkan Murat UysaPın yılsonu enflasyon hedeflerini yüzde 12.1 olarak açıkladığını da hatırlatan Topçu, kritik rapor sonrası beklentilerini şöyle özetliyor:
“Bu aynı zamanda 2020’nin devamında enflasyonda büyük bir artışın, dolayısıyla büyük bir faiz artışının da olmayacağı anlamına geliyor. Burada en kritik tarih 3 Kasım. ABD Başkanlık seçimlerinden sürpriz bir Trump zaferi çıkmasıyla ABD-Türkiye ilişkilerindeki siyasi riskler büyük ölçüde azalacaktır. Sürpriz Trump zaferinden sonra Türkiye risklerinde, döviz kurlarında ve piyasalarda rahatlama yaşanabilir.” Topçu buna karşın şu anda Merkez Bankası’nın toplam rezervlerinin yüzde 79’unun svvap’lardan oluştuğuna da dikkat çekiyor. Yılsonunda dolar kurunu 8.45, euro’yu ise 9.70 seviyesinde tahmin eden Topçu, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Merkez Bankası tarafından faiz artışında atılacak adımların büyüklüğüne ve tabii ki sayısız dış faktöre bağlı olarak bu seviyelerden sapmalar olabilir. ABD’deki seçimler ise bu seviyeleri kökten değiştirebilecek potansiyele sahip. Kesin olan bir şey varsa o da 2018 Ağustos’taki kur şokuna benzer bir şok yaşanmadığı takdirde TCMB’nin yüklü bir faiz artışına gitmeyeceği, dolayısıyla döviz sepetinde bu seviyelerden çok da uzakta olmayacağımızdır.” Euro/dolar paritesi ile ilgili de son dönemde 1.20’nin üzerinin konuşulduğunu hatırlatan Topçu, kendisinin bu görüşe katılmadığını ifade edip “Paritede tekrar 1.10’u gündeme getirebilir” diyor.
TERA YATIRIM
“TRUMP POZİTİF ETKİLER”
Tera Yatırım Ekonomisti Enver Erkan’a göre, dolarizasyonun cazibesini kırmak için reel faizlerin TL’yi kuvvetlendirecek düzeyde olması gerekiyor. Bunun yanında diplomasi tarafında risklerin azalmasının yatırımcı algısı açısından iyi olacağına da vurgu yapan Erkan sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Kurlarda olağan bir süreçten geçmiyoruz. TCMB’nin kalıcı ve sürekli bir sıkılaşma duruşu benimsemesi ve bu konuda öngörülebilir olması önemli. Fiyat istikrarı üzerinde riskler artıyor, kur artışları ilave enflasyon baskısı şeklinde kendini gösterecektir. Bu durum TL’nin negatif hareket etme eğilimini daha fazla ön planda tutabilir. Ayrıca mali genişlemenin gecikmesi, Covid-19 vakalarının artması ve ABD’de seçim belirsizliği piyasalara baskı yapıyor. Biden başkan seçilirse TL negatif, Trump’ın ise göreceli pozitif etkilemesi bekleniyor. Ancak sıkı para politikası duruşu yeterince ikna edici olmazsa TL’deki kazanımlar geçici kalabilir.”
Erkan’a göre, euro/dolar paritesi içinse kısa vadede ABD seçimlerinin sonucu belirleyici olacak. İçinde bulunduğumuz bu dönemde Avrupa’nın sorunlarını aşmasının da zor olduğunu düşünen Erkan, pariteye ilişkin şu tahminde bulunuyor:
“Biden+Mavi Dalga teorisi, kısa vadede daha yüksek bir mali paket beklentisi demek olacağından daha pozitif algılanacaktır. Euro/dolar açısından da pozitif senaryo bu olur. Trump’ın galibiyeti kısa vadede dolara daha çok yarar, ya da Biden’a verilecek tepkinin daha minimal bir versiyonunu görürüz. Piyasada risklerin sürdüğü bir i/nninnHür jse dolara daha çok yarar.”
Dövize yatırım hala cazip mi?
GCM
Hane halkının yatırım tercihlerinde döviz ve altın finansal DNA’ya işlendiğinden dolayı bu iki varlıktan vazgeçilmesi çok I mümkün gözükmüyor. DNA’ya işlenen kodlama ve finansal travmalarla bu bağın kuvvetlenmesi dövize yatırımı cazip kılıyor. Döviz veya eurobond olarak portföylerde yüzde 25 seviyesinde varlık bulundurulabilir.
NOORCM
Gerek yurtiçi gerek yurtdışı belirsizliklerin devam ediyor olması nedeniyle çeşitli yatırım araçlarının olduğu portföyler oluşturmak riskin dağılımı açısından çok daha sağlıklı.
Dövizde yaşanan yükseliş trendinin devamını beklememiz nedeniyle yüzde 20 oranında dövize ağırlık verilerek, mevduat, hisse senedi ya da hisse fonları, sabit getirili menkul değerler ve kıymetli metallerin olduğu bir portföy oluşturulabilir.
INVESTAZ .
TL dolar karşısında 2020 başından bu yana yüzde 37’ye yakın değer kaybetti. Yılın devamında da burada çok büyük bir değişiklik olmayabilir. Olduğu takdirde Merkez Bankası’ndan ani ve yüklü bir faiz artışı veya ufak montanlı faiz artışları gelebilir. Bu seviyelerden portföylere büyük miktarlarda döviz eklenmesi çok da mantıklı değil. Özellikle I faiz artışlarının gündemde ve yılsonuna kadar iki PPK toplantısının daha olduğu bir ortamda bu seviyelerden döviz I alırken bir müddet düşünmek lazım.
TERA YATIRIM
Dövizin nereye kadar yükselebileceği ya da nereden döneceği öngörüsü yapmak şu aşamada zor. Ancak kalıcı bir I düşüş de bu aşamada beklenmemeli. Altın ise geniş dönem getiri potansiyeli bakımından düşünülebilir. Dışarıda ons fiyatları düşse bile içeride kur fazla düşmeyeceği için TL bazlı altın fiyatlarında yükseliş eğilimi korunacaktır. Buna karşın finansal pozisyonların korunmaya alınması gerek. Dolayısıyla I döviz borcunuz varsa ya elemine edin ya da hedge edin.
ESİN ÇETİNEL