Ekonomi - Borsa - Hisse Senedi

Küresel koşullar destekleyici yönde kalmaya devam ediyor

ABD Başkanı Biden’ın açıkladığı 1,9 trilyon dolarlık ekonomik destek paketine ilişkin güç kazanan beklentilerin şubat ayı içerisinde küresel risk iştahını desteklediği görülüyor. Önceki hafta teşvik paketini hızlandıracak düzenlemenin onaylanması ve geçen hafta içerisinde Biden’ın 1,9 trilyon dolarlık teşvik paketinin ölçeğini azaltmak isteyen cumhuriyetçilerle uzlaşmaya varmak için girişimlerini hızlandırması destek paketine yönelik iyimserliğin korunmasına katkı sağladı. Ekonomik destek paketine ilişkin görüşmeler devam ederken, beklentilerin altında kalan tarım dışı istihdam verisi ve yetkililerin açıklamaları, salgının etkilerine karşı daha fazla destek sağlanacağına dair beklentileri artırdı. Teşvik paketine ilişkin güç kazanan beklentilere ek olarak merkez bankası başkanlarının genişlemeci para politikalarının ve destekleyici duruşun sürdürüleceğine yönelik açıklamaları da piyasaları destekleyici yönde kalmaya devam ediyor. ECB Başkanı Lagarde, pandemi geride kaldığında ve ekonomiler açılmaya başladığında mali ve parasal desteğin aniden durdurulmaması gerektiğini, teşvikten çıkış yapmak gerekeceğini ancak bunun yumuşak bir çıkış olması gerektiğini ifade etti. Yine geçen hafta perşembe günü açıklamalar bulanan Fed Başkanı Powell, ABD’de istihdam piyasasının güçlü olmaktan oldukça uzak olduğuna ve İşgücü piyasasında tam iyileşme için daha fazla mali destek gerektiğine değindi. Destekleyici para politikasının devam edeceğinin sinyalini veren Powell, Kovid-19 salgını atlatılana kadar politika desteğinin geri çekilmesinin düşünülmemesi gerektiğini vurguladı.

Destekleyici koşullarına karşın belirsizlik ve riskler varlığını sürdürüyor

Şubat ayı içerisinde risk iştahında toparlanma ve riskli varlıklarda olumlu bir fiyatlama yaşanmasına karşın aşağı yönlü risk unsurları gündemdeki yerini ve önemini koruyor. Aşılama çalışmaları devam ediyor olmasına karşın aşılamaların tam olarak istenilen hızda olmaması ve zaman zaman tedarik konusunda yaşanabilecek sıkıntılar ilk önemli risk unsuru olarak sıralanabilir. Ayrıca Kovid-19 virüsünde gözlenen mutasyon ve mutasyona uğramış virüs üzerinde aşıların etkinliğini ne ölçüde koruduğu da ayrıca takip edilmesi gereken önemli bir konudur. Son haftalarda vaka artış hızındaki yavaşlama risk iştahını destekleyen bir gelişme olarak karşımıza çıkmasına karşın uygulamada kalmaya devam eden sıkı tedbirler ve ekonomik anlamda yaşanılan zorlu koşulların yansımaları bir diğer risk unsurudur. Ayrıca ilerleyen dönemlerde uygulamadaki sıkı tedbirlerin kademeli gevşetilmesi ve vaka sayılarının seyri arasındaki korelasyon da önem taşımaktadır. Salgın kaynaklı gelişmelerin dışında özellikle geçen hafta konuşulmaya başlanan küresel çapta enflasyonun nasıl bir seyir izleyeceği ilerleyen süreçte piyasaların gündeminde yer alacaktır. ABD’deki canlandırma paketine ilişkin artan beklentilerin gözle görülür ilk etkisi risk iştahı ve riskli varlıklarda toparlanma olurken, arka planda ABD’de enflasyonun hızlı ve kontrolsüz bir artış kaydedebileceğine ilişkin endişeleri de gündeme getirdi. ABD’de getiri eğrisinde gözlenen dikleşme ve geleceğe dair enflasyon tahminlerinde gözlenen artış başta ABD olmak üzere küresel çaptaki enflasyon rakamlarının önemini artırıyor. Enflasyonun izleyeceği seyir, merkez bankaları ve hükümetlerin ekonomileri desteklemek adına attıkları adımlar üzerinde etkili olacağından bu cephedeki gelişmelerin ayrı bir pencerede izlenmesi gerekmektedir. Ayrıca son haftalarda piyasaları destekleyen teşvik paketinin ilerleyen haftalarda hayata geçirilmesi ve bu taraftaki beklentinin gerçekleşmesinin ardından hisse piyasaları ve riskli varlıklarda yukarı yönlü fiyatlamanın devamlılığı sağlayacak yeni hikâyenin ne olacağı yakından izlenmelidir. İlerleyen süreçte gelişmelerin ve haber akışlarının sıralamaya çalıştığımız risk başlıklarını ön plana çıkarması durumunda piyasalarda yeniden düzeltme hareketlerinin gündeme gelebileceği göz ardı edilmemelidir.

Yurt içinde siyasi gelişmeler ve TCMB toplantısı yakından izlenecek

Geçen yılın kasım ayında dile getirilen ve son dönemde bu konuda çalışmaların hız kazandığı başta ekonomi ve hukuk alanındaki reform paketleri yurt içi piyasaların takibinde yer alan ön önemli konu başlığı olarak karşımıza çıkıyor. Aynı zamanda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son Kabine Toplantısı’nın ardından gündeme taşınan anayasa değişikliği konusundaki gelişmeler de yakından izlenecektir. Son aylarda Avrupa Birliği – Türkiye ilişkileri tarafında yurt içinden daha yapıcı söylemler ön plana çıkarken, geçen hafta perşembe günü ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, Türkiye’nin Rusya’dan satın aldığı savunma sistemleri S-400’ler konusunda ABD’nin duruşunun değişmediğini belirtmesi dış ilişkilerdeki gelişmelerin yeniden gündeme gelmesine neden oldu. ABD cephesinden gelen açıklamaların fiyatlamalar tarafında anlamlı bir etkili olmazken, ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken’ın önümüzdeki günlerde Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile görüşeceği ifade edildi. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Türkiye’nin S-400 konusunda egemen bir ülke olarak kararını verdiğini ve bu süreci sonuna kadar devam ettireceğini belirtti. ABD – Türkiye ilişkilerinin ne yönde şekilleneceği ve yapıcı diyaloglarla mevcut anlaşmazlıkların çözüme kavuşup kavuşamayacağı yurt içi piyasaların yakın takibinde yer alacak ve fiyatlamalar üzerinde etkili olacak önemli bir konudur. Yeni haftada yurt içinde ise 18 Şubat Perşembe günü gerçekleşecek Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) PPK toplantısı ön planda olacaktır. Piyasadaki genel beklentiler TCMB’nin faiz oranlarında bir değişime gitmeyerek politika faizini %17,00 olarak sabit tutacağı yönünde şekilleniyor. Son dönemde sıkı duruşunu koruyan ve güçlü söylemlerini sürdüren TCMB’nin toplantı sonrasında karar metnindeki değerlendirme ve mesajları TL varlıkların seyri açısından önemli olacaktır.

ONURCAN BAL

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu