Döviz kuru dengelenir, ihracat lokomotif olur
Merkez Bankası’mn yüksek faiz artışı sonrası kurlar adım adım dengeye geliyor. Faiz artışı, önümüzdeki dönemde en büyük baskıyı iç talep üzerinde yapacak. Uzmanlara göre, büyümenin motoru bu yıl turizm ve ihracat olabilir…
ÖNCEKİ hafta piyasaların seyrine hem dışarıda hem de içeride merkez bankalarının kararları damga vurdu. ABD Merkez Bankası (FED), merakla beklenen kararını verdi ve tahvil alımim aylık bazda 10 milyar dolar azalttı. Bu durum gelişen piyasalardan sermaye çıkışını artırdı. Ayrıca gelişen ülke para birimlerinin dolara karşı kaybını da artırdı. İçeride ise, Merkez Bankası sonunda faiz silahını çekti. Bir türlü tutamadığı döviz kuruna karşı ag-resif bir faiz artışına gitti. Faiz artışı sonrası kurda geri çekilme oldu. Ancak kurların dengeye gelmesinin zaman alması bekleniyor.
Faiz artışının ekonomiye etkileri önümüzdeki dönemin en önemli konusu olacak, ilk tepki olarak bankalar mevduat ve ticari kredi faizlerinde artışa gitti. Faizlerdeki artışın tam olarak yansımasıyla önümüzdeki süreçte hem tüketim hem de yatırım harcamalarının olumsuz etkilenmesi bekleniyor. Ayrıca, BDDK’nın da yakın zamanda tüketici kredilerine getirdiği sınırlama göz önüne alınırsa, bu yıl iç talep üzerinde ciddi bir baskı yaşanacak. Bu da iç talebin zayıflaması anlamına geliyor.
2013 yılında ekonominin yüzde 4’e yakın büyüdüğü tahmin ediliyor. Büyüme büyük oranda iç talep ağırlıklı olmuştu. Faiz ve kurlardaki son artışlar 2014 yılı büyümesi için birçok soru işaretini gündeme getiriyor. Ekonomistlere göre, bu yıl büyümede iç talebin payı daha az olacak. Buna karşın, artan kurlar ihracat artışı için avantaj yaratacak. Kritik soru ise, “İç talepte yaşanacak kayıp, ihracat artışıyla telafi edilebilecek mi?”.
Uzmanlara göre, TL’deki değer kaybı, bu yıl ihracatta avantaj sağlıyor. Ancak buradaki önemli nokta, ara malında ithalata olan bağımlılık. Bu noktada yerli hammadde kullanan firmalar daha avantajlı durumda. Malım iç piyasaya satamayan firmaların zorunlu olarak ihracata yöneleceğini savunan ekonomistler, 2014 yılında büyümenin motorunun ihracat olacağını düşünüyor.
‘TURİZM KURTARICI OLABİLİR”
Işık Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Ferman, bu yıl özellikle turizm, hizmet ve eğlence sektörlerinde büyük canlanma olacağını düşünüyor ve kurdaki artış nedeniyle bu alanlardaki alım fiyatlarının düştüğüne dikkat çekiyor. “Turizm bu yıl ekonominin kurtarıcısı olabilir” diyen Ferman’a göre, Türkiye turizmde artık çok turistten ziyade, para harcayan turiste yönelmeli. Ferman bu konuda, kişi başma bin doları aşkın harcama alışkanlığıyla Japon turistleri örnek olarak veriyor. “Türkiye bu turistleri getirmek için çalışmalı” diyen Ferman, böyle türbü-lans dönemlerinde paniğe kapılmadan bekle-gör politikası izlenmesi gerektiğini savunuyor. Ferman’a göre, önümüzdeki aylarda, özellikle yerel seçimler sonrası dönemde yapısal reformlar gündeme gelebilir ve piyasa durulursa faizdeki artış geri alınabilir.
FAİZ DEĞİL, DÖVİZ KORKUTUR”
Kemerburgaz Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emre Alkin ise ilginç bir görüş ortaya koyuyor. Alkin’e göre, Türkiye’de faiz artışı ne tüketicileri ne de yatırımcıları vazgeçirmez. İki kesimin de en korktuğu şeyin döviz kurundaki artış olduğunu belirten Alkin, bu yüzden “İç talepten umudu kesmeyin” diyor. İhracata gelince, Emre Alkin, tek başına dolar/TL kurunun değil, euro/dolar pari-tesinin ve euro/TL kurunun etkili olduğunu vurguluyor. Son kur artışından dolayı, Avrupalı müşterilerin Türk firmalarına fiyat düşürmesi için baskı yaptığına dikkat çeken Alkin, “Kurlar yükseldiği için ihracatçı mutlu olur görüşü bir hurafedir” diyor. Alkin, bu yıl istihdam yoğun sektörlerin teşvik edileceğine inandığını belirtiyor.
Oysa hükümetin 2023 yılı hedeflerini tutturmak için daha önce teknoloji ağırlıklı sektörler için bir destek planladığını hatırlatıyor. Alkin’e göre ibre yine istihdam deposu olan inşaat, otomotiv ve tekstil gibi sektörlere kaymış durumda.
“AVRUPA’NIN BÜYÜMESİ OLUMLU”
Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (Betam) uzman araştırmacısı Dr. Zümrüt İmamoğlu da, gerek kur gerekse de faiz etkisinin 2014’te iç talebi baskılar nitelikte olduğunu söylüyor.
Kamu harcamalarının mali disiplin gerekçesiyle sıkı tutulmaya devam edileceğinin anlaşıldığını söyleyen İmamoğlu’na göre, bu durumda büyüme için geriye tek yol ihracat kalıyor. İmamoğlu, “İhracat açısından umutlu olmamız için iyi bir neden Avrupa’da 2014 yılında büyüme beklentilerinin yüksek oluşu. Özellikle 2013 yılında yüzde 0.4 büyüyen Almanya ekonomisinin 2014’te yüzde 1.6 büyümesi bekleniyor. Ortadoğu’da yaşanan olaylar sonrası Türkiye’nin ihracatını artırmak için Avrupa’da beklenen büyümeden pay almaya ihtiyacı var. Gerek Başbakanın Brüksel ziyareti ve AB üyeliği konusundaki kararlılığın yeniden dile getirilişi gerekse Hollande’m Türkiye ziyareti bu açıdan oldukça olumlu” diyor.
“SIKILAŞTIRMA SÜRECEK”
ING Bank ekonomisti Muammer Kömürcüoğlu, BDDK’nın kredilere getirdiği sınırlamayla birlikte, faiz artışı da yansıtıldığında iç talepte zayıflama olacağını söylüyor. İhracatın ise döviz kurundaki artıştan olumlu etkile nebileceğini belirten Kömürcüoğlu’na göre, ithal hammadde fiyatları bu noktada dezavantaj yaratıyor. Ancak AB pazarındaki toparlanma, ihracatı olumlu etkileyebilir. Ekonominin yüksek büyüme dönemlerinde aslan payının iç talepten geldiğini ifade eden Kömürcüoğlu, bu yıl ihracatın itici güç olacağını düşünüyor. Kömürcüoğlu, Merkez Banka-sı’nın parasal sıkılaştırma politikasına 2014 yılı ortasına kadar devam edeceği tahminini yapıyor.
Prof. Dr. Kaya ARDIÇ / Piri Reis Üniversitesi Öğretim Üyesi
“Kurlar bir süre sonra dengeye gelir”
Faiz artışı arzu edilen bir şey değildir, ama zorunlu olarak kullanılabilecek bir araçtır. Merkez Bankası’nın faiz artışı yerinde oldu ama biraz geç kaldığını düşünüyorum.
Daha önce yapılsaydı, bu kadar yüksek artışa ihtiyaç duyulmazdı. Faiz sonrası döviz kurları orta vadede durulacak. Şu anda denge arayışı söz konusu. 2014 yılında iç talebin çok zayıf kalacağını söyleyebiliriz. Bu yıl yüzde 4’lük büyüme tahmini bence çok zor tutar. Tek başına ihracatla yüksek büyüme sağlamak zor. Bu yıl iki seçim var. Böyle bir ortamda, büyüme lehine bütçeden bir parça olsun taviz verilebilir. Çünkü 2013 yılında yüzde 4’lük büyümenin çoğu kamu talebinden gelmişti. Bu yıl benzeri bir durum olabilir.