Merkez Bankası ve piyasalar
TCMB’tıin kafası oldukça karışık. ‘Büyüme’ ile ‘kur’ arasında kalmış durumda. MB’tıin faiz kararını kurun seviyesi ve oynaklığı belirleyecek. Ancak faiz indirimi için ne yazık ki zemin hazır değil…
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın hangi faiz oranlarına bakmak lazım?
Grafikler üzerinden gidelim… Merkez Bankası’nın faiz enstrümanları konusunda ciddi kafa karışıklığı var. Merkez Bankası’nın politika faizi haftalık repo faizi. Merkez Bankası geçen haftaki toplantısında haftalık repo faizini yüzde 10’da sabit bıraktı.
Merkez Bankası’nın politika faizi olmamakla birlikte kullandığı bir diğer temel faiz oranı ise gecelik borç verme faizi. Gecelik borç verme faizini ise yüzde 12’de sabit bıraktı.
Merkez Bankası son dönemde piyasaları fonlamak için hem haftalık vadeli enstrümanım (yüzde 10 olan haftalık repo faizi) hem de gecelik vadeli enstrümanını (yüzde 12 olan gecelik borç verme faizi) kullanıyor.
Kurdaki seyre göre de bu iki enstrümanın toplam fonlama içindeki ağırlıklarıyla oynuyor. Dolayısıyla en sağlıklı yaklaşım Merkez Bankası’nın aşağıda görülen ortalama fonlama maliyetine bakmak. Merkez Bankası son dönemde faizi düşük olan haftalık repoyu daha fazla kullanarak ortalama fonlama maliyetini düşürdü.
Merkez Bankası’nın faiz kararını nasıl yorumluyorsunuz?
Merkez Bankası geçen haftaki toplantısında hem politika faizini hem de fonlamada kullandığı diğer temel faiz oranını sabit bıraktı. Son dönemde kullanılmayan geç likidite penceresi faiz oranını ise yüzde 15’ten 13.5’e indirdi.
Özetle “Merkez Bankası faiz değişikliği yapmadı” diyebiliriz. Ancak geç likidite penceresi faizinde yapılan indirimle de önümüzdeki aylarda “kur müsaade ederse” faiz indirimi yapma niyetinde olduğu sinyalini verdi.
“Kur müsaade ederse” ne demek?
Merkez Bankası “büyüme” ile “kur” arasında kalmış durumda. 28 Ocak tarihinde yapılan 3 puanlık radikal faiz artırımı, kredi faizlerine yansıdı. Reel sektörün borçlanma maliyetleri artırdı. Dışarıda FED ve içeride siyaset kaynaklı belirsizliklerin olması tüketim eğilimim bozdu.
Haliyle Merkez Bankası faiz indirerek ekonomiye teşvik vermek istiyor. Ancak faiz indirmek değişen global konjonktürde (pahalılaşacak ve azalacak küresel likidite ortamı) kurun yükselmesi ve oynaklığının artmasına neden olabilir. Kur, Türkiye’de önemli bir gösterge. Kurun yukarı gitmesi ve oynaklığının artması da ekonomik büyümeyi başlı başına olumsuz etkiliyor. Hatta faiz artışından daha olumsuz etkiler yaratabiliyor. Bu nedenle Merkez Bankası faiz kararında “kur” ile “büyüme” arasında sıkışmış durumda.
Kur, 2.08-2.10 bandının altına “kalıcı” bir şekilde yerleşene kadar Merkez Bankası’nın faiz indirmesi zor. İndirirse de kurda yeniden yükseliş başlayabilir. Benzer şekilde kurun 2.30-2.35 bandının üzerine “kalıcı” yerleşmesi, Merkez Bankası’nı faiz artırımına zorlayabilir. Bu nedenle MB’nin faiz kararını kurun seviyesi ve oynaklığı belirleyecek. Faiz indirimi için ne yazık ki zemin hazır değil. Merkez Bankası da bence geçen hafta son derece yerinde bir karar aldı.
Piyasa görüşünüz değişti mi?
Hayır. Hatta geçen haftaki köşemdeki bölümde aktardıklarım aynen geçerli. Geçen haftaki bölümde, “İç piyasalar bardağın dolu tarafını tamamıyla satın alarak benzerleriyle arasındaki farkı büyük ölçüde kapattı. Ancak bardağın boş tarafları hiç fiyatlanmıyor. Önümüzde cumhurbaşkanlığı ve genel seçim belirsizlikleri var. Dışarıda FED’in adımlarının 10 yıllık hazine faizleri üzerindeki etkisi yakında daha yoğun hissedilecek. Belediye seçimlerinden önceki dönemde 60.000-70.000 bandında gidip gelen BIST endeksinin yeni dönemde 65.000/66.000-75.000/76.000 bandında gidip gelmesi kuvvetle muhtemel. İhlaller olabilir ancak BIST’in 75.000-76.000 bandı üzerine kalıcı bir şekilde yerleşmesini beklemiyorum . Kurda 2.08-2.10 bandının altına kalıcı gerileme beklemiyorum. Hatta önümüzdeki haftalarda yeniden 2.17-2.20 bandına doğru bir hareket söz konusu olabilir. 75.000’e yaklaştıkça risk azaltmakta yarar var” demiştik.