Dünyanın En Pahalı Kentleri 2014
Her yıl yapılan ‘Dünyanın En Pahalı Kentleri’ araştırmasının birincisi bu yıl Singapur oldu. Nasıl olmasın ki? Bu şehirde orta halli bir otomobil 230 bin TL, 1 +1 bir dairenin kirası İse 6 bin TL…
DÜNYANIN en pahalı kentleri sıralaması yapıldı ve birinciliği Singapur aldı. Londra merkezli, Ekonomik Veriler İstihbarat Birimi (EIU) tarafından, 131 kent arasında yapılan değerlendirmede, Paris, Oslo, Zürich ve Sydney, 2014’ün diğer pahalı kentleri olarak listede yerlerini aldı.
Asya’nın ekonomi dünyasının kaplanlarından biri olan Singapur, güçlü para birimi, roket hızıyla yükselen motorlu araç fiyatları etkisi ile, zaten yüksek olan tekstil ürünleri ve pahalı belediye hizmetleriyle, geçen yılın lideri Tokyo’yu’geçerek birinci sıraya yükseldi. Şimdiye kadar ucuz olarak bilinen bazı Asya kentleri, ilk 10’a girmeye aday hale geldi. Pek çok Afrika kentinde pahalılık ise yokluktan kaynaklanıyordu. Bunlar sıralamaya alınmadı. Örneğin Angola’nın başkenti Luanda’da güvenli bir mesken bulmak çok zor. Zorunlu tüketim maddelerinin çoğu da dışarıdan geldiği için fiyatları çok yüksek.
Tabloda bazı ürünlerin fiyatının aşırı derecede yüksek olduğunu göreceksiniz. Singapur’da 1.4 litre motor hacmi olan, orta halli bir aile otomobili için 230 bin liraya yakın bir tutarı gözden çıkarmanız gerek. Pahalı kentlerde çalışan kesim, eline geçen net gelirle, başını sokacak bir apartman dairesinin yarım metrekaresini bile satın alamıyor. İsviçre’nin Zürich kentinde, bir kilo tavuğa, Türkiye’de 2.5 kilo kırmızı et kadar para ödüyorsunuz. Fakat gelirlere de dikkat etmelisiniz. Zürich’te çalışanların ortalama net geliri, 13 bin lirayı geçiyor.
Şimdi bu kentleri yakından inceleyelim.
1- SİNGAPUR
Malay Yarımadası’nın güney ucunda bir kent devlet. İngiliz Sir Stamford Ruffles’m 1819’da bir ticaret merkezi olarak kurduğu bir liman. Singapur, 1963 gibi oldukça yakın bir tarihte bağımsızlığını kazandı. O yıllarda gecekondulardan oluşan bir balıkçı köyü idi. 20-25 yıl gibi kısa bir sürede dünyanın en zengin kentlerinden biri haline geldi. En büyük ticari merkez, en işlek liman, en büyük dördüncü finans merkezi, üçüncü en yüksek kişi başı gelir, gelir adaletsizliğinde birinci gibi unvanlara sahip. Bugün gelişmiş bir piyasa ekonomisi olarak zenginliğini ‘antrepo ticareti’ne borçlu. Hong Kong, Güney Kore ve Tayvan’la birlikte Asya’nın dört kaplanından biri olan Singapur, geniş topraklara sahip olmamasına rağmen mal istiflemede dünya birincisi. Bu da kenti, aynı anda dünyanın en büyük 14’üncü ihracatçısı ve en büyük 15’inci ithalatçısı yapıyor. Yedi binden fazla yabancı şirket Singapurda faaliyet gösteriyor. Bunların bin 500’ü Çin’den, bin 400’ü Hindistan’dan geliyor.
2- PARİS
Sadece Fransa’nın değil, aynı zamanda Avrupa’nın iş, kültür, siyaset, eğitim, eğlence, turizm, medya, bilim, moda ve sanat merkezi. İki bin yıllık tarihe sahip. Geçen yıl 685 milyar euro’luk gayri safi hasılası oldu. Tokyo, New York, Los Angeles, Londra, Seul gibi kentleri geride
bıraktı. Bu rakam pek çok ülkenin gayri safi ulusal hasılasından daha fazla. Eğer Paris ülke olsaydı, dünya sıralamasında 17’nci olur, Hollanda’yı bile geçerdi. Küresel ekonominin lokomotiflerinden birisi konumunda. Dünyanm 500 büyük şirketinin 30’unun merkezi burada. Elektronik, otomotiv, optik, havacılık ve uzay gibi ileri teknoloji gerektiren üretim tesislerine sahip. Yine de zenginliğinin büyük bölümünü hizmet sektöründen sağlıyor. 12 milyon nüfusunun yarısı çalışıyor. Fakat kentin yoksul banliyölerinde işsizlik yüzde 40’lara kadar çıkıyor. Turizm geliri de çok önemli bir kalem. Her yıl 28 milyon turist ağırlıyor. Bunun 17 milyonu yabancı. Dis-neyland 14.5 milyon, Louvre Müzesi 8.5 milyon, Eiffel Kulesi de 6.2 milyon ziyaretçi çekiyor.
3- OSLO
İki bin yıllık tarihi olmasına rağmen önceleri adı Kristiania olarak geçen ve sadece 1925’ten bu yana Oslo olarak bildiğimiz bu kent, Norveç’in hükümet ve ekonomi başkenti. Ticaret, sigorta, bankacılık, sanayi ve gemicilik, en büyük gelir kaynakları. Dünyanın en büyük tersaneleriyle gemicilikte Güney Kore ile rekabet halinde. Oslo tersaneleri yapımı gemiler, dünya ticaret filosunun yüzde 16.5’ini oluşturuyor. Sadece Oslo’da, gemicilikle uğraşan bin 985 şirket bulunuyor. Her yıl altı binde fazla gemi Oslo limanına veya tersanelerine uğruyor. Dünyada ‘yaşam kalitesi’ sıralamasında hep ilk üç içinde yer almasını bilen bir kent. 1.5 milyonu biraz aşan nüfusuyla hala Avrupa’nın hızla gelişen kentleri arasında. İlginç bir de unvana sahip. Avrupa’da ‘iş dostluğu’ sıralamasında Amsterdam’dan sonra ikinci sırada. Önceki yıllarda pahalılıkta Londra ile yarışıyordu.
4- ZÜRİCH
İsviçre’nin en büyük kenti. Ama nüfusu yalnızca 400 bin. Çevre banliyöleriyle birlikte nüfus bir milyon 800 bini geçiyor. Arkeolojik kazılarda, ilk yerleşim birimlerinin bundan 6 bin 400 yıl önce kurulduğu anlaşılmış. Zürich için ‘dünyanın en büyük finans merkezi’ dense yanlış olmaz. Bütün dünyanın banka ve finans devleri burada. Düşük vergi oranları, sadece finansta değil diğer sektörlerde de uluslararası şirketleri buraya çekiyor. Fakat kentin yüzlerce şirket binasıyla dolduğunu düşünmeyin. Belediye, iş merkezleriyle, rekreasyon alanlarını kesin bir sınırla ayırmış, doğal kaynakları korumuş. 2006-2008 yılları arasmda dünyanın en yüksek yaşam kalitesine sahip kenti olarak gösterilmişti. Çalışan kesimin beşte dördü hizmet sektöründe. Borsasının kuruluş tarihi 1877’ye kadar uzanıyor. Ayrıca Zürich, dünyanın en büyük altın ticareti merkezine sahip. Pahalılıkta Bern ve Cenevre ile çekişiyordu. Dışarıdaki rakipleri de Hong Kong ve Kopenhag’dı.
5- SYDNEY
Avustralya’nın güneydoğu kıyısında, 4 milyon 750 bin nüfusuyla, ülkenin en kalabalık kenti. 1788’de kurulan kent, dünyanın en geniş doğal limanlarından birine sahip. Turizm broşürlerinde, deniz kabuğu biçiminde yapılmış Opera Binası ile özdeşleşen Sydney, ülkenin ekonomi, imalat ve finans merkezi. Sydney sakinleri, satın alma gücüyle kıyaslandığında dünyanın ikinci yüksek gelirine sahip olmakla övünüyor. Bu da her yıl binlerce yabancıyı Sydney’e çekiyor. Ama dünya genelindeki ortalamaya bakıldığında Sydney, karşımıza dünyanın en pahalı beş kentinden biri olarak çıkıyor. 1980’lerden beri istihdam, imalat sektöründen hizmet ve bilişim sektörüne kaymaya başladı. 90’dan fazla bankanın merkezi, 500’den fazla çok uluslu şirketin merkezi veya şubesi burada. Sydney’i de sadece yüksek binalardan oluşmuş bir kent olarak görmeyin. Sydney ve çevresi, başkenti olduğu Yeni Güney Galler eyaletinin tarım ürünleri ihtiyacının yüzde 12’sini, hayvansal ürünler ihtiyacının da yüzde 48’ini karşılıyor.