Vize sorununda ilerleme var ama yetersiz
Vize sorunu Geri Kabul Anlaşmasının imzalanmasından sonra atılan adımlara rağmen kolay çözülebilecek gibi görünmüyor. Yine de eskisine göre daha fazla umut var…
28 MAYIS 2014 tarihinde, 1KV ve MÜS1AD işbirliğinde “Türk Vatandaşları için Vizesiz Dolaşım: Geri Kabul ve Sonrası” başlıklı ortak bir panel yapıldı.
1980 yılında Federal Almanya’nın başlattığı vize uygulaması sırasında, İKV’nin Baş Hukuk Müşaviri olarak görev yapan, IKV’nin eski Yönetim Kurulu Başkam ve şimdiki Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve AB konusunda önemli bir otorite olan Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Halûk Kabaalioğlu, daha bu görevdeyken vize ile ilgili hukuki bir görüş hazırladığını söyledi. Görüşü hazırlarken, Türkiye ile Avrupa Ekonomik Topluluğu arasındaki Ortaklık Anlaşması nı, daha sonra ise 1970’de akdedilen Katma Protokol’ü incelediklerine değinen Prof. Kabaalioğlu, AB’nin dört temel serbestisi açısından bakıldığında Türkiye ile imzalanan Ortaklık Anlaşması’nın diğer anlaşmalardan farklı olduğunu belirtti. Anlaşmanın, nihai hedefinin tam üyelik olduğunu hatırlatan 1KV Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, bu yüzden dört temel serbestinin, Türkiye ile imzalanan Ortaklık Anlaşması’nda aynen hükme bağlandığını sözlerine ekledi.
Vize için talep edilen belgelerin, akıl almaz boyutlara ulaşmış olduğunu hatırlatan Prof. Kabaalioğlu, İKV olarak Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin desteğiyle “European Citizens Action Services” işbirliğinde gerçekleştirilen “Vize Şikâyet Hattı” projesi ile bu durumu belgeleri ile ortaya koyduklarını açıkladı.
“YENİ NESİL VİZE İLE KAÇIRILMAMALI”
Vize ve geri kabul konularında çok uzun süredir önemli araştırmalara imza atan “ESI- European Stability Initiative (Avrupa Denge Girişimi)” Yönetim Kurulu Başkanı Gerald Knaus ise konuşmasında, 2014 yılı ile birlikte AB genelinde vize konusunda yeni bir hareketlenme yaşandığına dikkat çekti.
Knaus, Aralık 2013 tarihinde Türkiye ile AB arasında Geri Kabul Anlaşması’mn imzalanmasının yanı sıra, Mart 2014 tarihli Korca Kararı, Nisan 2014 tarihinde Moldova vatandaşlarının AB üye ülkelerinde serbest dolaşıma başlaması ve AB’nin Ukrayna ile Gürcistan vatandaşlarının vizesiz seyahatine ilişkin yeşil ışık yakmasının, AB tarafında olumlu sinyaller olduğuna dikkat çekti. Türkiye’de 24 yaş altı nüfusun 31 milyonu aştığını, Türkiye’nin AB yanlısı bir nesil fırsatım kaçırmamak için vize uygulamasına son vermesi gerektiğini ifade etti.
Türkiye’nin vize serbestliği konusunda gerekli çalışmaları, özellikle de geri kabul anlaşmasının yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiğini ifade eden Knaus, “Avrupalı karar vericileri ve Avrupa kamuoylarını ikna etmeniz gerekli. Güven ortamı oluşturulmalı” dedi. Bu çerçevede yasadışı göç ve iltica konularında Türkiye’nin, AvrupalIların zihinlerinde var olan şüpheleri gidermesinin önemli olduğuna değinen Gerald Knaus, Türkiye’nin bu güven ortamım oluşturması halinde 2016 yılma kadar vatandaşları için vizesiz dolaşım hakkı elde edebileceğini vurguladı.
VİZE İÇİN 140 MİLYON EURO HARCANDI
ESI Araştırmacısı,Alexandra Stiglmayer, Türkiye üzerinden yasadışı yollar ile AB üye ülkelerine giden mültecilerin sayısında, son yıllarda ciddi bir düşüş yaşandığının altını çizdi. FRONTEX raporlarına atıfta bulunan Stiglmayer rakamların korkutucu olmakla birlikte, son yıllarda ciddi bir düşüşe de işaret ettiğini söyledi. Bu çerçevede Türkiye ile Yunanistan arasında sıkı bir işbirliğinin tesis edildiğini vurgulayan uzman, geri kabulün beklenen mülteci iadelerine yol açmayacağını, Batı Balkanlar ve Ukrayna örneklerinin bunu gösterdiğini söyledi.
Vize serbestliğinin Avrupa Parlamentosu’nda oylanacağını hatırlatan Stiglmayer, bugüne kadar Parlamento’nun benzer kararlarda her zaman yapıcı ve destekleyici bir tavır sergilediğini, Türkiye’nin tüm üye ülkeleri ikna etmek zorunda kalmadan, küçük ülkelerin desteğini almasının yeterli olacağım sözlerine ekledi.
İKV Genel Sekreter Yardımcısı Melih Özsöz ise, Avrupa Komisyonu verilerine göre, 2009-2012 yılları arasında Türk vatandaşlarının sadece kısa süreli Schengen vize başvurularına 140 milyon euro’dan fazla para harcadığım hatırlattı. Standart Schengen için talep edilen 60 euro’nun ötesinde aracı kurum hizmet bedeli, banka komisyonu, kargo bedeli, sağlık ve seyahat sigortası, randevu için PIN kodu ücreti gibi “gizli birçok masraf’ olduğunu daifade etti. Vizenin hukuki, ticari ve siyasi boyutları kadar, insani normları ve sınırları zorlayan bir hal aldığına dikkat çeken Özsöz, vize uygulamasının Türkiye-AB bütünleşmesinin ruhuna aykırı olduğunu söyledi. Özsöz, başta iş insanları olmak üzere vizenin, Türk halkının AB’ye olan bakışım olumsuz yönde etkilediğini söyledi.
Böylece vizenin kalkmasını bir süre daha beklemek zorundayız!..