Ecza deposundan holdinge uzandı
Devlet ve üniversite hastanelerine ilaç temin eden en büyük gruplardan Gül Ecza Deposu’nun bünyesinde yer aldığı Gull Group, gıda takviyesi ürünleri işine de girdi.
Bir yıl önce Kampotu şirketini kuran ve kısa bir süre önce Voonka markasıyla sunduğu gıda takviyesi ürünlerini eczane raflarına taşıyan Gull Group, yeni işin de katkısıyla bu yıl 500 milyon TL ciro hedefliyor.
Güner Zeynep Yüceer, vergi rekortmenleri listesinde son 10 yıldır boy göstermesine rağmen kamuoyunun pek tanımadığı bir isim. Türkiye’nin 500 büyük şirketi arasında yer alan Gül Ecza Deposu’nun kurucusu Güner Zeynep Yüceer’in başarı hikâyesi özellikle genç girişimcilere ders niteliğinde. Oğlu Kadir Keçelioğlu’nun da desteğiyle binbir zorlukla bundan 27 yıl önce kurduğu şirketini holdingleştiren Güner Zeynep Yüceer, artık onursal başkanlık koltuğuna otursa da, temellerini attığı grup büyümeye devam ediyor.
Annesi Yüceer’den yönetim kurulu başkanlığı görevini devralan Kadir Keçelioğlu, kurumsallaşma çalışmaları neticesinde devlet ve üniversite hastanelerine ilaç temin eden Gül Ecza Deposu ve beraberindeki dört şirketi Gull Group çatısı altında topladıklarını söylüyor. Kurumsallaşma çalışmalarının yanı sıra bu dönemde gıda takviyesi işine girdiklerini de söyleyen Keçelioğlu, Voonka markasıyla girdikleri bu alandan çok umutlu olduk-lannı aktarıyor. Voonka markasıyla 16 ürünü eczane raflarına taşıdıklarını kaydeden Keçelioğlu, yeni işin de katkısıyla 500 milyon TL ciro hedeflediklerini söylüyor.
10 YILDIR REKORTMEN
Bugün beş şirketi çatısı altında toplayan Gull Group’un başarısının arkasında annesinin azminin yer aldığına işaret eden Kadir Keçelioğlu, “Annem müthiş bir kadın, üzüntüden başarı çıkarmış. Dokuz yaşında çalışmaya başlamış. 70 yaşında şimdi ve hala her gün şirkete geliyor. 60 yıldır çalışıyor. Kendisi bu başarının mimarı ve onunla ne kadar övünsem azdır” diyor.
Güner Zeynep Yüceer’inki, gerçekten de takdir edilmesi gereken bir başarı hikayesi. Ödediği vergilerle iş dünyasının önemli isimlerini geride bırakan Güner Zeynep Yüceer’in bugünlere uzanan başarı hikâyesi Ankara’dan başlıyor. Çalışma hayatına henüz dokuz yaşındayken Tekel Fabrikalarında işçi olarak başlayan Yüceer, daha sonra Özsel Ecza Deposu’nda da çalışıyor ve uzunca bir süre devlet ihalelerini takip ediyor.
44 yaşında eşiyle boşanmaya karar veren ve yaşadığı üzüntüyle İstanbul’a yerleşen Yüceer, oğlu Kadir Keçelioğlu’nun da desteğiyle bildiği işte ilerlemek ister. Komşusundan borç aldığı dört cumhuriyet altınıyla 1987 yılında Gül Ecza Deposu’nu kuran Yüceer, iyi bildiği bu alanda Türkiye’nin her yerindeki devlet ihalelerini takip ederek işini büyütür.
Grup olarak sergiledikleri büyüme performansıyla yurtdışından yatırımcıların dikkatini çekmekte gecikmeyen gruba Ortadoğu ve Avrupa’dan iki sağlık şirketinin ortaklık teklifiyle geldiğini aktaran Kadir Keçelioğlu, Türkiye pazarına girmek isteğiyle gelen bu iki ortaklık teklifinde anlaşamadıklarını da sözlerine ekliyor.
YENİ ALANLAR GELDİ
Kadir Keçelioğlu, sektörün en büyüklerinden biri haline gelmeyi başardıklarını ve 500 milyon TL cirolu grubun gelirlerinin önemli bir kısmının bu işten geldiğini dile getiriyor. Keçelioğlu, cironun 300 milyon TL’lik bir kısmının Gül Ecza Deposu’ndan geldiğini ve bu konuda grubun cirosuna katkı yapacak yeni iş alanlanna girme yönünde adım attığını da söylüyor. Keçelioğlu şöyle devam ediyor: “2010 yılında annem işleri yavaş yavaş bana devretmeye başlayınca kurumsallaşma adına holdingleştik. Bunun daha ziyade gelecek dönem için bize faydası olacağı görüşündeyim. Gül Ecza Deposu, Avrasya, Akadiyaliz, Ogün Me-dikal ve yeni kurduğumuz Kampotu şirketlerini tek çatı altında toplamak gerektiğini düşündük. Bu yapılanma ile büyüme trendimiz arttı. Mali yapımız güçlendi ve zaman içinde sermayemiz de güçlendi. Bunun dışında sağlık alanında başka yatırımlara da ihtiyaç duyduk. Son girdiğimiz gıda takviyesi işi de bu büyüme hamlesinin bir parçası.”
Kastamonu’da 200 kişinin çalıştığı bir sargı bezi ve spanç fabrikası olan Ongun Medikal ile üretimde yer aldıklarını ifade eden Kadir Keçelioğlu, bunun dışında üretimleri olmadığını, ilaç pazarlama konusunda uzman olduklarını kaydediyor. Yönetimi devraldıktan sonra, ilaç üretim işine girme konusunda çalışmalar yürüttüğünü fakat bunun geç kalmış bir adım olacağını düşünerek vazgeçtiğini ifade eden Kadir Keçelioğlu, “Dolayısıyla pazarlama alanında güçlü bir şekilde kalmaya devam ederek başka alanlarda üretime yöneldik. Gıda takviyesi işi bunlardan biri oldu. Güvendiğimiz yerli şirketlere ürettirdiğimiz gıda takviyesi ürünlerimiz için geliştirme çalışmaları sürüyor. Önümüzdeki yıl ciromuza önemli katkısı da olacaktır” diye konuşuyor.
16 ÜRÜNLE BAŞLADI
Sağlıklı yaşama dönük algının yükselmesiyle gıda takviyesi alanında özellikle gelişmiş ülkelerde hızlı büyüme yaşandığına dikkat çeken Kadir Keçelioğlu, oluşan yeni yaşam tarzının bu ürünleri desteklediğini aktarıyor. Bu alanda potansiyelin yüksek olmasına karşın Türkiye’de gıda takviyesi ürünlerinde yerli yatırımcı eksikliği olduğunu ifade eden Keçelioğlu, ilk etapta araştırma geliştirme çalışmalarının bir yıl gibi bir zaman aldığını ve ilk ürünlerinin dokuz ay önce piyasaya çıktığını anlatıyor.
Vitamin, bağışıklık sistemini güçlendiren takviye ürünler ve Türkiye’nin bilmediği omega 7 içerikli ürünleri sunduklarını belirten Keçelioğlu, bu alanda kâr marjlarının çok yüksek olduğunu, bu nedenle bu yatırımdan umutlu olduklarını söylüyor. Keçelioğlu, şöyle devam ediyor: “Sağlıklı yaşam konusunda artan bilinç ve oluşan potansiyelden yola çıkarak Gull Group bünyesinde Kampotu’yu kurduk. Ürünleri 120 ülkede satılan dünyanın bildiği vitamin ve gıda takviyeleri üreticisi Nature’s Plus’un ürünlerini Türkiye’ye sunmaya başlayan Kampotu, kendisine ait Voonka markası ile ürettiği gıda takviyeleriyle de Gull Gro-up’un üretim alanında attığı önemli bir adım oldu.”
“Üniversite hastanelerinden para alamıyoruz”
ihale yoluyla devlet ve üniversite hastanelerine yıllardır ilaç temin ettiklerini belirten Kadir Keçelioğlu, özellikle üniversite hastanelerinde yaşanan ödeme sorunları nedeniyle özel hastaneler bünyesinde de ilaç deposu kurmaya başladıklarını aktarıyor. Özellikle büyük birkaç üniversitede ciddi ödeme sorunları olduğunu kaydeden Kadir Keçelioğlu, bunun bir süre sonra üniversite hastanelerine daha pahalı ilaç olarak yansıyabileceğini aktarıyor. Devletten ödemeyi aldıkları halde üniversite hastanelerinin üç ay içinde ödemeleri gereken ilaç tutarlarını yıllara sarkıttıklarını belirten Kadir Keçelioğlu, bu duruma karşılık peşin aldıkları ilaçlar nedeniyle kendilerinin zarar ettiklerini ve bunun kârlılıklara olumsuz yansıdığını söylüyor.