Ekonomi - Borsa - Hisse Senedi

Piyasa ve Ekonomi Yorumları Ekim 2014

Piyasalarda rüzgar sert esiyor. Dolar kuru altı ayın zirvesine çıktı. Borsa 75.000’de tutunamadı. Gösterge faiz yüzde 9,5’in üzerine tırmandı. Tam da yılın son çeyreğine girmek üzere olduğumuz bu dönemde, piyasaların üzerinde durduğu üç farklı senaryoya göre, yeni hedef seviyeleri ve yatırım stratejilerini araştırdık. Buna göre dolar kurunda 2,30 TL’nin üstü görülebilir, 2,20 TL’nin altı düşük ihtimal. Borsada düşüşler iyimser senaryo için fırsat yaratıyor. Faizde getiriler düzeldi. Üç aylık vadelerde 1 milyon TL’yi aşan mevduatlarda yüzde 10’un üstünde faiz alınabilir.

Piyasalarda kimse, düşüşlerin nerede duracağını, zirve seviyelerinin neresi olduğunu yüzde 100 bilemez. Ancak olası senaryolar vardır, bu senaryolara göre yatırımcılar stratejilerini belirler. Biz bu senaryoları üç ana başlıkta belirledik. Olumlu, olumsuz ve nötr. Bu üç senaryoyu ortaya koyup, yatırım araçlarındaki olası hareketleri ve uzmanların yatırım tavsiyelerini araştırdık.

para

Özellikle son dönemde dolarda gelinen seviyeler ve borsada 75.000 desteğinin çalışmaması, yatırımcıları tedirgin ediyor. Bu tedirginlik giderek de artıyor. Bu yapıda düşüşleri alım fırsatı olarak gören piyasa uzmanları da var, daha defansif olunması gerektiğini düşünenler de… Sonuçta borsa 70.000 altına mı gidiyor, ya da hangi koşullarda gider? Yoksa yeniden 80.000 üstünde 85.000’ler test edilecek mi? Dolar kurunda yıl sonuna kadar 2,30 TL’leri göreceğimizi düşünenler de var, 2,20-2,25 bandında dengede kalacağımızı söyleyenler de… Yine gösterge faizde çift hane beklentisi olanların yanında, yüzde 9-9,5 seviyesine oturacağını söyleyenler de bulunuyor. Altında ise büyük belirsizlik var. Görüşler ağırlıklı olarak olumsuz.

Sonuçta üç ana senaryoyu ortaya koyduk. Bunlardan hangisi size daha yakın geliyorsa, yatırım stratejilerinizi ona göre belirleyin. Ancak hiçbir zaman tüm yumurtaları aynı sepete koymak gibi bir hata yapmayın, portföyünüzü çeşitlendirin.

FED POLİTİKALARI İZLENECEK

Öncelikle piyasaların son çeyrekte en büyük risk olarak gördükleri konunun büyük merkez bankaları kaynaklı haberler olduğunu belirtelim. Piyasalarda yaşanan gelişmelerin temel nedeni de bu. Yine jeopolitik riskler, makro riskler, Merkez Bankası’nın kararları, piyasalara olumlu veya olumsuz yönde yansıyacak.

Yılın son çeyreğinde piyasalar için en önemli risk unsuru olarak ABD tahvil faizleri üzerindeki gelişmelerin risk primlerini etkilemesi ihtimalini gösteren İş Yatırım Genel Müdürü Erdal Aral, eğer derecelendirme kuruluşları not indirmezse yıl sonu pozisyon kapama oynaklığı ile volatil hareketlerin sınırlı kalacağını söylüyor. Bu ortamda kredi derecelendirme kuruluşlarının not indirmemeleri gerektiğini ancak görünümde değişiklik yapabileceklerini anlatan Aral, “Beklentiler büyük ölçüde fiyatlandı, daha volatil bir piyasa beklemiyoruz” diyor.

İYİMSERLER NE DİYOR?

Piyasalarda iyimser tarafta olan isimlerden biri GCM Menkul Genel Müdürü Alper Nergiz. ABD’nin merkez bankası olan FED’in politikalarının yaratacağı riske dikkat çeken Nergiz, bu risklere rağmen borsada yılın son çeyreği için 80.000-85.000 bandını öngörüyor. Faizde de yüzde 9-9,5 bandındaki hareketin sürmesini bekliyor. Piyasalarda tereddüt etmekle birlikte iyimser yönde tahminleri olduğunu söyleyen Alper Nergiz, bunu dört başlık altında topluyor.

Birincisi, FED’in politikalarının yarattığı beklentiler ve jeopolitik riskler olmakla birlikte, ihracat ve bankacılık açısından Avrupa’nın durumu bizim için önemli. Ülkeden ülkeye farklılık göstermekle birlikte bir toparlanma gözleniyor.

İkincisi, Türkiye’de jeopolitik risklerden kaynaklı olarak büyüme ikinci çeyrekte gerilese de Avrupa’daki gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin en üstünde bulunuyor.

Üçüncüsü, makro tarafta bütçe açığı ve kamunun mali açığı düşük. Kuraklık kaynaklı enflasyon rakamı bir miktar yükselse de son açıklanan cari açık rakamlan azalış yönünde ve yapısal reformlar sürüyor.

Nergiz, son olarak siyasi duruma dikkat çekiyor ve “Yerel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası azalan belirsizlik, artan öngörülebilirlik, oluşan güven var. Tüm bunların etkisiyle Türkiye’nin yabancı sermayeyi çekmeye devam edeceğini düşünüyorum” diyor.

ŞİRKET KÂRLARI ARTAR

2008 krizi sonrasında büyük merkez bankalarının yarattığı likidite döneminin bittiğine dikkat çeken TSPB Başkanı İlhami Koç, faiz artışlarıyla ABD kaynaklı bu likiditenin piyasalardan yavaş yavaş çekileceğini anlatıyor. Bu süreç için piyasalar açısından kötümser olmadığını söyleyen Koç, “Merkez bankaları faiz artırma kararı verirken, ekonomik büyümelerin sağlandığından emin olmak istiyor. Ekonomik büyüme, şirket kârlarının yüksek olması anlamına gelir. ABD’de de yüksek çıkmaya başladı zaten” diyor.

Kötümser tarafta ise FED’in son çeyrekte FOMC açıklamasından faizlerin “kayda değer bir süre” sıfıra yakın tutulacağı ifadesini çıkarması ve faiz artışlarının tarihe değil verilere dayalı olarak geleceğini belirtmesi beklenebilir. Bu ifade değişikliği, piyasa tarafından halihazırda bekleniyor olsa dahi ekim ve/veya aralık FOMC toplantıları öncesinde tekrar volatilite yaratabilir. Kötümser senaryoda, Ashmore Yönetim Kurulu Üyesi Didem Gordon, FED’in faiz artırımının ilk çeyrekte güçlü şekilde başlamasının etkisine değiniyor. Bu durumda gelişen piyasalara paralel olarak Türkiye’de de tahvil ve hisse senedi piyasasından hızlı çıkış olabileceği kaydediliyor. Gordon, IŞÎD ve kredi notu gibi risklere de ayrıca dikkat çekiyor.

MERKEZ BANKASI NE YAPAR?

Sonuçta yaşanan süreçte dolar/TL kuru en son şubat ayında gördüğü 2,2675 seviyelerinde zirve yaptı. Kurdaki bu hareketler sonucunda Merkez Bankası’nın ne yapacağı merak ediliyordu. Hatırlanacağı üzere ocak ayında dolar/TL’de 2,40 seviyelerinin görülmesi sonucunda MB radikal bir kararla politika faizini yüzde 10 seviyesine çıkarmış ve kurun ateşini ancak düşürebilmişti. Tabii bu kararının ardından da siyasi otorite tarafında ağır eleştirilerle karşı karşıya kalmıştı.

Bu eleştirileri anımsatan Prim Menkul Yönetim Kurulu Üyesi Tunç Kertmen, Merkez’in faiz silahını son noktaya kadar kullanmasını beklemiyor. Onun dışında psikolojik baskı nedeniyle başka araçlarla müdahale edeceği yorumunu yapan Kertmen, “Hatırlarsanız daha önce bantla ve munzamla oynadı” diyor.

Sonuçta geçen haftanın son günü kurdaki hareketler sonrasında ise Merkez Bankası’ndan farklı bir hamle geldi. MB, 29 Eylül’den itibaren günlük döviz satım ihale alt limit tutarını 10 milyon dolardan 40 milyon dolara çıkarma kararı aldı. Bu haber kurda sadece kısa süreli düşüş yönünde etki yaptı. Yatınm Finansman, MB’nin bu hamlesinin kurun ateşini düşürmede tek başına yeterli olmayacağı yorumunu yapıyor.

Kurun aşırı yükselmesi halinde bugüne kadar proaktif davranan ve gelişmelere göre hızlı aksiyon almaya çalışan MB’nin sıkı duruşunu koruyacağını ve gerektiğinde yeni sı-kılaştırma adımlarını atmaktan çekinmeyeceğini söyleyen Saxo Capital Strateji Uzmanı Cüneyt Paksoy, “MB’nin gerekeni gerektiği an yapması ve stres tamamen geçene kadar sıkı para politikası duruşunu koruması, son dönemde tartışmaya açılan bağımsızlığı ve kredibilitesi anlamında oldukça önemli” diyor.

DOLARDA NE OLUR?

Peki bundan sonra kurda ne bekleniyor? Daha iki hafta önce, “Dövizin ateşi sonbaharda yükselecek” başlığı ile dergimizin giriş haberini hazırlamıştık ve şu an bu haber realize olma yolunda ilerliyor. Yine haberde spotta 2,20 TL seviyeler söz konusuyken forward kurlarının 12 ay vadede 2,39 TL seviyelerine geldiğini kaydetmiştik.

Son durum itibariyle olumsuz senaryolarda son çeyrek için jeopolitik riskler ve global merkez bankalarınm politikalan sonucunda dolar kurunun 2,30 TL üstü seviyeleri görebileceğini söyleyen Tunç Kertmen, yukarı yönlü kur hareketinin ihracatçıya yaradığını, ithalatı ise pahalı hale getirdiğini söylüyor. Bunun cari açığa olumlu yansıması olduğunu ifade eden Kertmen, “Doların dünya ölçeğinde kuvvetlenmesi ile dolar/TL’de yeni dengenin cari açığı da göz önüne alarak yukarıda oluşacağını düşünüyorum, TL’nin bu konjonktürde kuvvetlenmesi zor” diyor.

Dolar/TL tarafındaki yükseliş isteğinin canlı kalması durumunda, oldukça dikkatli olunması gereken bir döneme giriyoruz. Çünkü yukan yönlü hareket ihtimali uzun bir süre masada kalacak gibi görünüyor. Kötümser senaryoda aşağıda 2,20 TL seviyelerinin taban, 2,25-2,27 TL seviyelerinin denge olacağı yorumunu yapan Cüneyt Paksoy, 2,30-2,35 TL’lerin üst seviye gibi görüldüğü bir bant aralığına işaret ediyor.

YATIRIM ÖNERİLERİ

İş Yatınm’ın üç farklı makro senaryoya göre oluşturduğu endeks hedef değerine göre baz senaryoda 91-000 seviyeleri, kötümser senaryoda 72.000 seviyeleri ve iyimser senaryoda 102.000 seviyeleri belirlenmiş durumda. Baz senaryodaki 91.000 endeks hedefine göre borsada yüzde 21 yükselme potansiyeli öngörülüyor.

İş Yatırım’ın önerdiği model portföyde ağırlığı Halkbank, Vakıfbank, TAV ve THL alıyor. Bunlar haricinde Aselsan, Doğuş Otomotiv, Emlak Konut, Trakya Cam, Tekfen ve Tat da diğer önerilen hisseler.

Türkiye gelişmekte olan ülkeler arasında sürekli büyüme ivmesini devam ettiriyor. Bu nedenle her tasarruf sahibinin portföyünde artık hisse senedi pozisyonu bulunması gerektiğini söyleyen ING Yatırım Genel Müdürü Bülent Altınel, “Değerlemelere göre ve şahsi risk tercihlerine göre pozisyonu azaltıp art-tırmalı. Endeks F/K oranları 10 seviyelerinin altına geldi ve 10 yıllık ortalaması yaklaşık 11,5 seviyelerinde” diyor. Hisse özelinde değerlemesi cazip olanların mevcut olduğuna değinen Altınel, hissenin yanında A tipi fonların da tercih edilebileceğini kaydediyor.

ÖST TAHVİLLERİ PORTFÖYDE!

Notus Portföy Genel Müdürü Murat Sağman, yüzde 80 ağırlıklı TL portföyü öneriyor. Bir kısmı mevduat daha büyük kısmı da iyi seçilmiş Özel Sektör Tahvil fonlarından tercih edilebilir. Yine çok iyi seçilmiş hikayesi olan hisse senetlerini öneren Sağman, “Dağılım yüzde 25 TL mevduat, yüzde 40 ÖST, yüzde 15 hisse, geri kalan yüzde 20 de portföyü dengelemek için biraz dolar biraz altın alınabilir” diyor.

Faizin önümüzdeki günlerde yüzde 9,5-10 seviyelerinde tutunmasını bekleyen Bülent Altınel, “Diğer taraftan MB’nin son notlarından anladığımız enflasyon trendinde yukarı yönlü riskler azaldı. Bu seviyeler faizler için bir taban yaptı ve bir süre bu seviyelerde tutunabilir. Özellikle dövizde varlık tutan yatırımcılar için TL’ye geçmek te bir fırsat olarak görüyorum” diyor.

Piyasalarda konuşulan üç senaryo

BAZ SENARYO

Global ölçekte FED’in algısı ve buna bağlı olarak fiyatlanan doların hemen hemen tüm para birimleri karşısında değer kazandığı görülüyor. Genel beklenti faiz artırım sürecinin 2015 ikinci çeyrekte gelmesi yönünde. Bu durum fiyatların içinde de var. Bu nedenle gelişen piyasalara akım sabit kalacak.

Jeopolitik gelişmeler de bugünkü durumun üzerine kötüleşmeyecek.

Türkiye’de büyüme beklentileri ve enflasyon ve faizlerin seviyesinde önemli bir değişiklik olmayacak. Piyasaların mevcut değerlemelerde seyretmesi ve dalgalanmanın nisbeten azalması mümkün olur.

BORSA: Endeksin 75.000-80.000 bandındaki denge seviyelerine geldiğini görürüz. Ancak hisse seçimleri çok daha dikkatli olacak. Gelişen piyasalara göre Türkiye’nin yüzde 9 civarında ıskontolu olması da bir avantaj.

DÖVİZ: Dolar kuru yeniden 2,20-2,25 TL aralığına oturur. Artık FED beklentileri varken 2,20 TL seviyesinin altı zor. Son çeyrekteki FED toplantısı öncesinde, gelen makro verilerle kurda dönem dönem tansiyon artabilir.

FAİZ: Enflasyondaki yüksek seyir dikkate alındığında, yılın geri kalanında Merkez Bankası’nın faiz politikasında önemli bir değişiklik olmayacak. Gösterge faiz yüzde 9-9,5 bandına oturacak. Baz senaryolarda yüzde 9 seviyesinin altı fazla telaffuz edilmiyor.

İYİMSER SENARYO

FED’in faiz artırımına ilişkin beklentiler daha yavaş satın alınacak. Zaten bunun 2015 ikinci çeyrekte gerçekleşeceği öngörülüyor ve bu beklenti fiyatlar içinde önemli ölçüde var. Sadece burada faiz artış hızı yavaş olabilir. Türkiye’nin diğer gelişen piyasalardan pozitif ayrışması ve bölgesel sıkıntıların azalması, Türkiye’yi pozitif anlamda etkileyebilir. Türkiye’nin pozitif ayrışması için ekonomiyle ilgili yapısal reformlar ve destekleyici mali ve para politikaları önem kazanacak. Büyüme ve enflasyonla ilgili iyimser veriler, piyasalara ilave moral olur. BORSA: BİST-100 Endeksi’nde öncelikli hedef 75.000-80.000 bandı olur. Sonrasında ise endeks daha önce iki kez denediği 84.OOO-85.OOO seviyelerine hareketlenir. Böyle bir senaryoda ilk alınacak hisseler, endekse etkisi yüksek bankacılık hisseleri olabilir. Yine mali yapısı güçlü beklentili sanayi hisselerinde pozisyon açılabilir.

DÖVİZ: Böyle bir senaryoda 2,20 desteğinin kırılabileceğini yönelik söylemler var. Bunun için gelişen piyasa döviz kurları ve dolar endeksi yakından izlenecek. Çünkü sadece TL değil, tüm döviz kurları dolara karşı benzer hareket ediyor.

FAİZ: Piyasalardaki iyimser havaya Türkiye’de büyüme ve enflasyondaki makro verilerin de destek vermesi durumunda son çeyrekte gösterge faizde tekrar yüzde 9 altı seviyelerin görülmesi mümkün.

KÖTÜMSER SENARYO

FED’in faiz artırımına 2015 ilk çeyrekte başlayabileceğine ve bu faiz artışının beklenenden yüksek olabileceğine yönelik işaretler, piyasaları en fazla rahatsız eden konu olarak karşımıza çıkıyor. Bu beklentinin son çeyrekte daha sert şekilde satın alınması mümkün. Böyle bir senaryoda Türkiye’nin kredi notu görünümü değil, ayrıca not da düşer. Bu durumda gelişen piyasalarda hisse ve bonodan para çıkışı hızlanır. Ek olarak, IŞİD ile ilgili gelişmelerin kötüleşmesi, Türkiye’nin çatışmaya müdahil olması, bölgesel etkilerden oluşan risk primimizi daha da artırabilir. Büyümede yavaşlama, enflasyonda tansiyonun inmemesi, bizi rahatsız eder. Bu ortamda, Türkiye piyasaları gelişen piyasaların üzerinde bir olumsuzluk yaşar.

BORSA: Endeks içinde önemli ölçüde belirsizlikler fiyatlanmış durumda. Ancak yine de kredi notu, bölgede artan tansiyon gibi faktörlerle 70.000 altı seviyeleri görmemiz mümkün. Borsada yatırımcılar pozisyon azaltıp, aşağıdan maliyet yapmalı.

DÖVİZ: Bu senaryoda dolar kurunda son çeyrek için önce 2,30 TL seviyeleri telaffuz ediliyor. 12 aylık forward işlemlerinde 2,39 TL seviyeleri var. Dövizle iş yapan şirketlerin maliyetlerine dikkat etmesi gereken bir süreç.

FAİZ: Enflasyonun arzu edilen noktalara gelmemesi, faiz seviyesini yukarıda tutmaya devam edecek. Faizlerin yukarı seyri, TL enstrümanları öne çıkaracak. Özellikle de TL mevduatta fırsat getiriler söz konusu olabilir. Bankadan bankaya değişmekle birlikte ortalamada 500 bin TL’nin üzerindeki mevduatta yüzde

9,5 faiz almak mümkün. Daha yüksek miktarlarda ve üç ay vadede faiz oranı yüzde 10’un üstüne çıkıyor.

“Para girişleri yavaşlıyor, büyümeye dikkat”

Yabancı para girişleri etkileniyor: Türkiye, Çin ya da Güney Kore gibi cari fazla veren bir ülke değil, ama özel sektörü bu ülkelere kıyasla çok daha dinamik ve değişen koşullara adapte olabilme özelliğine sahip. Ancak makro realiteleri de göz ardı edemeyiz. Özellikle girdilerdeki yüksek vergi yükünden ötürü, Türkiye cari açıkta dünya sıralamalarında en başta geliyor ve bundan ötürü yabancı para girişlerinden en çok etkilenen ülkelerden biri oluyor. Bu nedenle, global para akışlarındaki beklenen değişiklik bizim gibi ülkeleri etkileyecektir. Ne gibi etkiler? Yabancı para girişindeki azalma ilk önce kurları, dolayısıyla enflasyon ve faizleri, sonucunda da şirket kârlarını etkiler. Öncelikle kredili satışlara bağımlı olan emlak ve otomotiv sektörlerinin ve bunlara kredi veren bankacılık sektörü etkilenir. Aslında yılbaşından beri bunu zaten gözlemliyoruz. Otomotiv satışlarındaki 12 aylık seviye şu anda geçen yılın ortalamasının yaklaşık yüzde 20 altında. Emlak sektöründe de hem talepte hem de fiyatlarda gerileme söz konusu. Aynı şekilde yıl başından beri toplam bankacılık kredilerinin artış trendinde de yavaşlama var.

Borsa sert düşer mi? Borsadaki değerleme rasyoları gelişmiş ülkelerin ortalamasına yakın, ancak şirketlerin gelecek kârlılıkları çok önemli. Kârlarda artış olmaz ise borsada getiriler temettü ve volatilite ile sınırlı kalır ki o zaman diğer borsalar daha cazip görünür. Gelişmekte olan ülkeler arasında önümüzdeki 3 yıl içinde şirket kârlılıkları ortalama yüzde 10’dan fazla olacak ülkeler de var, kârlılıkları düşecek olanlar da. BİST’in çoğunluğunun faizlerden etkilenecek hisselerden oluşması, özellikle dikkatli olmayı gerektiriyor. Zira faizlerdeki artış, şirket kârlılıklarını olumsuz yönde etkileyecektir.

“Borsa olumsuzlukları fiyatladı”

“Dünyada ABD piyasalarının fiyatları yukarıda kaldığı sürece, diğer ülkelerin piyasaları da çökmüyor. Yani ABD faiz artırınca bizim borsa ve diğer borsalar çökecek diye bir şey yok. 70.000’teri düzeltme olarak görmek gerekir, bunu çöküş olarak değerlendirmiyorum. Düzeltmeler de fırsattır. Türkiye’de bu yıl birçok olumsuzluk oldu ama çok büyük düşüşler olmadı. Zaten bu olumsuzluklar fiyatlarda olduğu için düzeltecek fazla bir aralık da yoktu. Burada Avrupa’nın da parasal genişleme yönünde adımlar attığını hatırlatmak istiyorum. Faizlerin hızla düştüğü ortamlarda hisse senedi piyasalarının genelinde bir artış olur. Faizlerin yukarı çıktığı ortamlarda gerçek şirket kârlılıkları öne çıkıyor, hissede seçicilik artıyor!’

“Faiz iyi, altından uzak dur”

“Merkez Bankası büyük sürpriz yapıp faizleri düşürmezse dolar/TL 2,25-2,30 arasında dengelenir. Kurun daha fazla yükselmesi enflasyonu ileride negatif etkileyeceği için Merkez Bankası kurun çok daha fazla yükselmesini istemez. Ayrıca TL faizleri benzer ülkelere göre hala iyi seviyelerde olduğu için yabancılar belirli uygun seviyelerde giriş yapacaklardır. Gelişmiş ülkelerde zaten hiç faiz yok. Altın 1.300 dolar seviyelerinde tutunamadığı için bu seviyelere geldi. Jeopolitik belirsizliklerin biraz daha azalması (özellikle Rusya-Ukrayna), doların çok güçlenmesi (altına ters korelasyon) ve de Hindistan’da altın ithalatına karşı kısıtlayıcı önlemler gelmesi altını düşürdü. Bundan sonra 1.180-1.200 dolar arası uzun vadede altın için uygun seviyeler!’

Dolar endeksi 2,30 tl üstüne işaret ediyor

“FED algısının negatif yönde güçlenmesi ve olası faiz artırımı sinyalinin ekim ayındaki toplantıda gelebileceği beklentisinin piyasalarda güçlenmesi, doların global çapta değer kazanımını tetikledi. Jeopolitik risklerin de Irak başlığında tekrar dinlenmesi, değer kazanımınt güçlendiren diğer etken.

Dolar Endeksi, 12 aylık süreçte direnç olarak öne çıkan 81,5’leri geçti ve Türkiye’de de dolar/TL 2,15 seviyesini yukarı yönlü kırdı. 8l,5’in kırılmasıyla yükseliş ivme kazandı ve 85-86 bandına doğru bir yükseliş yaşandı. Endeks 86 seviyesini gördüğünde dolar/TL kuru da 2,26’yı gördü. 85-86’ların kalıcı geçilmesi ve yeni hedef olarak 88-90 bandının hedef olmaya başlaması, dolarizasyon riskini ve şiddetini arttıracak bir gelişme olacaktır. Bu durumda da 2,30 TL üstü seviyelerin kalıcı olma riski var. Doların değer kazanmasının mola verdiğini görmek için Dolar Endeksi’nin ilk etapta 85’ler altında önce 84 ve devamında asıl olarak 81-83 bandına geri çekilmesiyle mümkün olacak.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu