B-fit Ortadoğuya Açılıyor
Sadece kadınların yönettiği ve spor yapabildiği b-fit’in kurucusu Bedriye Hülya, Ekonomist, Garanti Bankası ve KAGIDER işbirliğiyle bu yıl sekizinci kez düzenlenen Türkiye’nin Kadm Girişimcisi Yarışması’nın ‘Sosyal Girişimci’ kategorisinin birincisi oldu. Hülya, 260 kadının girişimci olarak yönettiği b-fitleri yakın zamanda Ortadoğu ülkelerine de açacaklarını söylüyor.
Sosyal girişimcilik Türkiye’de henüz yeni bir kavram. Ancak dünyada olduğu gibi Türkiye’de de bunun son derece başarılı ve yaratıcı örneklerini görüyoruz. Bu girişimlerden biri olan ve Türkiye’de sadece kadınlara franchise veren bir model olarak ortaya çıkan b-fit, aynı zamanda sadece kadınlara hizmet veriyor. Yarü kadınlara hem spor yaptırıyor hem de girişimciliklerini destekliyor. Böylece istihdam yaratmak yoluyla kadının ekonomik hayattaki gücünü arttırıyor. Kadınların sosyal etkinlik ve projeler yaparak kendi yaşamları ve çevreleriyle ilgili farkmdalıklarının, yaşam kalitelerinin artmasına hizmet ediyor.
Markanın kurucusu olan Bedriye Hülya, yapmış olduğu bu girişimle, Ekonomist, Garanti Bankası ve KA-GlDER işbirliğiyle bu yıl sekizinci kez düzenlenen Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması’nın ‘Sosyal Girişimci’ kategorisinin birincisi oldu.
FİKİR ABD’DE DOĞDU
Bedriye Hülya, Amerika’da yaşadığı yıllarda günde sadece 30 dakikasını egzersize ayırarak çok daha sağlıklı bir yaşamı keşfedince, “Bu benim işime yaradıysa Türk kadının da işine yarar” diyerek b-fit’i kurma fikrini oluşturdu. Ardından iki yıl boyunca araştırmalar yaptı ve çeşitli eğitimlere katıldı. Ancak önemli olan, Amerika’da 13 milyon kişinin katıldığı bu sistemi Türkiye ve Türk kadınları için uygun bir formata sokmaktı.
Bedriye Hülya, 2005 sonunda çalışmalara başladı, b-fit sisteminin bir üye ve spor salonu ilişkisinden ibaret olmaması gerektiği fikrinden yola çıktı ve böylece yarattığı farkındalıkla kadınların hem iş sahibi hem çalışan hem de üye olabildiği b-fit markası doğdu, b-fit’i kurarken en başından franchise sistemi ile işletmeye karar veren Hülya, ilk yıl sosyoekonomik özellikleri ayrı olan üç farklı bölgede pilot çalışmalar yaparak bırakılan etkiye baktı. Birinci yılın sonunda franchise talepleri büyük ölçüde arttı ve sadece kadınlara franchise vererek büyümeye başladı.
ÇOCUK MARKASI YARATTI
b-fit’in kadınlar için en büyük artısı, az bir bütçeyle 30 dakika gibi kısa bir sürede spor yapma imkanı sağlaması. Her b-fit’in içinde yer alan kafe alanında kadınlar hem dertlerini paylaşıyor hem de birlikte aktivi-teler yapabiliyor.
Bugün 235 şubeye ulaşan b-fit 52 ilde faaliyet gösteriyor ve yüzlerce kadına girişim imkanı tanıyor. Bedriye Hülya, 20l6’nm sonunda 400 şubeye ulaşmayı hedeflediklerini ifade ediyor. Hülya, yeni bir franchise ağı yaratacaklarını, başka bir modeldeki spor merkezlerini de önümüzdeki yıl devreye alacaklarını kaydediyor.
Bedriye Hülya, bu yılın başında çocuklar için ‘Muzipo’ adıyla ayrı bir spor merkezi konsepti de oluşturdu. Muzipo’nun 25 şubeye ulaştığını belirten Hülya, bu konseptin oldukça beğeni topladığını söylüyor. Muzipo aslında çocukların hem fiziksel akti-vitelerini yaptıkları hem de oyun oynayabildikleri bir konsept. Minder, halat, tırmanma duvarı gibi çeşitli ak-tiviteler çocuklara oyun yoluyla aktarılıyor. 2-12 yaş arası çocuklara yönelik olan bu konseptte çocukların aylık performansları düzenli olarak ailelere bildiriliyor. Bu konsept için birçok franchise talebi aldıklarını vurgulayan Hülya, önümüzdeki yıl İstanbul, İzmir, Konya, Bursa, Samsun ve Diyarbakır’da olmak üzere sekiz yeni şube daha açacaklarını sözlerine ekliyor.
250 BİN ÜYEYE ULAŞTI
Bugün itibariyle 260 kadını b-fit şubeleri açarak franchising sistemine dahil ettiklerini ve girişimci yaptıklarını belirten Bedriye Hülya, 250 bin üyeye ulaştıklarını söylüyor. Kadın girişimcilere her anlamda koçluk ve mentorluk desteği sağladıklarım ve bunun da başarıya büyük ölçüde yansıdığını anlatan Hülya, “Sekiz yılda b-fit şubelerinin kapanma oranı sadece yüzde 20. Kadın girişimcilerimiz şubeleri başarıyla yönetiyor. Biz de herhangi bir sorun yaşamaları durumunda onlara her türlü desteği veriyoruz” diyor.
Önümüzdeki yıllarda yurtdışı açılımı da yapacaklarını ifade eden Hülya, şu bilgileri veriyor: “Yurtdı-şında KKTC’de Lefkoşa şehrinde bir merkezimiz var. Halihazırda Ortadoğu’da yatırımımız yok ama gelecek planlarımızda bu her zaman yer alıyor. Katar ve Suudi Arabistan gibi ülkelerle görüşmelerimiz oldu. Yerel ortaklıklarla büyümeyi hedefliyoruz. Ürdün ve Lübnan da yatırım planlarımız dahilinde. Ortadoğu’da, kadınların sosyal hayata katılmakta zorlandığı bölgelerde, bir Türk markası olan b-fit’i yaygın hale getirmeyi hedefliyorum.”
YÜZDE 30 BÜYÜYECEK
b-fit’in kendisinin 6 milyon TL ciro yaptığını, franchise şubelerle birlikte bunun 20 milyon TL’ye ulaştığını söyleyen Bedriye Hülya, 2015 yılında yüzde 30 büyümeyi hedeflediklerini belirtiyor. 2015 yılında yeni franchise şubeler de açacaklarını ifade eden Hülya, franchise koşullarıyla ilgili olarak ise şunları söylüyor: “Bir b-fit şubesini açmak için 70 bin TL yatırım bedeli gerekiyor. Bu, anahtar teslim bedel. Royalty olarak aylık 525 TL alıyoruz. Bunun içerisine reklam katkı bedeli dahil. Muzipo markamız için ise 95 bin ile 125 bin TL arasında yatırım bedeli söz konusu. Bunun içerisine tadilat dahil değil. Bu markamız için ise aylık 500 TL royalty bedeli alıyoruz. Şubelerimiz için aylık 20 bin ile 25 bin TL arasında ciro hedefliyoruz. Şubelerimiz yüzde 40 kâr marjıyla çalışıyor.”
“KADINLARIN HAYATINI DEĞİŞTİRİYORUZ”
Bedriye Hülya, Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması’nda kazandığı ödülün kendisini çok mutlu ettiğini ve her şeyden öte bu ödülün birlikte yola çıktığı kadın girişimcileri de motive ettiğini söylüyor, b-fit’e kadar Türkiye’deki spor salonlarının yüzde 75’inin sadece erkeklere yönelik olduğunu ve bu anlamda Türkiye’de büyük bir farkındalık yarattıklarını belirten Hülya, şöyle devam ediyor: “Türk toplumunda bu etkinin sosyal olarak da desteklenmesi önemliydi ve b-fitler bu nedenle spor salonu değil yaşam alanı olarak konumlandırıldı. Bugüne kadar pek çok kadın b-fit’lerde, seminerlerden gidilen tiyatrolara kadar, hiç yapmadığı şeyleri deneyimledi. Hayatları değişen pek çok kadına tanıklık ediyor olmak ise sosyal şirket olgusunun bu kadar yaygın olmadığı ülkemizde hala işe devam etmemizi sağlıyor.”