Haberler

Afetlerde İnsanlar Eskiye Oranla Daha Tedbirli

Dünyamız giderek daha çok doğal afet yaşıyor. Bilim adamlarına göre, bunun sebebi iklim değişikliği. Ancak insanlar eskiye oranla daha tedbirli ve daha bilinçli. Bu nedenle afetlerdeki can kaybı giderek azalıyor…

FİLİPİNLER, geçtiğimiz hafta çok şiddetli bir tayfun nedeniyle oldukça zor günler yaşadı. Meteoroloji uzmanlarının ‘Süper Tayfun’ olarak nitelendirdiği Haiyan, yoğun yağışla birlikte etkili olduğu bölgelerde son derece yıkıcı oldu, milyonlarca insanı yerinden etti.

Yerel dilde ‘kamçı’ anlamına gelen Haiyan, saatte 210 km’ye ulaşan hızıyla suların altı metre kadar, yükselmesine neden oldu. Tahta ve sac levhalardan yapılmış derme çatma evleri adeta sildi süpürdü. Tayfunun yolu üzerinde bulunan 4 milyon kişi çaresiz kaldı, ölüm korkusu yaşayarak bir hafta geçirdi. İç kesimlerde yaşayanlar, biraz daha şanslıydılar. Çünkü tayfunlar, güçlerini denizden alıyor, karada şiddetleri azalıyor.

felaket

Başkent Manila da tayfundan büyük zarar gördü. Dağlık bölgelerde toprak kaymaları, pek çok köyün boşaltılmasına neden oldu. Bir milyondan fazla kişi evsiz kaldı. Hayatını kaybedenler için 8 ile 10 bin arası bir rakam veriliyor.

2014 un sona ermekte olduğu şu günlerde Birleşmiş Milletler’in hazırladığı bir rapor, doğal afetlerde bu yıl 22 milyon kişinin yer değiştirmek zorunda olduğunu gösteriyor. Bu rakam, dünyanın değişik yerlerinde çıkan savaşlar ve çatışmalar nedeniyle yer değiştiren insanların toplamının yaklaşık üç katı. Yine aynı rapora göre, bugün felaketler yüzünden evlerini kaybedenlerin sayısı, 1970’li yıllardaki rakamların iki katı. Mülteciler Konseyi Genel Sekreteri Jan Egeland, “Yüzlerce küçük doğal felaket, milyonlarca insanı yerinden yurdundan etti. En az bir düzine doğal afeti de mega-felaket olarak nitelemek mümkün” diyor.

RAKAMLAR ÜRKÜTÜYOR

İstatistikler iç karartıcı. 2000-2010 arasında evlerini kaybeden felaketzede sayısı 27 milyondu. 2010-2014 arası bu rakam 42 milyona yükseldi. Doğal felaketlere en çok maruz kalan kıta Asya. Evsiz kalan 42 milyon kişinin yüzde 80’i Asya ülkelerinde yaşıyor.

Asya’da halen 20 milyondan fazla insan, doğal afetler nedeniyle beş yıl önce yaşadığı çevrede yaşamıyor.

7 bin 100 kadar adadan oluşan Filipin-ler, doğal afetlere en açık ülkelerden biri. Bu ülkede geçen yıl irili ufaklı felaketlerden dolayı 5.8 milyon kişi evini kaybetti. Bu yıl ise sadece Haiyan tayfunu 4 milyon kişiyi ya evsiz bıraktı ya yerinden etti.

2050’de nüfusu iki katma çıkacak olan Afrika’da ise bu yıl yağışlar çok şiddetliydi. Nijer, Çad, Sudan gibi ülkeler, bu yıl sel felaketleriyle boğuştu. Kurbanların sayısı, ‘on binler’ olarak tahmin edilebildi.

ABD’de kasırgalar eyaleti olarak bilinen Oklahoma’da bu yıl 220 bin kişi evsiz kaldı. 2013 yılında bu rakam yine 200 binden fazlaydı.

Doğal felaketlerin artış hızı, nüfus artışından ve kentleşme hızından bile daha fazla. Dünya nüfusu 1970’ten bu yana iki kat, büyük kentlerin nüfusu ise üç kat arttı. Başta Asya’da olmak üzere pek çok mega-kent afetlerin tehdidi altında. Yine Egeland’a göre milyonlarca insan, nehir deltalarında, kasırga sahillerinde, çamurlu heyelanlara neden olacak tepe diplerinde, kolaylıkla taşabilecek akarsu çevrelerinde yaşıyor. Buradaki insanlar, kapana kısılmış durumda. Kaçacak yerleri yok. Küresel ısınma arttıkça, bu felaketlerin sayısı ve şiddeti de artacak.

İYİMSER OLALIM

Fakat karamsarlığa kapılmayalım. Sevindirici gelişmeler de var. Çok fazla doğal afete uğramış ülkeler, artık tedbirlerini yavaş yavaş almaya başladılar. Bangladeş’te hassas bölgelere erken uyarı sistemleri yerleştirilmiş. Bu sayede insanlar, kaçıp hayatlarını kurtarabiliyor. Evlerini sağlam tutmak için yapacak bir şey yok. Ama hiç olmazsa can kaybı olmuyor ya da minimum düzeye iniyor. Filipinler-de tahliye edilmeyi reddeden insanların sayısı çoktu. “Biz şimdiye kadar onlarca tayfun gördük. Haiyan tayfunuyla başa çıkmasını biliriz” diyorlardı. Haklı da çıktılar, yılların tecrübesiyle hayatta kaldılar.

Doğal afetlerin ve mağdur olanların sayısı artmakla birlikte, hem can kaybı hem de maddi zarar azalıyor. Bu da, insanların kendilerine göre tedbir aldığı, onlara hükümetlerin ve uluslararası yardım kuruluşlarının destek olduğu anlamına geliyor.

Kızıl Haç Teşkilatı’nın yaptığı araştırmaya göre, 1990’lardaki felaketlerde yılda yüz bin kişi can verirken 2013’te bu rakam 22 bine düştü. Kısaca IFRC olarak bilmen Kızıl Haç Toplumları Uluslararası Federasyonu (International Fede-ration of Red Cross Societies), 2013’te 529 doğal felaket olduğunu, felaket sayısı artmakla birlikte ölenlerin sayısının azalmasının memnuniyet verici bir gelişme olduğunu açıkladı.

ZENGİN YOKSUL FARKI

Aynı kuruluş 2013’te, felaketlerin neden olduğu maddi zararın, sigorta ödemeleri hariç, 150 milyar doların altında kaldığına da dikkat çekti. Bu da önceki yıllara oranla yarı yarıya bir azalma demek.

Maddi zararın büyüklüğünde bile ne yazık ki, para rol oynuyor. Doğal afet, zengin bir kenti vurmuşsa, sigorta bedelleri yüzünden zarar astronomik olabiliyor. Oysa yoksul bir kenti yıkıp geçmişse, sigorta söz konusu olmadığından zarar minimumda kalıyor. Örnek vermek gerekirse, 2004 yılında Hint Okyanusu depremi ve ardından gelen tsunami, 230 bin kişinin ölümüne neden oldu. Zarar, 15 milyar dolardı. 2010’da Meksika Kör-fezi’ndeki Deepwater Horizon petrol platformu patladı, 11 kişi öldü, ABD’nin güney sahilleri petrole bulandı. Çoğu sigorta şirketlerinin ödediği toplam zarar ise 90 milyar dolardı. Tsunami afetinin altı katı.

Son yıllarda felaket haberlerini de daha sık duyuyor, felaket belgesellerini daha sık izliyoruz. Bunun sebebi, felaketlerin izleyici kitlede fazla ‘reyting yapması. En yüksek bütçeler de felaket belgesellerine veriliyor. Özetle felaketler, felaket yaşamamış insanlara büyük paralar kazandırıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu