Rusya’daki krizle hesaplar değişti mi
Önceki haftaya kadar piyasalarda hedef değerler değişiyor, borsa endeksi için 100.000 beklentileri öne çıkıyordu. Ancak geçen hafta Rusya kaynaklı artan tansiyon piyasaları sarstı. Kurlardaki yükseliş, faizde indirim beklentilerini öteledi. Ancak uzmanlar, makro taraftaki olumlu beklentiler ve FED’den gelen açıklamalar nedeniyle bu gelişmeleri fırsat olarak değerlendiriyor.
Geçen haftayı oldukça hareketli geçirdik. Rusya’da artan tansiyonun etkisi ile haftanın ilk yarısı borsada sert düşüşler, kurda ve faizdi sert yükselişler yaşandı. Çarşamba akşamı açıklanan FED kararı öncesi piyasalarda tansiyon iyice arttı. Rusya’nın piyasa mekanizması içinde önlem alması ve de FED kararının piyasa dengelerini bozmaması üzerine, haftanın ikinci yarısında piyasalarda sakinleşme gördük. Gelinen noktada kayıpların önemli kısmı telafi edildi gibi. Ancak daha geçen haftaya kadar hakim olan iyimser hava bozuldu mu? Piyasalarda hesaplar değişti mi? Bu hafta bu soruların yanıtlarını aradık.
Öncelikle borsaya baktığımızda 86.000 seviyesinin üzerine çıkan endeks sonrasında sert satış yiyerek 80.000 seviyesinin altına geldi. Daha sonra ise FED’in faiz artırımına yılın ikinci çeyreğinden önce başlamayacağı yönündeki açıklamalarla toparlandı. Yaşanan bu hareketlerde piyasanın yukarı yönlü ivmesinin bozulmadığı yorumunu yapan Prim Menkul Değerler Yönetim Kurulu Üyesi Tunç Kertmen, olası siyasi risklere rağmen seçimlere kadar borsada yaşanan geri çekilmeleri alım fırsatı olarak görüyor.
87.000’de yüksek hacimle direnç oluşmasının ardından 82.000-83-000’e düşüşün makul olduğunu belirten A Yatırım Araştırma Müdürü Seyfullah Esen, Rusya’da petrol fiyatı düşüşüne bağlı rubledeki hızlı değer kaybının tüm gelişmekte olan ülkelerde biraz panik satışlarına neden olduğunu ifade ediyor. Esen, petrolün düşmesinin bizim için dünyada ülke iflaslarına neden olacak boyuta ulaşmadığı sürece pozitif olduğunu hatırlatıyor.
İçeriğe Ait Başlıklar
TEMKİNLİ OLUNMALI
Borsada son günlerde yaşanan satış sürecini, yukarı yönlü ivmede bozulma olmadığı şeklinde yorumlayan Seyfullah Esen, bununla birlikte 72.000’den 87.000’e yüzde 20 yükseliş sonrası endeksin yukarı ivmesinde yavaşlamanın mümkün olduğunun altını çiziyor. Esen’e göre kısmen panik düşüşünde 79-000 seviyesi belirli bir dönem için önemli destek seviyesi. Bu durumda da 80.000’e doğru geri çekilmeler alım için değerlendirilebilir.
Piyasalarla ilgili görüşlerinde daha temkinli olan uzmanların da olduğunu belirtelim. Bu uzmanlardan Notus Portföy Genel Müdürü Murat Sağman, yukarı yönlü ivmede bozulma eğilimi olduğu kanaatinde. Son dönemde beklentinin çok arttığına dikkat çeken Sağman, böyle dönemlerde dikkatli olmak gerektiğini anlatıyor. Murat Sağman, “Herkesin pozitife döndüğü noktalarda dikkat etmek lazım. Bu tür durumlar daha önce de yaşanmıştı. Borsadaki yükseliş için faizlere bakmak lazım. Gösterge faiz yüzde 8 seviyelerinin altına inmeden kalıcı bir şekilde borsada 85.000’in üstü zor” diyor.
FAİZDE DÜŞÜŞ ÖTELENDİ
Piyasalarda önemli beklentilerden biri de Merkez Bankası’nın faizde nasıl bir karar vereceği. Petrol fiyatlarında yaşanan düşüşün cari açığa ve enflasyona katkısı, Merkez Bankası’nın faizi aşağı çekme yönünde elini güçlendiriyordu. Ancak geçen hafta içinde dolar kurunun 2,40 TL seviyesinin üzerini görmesi akıllara geçen ocak ayını getirdi. TCMB, bu yılın ilk ayında, kurlarda yaşanan sert yükseliş sonrasında faiz silahını çekmişti. Politika faizini 550 baz puanlık artışla yüzde 10 seviyesine çıkarmıştı. Ardından mayıs-temmuz döneminde yaptığı toplam 175 baz puanlık indirim sonrasında politika faiz seviyesini yüzde 8,25 seviyesinde sabit tutuyor. İşte son dönemde kurlarda yaşanan hareketlilik, piyasa uzmanlarının politika faizinde düşüş beklentilerini ötelemiş görünüyor.
Prim Menkul’den Tunç Kertmen, faizde düşüşün ötelendiğini, faiz artışının ise geçen ocak ayında olduğu gibi kurlarda aşırı hareket olursa gündeme geleceğini söylüyor. Kertmen, kurlarla ilgili olarak ise şunları söylüyor: “Daha önce yaptığım değerlendirmelerde, dolar kurunda yönü yukarı gördüm. Çünkü hem parite yukarı hem de FED’in faiz kararları gelişen piyasalarda kuru yukarı yönlü itecek. Paranın maliyeti artarken bizim gibi piyasalarda kurlar düşemez.”
FAİZ ARTMAZ!
Faiz indiriminin en erken ocak ayı toplantısında 25 baz puan şeklinde olabileceğini söyleyen Seyfullah Esen, bir hafta öncesinde faiz indirimi beklentisinin daha yüksek olduğunu hatırlatıyor. 25 baz puanlık olası indirimin etkisinin de nötr olacağını savunuyor. Esen, mevcut çerçevede faiz artırımını gerektirecek bir durum görmüyor. Kurlarla ilgili olarak ise “Dolar/TL 2,20 seviyelerinde iken TL gelişmekte olan ülke para birimlerine göre petrol düşüşü nedeniyle biraz fazla değerlenmişti. Son durumda 2,30 seviyelerinde denge oluşur” diyor.
Aralık toplantısında faizde düşüş olmasını beklemeyen Murat Sağman da faiz indirimini ayrıca bu dönemde doğru bulmuyor. Faizi artırmak için de bir neden görmüyor. Sağman, dolar kurunda ise 2,30-2,40 TL bandı aralığında bir hareket bekliyor. 2,25-2,30 TL arasını alım fırsatı, 2,40-2,45 TL arasını da satım fırsatı olarak görüyor.
“HEDGE FONLAR SATTI”
Mehmet Gerz
Ata Portföy Genel Müdürü
“Rusya çalkantısı, Türkiye piyasalarına abartılı yansıdı. Çünkü hedge fonlar 1998 Rusya moratoryumunu hatırladılar.
Rusya’dan çıkamayan bazı fonlar, Türkiye’deki pozisyonlarını panikle kapattılar. Türkiye’ye gelince, yaşanan yüksek çalkantı süresince, şu temel gerçek unutulmuştu ki piyasa sakinleşince tekrar hatırlanmaya başlanacak: ‘Petrol fiyatının yarı yarıya düşmesi 2015’in ilk yarısında Türkiye’de hem cari açığın hem de enflasyonun düşmesini sağlayacak.’ Bu açıdan Türkiye, FED’in faiz arttıracağı döneme makro dengeler açısından kuvvetlenerek girecek. TCMB üzerinde faizleri bir an önce indirsin diye baskı olacaktı; bu son çalkantı sayesinde TCMB bir kaç ay daha bekleyip enflasyonda iniş trendini teyit etme imkanına sahip olacak. Kurlarda önce dalgalanmanın azalmasını sonra da TL’nin bir miktar değer kazanmasını bekliyoruz. Borsada ise 2015’in ilk yarısında enflasyon ve faizlerin düşmesi ile pozitif getiriler sağlanabilir.”
1998 RUSYA KRİZİNDE NE OLMUŞTU?
1997 yılında yaşanan Uzakdoğu kökenli global krizin etkisiyle dünyada emtia fiyatlarında yaşanan gerilemelerin Rusya ekonomisine olumsuz yansımaları kaçınılmaz oldu. IMF, Rusya’dan istediği düzenlemelerin gerçekleşmemesi nedeniyle kredi ödemelerini durdurdu. Bu süreçte gecelik faizler yüzde 200’lerde zirve yaparken kredi derecelendirme kuruluşlarının da not düşürmesiyle birlikte yabancı yatırımcıların piyasadan çıkışı daha da hız kazandı.
Tüm bu olumsuzluk tablosunda, George Soros Rusya hükümetine rubleyi devalüe etmesini önerdi.
Aradan bir hafta geçmeden Rusya, 17 Ağustos 1998’de moratoryum ilan etti. 45 milyar dolar borç ertelemesi yaptı ve rublenin değerini de yüzde 15 düşürdü. Bu süreçten Türkiye piyasaları da olumsuz etkilendi. 31 Temmuz 1998‘i 4.322 puandan kapatan Borsa İstanbul, 31 Ağustos 1998’i yüzde 39 değer kaybıyla 2.632 puandan kapattı. Gösterge faiz ve gecelik faizde çok sert yükselişler yaşandı Borsa bir aylık süreçte yüzde 39 değer kaybıyla 17 Ağustos moratoryumu krizinde ağır bir fatura ödemek zorunda kaldı.