Türkiye ekonomisi 2015 yılı tahminleri
2015 yılıyla ilgili tahminlerini Para ile paylaşan ekonomistlere göre, enflasyon ve cari açıkta en kötü geride kaldı. Büyümede ise görünüm düzeliyor. Kamu desteği artacak…
2014 yılı küresel ekonomide para sal genişlemenin sona erdiği bir yıl oldu. Küresel krizin ardından ABD Merkez Bankası’nm (FED) başlattığı parasal genişleme sürecinin sona ermesiyle gelişen ülkelerde ciddi dalgalanmalar yaşandı. Türkiye de küresel dalgadan nasibini aldı ve finansal piyasalarda zaman zaman düşüşler oldu. Buna karşın yılın ikinci yarısından itibaren gerilemeye başlayan petrol fiyatları karamsar havayı değiştirdi. Petrol üreticisi ülkelerin gelirleri azalırken Türkiye gibi büyük oranda ithalatçı olan ülkeler düşüşten fayda sağladı. Düşen petrol fiyatı, cari açık ve enflasyon beklentilerini aşağı çekerken büyüme görünümünü düzeltti. 2015 yılma girmekte olduğumuz şu günlerde piyasalarda olumlu hava devam ediyor. BIST-100 endeksi 85 bin puanın üzerine çıkarken, dolar ve faizde gevşeme eğilimi hakim. Makro ekonomiye ilişkin ise ekonomi çevrelerinin beklentileri genel olarak olumlu.
2015 yılı makro öngörülerini Para Dergisi ile paylaşan ekonomi profesörleri, 2015’te Türkiye ekonomisini etkileyecek en önemli gelişme olarak FED’in faiz artış kararını görüyor. Büyümeye kamu desteğinin artacağını düşünen iktisatçılar petroldeki düşüşün sürmesiyle cari açığın da düşmeye devam etmesini bekliyor. Enflasyonda ise en kötünün geride kaldığım düşünüyorlar. Uzmanlara göre, düşen enflasyon faiz indirimini de zorunlu hale getirecek. Kalıcı ve kaliteli bir büyüme içinse yapısal reformların hayata geçmesi gerekiyor. Bu arada Japon kredi kuruluşu JCR, Türkiye için ‘yatırım yapılabilir’ notunun süreceğini açıkladı.
İşte ekonomi profesörlerinin Türkiye ekonomisiyle ilgili 2015 yılı tahminleri…
Prof. Dr. Erol KATIRCIOĞLU / Bilgi Üniversitesi
Yapısal reformlar şart
İç talep destekli büyümenin sınırlarına geldik. İhracat ise ancak yapısal reformlarla artırılabilir. Bu durumda büyümenin de büyük ölçüde bu reformların yapılıp yapılmamasına bağlı olacağı açık. Yapısal reformlara, eğitimin kalitesini artırmayı, kayıt dişiliği çözmeyi, düzenleyici kurulları daha etkin çalıştırmayı, piyasada tam rekabeti sağlamayı ve emek piyasasında etkinliği artırmayı örnek verebiliriz. Bu tedbirlerden en önemlisi olan enerji bağımlılığının azaltılmasıyla ilgili hükümet son dönemde başarılı adımlar atıyor. 2015 küresel ekonomide rüzgarların daha sert eseceği bir yıl olacak. Büyüme konusunda alçak gönüllü olmak zorundayız. Yapısal reformların hayata geçirilmesi halinde 2015’in büyüme hızında bir iyileşmeye bağlı olarak enflasyon, cari açık, faiz ve döviz kurları konusunda yorum yapmak gerekir. Reformlar ekonominin daha etkin çalışmasına olanak sağladığı ölçüde bu beklentiler de değişir. Risklere gelince, Türkiye ekonomisinin, krizlere dayanıklılık bakımından eskiye göre çok daha iyi bir durumda olduğunu söyleyebiliriz. 2015’in ekonomik riskleri, büyük ölçüde siyasi risklerin bir türevi olacak. Unutmamak gerekir ki, siyasette yumuşama ekonomideki reform sürecinin de başlangıcı.
Prof. Dr. Necip ÇAKIR / Bahçeşehir Üniversitesi İİBF Dekanı
2015 kolay geçmeyecek
Enflasyon dünya ekonomisinde büyümeyi en fazla tehdit eden unsur olarak görünüyor. Bu riski ortadan kaldırabilmek için genişletici maliye politikalarının hemen devreye sokulması gerekiyor. Dünya ile birlikte Türkiye’de de enflasyonun 2014’e kıyasla daha düşük olması beklenebilir. Bu süreçte düşen petrol, emtia ve gıda fiyatlarının etkisi belirleyici olacak. Faiz ve kur konusu biraz daha belirsiz görünüyor. Enflasyonun petrol ve emtia fiyatlarının ve içerde gıda maddelerinin fiyatlarının düşmesi ile gerilemesi, faiz indirimi konusundaki baskıyı artıracak.
Türkiye ekonomisini bekleyen riskleri ise coğrafi ve ekonomik olarak ayırmak mümkün, ki bunlar iç içe de geçiyor. Bir yanda Rusya-Ukrayna, diğer yandan da güney sınırlarımızdaki gerginlikler var. IŞİD konusunda uluslararası koalisyon devreye girmiş olsa da, henüz çok umut verici bir gelişme yok. Rusya’ya uygulanan ambargo ve düşen petrol fiyatları ihracat ve turizm alanlarında ekonomimizi olumsuz etkileyebilir, ihracatta en önemli pazarımız olan Avrupa’daki durgunluk ve deflasyon tehlikesi de çok ciddi bir risk. Dahası, ihracatımızda çok önemli yeri olan Irak da petrol fiyatlarındaki düşüşten kaçınılmaz olarak etkilenecek. Başta Çin olmak üzere dünya ekonomisindeki yavaşlama da risk yaratan bir unsur.
2015 yılı pek kolay geçmeyecek gibi gözüküyor.
Prof. Dr. Dilek TEKER / Işık Üniversitesi
Piyasalar dalgalı olacak
Enerjide dışa bağımlıyız. Türkiye petrol fiyatlarındaki düşüşten olumlu etkilenecek. Bu nedenle petrol fiyatları hem enflasyon görünümü hem de cari açıkta önemli sapmalara neden olabiliyor. Enflasyondaki gerilemenin devam etmesi önemli bir olasılık olarak göze çarpıyor. Bu nedenle Türkiye yeni fiyat hareketinden olumlu etkilenecek. Bunun dışında, 2015’te doların küresel piyasalarda değer kazanmayı sürdürmesi güçlü bir ihtimal. 2015’te daha sınırlı bir ekonomik büyüme yaşanacak. ABD’den gelen veriler umut verici. Her ne kadar özellikle 2015 ilk yarısında FED tarafında faiz artışı beklenmese de yılın ikinci yarısında FED’in piyasaları test etmesi muhtemel gibi görünüyor.
Risklere gelince, 2015’te Türkiye ekonomisi için hem Ortadoğu gerilimlerinin devam etmesi, hem de genel seçimler nedeniyle yaşanacak siyasi gerginlikler piyasaları dalgalandıracak. Bununla beraber FED’in olası faiz artırımı, Japonya’da yaşanan resesyon ve Merkez Bankası’nın parasal genişleme kararları, euro bölgesinde düşük enflasyon ile mücadelede atılacak adımlar ve Avrupa Merkez Bankası’nın olası parasal genişleme adımları gibi dış faktörler piyasalar açısından risk olarak algılanacak.
Prof. Dr. Taner BERKSOY / Piri Reis Üniversitesi
“İyimser beklentiler arttı”
2014 yılsonuna doğru ortaya çıkan birkaç gelişme büyüme konusundaki karamsarlığı kısmen giderdi, tahminleri de olumluya çevirdi. FED, likiditeyi azaltma ve faizi yükseltme politikasına 2015 yılı ortasından önce başlamayacak. İkincisi Avrupa ve Japonya parasal genişleme programını devreye sokacak. Üçüncü gelişme Merkez Bankası’nın 2015 yılı başından itibaren gerileyeceği tahmin edilen enflasyona paralel olarak faiz oranlarını düşüreceği beklentisi. Son ve en etkili gelişme ise petrol fiyatlarının hızla düşmesi. Petrol fiyatlarındaki gelişmelerin değişkenleri ciddi ölçüde etkileyeceğini düşünüyorum. Enflasyon ve cari açık petrol fiyatındaki hacimli düşüşten doğrudan etkilenecek. Döviz kuru üzerindeki etki ise diğer değişkenlerden yansıyan bir etki olacak. Petrol pek çok ürünün maliyetlerini etkileyen bir ara girdi. En ciddi risk ise yukarıda sıraladığımız gelişmelerin gerçekleşmemesi. Bunların başında sermaye girişinin durup ters dönmesi riski gelir. Bütün tahminleri tersine çevirir. Jeopolitik alanda sıcak çatışma olasılığının artması ya da ülkenin uluslararası izolasyona sürüklendiği izlenimi yaratan gelişmeler de 2015 yılının olası riskleri arasında.
Prof. Dr. Murat FERMAN / Işık Üniversitesi
Cari açık yüzde 5’e gerileyebilir
Avrupa Birliği, Çin ve Rusya eksenindeki ‘büyüme dostu olmayan’ gelişmelere yılın sonunda Japonya’nın katılmasıyla, dış kaynaklı etkiler olumsuz seyredecek. İçeride ağırlıklı inşaat ve hizmet sektörü temelli gelişmenin ivmesini kaybedeceğini düşünüyorum. Nitekim, sadece bir kısmı açıklanan yeni paketin başlığı ‘hızlı büyüme’ retoriğini sürdürme konusunda hükümetin de ısrarcı olmadığına işaret ediyor. Önümüzdeki yıl büyüme rakamının yüzde 2.5-3 aralığında gerçekleşmesini beklemek sağlıklı bir tahmin olacak. Gıda fiyatları konusunda uzun vadeli bir aksiyon ve kararlılık görülmemesi ve yapısal değerlendirmelerden uzak durulması halinde enflasyon oranını yüzde 7.7-11 aralığında öngörüyoruz. Kur cephesinde ortaya çıkabilecek dış kaynaklı ve iç kaynaklı gelişmelerle dolar kuru iyimser tahminle 2.50, gerçekçi tahminle 2.95 olabilir. Petrol fiyatlarındaki düşüşün sürmesiyle cari açığın GSYH’ye oranının yüzde 5’e gerilemesi beklenmeli.
Prof. Dr. Oral ERDOĞAN / Piri Reis Üniversitesi İİBF Dekanı
Enflasyon-cari açık düşecek
Başta ABD olmak üzere global ekonomide 2015 yılında çok büyük olasılıkla vasatın üzerinde büyüme bekliyorum. Türkiye için ise her zaman, dünya ticareti büyümesi ile politik riskler en öncelikli faktörler.
Dünya ticareti yüzde 5-6 artacak. Bu açıdan Türkiye şanslı. Ancak politik risk tahmin edilebilir değil. Doğru politikalar ile yüzde 5 büyüme sağlanabilir. Enflasyonda ise en kötünün geride kaldığını düşünüyorum. Keza gıda fiyatları düzelirken, petrol fiyatında düşüş sürüyor. Enflasyondaki daha düşük beklentilerimizden dolayı faizde de gevşeme bekleyebiliriz. ABD’nin faizleri artıracak olmasından kaynaklanan yüksek seviyelerin çok tutarlı olmadığını düşünüyorum. Cari açık ise büyük olasılıkla 45 milyar doların altında gerçekleşecek. Yapısal olarak baktığımızda bunun ihracata dayalı sanayileşme ile gerçekleşmesi gerekiyor.
Cari açığımızı düşürelim, finansal istikrarı sağlayalım derken, ekonomiyi gereğinden fazla soğutmak ciddi bir risk olabilir. Kısa vadede finansal riskleri bir atlatalım da ondan sonra büyümeyi düşünmek, yani büyümeyi ikinci dereceye almak, bir risk olabilir, ithalatta ara malına dayalı olmak, sermaye malını ithal edememek, milli gelirde sanayileşen değil, taşeronlaşan bir ekonomik yapı risk teşkil edebilir.
Prof. Dr. Erhan ASLANOĞLU / Piri Reis Üniversitesi
Büyümeye kamu desteği artacak
Büyüme açısından 2015 bu yıldan biraz daha iyi olabilir. Yüzde 3.5 civarında büyüme bekliyorum. Yılın ilk altı ayında büyümeye kamu desteği 2014’e göre muhtemelen daha fazla olacak.
Euro’nun değer kaybı ve euro bölgesinde bankacılık stres testlerinin bitmesi nedeniyle biraz toparlanma ihtimali olan kredi artışı bölgenin büyümesini bu yıla göre biraz artırabilir. Bu durum da ihracatımıza bir miktar pozitif yansıyabilir. İç talep ılımlı seyrini sürdürmeye aday görünüyor.
Bütün dünyada enflasyon baskı altında. Türkiye’de enflasyonun yüzde 7 civarına inmesini bekliyorum. Cari açık enerji fiyatlarındaki gerilemeyle ve büyümenin görece yavaş seyretmesiyle 45 milyar dolar civarında tutulabilir. Önümüzdeki bir yılda dünyada döviz likiditesi pek azalmayacak gibi görünüyor. Bu nedenle TL ya yatay ya da sepet bazında hafif değer kaybı ile yılı tamamlayabilir. Fakat dolar endeksi muhtemelen artmaya devam edecek. Çapraz kur etkisiyle TL, dolara karşı daha fazla değer kaybederken, euro’ya karşı değer kazanabilir. Jeopolitik riskler olabilir. FED’in beklenenden hızlı faiz artırımı ya da jeopolitik riskler nedeniyle petrol fiyatlarının tekrar yükselmesi de beklentiler kanalıyla Türkiye ekonomisi için risk oluşturur.
Prof. Dr. Burak SALTOĞLU / Boğaziçi Üniversitesi
FED belirsizlik kaynağı
2015 yılında yüzde 3.5-4 arası bir büyüme olabilir. Çok müthiş bir performans olmasa da global ortamın zorluğu düşünüldüğünde makul bir yıl denebilir. FED kaynaklı haberler faiz ve kur üzerinde baskı yaratabilir. Normal şartlarda yüzde 6’nın altında bir cari açık, yüzde 6-7 arası enflasyon ve 2.25-2.50 arası salınan bir dolar kuru beklenebilir. Bu senaryoları olumluya çevirebilecek konu, petrol fiyatlarının düşük seviyelerde kalması. 0 şartlarda enflasyonun yüzde 6’ları yakalaması ve cari açığın yüzde 5’lerin altını görmesi mümkün. Ama bu tür finansal ürünlerin uzun süre bu seviyelerde kalma olasılığını düşük gördüğümü belirtmek isterim. FED kaynaklı belirsizlikler kura baskı yaratabilir. Bunu bankacılıkta belirli bir oranda artan kredi riski, batık krediler ve kısmen düşen banka karlılığı izleyebilir. Jeopolitik risklerin artması ya da farklı fiyatlanma riski de var.
Prof. Dr. ÖzerERTUNA/ Boğaziçi Üniversitesi
Strateji değişikliği lazım
Türkiye’nin planlanan hedeflere varması için temel bir strateji değişikliği yapması gerekiyor. Borçlanan bir ülke değil, borç ödeyen bir ülke haline gelmeli. Cari açıklarını kapatmak için kısa vadeli yabancı kaynaklara muhtaç kalmamalı. Türkiye bu stratejileri destekleyecek şekilde kur politikası gütmeli. İnsana ve teknolojiye yatırım yapmalı. Bugün ithal edilen veya yurtdışında üretilen her şey yerlisine kıyasla daha ucuza geliyor. Strateji değişikliği ile Türkiye kalkınma planlarında olduğu gibi ortalama yüzde 8-9 oranında büyüyebilir.
Türkiye’nin enflasyon, faiz ve döviz kurları arasındaki dengeleri kurması, kurulan bu dengelerle cari açıklarını en aza indirmesi gerekir. Bu dengelerin kurulamaması Türkiye ekonomisinde büyük kayıplara yol açıyor. 2015 Türkiye’sinde enflasyon, faiz ve döviz kurları, ekonomide uygulanacak temel strateji tarafından belirlenecek.
Türkiye için en önemli risk, cari açıkların sürdürülmesi. Ayrıca dünyada çok önemli gelişmeler yaşanıyor. Bu gelişmeler uygun politikaları.
Prof. Dr. M. Hüseyin BİLGİN / Medeniyet Üniversitesi
Yüzde 4.5 büyüme olabilir
2015 yılı büyüme performansının 2014’ten bir miktar daha iyi olmasını bekliyorum. Bu çerçevede, 2015 yılı büyüme rakamının OVP’de öngörüldüğü gibi yüzde 4, hatta biraz üzerinde, yüzde 4.5 civarında olacağını tahmin ediyorum. Enflasyonun seyri büyük ölçüde kur, emtia ve gıda fiyatlarına bağlı olacak. Ancak hem Merkez Bankası hedefinin, hem de OVP’deki tahminin tutması çok zor. Döviz kurunda küresel gelişmeler ve içeride özellikle siyasetteki gelişmeler ve seçimler etkili olur. Kurda dalgalı bir seyirle birlikte yılın geneli için yukarı yönlü bir trend gözlenebilir. Faiz, enflasyon ve kurdaki gelişmelere bağlı olarak hareket eder, fakat önemli bir yükseliş beklemiyorum. Cari açıkta ise ekonominin büyüme hızına bağlı olarak bir miktar artış olabilir, ancak bu, ekonomi için risk oluşturacak düzeyde olmaz.
Türkiye ekonomisinin önündeki en önemli riskler; küresel riskler, jeopolitik riskler, başta gıda olmak üzere emtia fiyatlarının yükselme ihtimali ve ülkenin yeniden bir seçim yaşayacak olması.
Orhan ÖKMEN / JCR Eurasia Rating Başkanı
Notumuz yatırım yapılabilirde kalır
Yapısal sebepleri olan düşük büyüme 2015 yılında da devam edecek. Mevcut yatırım ve üretim politikalarının fonksiyonel zayıflığının en önemli sebeplerinden birisi sanayiden ziyade inşaat yoluyla büyümeye daha fazla ağırlık verilmesi. Türkiye ekonomisi 2015 yılına siyasi risklerin gölgesinde giriyor. Türkiye’nin AB’ye uyum arzusu ve süreci zayıfladı. Ekonomik karar mekanizmalarının esnekliği oldukça azalmış durumda. Haziran 2015 yılının seçim yılı olması, yatırımcı kararlarında duraksamalara sebep olabilir. Ancak seçim öncesi mali disiplinin bozulmayacağını varsayıyoruz. 2015 yılının kendine özgü zorlukları olmakla birlikte emtia ve enerji fiyatları geriliyor. Ortadoğu’da savaşın sona erme ihtimali, yeni ihracat kanallarının açılması, yapısal reform alanlarının netleştirilmesi ve çözüm sürecinin sürmesi olumlu havaya katkıda bulunuyor. Bu şartlarda, makro dengelerdeki mevcut seviyenin devam etmesini yüksek olasılık olarak görüyor ve Türkiye’nin mevcut yatırım yapılabilir not seviyesi ile istikrarlı görünümünün 2015 yılında da devam edeceğini tahmin ediyoruz.
Prof. Dr. Durmuş DÜNDAR / Kültür Üniversitesi İİBF Dekanı
“Büyüme üzerinde riskler var”
2015 yılında yüzde 4’ün üzerinde büyüme olumlu şartlar oluşursa sağlanabilir. Bugünlerde büyük volatilite içinde olan döviz kurları büyümenin üzerinde olumsuz etki yapacaktır. Diğer olumsuz etkiler ise Ortadoğu’daki savaş ve Rusya krizi. Diğer yandan petrol fiyatlarındaki düşüş, hem büyümeye ve hem de diğer ekonomik göstergelere olumlu yansıyacak.
Ekonomideki tüm gelişmeler enflasyonun 2014 sonu itibariyle yüzde 9’un üzerinde olacağını gösteriyor. 2015’de enflasyonun 2014 yılı rakamının birkaç puan altında olmasını beklemek gerçekçi olur. Cari açık, düşen petrol fiyatları ve ithalatta ikame yöntemlerinin etkisiyle 45-50 milyar dolarlık bir bantta dalgalanacak. Enflasyonun 2015 yılında aşağı doğru hızlı hareketi gerçekleşirse aylık oranlarda faiz indirimleri gündeme gelebilir. 2015 yılında küresel ekonomide yaşanacak iyileşmenin döviz kurlarına olumlu yansıması beklenmeli. 2015 yılında olası riskler ise, uluslararası piyasalarda yaşanabilecek dalgalanmalar, petrolde düşüşün tersine dönmesi, Çin ekonomisindeki büyümenin düşmesi, Kürt petrolünün pazarlanmasında sorun yaşanması, bütçe disiplininin bozulması vs..
Prof. Dr. Kaya ARDIÇ / Piri Reis Üniversitesi
FED’in faiz artışı belirleyici olacak
2015 yılında jeopolitik riskler ve içerideki siyasi ortam çok kötü olmazsa, FED’in 2015 ortalarında faiz artırmaya başlamasıyla sermaye hareketlerinin yön değiştirip, finansman sıkıntılarının artmasıyla beraber ancak yüzde 3 civarında bir büyüme olabilir. Fakat koşullar çok değişken ve oynak duruyor, işler kötü giderse büyüme hayal olur, yerlerde sürünür diye de eklemek gereğini duyuyorum. Bu senaryolara göre de enflasyon, cari açık, kur ve faiz seviyeleri değişebilir. Yüzde 9 civarında enflasyon, GSYH’nin yüzde 5-6’sı civarında bir cari açık, yüzde 9 civarında faiz, 2.50’lik dolar kuru ve 3.10’luk euro kuru bekliyorum. 2015 yılı için Türkiye ekonomisini bekleyen en büyük risk, FED’in daraltıcı para politikasına başlaması. Ortadoğu’daki jeopolitik risk, seçim ortamı ve açılım sürecinin yarattığı sıkıntılar da önemli riskler.
Elliot HENTOV / S8P Türkiye Analisti
Aşağı yönlü baskı azalacak
21 Kasım 2014 tarihindeki son değerlendirmemizde, Türkiye’nin “BB+” olan uzun vadeli para birimi cinsinden kredi reytingini ve negatif olan kredi reyting görünümünü teyit etmiştik. Bu senaryo dahilinde, Türkiye’nin 2017‘de de bugünkü durumuna benzer bir şekilde olacağını öngörüyoruz. Bunun nedenleri durağan kamu finansmanı, özel sektörün dış borç finansmanına bağlılığı ve yüksek enflasyonun büyük ölçüde gelir kazançlarını aşındırmasıdır. Ancak Türkiye’nin kredi reytinginin, mali esneklik ve kamu sektörü finansal ihtiyaçlarını karşılama yönündeki hazine politikalarından olumlu bir şekilde fayda görebileceğini öngörüyoruz. Standard 8 Poors Türkiye’nin kredi reyting görünümünü şu anda negatifte tutuyor. Negatif görünüm, ödemeler dengesi veya küresel fonlama koşullarının değişimi ya da temel işlem piyasalarında aşağı yönlü gelişmelerle büyüme şokları yaşanması durumunda 12 ay içerisinde kredi reytinginin 3’te 1 oranında düşeceğini işaret ediyor. Ancak kredi reytingindeki aşağı yönlü baskının azalacağını ve ekonomik büyüme tekrar dengelenmeye ve dış borçlanmaya daha az bağlı olması durumunda görünümün durağana revize edilebileceğini öngörüyoruz.
Içerikleriniz Turkuaz grubunun dergisi Para ile birebir aynı. Sizi telif hakkı ihlalinden Turkuaz medya grubuna ve Google Adsense’ye bildireceğim