Enflasyon, faiz ikilemi devam ediyor
Şubat ayı enflasyonunun 2014 yılı şubat ayından daha düşük gelmesi durumunda “faiz indir” baskısı, beklentilerden yüksek gelmesi durumunda ise yapılan indirimlere tepki gelebilir. En iyimser senaryomuz ise enflasyonun TÜFE’de beklentilere paralel gelmesi…
TCMB’NİN faiz kararına yönelik tartışmalar bu konudaki spekülasyonların artmasına neden oldu. Bu durum yurtiçi piyasalarımız için negatif ayrışma getirirken, faizler ve kurlar tarafında hızlı yükselişler izledik.
TCMB tarafından piyasayı sakinleştirme adına açıklamalar geliyor olsa da başlayan tartışmalar devam edebilir. Hele ki, bu hafta açıklanacak enflasyon rakamı sonrasında tartışmanın aktörlerinin sessiz kalması mucize gibi görünüyor.
Bu nedenle içeride enflasyon verisi ve sonrasında gelecek açıklamaların takip edildiği bir hafta olacak. Dışarıda ise sah günü FED Başkam Janet Yellen’le başlayacak FED üyelerinin konuşma trafiği ve cuma günü ABD istihdam piyasasına yönelik veriler takip edilecek.
FAİZ TARTIŞMASI FAYDA GETİRMEZ
TCMB hakkındaki mevcut kanun kapsamında, faizler konusundaki tartışmanın kolay kolay bitme ihtimali bulunmuyor. Kanunla fiyat istikrarını sağlama yükümlülüğü verilmiş bir kurumdan, henüz fiyat istikrarının yanına dahi yaklaşamamışken, faizleri indirerek büyümeye destek vermesini beklemek aynı zamanda bu hedefinden taviz vermesi anlamına da geliyor.
Bu durum sadece bugün değil, geçmişte de tartışmalar yaratıyordu, gelecekte de yaratmaya devam edecek. Mevcut kanun ve hedefler çerçevesinde yapılan bu tartışmalar, görüldüğü üzere istenilen sonucun tam tersi bir etkiyi beraberinde getiriyor. Bu hafta salı günü açıklanacak olan enflasyon rakamı bu tartışmaların muhtemelen daha da şiddetlenmesine neden olacak. Enflasyonun geçen yılın şubat ayından daha düşük gelmesi durumunda faiz indir baskısını, beklentilerden yüksek gelen bir enflasyon da yapılan indirimlere tepkiyi beraberinde getirecek. En iyimser senaryomuz ise enflasyonun TÜFE’de beklentilere paralel bir rakam gelmesi.
TCBM beklenti anketine baktığımızda, TÜFE’nin Şubat ayında yüzde 0.49 oranında artış göstereceği bekleniyor. Verinin bu beklentiye paralel gelmesi durumunda, enflasyon yıllık bazda sınırlı bir artış göstererek 7.3 l’e yükselmiş olacak. Beklentilerden ciddi şekilde sapacak bir enflasyon ise önümüzdeki haftanın en büyük volatilite kaynağı olacak. Bizim enflasyon ve faiz kanadındaki beklentimiz, önceki haftalarda da ifade ettiğimiz gibi mart ve nisan ayında baz etkisi nedeniyle düşmesi yönünde. Ve düşen enflasyonun faiz indirimi için de yer açacağı yönündeydi.
Mevcut durumda ise artan kur ve yeniden yükseliş eğilimine giren petrol fiyatları nedeniyle enflasyondaki düşüşün sınırlı kalacağı görülüyor. Bu da faiz indiriminde potansiyel miktarın düşmesine neden oluyor. Sene başındaki bugünden çok daha pozitif bir atmosferde 125r150 baz puan arasından bir faiz indirim beklentimiz mevcuttu. Şu an bu rakamları dahi iyimser olarak niteliyoruz. Zaten bu beklentimizin 75 baz puanı ilk iki ayda gerçekleşmiş oldu. Mart ve Nisan aylarında enflasyonda beklenen düşüş sağlanamamış olursa bundan sonra yapılacak faiz indirimlerine piyasanın tepkisi sert olabilir.
İÇERİDE ENFLASYON
Bu hafta yurtiçi ekonomi gündemini sah günü 10:00’da açıklanacak olan şubat ayı enflasyon verileri oluşturacak. Ocak ayında gerçekleştirilen yılın ilk enflasyon raporu toplantısında TCMB Başkanı Erdem Başçı, enflasyondaki düşüş eğiliminin ocaktan itibaren hız kazanmasını ve düşüş trendinin ağustosa kadar sürmesini beklediklerini ifade etmişti.
Geçen hafta gerçekleştirilen PPK toplantısı sonrasında yayınlanan özette de çekirdek enflasyondaki düşüşün devam edeceğinin öngörüldüğü ve gelecek dönemlerdeki para politikası kararlarının enflasyon görünümündeki iyileşmenin hızına bağlı olacağı ifade edildi. 2014 yılsonunda yüzde 8.17 olan yıllık TÜFE 2015 yılı Ocak ayında aylık bazda 1.10 oranında artış gösterirken; yıllık bazda 0.93 puan düşüşle yüzde 7.24’e gerilemişti. Ancak, şubat ayı boyunca TL’de gözlenen değer kaybı ve petrol fiyatlarındaki hafif artış, enflasyondaki düşüş trendini şubat ayında yavaşlatmış olabilir.
Geçen hafta yayınlanan şubat ayı TCMB Beklenti Aııketi’ne katılan ekonomistlerin TÜFE’nin şubat ayında yüzde 0.49 oranında artış göstereceğini beklemesi de bu durumu teyit ediyor. Verinin bu beklentiye paralel gelmesi durumunda, enflasyon, yıllık bazda sınırlı bir artışla yüzde 7.31’e yükselecek. Açıklanacak veri, piyasaların yönü ve TCMB’nin para politikası kararları açısından son derece kritik bir öneme sahip.
ABD VERİLERİ İZLENECEK
Yurtdışmda haftanın en önemli verisi cuma günü açıklanacak olan İstihdam Raporu olacak. Önceki ay açıklanan tarım dışı istihdam verilerinde beklentilerin üzerinde bir artış görülmesi nedeniyle, açıklanacak verilerin yine beklentilerin üzerinde bir artış göstermesi FED’in faiz artırım zamanlamasına ilişkin endişelerin artmasına neden olabilir.
Ayrıca, yine ABD tarafında pazartesi günü açıklanacak Kişisel Gelirler (enflasyon beklentilerine etki edebileceğinden) ve ISM İmalat verileri ile cuma günü açıklanacak olan Dış Ticaret verileri de haftanın öne çıkan diğer verileri olarak sıralanabilir. Uzun süredir konuşma yapmayan FED Başkanı Janet Yellen geçen hafta yaptığı açıklamalarla piyasalara güvercin mesajlar vermişti. Ancak, Yellen’m açıklamaları sonrasında bazı yetkililerden gelen şahin tondaki mesajlar kafaların karışmasına neden oldu. Bu nedenle, Yellen’m bu hafta sah günü yapacağı konuşma ile çarşamba ve perşembe günleri diğer FED üyelerinden gelecek açıklamalar, küresel piyasalar üzerinde önemli etkiler bırakabileceğinden takip edilmeli.
Avrupa tarafında haftanın en önemli gündemini ise perşembe günü Avrupa Merkez Bankası’nın gerçekleştireceği toplantı oluşturuyor. Ancak bu konuda önemli bir beklentinin olmaması toplantının önem derecesini düşürüyor. Buna karşın toplantı sonrası yapılacak açıklamaların seans içinde dalgalanmaya neden olabileceği unutulmamalı.
Borsada kısa vadeli tahmin yapmak anlamsız
Kısa vadeli tahmin yapmak için ortamın çok uygun olmadığı bir dönemdeyiz. Yapılan ya da yapılmayan bir açıklama fiyatlarda ani hareketlere neden oluyor. Bu nedenle kısa vadede düşük kar hedefiyle yapılan alımların ters bir rüzgarla konulan stoplara değme ihtimali artıyor. Bu nedenle kısa vadeli trade edenlerin daha dikkatli olması gerekiyor. Endeks çok dar bir bant içinde hareket ederken bu dar alanda gerçekleşen stop-loss?lar yüksek zararlara neden olabilir. Bu nedenle bu hafta endekse biraz daha geniş çerçeveden bakmak gerekiyor. Son günlerdeki geri çekilmeyi göz önünde bulundurduğumuzda endeksin son dibini yaptığı 83.000 bu haftanın en kritik seviyesi olacak. Bu seviyenin altında satışların hız kazanması kaçınılmaz gibi duruyor. Bu nedenle 83.000 altında 80.000’e kadar olacak hızlı bir geri çekilme göz önünde bulundurulmalı.
Orta vade için 78.000 altında makul bir stop-loss gözeterek bu seviyeye yakın yerlerden alım düşünülebilir. 78.000 altında senaryoda köklü bir değişim söz konusu olacağı için sonraki süreçte oluşacak tepkilerin gücü görülmeden alım yapmak için aceleci olunmamalı.
Endekste biriken stres boşalmadan hedef tayin etmek zor. Bu nedenle yükselişi destekleyecek güçlü bir etken görülmeden günlük hareketlere çok fazla itibar etmemek gerekiyor.