AB islamofobiyi ve uyumu tartışıyor
Avrupa’da yaşanan terör olayları gündeme islamofobi, uyum ve fanatizmi getirdi. Siyasetçiler başta olmak üzere tüm taraflara çok iş düşüyor…
GEÇEN hafta Fransa’da ortalık karıştı, kan döküldü. Hollanda’da İslam toplumunda kadına yönelik şiddeti konu alan ‘İtaat’ (Submission) filmi ile Müslümanların tepkisini çeken HollandalI yönetmen Theo Van Gogh, Fas Kökenli bir Hollandalı tarafından önce kurşunlandı, sonra da bıçaklandı.
Bunun sonucunda geçtiğimiz yıl Almanya’nın Dresden kentinde PEGİDA adlı bir hareket başlatıldı. PEGlDA’nın açık yazılımı “Patriotische Europâer Gegen die Islamisierung des Abendlandes”, çevirisi “Batı dünyasının Islamlaştırılmasına karşı yurtsever Avrupalılar “ anlamına geliyor.
HIZLA BÜYÜYEN BİR HAREKET
Hareketin başı soygun ve anarşiden sabıkalı ve üç yıl hapis yatmış bir kişi olan Lutz Bachman adında bir anarşist. Neonazi değil. Hareket de bilinen aşırı sağ hareket görünümüne sahip değil. Ayakta postal, sırtlarda pilotların giydiği ceket yok ancak Neonaziler bu hareketin içine sızmaya çalışıyor.
Bachman, Facebook yolu ile Avrupa’da her ülke ve bölgeden 12’şer kişi ile bu hareketi başlattı. Hareketine başlangıç sloganı olarak 1989/1990 yıllarında CDU partisinin “Batı kültürünü kurtarın! “ ve “Biz halkız!” mottolarını almış.
Ayrıca ekonomi danışmanı, badanacı, güvenlik uzmanı ve lokantacı bir kadından oluşan bir ekibin düzenlediği Holiganlar Selefilere Karşı (HoGeSa) grubu ile bağlantı kurmuş. Bu organizasyonun içinde Müslümanlar da var. Bu hareket şu anda 10 bin kişiye ulaştı ve politikacıları sandık korkusu sardı.
SİYASETÇİLERİN ROLÜ
Bu arada geçtiğimiz yıllarda Gazze için yapılan gösteriler Almanya’da Yahudi karşıtlığı hareketini de körükledi. Bunun karşılığında Yahudi yanlısı gösteri düzenleyen Yeşiller Partisi’nin bir milletvekili Hannover’de öldürüldü.
Almanya’da 4 milyon Müslüman yaşıyor ancak Almanların yüzde 50’si Müslümanlığın Almanya’ya ait olmaması gerektiğini düşünüyor. Nüfusun yüzde 49’u ise batının İslamlaşmasından korkuyor ve bu konuda huzursuz olduğunu dile getiriyor.
Türkler arasmda geri dönüş eğilimi yine yaygınlaştı. Çevre onları huzursuz ediyor.
Politikacılar ise kara kara düşünmeye başladı. Siyasette en önemli nokta seçmenlere verilen ümit değil, korkunun ortadan kaldırılması. Almanya’da ekonominin iyi olması bir noktada insanların o denli umurunda olmuyor. Korkulmayan, güvenli bir ülkede yaşamak daha önemli bir şey olarak kabul ediliyor. Angela Merkel Almanya’da kriz çözücü bir politikacı olarak biliniyor ve seviliyor. Ancak yabancı düşmanlığının arkasında partisinin ve Helmut Kohl’ün izleri var.
UYUM POLİTİKALARI GÜNDEMDE
Avrupa’nın ortası yüzyıllar boyu göç almış. Bunların en önemlileri sırasıyla, 17. yüzyılda ekonomik göçmen olarak gelen ama sonrasında Katolikler tarafından öldürülen Protestan Hugenotlar, ardından 19. ve 20. yüzyılda gelen PolonyalIlar üe eski işgal topraklarından dönen Alman kökenliler.
Şimdi Alman politikacılar doğru dürüst uyum politikalarını düşünmeye başladılar. Bundan sonra söylemlerine daha fazla özen göstereceklerdir. Ancak İslam adına hareket ettiğini iddia eden köktendinciler Avrupa’da islamofobiyi körüklemeye devam edecekler. İslam bunu hak etmiyor. Fanatik kafalar ancak eğitimle düzelebilir.