Başarı için yeni kural: Öğrendiğini unutmak
Mutluluğun tanımını kendi işini kurmakta arayan orta yaşa yakın bir neslin gelişim ve değişim çabasının tam ortasındayız. Eğitimini bir yere memur ya da yönetici olmak için geçirmiş bu nesil. Esnaflığı, zanaatı az görmüş, çarkları oluşturmaktansa büyük çarkları döndürmeye yönelik yetiştirilmiş, 30-45 yaş arası hemen hepsi beyaz yakalı işlerde çalışan bir nesil.
Katma değer ekonomisinin Avrupa ve ABD’deki gibi artması, küresel markaların oluşması, yüksek teknoloji ürünlerinin menşeinin Türkiye’den çıkması çok önemli. Bu hedefler, sadece yeni mezun, hayalleri büyük ama hayat ve iş tecrübesi sınırlı nesillerle gerçekleşmeye bırakılırsa bizleri yavaşlatır. Bu neslin küresel olarak duruşu, başarılı liderler ve girişimciler çıkarması, ancak çıkan fikirlerin büyütülmesi ve yönetilmesinde aynı Google ve Eric Schmidt örneğinde olduğu gibi farklı bir dokunuşa ihtiyaç duyuyor. Öte yandan diğer grupta olan olgun genç girişimcilerin de bambaşka bir öğreti ve dinamizme ihtiyacı bulunuyor.
Olgun genç girişimcilerin en önemli engeli, iyi birer girişimci olabilmesi için kurumsal bilgeliklerini ve reflekslerini unutma zorunluluğu. Kurumsalın dışındaki ormanın yeni kuralları, hızı, kurnazlığı ve alışılmadık düzeni; başarı için unutmayı gerektiriyor.
Öğrendiğini unutmak, kurumsal dev organizasyonlarda başarılı olmuş bireyler için daha zor. Başarının kuralını kafasında oluşturmuş olgun girişimci, hızlı bir evrimi tamamlamak ya da hayallerini kaybetmekle karşı karşıya.
Dışarıda ve de kitaplarda yazmayan bu öğreti yaşandıkça bulunan ve çok da bahsi geçmeyen, itiraf edilmeyen bir bariyer. Rekabeti bir kenara bırakmak, olgun girişimcilerin açıklıkla tecrübelerini paylaşmalarını ve sırt sırta vermelerini de gerektiriyor. Bu durumlarda lüks görünen koçluk ve mentorluk diğer biropsiyon.