Bilirkişilik Sistemi Değişiyor
Bilirkişilik sistemi sil baştan değişecek. Adalet Bakanlığı ile Almanya’dan gelen heyetin iki yıldır sürdürdüğü çalışmalarda sona yaklaşıldı. Bugüne kadar üç yıllık mesleki deneyim bilirkişi olmak için yetiyordu. Yeni düzenlemede şartlar zorlaşacak…
BİLMEDİĞİNİZ bir konuyu öğrenmenin en iyi yolu bir bilene sormaktır. Mahkemelerimizde danışılan, ‘bilen’ kişinin adı ‘bilirkişi’dir. Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında kanunlarda ehl-i vukuf ve ehl-i hibre olarak adlandırılan bilirkişilik, 1985 yılından itibaren kanunlarda bu isimle yer almaya başladı. Adalet terazisinin şaşmaması için hakim ve savcıların, teknik bilgisine danıştığı bilirkişililerle ilgili detaylı düzenleme 2005 yılında yapıldı.
“Ceza Muhakemesi Kanununa Göre 11 Adlî Yargı Adalet Komisyonlarınca Bilirkişi Listelerinin Düzenlenmesi Hakkında Yönetmelik” 1 Haziran 2005 tarihli ve 25832 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Ancak bu yönetmelik bilirkişilerin ücretten, bilirkişi atanmasına kadar birçok konudaki sorunlarını tam olarak çözemedi. Adalet Bakanlığı şimdi Türkiye’deki bilirkişilik müessesini Avrupa Birliği standartlarına getirmek için Geliştirilmiş Bilirkişilik Sistemi Projesi üzerinde çalışıyor. Alman sisteminin esas alındığı yeni bilirkişilik sistemi konusunda, Almanya’dan gelen bir teknik heyetle birlikte iki yıldır çalışmalar yürütülüyor. Altyapı çalışmalarının altı ay içinde tamamlanıp detayların açıklanması bekleniyor.
30 BİN BİLİRKİŞİ VAR
Türkiye’de 30 bine yakın bilirkişinin bulunduğu, bunlardan da 7 bin 107 kişisinin İstanbul’da görev yaptığı biliniyor. Bundan altı yıl önce kurulan İstanbul Bilirkişiler Demeği’nin Başkanı Merve Emek, Adalet Bakanlığı’nın konu ile ilgili kendilerinden de görüş sorduğunu, bakanlığa sorunlar ve çözüm önerileriyle ilgili altı sayfalık bir rapor sunduklarını söylüyor.
Türkiye’de bilirkişi sayısının çokluğundan ziyade yetkinliğinde sıkıntı olduğunu düşünen Emek’in verdiği bilgiye göre, yönetmeliklere göre üç yıllık mesleki tecrübe bilirkişi olmak için yeterli. Ancak bunun çok kısa bir süre olduğunu söyleyen Emek, kendi mesleğinden örnek veriyor: “Üç yıl önce mali müşavirlik ruhsatını almış biri bilirkişi olabilir ama onun uzmanlığını ölçen bir standart yok. Beş yıllık mali müşavir bile bir merdiven altı firmada yalnızca defter tutmuş olabilir. Böyle bir kişi bir holdingin mali müşaviriyle bir olabilir mi? Bugüne kadar sadece defter tutan biri, yapılan muhasebe hilelerini nasıl görebilir? Bu nedenle ‘yeminli bilirkişilik’ müessesesi-nin hayata geçirilmesini ve bilirkişilerin akredite olmasını istiyoruz” diyor.
YEMİNLİ BİLİRKİŞİLİK MÜESSESESİ
Bu konudaki örnek modellerini Adalet Bakanlığı’na da sunduklarını belirten Emek, şu bilgileri veriyor: “Adalet Bakanlığı, İstanbul Bilirkişiler Demeği ve benim de üyesi olduğum İstanbul Serbest Muhasebeci Ma-
li Müşavirler Odası’ndan (İSMMMO) 12 kişilik bir ekiple, bu ayın sonunda 4-5 günlük arama toplantısı yapacağız. Modeli tam olarak oluşturacağız. Önerdiğimiz modele göre, derneğimiz ve İSMMMO aracılığıyla SMMM’ler arasından bilirkişi olmak isteyenleri 2-3 aylık eğitime tabi tutacağız. Eğitim sonunda örnek rapor yazdırıp yeminli bilirkişilik müessesesini hayata geçirmek istiyoruz. Bu eğitimleri Türkiye’ye yaymak için de İSMMMO’nun ‘eğitmenlerle eğitim’ modelini bilirkişiliğe uygulamak istiyoruz. 100 kişilik eğitmen kadrosu oluşturup, tüm Türkiye’de bilirkişilere nasıl rapor yazılacağından bu işin nasıl yapılacağına kadar tüm tecrübeleri aktarmak istiyoruz.”
İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (ÎSM-MMO) Başkanı Yahya Arıkan da bilirkişilik sisteminde üç yıllık mesleki deneyimi yetersiz buluyor. Bilirkişilerin ciddi bir eğitim alması gerektiğini düşünen Arıkan, akre-ditasyon ve puantaj gibi uygulamaların hayata geçmesiyle bu alandaki birçok sıkıntı ve şikayetin de önüne geçilebileceğini vurguluyor. Arıkan, “Bilirkişilerin kaliteli rapor düzenleyebilmeleri için eğitim şart. Adalet Bakanlığı’nın, uzmanlık alanları olan meslek örgütleriyle işbirliği içinde eğitimi sağlaması gerekiyor. Örneğin mali konularda daha çok mali müşavirler bilirkişi oluyor. Burada da meslek örgütleriyle eğitimlerin yürütülmesi gerekiyor” diye konuşuyor.
“SAĞLIKLI ZEMİNE OTURACAKTIR”
İstanbul Bilirkişiler Derneği Başkanı Merve Emek, 13 yıllık mali müşavir. Halen kendi bağımsız ofisinde çalışan Emek, dokuz yıldır da adliyelerde bilirkişilik yapıyor. İki yıl önce derneğe başkan seçilen Emek, ticari davalara bilirkişi olarak katılıyor. Bilirkişilikle ilgili mevcut yönetmelikle bilirkişilik sisteminin sağlıklı bir zemine oturmadığını söyleyen Emek, “Hakimlerden gelen şikayetler var. Bir dosyada üç bilirkişiden üç zıt görüş çıkıyor. Hakim hangisine göre karar verecek. Bu hem yargı sürecini uzatıyor hem de maddi yük oluşturuyor. Adalet Bakanlığının iki yıldır üzerinde çalıştığı projenin 6-7 ay sonra sonuçlanacağını ve Türkiye’de bilirkişiliğin sağlıklı bir zemine oturacağını düşünüyoruz” diye konuşuyor.
EKİMDE MÜRACATLAR BAŞLIYOR
Yukarıda da belirttiğimiz gibi Türkiye’de 30 bin civarında bilirkişi olduğu tahmin ediliyor. Bunlardan 7 bini 107’si İstanbul’da. Bu sayı her yıl güncelleniyor çünkü her yılbaşında her ilin bilirkişiler listesi yeniden oluşturuluyor. Her ildeki adliye bünyesinde bulunan Adli Yargı Adalet Komisyonu Başkanlı-ğı’nda oluşturulan üç kişilik bir heyet bilirkişiler listesini belirliyor. Komisyon başkanı Adalet Bakanlığı tarafından atanırken, komisyonda bir cumhuriyet başsavcısı, bir de ağır ceza ya da ticaret mahkemesi başkanlarından biri bulunuyor. Komisyona her yıl ekim ayında bilirkişilik müracaatları yapılıyor. Bilirkişilikte müracaat koşulları aslında çok girift değil. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak, başvuru tarihinde 25 yaşından küçük olmamak, herhangi bir suça iştirak etmemiş olmak ve bilirkişilik yapacağı alanda üç yıllık mesleki tecrübeye sahip olmak yeterli. Ekim ayı boyunca yapılan bilirkişilik müracaatları değerlendirip sene sonunda listeler netleştirilip Adalet Bakanlığı’na bildirili-«tj. yor. Ocak ayında da ilan edilip, UYAK sistemine bilgi girişi yapılıyor. Bilirkişiler her yıl bağlı bulundukları adliyelerde toplu yemin töreni yapıp göreve başlıyorlar, bir yıl süreyle de hizmet veriyorlar.
DOSYA SINIRI GELDİ
Bilirkişilik listelerinde Türkiye’de 100’e yakın mesleki alandan 30 bine yakın isim olsa bile bunların tümünün aynı oranda iş aldığım söylemek mümkün değil. Geçmişte bir adli yıl içinde 3 bin civarında dosya alan bilirkişi olduğu biliniyor. Çok dosya alan bilirkişilerin geçmişte 10-20 kişilik ekipler kurup, her raporun altına kendi imzalarını atıp hizmet verdiği söyleniyor. İstanbul Bilirkişiler Demeği’nin girişimleriyle geçen sene bu konuda önemli kısıtlama getirildi. Mevcut yönetmeliğin 13/3. maddesinde değişiklikle “aynı bilirkişiye bir yıl içinde seri olmayan davalarda en fazla 300 dosya görevlendirme yapılabilir” hükme getirildi. Yani bir bilirkişinin 300’den fazla dosya alması mümkün değil. Ödenmemiş elektrik faturası gibi seri davalarda bu kısıtlamanın geçerli olmadığını belirtelim.
‘TEVZİ SİSTEMİ KURULMALI”
Dosya sayılarının yanı sıra bilirkişilerin aldığı ücretler de kimi zaman eleştiri konusu oluyor. İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Başkanı Yahya Arı-kan, Türkiye’de bilirkişilik hizmetinde görevlendirme sisteminin sağlıklı işleyememesi nedeniyle bazı kişilerin milyonlarca lirayı aşan haksız kazanç elde ettikleri uyarısında bulunuyor. Türkiye’de her yıl yaklaşık 1 milyon 800 bin dava açıldığım ve 60 dolayındaki uzmanlık alanında bilirkişilik hizmeti verildiğini belirten Arıkan, şu değerlendirmeyi yapıyor:
“Dosya görevlendirmesi sadece hakim inisiyatifiyle gerçekleştiriliyor. Bu nedenle dosya dağılımında hak ve eşitlikçi bir yapı oluşamadı. Hakim bütünüyle elindeki bilirkişi listesinden ilgili alanda bir ismi seçiyor ancak görevlendirmede bir sıralama mevcut değil. Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) üzerinde işleyen ve davaları sırasına göre dağıtan Tevzi Sistemi’ndeki gibi bir yapının kurulması gerekiyor. Böylelikle her bilirkişi dosya görevlendirmesi hakkını kullanabilir. İkili ilişkilerin de önü kapanır.”
“ÜCRETLER YETERSİZ”
Türkiye’de bilirkişilik ücret tarifesini her yıl Adalet Bakanlığı belirliyor. 2014 yılı için bilirkişilik ücretleri hukuk mahkemelerinde 150 ile 300 TL arasmda değişiyor ama hukuk mahkemelerinde ücreti takdir etmek hakimin yetkisinde. Bilirkişiler mevcut ücretlerin yetersiz olduğunu ve yükseltilmesini istiyorlar.
1986 yılından beri inşaat davaları alanında bilirkişilik yapan ITÜ inşaat Fakültesi Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haşan Engin şu değerlendirmeyi yapıyor: “Ben genelde yarım kalan inşaat işleri, kooperatif işleri, kat karşılığı inşaat sözleşmeleri ve alacak davalarında bilirkişilik yapıyorum. Ticaret mahkemeleri genelde dosya başına 400-500 TL ücret takdir ediyor. Bazen 10 senelik dosya geliyor. 10 sene öncesine bakmak gerekiyor. Yıllık 40 ila 60 arası dosyada bilirkişilik yapıyorum. Bilirkişilik aslında meşakkatli bir iştir. Raporu yazıyorsunuz, taraflar itiraz ediyor, tekrar ek rapor yazıyorsunuz. Verdiğiniz zamanın karşılığını çoğu zaman alamıyorsunuz. Bilirkişilik ücretlerin yükselmesini istiyoruz. Bilirkişilerin çok ücret kazandığı düşünülüyor ama yüzde 15 ila 35 oranında gelir vergisi kesintisi yapılıyor. 11 bin TL’lik yıllık ücrete yüzde 15 kesinti yapılırken, 53 bin TL’yi aşan gelirlerde kesinti yüzde 35 oluyor. Bilirkişi sayısı çok demek yanlış olur. Gerçekten kaliteli, adaletin tecellisine katkıda bulunacak bilirkişinin fazlalığı daha iyidir. Kaliteli bilirkişi arasından seçme olanağı olur.”
Yaşar ASLAN / İstanbul Bilirkişiler Derneği Onursal Başkanı
“Fiili bilirkişi 400’ü geçmez!”
Bilirkişilik müessesesi adaletin tecellisi açısından çok önemli. Adalet sistemi bilirkişiliği her dönem kullandı ama bu işin yönetmeliği olmadığı için 2005 yılına kadar işler kara düzen gidiyordu. Bir terzi, yaşadığı semti tanıdığı için gayrimenkul değer tespiti konusunda bile bilirkişi olarak atanabiliyordu. Yönetmelikle mesafe alındı ama Adalet Bakanlığı şimdi Geliştirilmiş Bilirkişilik Sistemi Projesi üzerinde çalışıyor. AB standartlarının sisteme getirilmesi planlanıyor. Bilirkişi ücretlerinin yükselmesinden, hakimlerin bilirkişilere ‘soru cevap’ şeklinde danışmasına kadar birçok düzenleme var. Ben mali müşavirim.
13 yıldır da bilirkişilik yapıyorum. Aynı zamanda Kamu Gözetimi Kurumu’nun bağımsız denetçisiyim. Yoğunlukla ticari davalarda bilirkişilik yapıyorum. İflas erteleme davalarında, şirket bölünme, birleşmeleri ve tasfiyelerinde, genel kurul kararlarının iptalleri gibi konularda danışılıyor. Yıllık ortalama 300-400 dosyaya bakıyorum. Genellikle ücretler 400 TL civarında ama 10 çuval evrak incelemek gereken dosyalar da gelebiliyor. Böylesi konularda bilirkişi ücreti hakimin takdirinde. 3-4 bin TL ücret bile takdir edebilir. İstanbul’daki tüm adliyelerde 15 bin hakim vardır. Ben İstanbul’da fiilen bilirkişilik yapanların sayısının 400’ü geçmediğini tahmin ediyorum. Bilirkişiliğin bir eğitimi ve akreditasyonu olmadığı için hakimler de bildikleri kişilerle çalışmayı tercih ediyor.
Yalçın ÇAKICI / imza ve Belge İnceleme Uzmanları Derneği Başkanı
Bilirkişilik etiğine sahip olunmalı
Ben emekli birinci sınıf emniyet müdürüyüm. 1974 yılından beri belge incelemeleri ve sahtecilik alanında çalışıyorum. Günlük hayatta belgesiz, imzanın olmadığı alan yok. Hem hukuk, hem de ceza mahkemelerinde bilirkişilik yapıyorum. Mağdur, sanık ve davalı tarafı bizden rapor alabiliyor. Ayrıca özel bilirkişilik dediğimiz ‘taraf bilirkişiliği’ de yapıyorum. İncelememizi yaparken ‘optik büyütücü’ gibi teknolojik cihazlardan da yararlanıyoruz. Derneğimizin 22 üyesi var. Üyeliğe kabul şartlarımız ağır. Genellikle polis, adli tıp ve jandarma kriminal laboratuvarlarında çalışanlar üyemiz oluyor. Bazı kurumların ve üniversitelerin iki günlük konferanslar vererek belge inceleme uzmanı ortaya çıkardıklarını görüyoruz. Bu büyük bir tehlike. Bir insan adli tıp uzmanı olabilir ama belge inceleme uzmanı olmayabilir. Belge inceleme uzmanı olması için ‘adli tıp fizik tetkikler şubesinde’ çalışmış ve orada uzmanlaşmış olması şartı var. Bilirkişilik sistemi ülkemizde büyük bir sorun. Bilirkişilik kurumu adaletin tecellisinde hakimlere birinci derecede yardımcı olan, vicdani kanaatin oluşmasında büyük katkısı olan teknik bir dal. Bilirkişilik hizmeti verenlerin de gerçekten bilirkişi vasfına haiz olması gerekiyor. Bilirkişiyim diye ortaya çıkanların çoğunun kerameti kendilerinden menkul. Bazı bilirkişilerin daha çok iş aldığı söyleniyor ama hakim kime güveniyorsa onunla çalışmayı tercih ediyor. Ben bilirkişinin bilgisi kadar bilirkişilik etiğine haiz olmasını da önemsiyorum. Dürüst olmak, taraflara eşik mesafede olmak, gerçekten doğru kanaatin oluşmasına katkı sağlamak çok önemli.