HÎSSE senedi piyasaları açısından oldukça zorlu ve yoğun bir gündemle geçen Ekim ayının ardından Kasım ayında piyasaları bekleyen konulara bakalım. Yurtiçi tarafta ekonomik göstergelerde yakın dönemde başlayan dipten toparlanma eğilimi yakın dönemde artan jeopolitik risk ve dış ilişkilerdeki gerginlikten bir miktar etkilendi; ancak momentumun hâlen kademeli toparlanmayı işaret etmekte olduğu söylenebilir. Yeni ayda da özellikle ABD ile olan ilişkilerin piyasaların seyri açısından belirleyici olmaya devam etmesi beklenebilir. Küresel finansal koşullar ağırlıklı olarak gelişmekte , Oİariîilke varlıklarım destekleyici kalmaya devam etse de TL v,arlıkların yakın dönemde yukarıda işaret ettiğimiz gerekçelerle negatif ayrıştığını gördük. Mevcut belirsizlik ve risk unsurlarının azalması durumunda TL varlıklarda önemli bir tepki hareketi görülebileceği gibi, söz konusu belirsizlik ve risk unsurlarının sürmesi/artması durumunda TL varlıklar üzerindeki aşağı yönlü baskının sürmesi/artması da ihtimal dahilinde. Yakın dönemde BIST-100 endeksinde önemli bir yükseliş hareketinin başlama sinyallerinin geldiği dönemlerde ortaya çıkan risk unsurlarının olası bir yükseliş trendinin bozulmasına yol açtığını; buna ek olarak iktisadi faaliyette kademeli iyileşmenin devam etme potansiyelini dikkate aldığımızda ülke risk primini azaltıcı gelişmelerin önemli bir yükseliş hareketini tetikleme ihtimalinin hiç de zayıf olmadığını da not edelim.
BORSA NEGATİF AYRIŞIYOR
Aşağıdaki grafikte, karşılaştırmalı olarak sene başından bu yana Bloomberg Gelişmekte Olan Piyasalara Sermaye Akışı Gösterge Endeksi ile Yurtdışı Yerleşiklerin Borsa İstanbul’da gerçekleştirdiği net hisse alımları yer almakta. Yakın döneme bakıldığında gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akışındaki artış trendine karşın yurtdışı yerleşiklerin Borsa İstanbul’da satış tarafında olduğu, diğer bir ifadeyle BIST’in emsal ülke borsalarma kıyasla negatif ayrıştığı görülüyor.
BIST’in mevcut çarpanlar itibariyle gerek gelişmekte olan piyasalara gerekse de kendi tarihsel ortalamalarına kıyasla yaklaşık yüzde 35-40 civarında iskontolu seviyelerde olduğunu görmekteyiz. Yıllar itibariyle BIST çarpanlarının hem gelişmekte olan piyasalara hem de kendi tarihsel ortalamalarına ilişkin izlediği seyri iki ayrı grafik olarak hazırladık (1: BIST 100 Fiyat Kazanç -FK- Oranı / MSCI Gelişmekte Olan Piyasalar -EM- FK Oranı, 2: BIST-100 FK oranı). Her grafiğin üzerindeki “Ort.”grafikte gösterilen zaman aralığındaki tarihsel ortalamaları göstermekte.
Finansal sonuçlara geçmeden önce BIST’in tarihsel olarak kasım ayında gösterdiği performanslara bakalım.
Yukarıdaki grafikte BIST-100 endeksinin sene başından bu yana aylık performansları 1999-2018 yıllarındaki ortalama aylık performanslar ile karşılaştırmıştır. Geride kalan 10 ayın yedisinde yön olarak (aylık yükseliş ya da düşüş anlamında) 2019 yılındaki aylık performansların tarihsel ortalama aylık performanslarla uyumlu gerçekleştiği görülüyor. Tarihsel ortalamalar endeksin kasım aylarında sınırlı bir getiri performansı yakaladığını işaret ediyor.
Sağ sütundaki grafikte ise BIST-100 endeksinin farklı zaman “aralıklarında Ekim, Kasım ve Aralık aylarında gösterdiği aylık ortalama getiri performansları yer alıyor. Farklı dönemler itibariyle ortalamalar da borsanın kasım aylarında tarihsel olarak görece karışık bir seyir izlediğini işaret ediyor.
RİSK UNSURLARI AZALIRSA
Gelelim BIST-30 şirketlerinin 2019 üçüncü çeyrek finansal sonuçlarına ilişkin hazırladığımız tabloya. Bu tabloda net satış, FAVÖK ve net kâr kalemlerine yer veriyoruz. Bu kalemler altındaki “3Ç19” sütunları bu yazı hazırlanana kadar sonuçları açıklanmış olan şirketlerin gerçekleşen rakamlarını gösterirken; “Tahmin” sütunları konsensüs tahmin olarak adlandırdığımız kurumların/ analistlerin tahmin ortalamasını;
“2Ç19” sütunları bir önceki çeyrekteki gerçekleşmeleri; “3Ç18” sütunları geçen yılın aynı çeyreğindeki gerçekleşmeleri göstermekte. Tablonun en sağında, “Tahmin Sayı” sütununda ise konsensüs tahminlerin toplam kaç kurumun/analistin tahmin ortalaması olduğunu göstermektedir. Tabloda yer alan şirketleri “muhtemel” finansal sonuç açıklama tarihlerine göre sıraladık. Bu tablodaki konsensüs tahminlerin, piyasadaki genel beklentiler hakkında fikir veren birer gösterge olduğunu; beklentilerin güçlü/zayıf olmasının açıklanacak gerçekleşmelerin de benzer şekilde güçlü/zayıf olmasına yönelik bir garanti vermediğini belirtelim. Tablodan da görüleceği üzere BIST-30 kapsamındaki şirketlerden henüz yalnızca 12’Sinin finansal sonuçları görülmüş durumda olsa da; gelecek hafta sonuna kadar BIST-30’daki şirketlerin tamamına yakınının finansal sonuçlarını görmüş olacağız. Şirket bazındaki özet rakamlar tablo üzerinden incelenebilir.
Şu ana kadar finansal sonuçları görülen şirketlerin büyük çoğunluğunun FAVÖK ve net kârının piyasa beklentilerine paralel veya üzerinde olduğu görülüyor. Bu durumda, yukarıda değindiğimiz ve grafiklerle de desteklemeye çalıştığımız negatif ayrışmayı tetikleyen risk unsurlarının azalması ve/veya ortadan kalkması durumunda endekste önemli bir tepki hareketi beklentimizi destekleyen bir diğer faktör olarak not edilebilir. Bu anlamda özellikle Türkiye-ABD ilişkilerinin kasım ayındaki seyrinin TL varlıkların kısa vadeli performansı açısından oldukça belirleyici olması beklenebilir.
EROL GÜRCAN