Ekonomi - Borsa - Hisse Senedi

Borsadaki payı yüzde 5’in altında olan şirketlerin çıkışı

Borsadaki payı yüzde 5’in altında olan şirketlerin çıkışının hızlanması piyasaları tedirgin etti. Uzmanlar, hacmi büyük şirketlerin çıkışının piyasaya olumsuz etki edeceğini ifade ederken, hacimsiz ve sürekli olağan dışı hareketlere neden olanlar açısından da olumlu buluyor. Bu hisselerde payı olan yatırımcıların çıkıştan önce avantajlı fiyatı yakalamalarım öneren uzmanlar, aksi takdirde sadece temettü bedelinin alınabileceğini belirtiyorlar.

SPK’nın 1 Temmuz’da yürürlüğe giren ve hakim ortağa makul fiyat düzeyinden çıkma olanağı veren ‘Ortaklıktan çıkarma ve satma hakları tebliği’, halka açıklık oranı yüzde 5’in altında olan şirketlere borsadan çıkmalarının yolunu açtı. Bu tebliğin yürürlüğe girmesi ile birlikte Abank, Türk Demirdöküm, Petrol Ofisi, Eczacıbaşı Yapı ve Mutlu Akü borsa kotundan çıkacağını bildirdi. Art arda gelen bu çıkış haberleri piyasaları tedirgin etti. Kottan çıkmak için başvuran şirketlerin yatırımcıları da bu süreçte ne yapacağını merak ediyor. Biz de borsadan çıkışın piyasaya etkisi ve yatırımcıların nasıl hareket etmesi gerektiğine dair soruları uzmanlara sorduk.

Borsadaki payı yüzde 5’in altında olan şirketler

24 ŞİRKET VAR

Borsa İstanbul’da halka açıklık oranı yüzde 5’in altında olan 24 şirket var. Kottan çıkacaklannı bildirenlerin dışında Denizbank, Aslan Çimento, Finans Leasing, Akmerkez GYO, Haznedar, Izocam, Ege Profil, Tuborg, Kipa, Boyner, Carrefour, Avi-va Sigorta, Ray Sigorta gibi şirketler de bulunuyor. Bu şirketlerin dolaşımdaki toplam piyasa değeri ise 615 milyon TL. Borsa İstanbul’un dolaşımdaki piyasa değerinin toplam 172 milyar TL olduğu dikkate alındığında bu şirketlerin toplamın sadece yüzde 0,36’sım oluşturduğunu görüyoruz.

Diğer şirketlerden de çıkış yönünde kararların uzmanlar özelikle nitelikli şirketlerden olanların uzun vadede borsayı olumsuz etkileyeceğini düşünüyor. Çünkü halka arzlan artırma politikası güden Borsa İstanbul’da bu yönde bir karar alınması, giden şirketler gibi yeni gelecekleri de tedirgin edebilir. Öte yandan şirketlerde özellikle yabancı ortakların hakim olması ve yönetimin büyük kısmının onlara kalmasının da sorunlara yol açabileceği söyleniyor.

Galata Menkul Araştırma Müdürü Polat Yaman, “Genelde, yabancı hakimiyetindeki bu şirketlerin halka açıklık oranlarının fazla düşük olması ve bunun da pazarda sağlıklı fiyat oluşumunu engellemesi yüzünden bu şirketler bir süredir borsa kotundan çıkmayı düşünüyordu” diyor.

HAREKETLER RAHATSIZ EDİYOR

Bu şirketlerin halka açıklık oranının düşük olmasına rağmen SPK mevzuatlarına tabi olduğunu ifade eden Polat Yaman, “Borsada işlem görüyor olmalan şirketlere artık avantaj değil mevzuatsal yükümlülükleri uygulamak gibi ayn sorumluluklar getirdiğinden, hakim ortak açısından borsada işlem görmenin getirdiği maddi-manevi yükümlülükler fazla gelebilir. Ayrıca halka açık kısmın çok düşük kalmasından dolayı şirket hisse senedinde yaşanabilen spekülatif-mani-pülatif hareketler hakim ortağı rahatsız edebilir ve bu şirketler borsadan çıkmayı tercih edebilirler” diyor.

Borsa kotundan çıkacak olan şirketlerin Türkiye’nin büyüklerinden olmasının özellikle de yeni büyük halka arzlar için olumsuz bir görünüm sergilediğini söyleyen ALB Menkul Araştırma Müdürü Yeliz Karabulut da olumlu tarafını ise şöyle açıklıyor;

“Bu şirketlerin tahtalannda hacim-sizlik nedeniyle ani fiyat hareketleri oluyor. Halka açıklık oranı düşük olduğu için sürekli kottan çıkacağı söylentileri sık sık gündeme geliyor. Söz konusu söylentiler şirketin tahtasında sert hareketlere neden olmakla birlikte bu tarz konuların gündeme gelmesi borsanın imajını zedeliyor.”

YATIRIMCILAR NE YAPSIN?

Çıkış yapması beklenen şirketlerde hissesi olan yatırımcı da bu dönemde ne yapması gerektiği konusunda tedirgin. Uzmanlar, yatırımcıların, her şeyden önce halka açıklık oranı ve dolaşımdaki piyasa değeri düşük şirketleri portföylerinde düşük oranlarda taşımaları gerektiğini ifade ediyor. Böylece aşın volatilite, mani-pülasyona maruz kalınması, likiditenin bazı zamanlarda uzun süreli olarak azalması gibi risklere karşı kendilerini koruyabilir.

Borsadan çıkması muhtemel bir şirketin hisse senetlerini portföyünde taşıyan bir yatırımcının hem şirket ile ilgili her türlü haber akışını, hem de borsadaki işlem sırasını yakından takip etmesi gerektiğini ifade eden Fi-nansinvest Yatırım Danışmanlığı Birim yöneticisi Tolga Kudaloğlu, “Borsa kotundan çıkma durumu söz konusu olduğunda, hisselerini geri alacak olan şirketin ödeyeceği geri alma bedeli ile bu işlem gerçekleşene kadar borsada oluşan fiyattan avantajlı ve lehine olanı kullanması mantıklı olacak” diyor. Kudaloğlu ayrıca, şirketlerin borsa kotundan çıktıktan sonra halka kapalı bir statüye kavuşacağından, bu hisseleri elinde tutmaya devam eden yatırımcıların da artık borsada işlem görmeyen halka kapalı bir şirketin ortakları haline geleceğine dikkat çekiyor. Bu durumda da küçük ortak olarak, şirketin dağıtması halinde ancak temettüden faydalanabilecekler.

întegral Menkul Araştırma Uzmanı Beste Naz Süllü, payları yüzde 5’in altında olan şirketlerin sayısının önümüzdeki süreçler içerisinde artabileceğini düşünüyor. Süllü, yatınmcılann durumunu da şöyle özetliyor:

“30 günlük ortalama fiyatı hâkim ortak için makul seviyelerde olduğu anda ortağın ilave pay alarak bunu kamuya duyurması diğer ortakların paylarını makul bulduğu bu fiyattan alma hakkını veriyor. Küçük yatınmcı penceresinden ise kendilerini fiyat dalgalanmalarına karşı koruyabilecek bir yasa ya da önlem şu an için bulunmuyor.”

“2023 yılında borsada 1000 şirketin işlem göreceği bir hedeften bahsedildiği bir ortamda tebliğin yürürlüğe girmesiyle birlikte koşulları uyan şirketlerin çıkmak için harekete geçmesi düşündürücü. Bu durum borsanın büyümesi, bölgesinde merkez olması perspektifi ile çelişen bir görüntü veriyor. Bir diğer ayrıntı gerek geçmişte çıkan şirketlerin, gerekse çıkmak için başvuranların tamamının hakim hissedarının yabancılar olması. Görülen o ki yabancılar dile getirilen borsanın faydalarını pek de ciddiye almıyor. Kalan küçük bir azınlık hissedara dahi tahammül edilmiyor. Aynı mantık devam ettiği sürece yabancılar, inceleyip beğendikleri şirketlere önce ortak olacak, ardından hakim hale gelip borsadan çıkaracak. SPK, söz konusu dalganın geçici olup olmadığını gözetlemeli. Mevcut hakkın kötü niyetli kullanımı söz konusuysa ya da hakkın yoğun kullanımı ülkenin makro ekonomik hedeflerine zarar verdiği noktada gözden geçirilmesinde fayda var. Neticede zaten borsada az olan nitelikli şirket sayısının daha da azalması gibi bir sonuçla karşı karşıya kalma durumu söz konusu olabilir. Azalan güçlü şirketlerin ardından borsaya yatırımcı beklemek de hayal olacaktır”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu