Büyük ikna turu
Almanya ile yaşanan gerginlikte tansiyon biraz düştü ama iş dünyasının tedirginliği sürüyor. Ticaret normal seyrinde gitse de yatırım planları hayata geçmiyor. Türk iş insanları yeni yatırıma sıcak bakmayan Alman ortaklarına güven vermeye çalışıyor…
SİYASET hem iç hem de dış ilişkilerde ekonomiyi mutlaka doğrudan ve dolaylı olarak etkiler. Uluslararası arenada yaşanan sıkıntıların faturası da çoğu zaman işadamlarına çıkar. En sonra Rusya ile yaşanan uçak krizinin tekstilden turizme kadar ekonomide büyük kayıplara neden oldu. Türk iş dünyası Rusya ile yaşanan krizin yaralarını sarmaya çalışırken, şimdi de en büyük ticaret partnerlerimizden olan Almanya ile yaşanan gerginlik nedeniyle yüreği ağzına geldi. Üç hafta önce iki ülke dışişleri yetkililerinin karşılıklı sözleriyle iyice su yüzüne çıkan gerginlik, aylardır gizliden gizliye sürüyordu. Türkiye’de Alman şirketlerine yönelik ‘kara liste’ hazırlandığı söylentileriyle yükselen tansiyonun düşürülmesi için Türk Hükümeti harekete geçti. Rusya ile yaşanan krizden de alman dersler neticesinde gerginliğin bir krize dönüşmemesi için Türkiye’deki en büyük Alman şirketleriyle diyalog süreci başlatıldı.
BAŞBAKANLA GÖRÜŞME
Başbakan Binali Yıldırım, 27 Temmuz’da Türkiye’de büyük yatırımları olan Alman şirketlerin yöneticileriyle Çankaya Köşkü’nde bir araya geldi. Başbakan Yıldırım, “Sizin, yaşanan gelişmelerden dolayı herhangi bir zarar görmemeniz, bu gerilimin bir parçası olmamanız bizim açımızdan çok önemli. Çok açık söylüyorum, biz sizi Alman şirketi olarak görmüyoruz. Biz sizi bu ülkenin şirketi olarak görüyoruz” diyerek görüşmeye katılan şirketlere güven telkin etti. Bosch, Siemens, Mercedes, Metro Grup, Thyssen Krupp, Frankfurt Messe, Statk-raft, Rrone, BASF, PWC, Media Markt ve EBRD’nin yöneticilerinin aralarında bulunduğu 19 Alman şirketin yöneticisinin davet edildiği toplantıya Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi ve Avrupa Birliği (AB) Bakanı Ömer Çelik de katıldı.
Ayrıca geçen hafta Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) ve Ekonomi Bakanlığı işbirliği ile düzenlenen ‘Uluslararası Yatırımcılarla İstişare Toplantısı’nda yabancı yatırımcıların Türkiye’ye güvenle yatırım yapabileceği mesajını verdi. Sonrasında Siemens ortaklı konsorsiyum dev rüzgar enerjisi ihalesini alarak Alman Hükümeti’nin iddialarını boşa çıkardı.
“BEDEL ÖDEMEMELİYİZ”
Türk iş dünyası da iki ülke arasında yaşanan gerginliğin ekonomide kalıcı hasarlar bırakmaması için harekete geçti. DW Türkçe’ye açıklamalarda bulunan TÜS1AD Genel Sekreteri Bahadır Ka-leağası, TÜS1AD olarak bu süreçte Almanya’daki muadil iş dünyası örgütleri ile temas halinde olduklarım söylüyor. İki ülkenin de iş insanlarının mevcut olumsuz tablodan rahatsız olduğunu ifade eden Kaleağası, “Her iki ülke siyasetçilerinin yarattığı krizlerin sorumlusu iş dünyası değil, bedelini de iş dünyası öde-memeli. Biz siyasetçilerin itidalli davranması gerektiğini düşünüyoruz” diyor.
Türk iş dünyasının dünyadaki ekonomi elçiliğini yapan DEÎK (Dış Ekonomik ilişkiler Kurulu) Başkanı Ömer Cihat Vardan da herkesi ekonomik ilişkilere zarar vermeyecek şekilde gerilimin azaltılması için çalışmaya davet ediyor. Vardan, “îş dünyası temsilcileri olarak bizler, Türkiye ile Almanya arasındaki uzun yıllara dayalı ilişkilere zarar verecek gerçek dışı haberleri ve bunları yayınlayanları kınıyoruz. Bilhassa ekonomik ve ticari ilişkiler açısından, Almanya için Türkiye, Türkiye için de Almanya önemli birer stratejik ortaktır. Alman firmaların ülkemizde 100 yılı aşkın süredir yatırımlarının olduğu, 50 yılı aşkın süredir de Türk kökenli vatandaşlarımızın Almanya’nın ekonomisine ciddi katkılar sağladığı düşünüldüğünde, yıllara sari münasebetimiz tedirgin edilmemelidir. DEÎK olarak bu noktada temennimiz ve çabamız, doğru olmayan bilgilere dayalı açıklamalar yerine, itidalli ve ilişkilerimize zarar vermeyecek şekilde gerilimin azaltılması yönünde emek sarf edilmesidir. Bu noktada, Cumhurbaşkanımızdan ve hükümetimizden gelen açıklamalar da, söz konusu söylentilerin asılsız olduğunu ortaya koyması açısından mühimdir” şeklinde konuşuyor.
Yabancı menşeli şirketlere Türkiye’de hiçbir olumsuz muamele olmadığını belirten Vardan değerlendirmelerini şöyle sürdürüyor: “Ülkemizde yıllardır faaliyet gösteren Almanya, Fransa, İtalya, Hollanda kökenli firmalar gibi tüm yabancı menşeli firmalar, Türk firması olarak kabul edilmekte, hiçbirine farklı veya olumsuz bir muamele yapılmamaktadır. Birçoğu aynı zamanda DEÎK üyesi olan söz konusu şirketlerin yetkilileriyle görüştüğümüzde de, Türkiye’den vazgeçmek şöyle dursun, yatırım kararları ve hedeflerinde hiç bir değişiklik olmadığına şahit olmaktayız.”
36 MİLYAR DOLARLIK DİŞ TİCARET
Almanya Türkiye’nin en büyük ticari partnerlerinden. İki ülke arasındaki ticaret geçen yıl 36 milyar dolara ulaştı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) rakamlarına göre, Almanya’ya ihracat 2016’da 14 milyar dolar olurken, Türkiye’nin Almanya’dan yaptığı ithalat ise 22 milyar dolar seviyelerine çıktı. Türkiye’nin en çok ihracat yaptığı dördüncü ülke olan Almanya ile gerginliğin artmasının dış ticarete olumsuz etkisinin olması sürpriz olmaz. Türkiye gerginliğin düşürülmesi için çaba sarf etse de geçmiş haftalarda piyasalarda Almanya başta olmak üzere bazı Avrupa ülkelerinin Türkiye’ye gizli hammadde ambargosu uygulamaya başladığı söylentileri yayıldı. Otomotiv, kimya ve tekstildeki bu hammadde ambargosu için Avrupalı firmaların Gümrük Birliği’ni bahane ettiği söyleniyor. Şu anda iki ülke arasındaki ticaret normal seyrine yakın gitse de özellikle yeni yatırımlarla ilgili önemli endişeler var.
“YATIRIM KAÇABİLİR”
Almanya’nın Türkiye açısından diğer bir önemi ise Almanya’nın Hollanda’nın ardından Türkiye’deki en büyük yabancı yatırım hacmine sahip ülke olması. Türkiye’de 6 binin üzerine Alman şirketinin faaliyet gösterdiği biliniyor. Otomotivden beyaz eşyaya, elektronikten hazır giyime kadar birçok sektörde varlığı bulunan Alman şirketleri, toplamda 60 bin kişiye istihdam sağlıyor ve 2005’ten bu yana 9 milyar dolarlık doğrudan yatırım yapmış dürümdalar. Alman sermayesinin ürkmesinin yeni yatırımların önüne set çekmesinden endişe ediliyor.
Aslma bakarsanız Alman sermayesinin 15 Temmuz süreciyle başlayan tedirginliği, son aylarda iyice artmış durumda. Bunu da bizzat Türk-Alman ortaklı şirketler ya da yüzde 100 Alman sermayeli şirketlerin yatırım kararsızlığı ele veriyor. Başbakan Binali Yıldırım ile yapılan toplantıya katılan ve Almanya’daki en büyük Türk yatırımcılarından olan Şahinler Holding Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Şahin de gelecekte yatırımlar için sorun oluşabileceğini söylüyor. Şahin, şu değerlendirmelerde bulunuyor:
“Toplantıya katılan taraflar olarak Türk-Alman ilişkilerinde yaşananların mümkün olduğu kadar ekonomiye yansımayacak şekilde ele alınması gerektiği konusunda mutabık kaldık. Şu andaki şirketlerin çalışmasına ne hükümet tarafından engel olunduğunu vne şikayet aldıklarını hükümet tarafı bize iletti. Ancak gelecekteki yatırımlar için sorunlar olabilir. Bu sorun çözülmeli. Sonbaharda CEO’larla Almanya’da belki bir toplantı düzenlenecek. Hükümet kanadı yatırımlarla ilgili endişeleri ortadan kaldıracaklarını söylediler” ifadesini kullandı.
“YATIRIMA DEVAM EDERİZ”
Yüzde 50 Alman ortaklığı ile kurulan Türk Ytong da Türkiye’deki yatırımlarını sürdürüyor. Yaşanan sürecin olumsuz bir etkisini görmediklerini belirten firmanın Yönetim Kurulu Başkanı Fethi Hinginar, “Ticaretimizde bir sorun yaşamadık ama Almanya ile yaşanan gerginlik bizi üzüyor” diyor. Almanya ile yaşanan sıkıntılı sürecin etkisinin azaldığını vurgulayan Hinginar şu değerlendirmelerde bulunuyor: “Başbakanımız Binali Yıldırım başta olmak üzere Türk yetkililerin olumlu yaklaşımlarıyla süreç pozitife dönmeye başladı. İlk günlerdeki olumsuz hava artık yok. Bizlere yansıyan olumsuz bir durum da yok. Rusya ile yaşanan kriz gibi derinleşmeden hızlı bir şekilde adımların atılmasını memnuniyetle izliyoruz. Türk Ytong’un Alman ortaklığı başarılı bir şekilde devam ediyor. Türk Ytong tüm dünyada bir numara oldu. Altı fabrikaya ulaştık. En son Çatalca ve Bilecik fabrikalarını hizmete açtık. 800 kişilik istihdam sağlıyoruz. Türkiye gelişen bir pazar. Pazarda potansiyel görürsek yeni fabrika kurarız. Bizim ortaklarımızın yatırımların devamı ile ilgili olumsuz bir yaklaşımları yok.”
Ömer İLTAN BİLGİN / Pimsa Adler Yönetim Kurulu Başkanı
Almanların endişeleri var
Alman Pelzer Grubu ile ortaklığımız Gümrük Birliği’nden sonra 2000 yılında başladı. Adler’i Pelzer aldı. Halen Alman ortağımızla yüzde 50-50 payla otomotiv yan sanayinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Türkiye’de OHAL’in devam ettirilmesi Almanları tedirgin ediyor.
Bize bu durumun bir zararı yok. Almanların otomotiv şirketlerine hammadde göndermediği yönünde iddialar basında yer aldı. Bu konu İstanbul Sanayi Odası’ndaki komite toplantısında bize geçen hafta soruldu. Böyle bir hammadde sıkıntısıyla karşılaşmadık. Otomotivde böyle bir şeyin olmasını olası görmüyorum. Almanlar bana hammadde göndermezse, Türkiye’deki Mercedes de durur. Bunu göze alamazlar. Almanlarda yatırım isteksizliği olduğu kesin. Hatta bize Alman ortağımız değil ama bazı Alman müşterilerimiz “Romanya’ya depo yatırımı’ yapın diyorlar. Otomotivde artık günlük mal sevkiyatı yapılıyor.
“Gümrükler kapanır mı” diye endişe ediyorlar. Zincirde bir aksama olabilir mi diyorlar? Ben fabrikamı taşıyamam ama böyle giderse belki Alman müşterileri rahatlatmak için Romanya’ya ‘depo’ kuracağım. Bir hafta ya da 10 günlük mal bulunduracağım. Bütün bunlar aslında 15 Temmuz’dan sonra başladı. “OHAL devam ediyor, tehlike geçmedi” diye düşünüyorlar. Türkiye’de hükümetin verdiği teşvikler çok güzel ama yabancı sermayenin yatırım yapması için ‘güven’ ortamına ihtiyacı var. Yabancılar bu güven ortamını hissetmiyorlar.
Bahadır KANTAR / Athos Elektrik Sistemleri Sanayi Genel Müdürü ve Kurucu Ortağı
“Yatırımı ertelediler”
Şirketimiz yüzde 50 Alman ortaklı. Çorlu’daki Avrupa Serbest Bölgesi’nde 2004 yılından beri Alman sistem ve patentleriyle üretimimizi sürdürüyoruz. 50 kişilik istihdam sağlıyoruz. Yaşanan süreci endişe ile izliyoruz; sıkıntılıyız. Almanya’da da aynı isimle faaliyet gösteren şirketimiz, elektrik süpürgeleri için komponent üretiyor. Aslında yaşanan sıkıntılar son haftalarda ortaya çıkmadı. Altı biz gerginliği hissediyoruz. Almanlar çok sağlamcıdır. Önlerini net görmediklerinde yatırım kararlarını çabuk erteleyebilirler. Bizim küçük ev aletleri sektörüne nihai ürünle gireceğimiz bir yatırım planımız vardı. Bu maalesef ertelendi. Yatırımı realize edebilseydik Türkiye’deki yatırımımız ikiye katlanacaktı. Hatta yatırım nedeniyle kar paylarımızı sermayeye ekliyorduk ama kar paylarının dağıtılması tercih edildi. Alman ortaklarımızla ekim ayında nihai karar için bir toplantı yapacağız. Umarım iki ülke arasındaki sıkıntılar tamamen çözülür de biz de yatırımızı realize edebiliriz.
Çetin KOKSAL / Koksal Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, ETİCA İncirli Hastanesi CEO’su
“Yabancı yatırımcı OHAL istemiyor”
Alman Reviderm kozmetik markasının Türkiye temsilcisiyiz. Yaşanan süreçle ilgili olarak olumsuz bir etkilenme yaşamadık. Türk tüketicisinin de markamıza karşı olumsuz bir yaklaşımı olmadı. Bizim sağlık sektöründe yatırımlarımız var. Yurtdışından da hasta getiriyoruz. Almanya’nın devlet sigortaları AOK ve BKK ile Türkiye’ye hasta göndermeleri için geçmişte bağlantımız oldu. Çok da sıcak bakıyorlardı. Ancak bize bildirdiler ki, “Sizinle anlaşma yapabilmemiz için Avrupa Birliği’ne tam üye olmanız ya da tam üyelikte son aşamaya gelmeniz gerekiyor.” Bu gerekçe ile anlaşmayı olumlu sonuçlandıramadık. Anlaşabilseydik Almanya’daki 12 bin organ nakli hastasından binini Türkiye’ye getirecektik. 6 ila 8 bin arası da yaşlı hasta bakımına taliptik ama maalesef olmadı. Ancak biz asıl sıkıntıyı yabancı yatırımcılarla yaşıyoruz. 15 Temmuz gecesi Texas Pacific ile 100 milyon dolarlık bir hastane yatırımı için anlaşma yapmak üzereydik ki üstümüzden uçaklar geçti. Kuveytli National Bank of Kuvvait de Reina’nın yılbaşında taranmasından sonra yatırımdan vazgeçti. En son geçen hafta görüştüğümüz Macar bir yatırımcı garip bir şekilde hastane yatırımından vazgeçtiğini söylerken “OHAL kalkarsa altı ay içinde yatırımı yaparız” dedi. Biz “OHAL bize karşı değil FETÖ’ye karşı” desek de ikna edemiyoruz. Yatırımlara el konulabileceği endişesi yaşıyorlar. Yatırımcılar OHAL’ın kaldırılmasını şart koşuyorlar.
Yenal GÖKYILDIRIM / MediaMarkt Türkiye İcra Kurulu Başk.
Yerel şirket gibiyiz, yatırımlarımızısürdürüyoruz
MediaMarkt olarak 10 yıldır, Türkiye’de yeni nesil elektronik perakendeciliğin gelişimi ve müşterilerimizin son teknoloji ürünlere binlerce çeşit ve rakipsiz fiyatlardan ulaşması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Mağaza açılışları ve yatırımlarına kesintisiz devam ediyoruz. Bu süreç zarfında ne son dönemde ne de ilk zamanlarımızda ekonomik ya da siyasal herhangi bir negatif durum yaşamadık. Başbakan Binali Yıldırım’ın katılım gösterdiğimiz Çankaya Köşkü’ndeki davetinde de belirttiği gibi, bizler bu ülkenin yerel şirketleri olarak faaliyet gösteriyoruz.
Bundan sonraki süreçte de benzer şekilde yolumuza yatırımlarımızı artırarak devam edeceğiz. Bugün Türkiye’de toplam 130 bin metrekarelik satış alanına sahip 49 mağazamız ve 7/24 kesintisiz hizmet verdiğimiz Mediamarkt. com.tr ile müşterilerimizin her zaman yanındayız. Son 18 ayda 18 mağaza açtık. Önümüzdeki 40 gün içerisinde dört mağaza daha açmayı planlarken, yıl bitmeden dört MediaMarkt mağazası daha tüketicilerimizle buluşacak. Önümüzdeki yılda da açık ara sektör lideri olma hedeflerimize doğru emin adımlarla ilerleyeceğiz. Giderek artan sayıda mağazamız ve bununla beraber istihdamı artırmaya yönelik çalışmalarımız devam edecek.
RAHÎME BAŞ UÇAR