Deneyim pazarlayamayanın işi artık zor
Artık herhangi bir ürünü ya da hizmeti tek başına sunmak yetmiyor. Yakın gelecekte deneyim oluşturmayan hiçbir şey talep görmeyecek gibi görünüyor…
DENEYİM pazarlaması diyoruz ama hayata geçirmek göründüğü kadar kolay değil. Her sektör için deneyim yaratma modeli, şekli farklı. Tabii burada da teknoloji en büyük hızlandırıcı. Deneyime odaklı gelişimin en hızlı olduğu sektörlerden biri ise turizm. Deneyim seyahatleri pazarlayan yeni nesil şirketler ortaya çıktı ve oldukça da fazla talep görüyorlar. Sosyal medya, deneyimin paylaşılmasında çok etkin rol oynuyor. Bu paylaşımlar satın almaları tetikliyor. Turizmde online platformlar tarafında da deneyim pazarlaması öne çıkacak. Bunu hedefe alan aileden turizmci genç girişimci İlgaz Bağlıkaya ile geçtiğimiz günlerde sohbet etme fırsatı buldum. İlgaz, TURSAB Başkanı ve Detur’un kurucusu Firuz Bağlıkaya’nın oğlu. Kurduğu Tripoki’nin hedefi tam da deneyim pazarlama. 360 derece seyahat planlama ve kişiye özel alternatifler sunarak seyahat deneyimini geliştirmek. Ondan dinleyelim…
Bize biraz girişiminden bahsedebilir misin?
Aile şirketimiz Detur, 25 yıldır faaliyet gösteriyor; daha çok İskandinav pazarlarında klasik tur operatörlüğü yapıyoruz. Charter uçaklarla, paket turlar satıyoruz. En büyük destinasyonumuz Türkiye’ydi; şimdi Avrupa destinasyonlarından bazılarına da ağırlık vermeye başladık. Şirketimizin çalışma modeli klasik. İnternetin gelmesiyle tüketici özellikle esneklik talep ediyor. Klasik modelimizde böyle bir servis vermeniz mümkün değil. Ailenin ikinci jenerasyonu olarak şirketin bütün departmanlarında çalıştım ve biz bu işin daha iyisini yapamayız noktasına vardım. O yüzden Tripoki’yi kurmaya karar verdim.
Tripoki turizmde deneyim pazarlamada nasıl bir misyon üstlenebilir?
Turizm vc seyahat işinde farklı işler yapmak istedim. Burada yapmak istediğimiz şey, Expedia ya da benzeri şirketlerin verdiği hizmetlerin deneyime dayalı bir modelini oluşturmak. Onların uçak, otel gibi pek çok konuda sunduğu alternatiflerle bir seyahat planlayabiliyorsunuz. Biz de onlardan bir eksiğimiz olmasın istedik. Ancak onlardan 15 yıl sonra bu işe girerken bir fark yaratmak da istedik. Bizim vizyonumuz şu: Son 15 yılda turizmdeki en büyük değişimlerden biri esneklik. Eskiden ‘long weekend’ belki pahalı bir seyahatti ama şimdi ucuz hava yollarıyla herkes pek çok alternatifi gerçekleştirebiliyor. İnternette bunu 15 dakikada yapabiliyorsun. Bu hızlı gelişmeler beklentilerin yükselmesini getirdi. Artık bir yere gittim yetmiyor. Orada ne yaptın, ne gibi bir deneyim yaşadın, ne gibi şeylerle dönüyorsun, bu soruların yanıtları önem kazanıyor. Anlatabileceğin neler var bu önemli artık. Örneğin Paris’e gittim yetmiyor; yediğin içtiğin, ziyaret ettiğin şeyler kısaca yaşadığın deneyimler öne çıkıyor. Online rezervasyon yaparken, sizin bilgilerinizi aldığımda, yaşınızı, uçuş tarihlerinizi, zevklerinizi biliyorum. O hafta sonunda çok güzel bir konser var. “Bu konsere gitmek ister misiniz?” gibi bir teklif yapmayı hedefliyorum. Yani o seyahat için sigorta ve kiralık araç da önerebilirim ama bunun yerine artık deneyim öneriyorum.
Klasik öneriler yerine deneyimi artıran öneriler önem kazanıyor…
Evet, ayrıca bunu tersinden de sunabilirim. Örneğin, siz aslında Andrea Bocelli hayranısınız ve ben size bunun konser tarihlerini İtalya’da şu tarihte, Polonya’da şu tarihte, Amsterdam’da şu tarihlerde otel ve uçak alternatiflerim de şöyle diye sunabilirim. Ya da hafta sonu bir yere gitmek istediğinizde ve eğer basketbolü seviyorsanız alternatif olarak bir Final Four karşılaşması sunabilirim. Ya da otomobil yarışlarını seviyorsan size Fİ organizasyonu yapabilirim. Ya da size bilmediğiniz çok özel alternatifler örneğin Pamplona diye bir şehir var ve burada her sene boğalarla ilgili bir festival oluyor; bunu sunabilirim…
450 bin ürün sunabiliyor
Ben bunu sana sunmazsam senin bunu keşfetmen zor. Bunların biletleri nerede bulunur, nerede kalınır, bu etkinlikler nerede yapılır bu soruların yanıtlarıyla geliyoruz. Programı biz yazdık. Bunlar ne zaman tam olarak gerçek olacak derseniz, tüm ürünler var fakat bunların deneyim yaratması için tüketiciyi tanıması gerekiyor. Bugün 450 bin ürünü sunabiliyoruz. Bunları Expedia bağlantılı verebiliyoruz. Bazı ürünleri ancak zaman içinde belli birikimler oluşunca, yeterince yorum oluşunca devreye alacağız. Çünkü bunların belli bir standardı var ve onların oluşması gerekiyor. Bu standardımız da hızla oluşuyor.
“Kalan tek şey, içerik pazarlaması”
SETH Godin yaşayan pazarlama guruları arasında güncel kalan en önemli isimlerden. Bugün ondan birkaç notu aktaracağım. Bu notlar benim de üzerinde çalıştığım içerik pazarlaması konusunu gündeme getiriyor. Godin’in pazarlamacılar için de eleştirileri var. Türkiye’de pek çok durumda mecburen ‘olması gereken’e göre değil ‘faktör’lere göre stratejiler tespit edilmek zorunda kalınıyor. Bu da doğru stratejiler konusunda eksik kalınmasına yol açıyor.
Her gün yazdığı bloğunda Godin, öncelikle ‘içerik pazarlaması’nm çok önemli olduğunu vurguluyor. İçerik pazarlaması “Bildiğiniz pazarlamadan geriye kalan tek şey” diyor. O kadar önemsiyor. Ama dahası var.
Godin, “İçerek pazarlaması dediğim blog yazıları satın alıp internette döndürmek değil. Sadece reklam müziği yaparak ya da insanlara bağırarak pazar payı alamazsın. Artık söyleyecek bir şey bulman lazım. Benim içerik pazarlaması dediğim şey bu.”
Evet en kritik şey bu işte. Söyleyecek bir şey bulmak… Söyleyecek bir şey bulduktan sonra bunu, hangi kelimelerle ifade edeceğin bunu nerelerde yapacağın da kritik öneme sahip. Godin bu konuda da radikal şeyler de söylüyor. Pazarlamacıları bu konularda dar görüşlü ve bencil buluyor. “Zamanımızı ve paramızı alıyorlar ama geride bulduklarından daha iyi bir şey bırakmıyorlar. Uzun vadeli düşünmüyorlar. Bugüne kadar televizyonların yarattığı güçle bunu yapabilirdiler. Ama şimdi ortada bir ilgide ve güvende azalma var” diyor. Artık daha uzun vadeli düşünmek gerektiğini ve bunu yapılabileceğini düşünüyorum.
Mobil görüntüleme televizyonu geçecek
MOBİL cihazların kullanımı ile her şeye oradan bakmamız, her şeyi oradan okumamız ya da her şeyi oradan izlememiz gibi bir durum ortaya çıktı. Burada önlenemez bir yükseliş var. ABD verilerinden bahsetmek istiyorum. eMarketer’ın verilerine göre, 2018’de yetişkinler ortalama günde 3 saat 50 dakika televizyon izliyorlar. Televizyon hala bu konuda önde görünüyor. Fakat 2012’de bu rakam 4 saat 37 dakikaymış. Yani hızlı bir düşüş var. Mobil cihazlarda harcanan zaman ise 2018 yılında 3 saat 35 dakikaya ulaşmış. Tahminlere göre, ekran başında harcanan zaman açısından mobilin 2019 yılında 3 saat 43 dakikaya ulaşacağı, televizyonun ise 3 saat 42 dakikaya düşeceği tahminleri yapılıyor. Kısaca 2019’da mobil görüntülemeler televizyon görüntülemelerini geçmiş olacak. Dediğim gibi bu veriler gibi ABD kaynaklı ancak dünyadaki ana trendinden bundan farklı olduğunu düşünmüyorum. Benim tahminimi sorarsanız, bu süreç, özellikle 5G’nin gelişiyle birlikte dramatik daha da hızlı yükselecek.
Volkan Akı